Gelişmiş Arama
Ziyaret
7813
Güncellenme Tarihi: 2011/06/21
Soru Özeti
Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
Soru
Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
Kısa Cevap

Arafat Mekke etrafında olan bir yerin ismidir. Hac yapan bir kimsenin zil'hicce ayının dokuzuncu gününde orada vukuf yapması (durması) vaciptir. Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Bu mekân birçok marifetlere ve tanımalara neden oluyor. Kendini ve Allah ı tanımayla alakalı bilgi ve marifette bu bilgiler arasındadır. Bu sebepten dolayıdır ki bu mekân bu ismi almış. Burada vukuf eden bir kimse bir taraftan kendi ihtiyaçlarına ve işlemiş olduğu günahlarına teveccüh eder, diğer taraftan Allah'ın azametine, lütfüne ve ikramlarına vakıf olur ve farkına varır. Dolayısıyla işlemiş olduğu günahlardan ve yapmış olduğu aksaklıklarına itiraf eder ve onlarda ötürü tövbe yapar.

Elbette dikkat edilmelidir ki Arafat'ta durmak ve vukuf yapmak tefekkür ve bilinçle birlikte olursa kendini tanıma bilgisine neden oluverir. Arafat'ta tefekkür ve bilinçsiz vukuf etme eylemi her ne kadar fıkıhsal olarak insan üzerindeki teklif ve yükümlülüğü kaldırıyor ise de ama kişiyi bu marifete ve dolayısıyla kendini tanımaya neden olmuyor.

Ayrıntılı Cevap

Arafat Mekke'nin kuzeyinde ve harem olan mıntıkanın haricinde kalan bir bölgenin ismidir. Zil'hicce'nin dokuzuncu gününün öğle vaktinden akşam vaktine kadar hac-i tamatu (fazr hac) niyetiyle ihrama girmiş olan bir kimsenin orada vukuf yapması vaciptir. Arafat'ta vukuf yapmanın fazileti oldukça fazladır. İmam Sadık (a.s.) Arafat'ın önemliliği hakkında şöyle buyurmuş: "Ramazan ayı gelip geçtikten sonra af edilmemiş bir kimse varsa gelecek ramazan ayına kadar af edilmesine ümit yoktur. Bu ümit sadece Arafat'ı derk eden bir kimse için doğcaktır".

Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Arafat'ta durulmasının nedeni şudur: Burada vukuf eden insan dini ilimler ve öğretilerine vakıf olup varlık âlemine hâkim olan ilahi nizamın sırlarından haberdar olur. İmam Hüseyin'in (a.s.) Arafat'ta okuduğu duasında insan ve kendini tanıma bağlamında kâmil bir şekilde tanımlama müşahede ediyor olduğumuz gibi. Hac farzını yerine getiren bir kimse Arafat'ta vukuf ederken kendine gelir, durumunu ve işlemiş olduğu bütün işlerin muhasebesini yapar. Her hangi bir hata yaptığını fark ederse hemen tövbe eder. Burada hakkında bilgi edilmesi gereken birçok şey var. Ama burada kendini tanımak ve kendi hakkında bilgi edinmek bilgi türlerinden en iyi bilgi türüdür. Zira kendini tanımak Allah'ı tanımak için bir merdiven konumundadır.

Arafat sahrasında vukuf etmenin felsefesi şudur: Dünyevi şeylerden; eşinden, çocuklarından, akrabasından, arkadaşlarından el çekip, mal ve mülkünü bırakıp, rengârenk olan tüm elbiselerini kenara atıp sadece kefen şeklinde olan iki parça bezle yetinmiş bir hacı olarak bu bölgenin mukaddes toprakları arasında bir taraftan kendisini muhtaç, fakir ve çaresizliğe düşmüş bir kimse olarak görmelidir. Diğer taraftan yalnız Allah'ı gani ve mutlak zengin bir varlık olduğunu fark edip bilmeli ve tanımalıdır. Böylece ölümü, kabri, kıyametteki çaresizliği yâd etmeli ve o günde Allah dışında sığınacak hiçbir şeyin var olmadığını fark etmeli ve anlamalıdır. Eğer insan zikredilen bu durumlara dikkat ederek bir gün veya birkaç gün bu mukaddes mekânda kalırsa ve gerçekten kendini unutur ve Rabbine yönelirse kesinlikle marifetin bir mertebesine nail olmuş olur. Dolayısıyla yaşamını yeniden gözden geçirerek yaşam süreci içinde yapmış olduğu günahlardan dönerek sağlıklı bir tövbeyle Allaha yakınlaşma anlamında olan ilahi kurb makamından bir makama ulaşabilir. Buna binaen Arafat'ta, tefekkürsüz, bilinçsiz, gafletten, gururdan ve bencilikten kurtulmadan bir takım zahiri amelleri yerine getirmek ve bazı eylemlerde bulunmakla insan kendisini tanıma marifetine varamaz. Her ne kadar fıkıh açısından bu zahiri amellerin yerine getirilmesi insanın üzerindeki sorumlulukları ve yükümlülükleri kaldırıyor ise de ama insanın kavuşması gereken gerçekten kendini tanıma ve tanıması gereken diğer öğretilerin marifetine nail olamayacaktır.

Bu bölgeye Arafat denilmesinin nedeni hakkında başka yönlerde var olduğu söylenilmektedir. Zikredilen bu neden ve yönler de yukarıda anlattıklarımızla tenafi ve tezat teşkil etmiyor. Bu kelimenin bu mekâna isim olarak konulmasında bütün bu cihet ve yönleri dikkate alınması mümkündür. Örneğin şöyle denilmiştir: Hubut (hz. Âdem'in ve hz. Havanın cennetten atılma) olayı gerçekleştikten sonra Hz. Âdem ve Hz. Hava ilk olarak bu mekânda birbirini tanıdılar.[1] Hz. Âdem ve Hz. Hava bu mekânda günahlarına itiraf etiler.[2] İmam Sadık'ın öğrencilerinden birisi kendisinden şöyle bir soru sorduğu nakledilmiş: Neden bu bölge Arafat diye isimlendirilmiş? İmam Sadık (a.s.) cevabında şöyle buyurmuş: "Cebrail (a.s.) Hz. Halil İbrahim'i (a.s.) Arafat sahrasına yöneltti ve orada Onu hac programlarıyla aşına etti ve tanıştırdı".[3]



[1] CEVDİ AMULİ, Abdullah, "curei ez sehbay-ı hac", baskı 4, Kum: neşri maş'ar, 1386 hicri şemsi, s. 147.

[2] KÜLEYNİ, Muhammed b. Yakup, "usulu'l-kafi", Tahran: daru'l-kutubi'l-islamiye, 2365 hicri şemsi, c. 4, s. 191.

[3] A.g.e. s. 207.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar