Gelişmiş Arama
Ziyaret
17138
Güncellenme Tarihi: 2008/11/18
Soru Özeti
Kıyamet günü sorgu-sual herkes için midir? O günde Peygamberlerden sorgu-sual etmek ne manaya gelmektedir?
Soru
Kur'an buyuruyor: 'Kendilerine Peygamber gönderdiklerimizi de mutlaka sorguya çekeceğiz, Peygamber olarak gönderdiklerimizi de sorumlu tutacağız.' A'raf/6 Bir başka ayette buyuruyor: 'Yaptıklarınızdan dolayı mutlaka sorguya çekileceksiniz.' Nahl/93 Bu iki ayet hakkında iki önemli soru insanın aklına takılmaktadır: 1-Bu ayetlerden kıyamette ki sorgunun herkes için geçerli olduğu ve peygamberleri de içine aldığı anlaşılmaktadır. Eğer böyle ise bazılarının sorgu-sual olmadan cennet yada cehennem gideceğini gösteren ayet ve hadisler nasıl mana edilir? 2-Eğer bazı mü'minler sorgu-sual olmadan cennete gideceklerse acaba peygamberler onlardan daha mı aşağıdırlar (sorguya çekiliyorlar)?
Kısa Cevap

Dini kaynaklarda kıyamet günü hakkında gelen meselelerden biri o günde yapılacak sorgu-sualdir. Ayet ve hadislerden anlaşılan şey bu sorgu-sualin umumi olduğu, hatta peygamberlerin bile bundan istisna olmadığıdır. Şüphesiz ki bu sorgular gerçekeleri ortaya çıkarmak için değildir. Zira hiç bir şey alemlerin rabbine gizli değildir. Bu sorguların amacı tehdid, kınama, ta'zim vb. durumlar içindir. Kıyametin vakfe ve merhaleleri çeşitlidir. Onların bazılarında sorgu-sual vardır hepsinde değil. Bazılarında hiç sorgu-sual yoktur. Kur'an'ın bazı ayetleri bu merhaleler hakkındadır. Allah'ın kıyamette peygamberlerden sorgusu onları ta'zim etmek, ağırlamak içindir.

Ayrıntılı Cevap

 Dini kaynaklarda kıyamet günü olacak şeylerden biri o günde yapılacak sorgu-sualdir. Bu konudaki ayetleri iki gruba ayırabiliriz:

1-Sorgu-sualin umumi olduğuna işaret eden ayetler. Aşağıda ki ayetler bu konu hakkındadır:

-Kendilerine Peygamber gönderdiklerimizi de mutlaka sorguya çekeceğiz, Peygamber olarak gönderdiklerimizi de sorumlu tutacağız.

 

-Andolsun Rabbine ki yaptıkları şeyleri onların hepsine soracağız.'[1]

 

2-Günahkarların günahından sorulmayacağını söyleyen ayetler. Allah-u Teala buyuruyor: 'Ne insan, ne cin artık o gün suçlu mudur sorulmaz.'[2]

Bu iki grup ayet hakkında iki önemli soru vardır:

1-Bu iki grup arasında ki çelilşki nasıl gederilecektir?

2-Peygamberlerden sorgu ne anlama gelmektedir?

Bu iki sorunun cevabına geçmeden önce bir noktaya değinmek gerekir: Sorgu ve sual iki kısımdır:

a) Hakiki: Soru bazen hakikidir, yani soruyu soran bir konuyu bilmiyor ve öğrenmek maksadıyla soruyor. Örneğin sihirbazlar Firavundan, '(Musa'ya) üstün gelirsek bize bir mükafat var mı?'[3] diye sormuşlardı.

b) Mecazi: Soru bazen mecazidir; yani soruyu soran öğrenmek amacıyla sormuyor, onun bunu yapmakla tehdid, kınama, alay etme v.s maksatları vardır. Zahirde soru soruyormuş gibi görünüyor, ama gerçekte sorunun cevabını kendisi bilmektedir. Örneğin Allah-u Teala putperestleri kınamak amacıyla şöyle buyruyor: 'Allah'ı bırakıpta tamamıyla uydurma mabutlara mı tapmak istiyorsunuz?'[4]

Allah'ın soruları ikinci kısımdandır. Zira Ona hiç bir şey gizli değildir, O her şeyi bilir, bu yüzden hiç bir şeyi öğrenmek için sormaz: 'Yeryüzünde ve gökte zerre miktarı bir şey yoktur ki Rabbinden gizli kalsın.'[5]

Allah-u Teala'nın soruları her ne kadar mecazi ise de, böyle soruların da çeşitli kısımları vardır. Bazen ikrar için sorulur, bazen reddetme, bazen kınama ve bazende başka nedenlerden dolayı.

Kıyamette soru, umumidir, ancak soru çeşitleri farklıdır. Allah-u Teala'nın soruları her ne kadar bilmek için değilse de böyle soruların da çeşitli kısımları vardır.

Başka bir ifade ile insanlardan sorgu-sual bilgi edinmek ve gerçeği bulmak için değildir. Zira Allah-u Teala buyuruyor: 'Suçlular yüzlerindeki alametlerden tanınırlar.'[6] Allah'ın günahkarlardan sorgu-suali onları kınamak içindir. Yani bunca ayet ve delillere rağmen neden isyan edip günah işlediniz.

Kıyamette Sorgu-Sualin Umumi Oluşu:

Bazı ayetlerde Allah'ın bazılarını sorgu-sual etmeden cennet yada cehenneme götüreceği belirtilmişken, bazılarında da -A'raf, 6 gibi- herkesten hatta Enbiya'dan bile sorulacağı buyurulmaktadır. Zahirde bu iki grup ayet arasında çelişki olduğu görülmektedir. Bu zahiri çelişkiyi gidermek için çeşitli cevaplar verilmiştir. Aşağıda onlardan ikisini getiriyoruz:

1-'Allah sormaz' denilen yerlerde maksat hakiki sualdir; yani Allah-u Teala, kullarının günahkar mı yoksa iyilerden mi olduğunu bilmek için sormuyor. Zira Allah her şeyi biliyor.[7]

Herkesten sorulacak, diye buyrulan yerlerde ise maksat mecazi sorgulamaktır.

 

2-Kıyamette bazı vakfe ve merhaleler var ki onların bazılarında kimseye konuşma hakkı verilmeyecektir, onlarda sual ve cevap yoktur. Bazı ayetler bu merhalelere işaret etmekteler. Bazılarında ise sual ve cevap olacaktır ki, yine buna işaret eden ayetler vardır.

Enbiyalardan Sual

Allah-u Teala'nın peygamberlerden sorgu-sual etmesinden maksadın ne olduğuna dair çeşitli cevaplar verilmiştir:

1-Kimilerine göre bu sorgu onları azarlamak için değildir. Tersine kafirleri azarlamak içindir.[8] Peygamberler, kafirlere isyan ve tuğyanlarının neticesini onlara bildirmelerine, peygamberlerin Allah'tan taraf verilen görevleri en güzel şekilde yerine getirmelerine rağmen neden isyan ettiklerinin hesabı sorulacaktır.

2-Kimilerine göre peygamberlerden sormaktan kasıt, ilahi emirleri insanlara ulaştırdıklarında insanların Onlara karşı nasıl davrandıkları ve nasıl karşıladıklarının sorulmasıdır.[9] Bir rivayette Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: 'Kıyamet günü Enbiyadan risaletlerini yerine getirme konusu sorulacak. Peygamberler, ilahi risalet ve emirleri ümmetlere ulaştırdıklarını söyleyecekler. Ümmetlerden de peygamberlerin risaleti hakkında sorulacak, onlarda inkar edip, bize korkutucu ve müjdeleyeci gelmedi, diyecekler. Resul-u Ekrem (s.a.a)'den de sorulacak, O hazrette Peygamberlerin doğruluğuna ve inkarcıların yalancı olduğuna şahadet verecektir.'[10]

3-Kimileri de diyor ki, bu sualin sebebi, peygamberleri yüceltmek ve şereflendirmek içindir.[11] Bununla peygamberlerin şerafet ve azameti başkalarına da aşikar olmaktadır. Bazen birisinden başkalarının yanında soru sorulur, ama bundan amaç bilmek değil, aksine onun üstünlüğünü ortaya koymak içindir.



[1] -Hicr/92-93

[2] -Rahman/39

[3] -Şuara/41

[4] -Saffat/86

[5] -Yunus/61

[6] -Rahman/41

[7] -Muhammed b. Hasan Tusi, et-Tibyan fi Tefsir-il Kur'an, c.4, s.334, 1. baskı, Mekteb-ul A'lam-il İslami, h.k.1409

[8] -Fazl b. Hasan Tebersi, Mecme-ul Beyan, c.4, s.218, Müesseset-il A'lemi, Beyrut, h.k.1415

[9] -Tebersi, Cevami-ul Cami, c.1, s.641, 1. baskı, Müessese-i Neşr-i İslami, Kum, h..k. 1418

[10] -Feyz-i Kaşani, Tefsir-us Safi, c.2, s.180, 2. baskı, Mektebet-us Sadr, Tahran, h.ş.1374

[11] -Molla Fethullah Kaşani, Tefsir-i Menhec-us Sadigin fi İlzam-il Muhalifin, c.4, s.5, 2.baskı, Tahran, h..ş.1344

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar