Gelişmiş Arama
Ziyaret
5091
Güncellenme Tarihi: 2011/10/17
Soru Özeti
Müstahdese meseleler ne demektir?
Soru
Müstahdese meseleler nedir? Ne manaya gelmektedir?
Kısa Cevap

Müstahdese meseleler, yeni meseleler demektir. Bundan maksat ya eski fıkhi eserlerde değinilmeyen meselelerdir veya gerektiği şekilde ele alınmamış ve yeniden gözden geçirilmeye ihtiyaç duyulan meselelerdir. Örneğin verilen cevap yeterli olamamakta ve uygulanamamaktadır. Oysa kanun koyucunun uygulanamayacak hükümleri göndermesinin manası yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Müstahdese meseleler zaman açısından çağımıza (son 50 yıl) dönmekte ve özellikle son 20-30 yıldır yani İslam devriminden sonra söz konusu olmuştur.

Bundan da maksat ya eski fıkhi eserlerde değinilmemiş meselelerdir veya değinilmişse de bazı sebeplerden dolayı fazlaca özen gösterilmemiştir. Bu yüzden ‘acaba müstahdese meseleler, önceden ele alınmış ama ortaya çıkan değişikliklerden dolayı onlara yeni bir bakışı gerektiren ve mevcut şartlara göre ele alınması gereken meseleleride kapsamakta mıdır?’ sorusuna cevap olarak diyoruz ki: Genel olarak yeni bir bakışa ihtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz meseleler müstahdese meselelerdendir. Bunlar ister önceden ele alınmış ama cevapları sağlam temellere dayandırılmayan eski meseleler olsun, ister yeterli olmayan cevaplar olsun farketmez. Zira dinin uygulanamayacak ahkam ve kanunları olduğu düşünülemez. Kanun koyucunun toplumda icra edilemeyecek ve dini kavramlarla uyuşmayan ahkamları göndermesinin manası yoktur. Yani şer’i hüküm icra edilebilmelidir. Örneğin şöyle bir soruyla karşılaşabiliriz: Tıp öğrenmek için, ölüyü eğitim amaçlı parçalamak gerekir, bir organı parçalamak ise dokunmayı ve bakmayı gerektirir; bir doktorun bir takım eğitimlerden geçmeden yetişmesi mümkün olmayacağına göre tıp eğitiminin hükmü nedir? Eğer cevap ‘tıp eğitimi haramdır’ olsa, o zaman ‘peki ne yapalım?’ sorusu karşımıza çıkacaktır. Buna verilecek cevap ‘fasıklar, facirler ve kafirler varken dindar Müslümanların bu dalda uğraşmalarına ne ihtiyaç var’ olursa bu mantıklı bir cevap olur mu? Kesinlikle hayır! Zira İslamdan böyle bir düşünce tarzı çıkarmak, bizim ondan edindiğimiz düşünce tarzından çok farklıdır. Bu dalda uzman olmak şeriata aykırı olsa İmam Zaman (a.f) zuhur ettiğinde acaba sağlık bakanlığını kafirlere, fasıklara ve facirlere mi bırakcaktır?

Öne sürülen yollar uygulanabilir şeyler midir? Bu yollar İslami meselelere nereye kadar uyar? Yani İslam toplumunda gerçekten tıp biliminin yeri yok mudur? Yani bir Müslüman doktor olamaz mı? Doktorsuz bir İslam toplumunun düşünülemeyeceği açıktır. Zira biz İslamın bütün dünyaya hakim olmak idealinde olduğunu, yeryüzünde hiç gayr-ı müslümin kalmamasını istediğini biliyoruz. Bununla birlikte İslam toplumunda -örneğin- hiç doktor olmadığı düşünülebilir mi? Tıbbın hükümleri Müslümanlara uygulanamaz mı? Tıp öğrenimi sadece fasıklara ve facirlere mi caizdir? Dolayısıyla yeni bir bakışa ihtiyaç vardır. Bu hususta verilen cevapların, İslamın cevabı olduğunu söyleyemeyiz.

Dolayısıyla diyoruz ki müstahdese meseleler, eski fıkhi kitaplarda gerektiği şekilde ele alınmamış meselelerdir.                   

  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    5904 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Adet günlerinde var olan düzensizliği dikkate alarak benim namaz ve orucumun hükmü nedir?
    12502 2012/03/10
    Eğer doğumlardan sonra âdetiniz adediye (adeti belli olan kimsenin) bir kimsenin adeti gibi altı güne dönmüş ise altı günü hayız ve geride kalan diğer günleri istihaza sayarsınız. Ama eğer âdetin değişmemiş âdetiniz adediye şeklinde yedi gün baki kalmış ise yedi gün hayız diğer günlerini istihaza olarak karar ...
  • Kur’an, beşeriyetin bütün sorunlarını halletmiş midir?
    5970 Yeni Kelam İlmi 2011/04/28
    Biz Müslümanlar Kur’an’ın, beşeriyetin her türlü sorununu halledebilen kapsamlı bir kitap olduğuna inanıyoruz. Ama bu sözün manası ‘bütün meseleleri hatta fizik, kimya vs. meseleleri de Kur’an halleder’ demek değildir.Kur’an-ı Kerim bütün insanların hidayet kitabıdır ve bundan da başka bir işi yoktur. Doğal olarak yalnızca bu ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9179 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Hayız kanın özelliklerini görmedim diye kendi adet dönemimin içinde namaz kılabilir miyim?
    47276 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Kadının sebebî mahremleri kimlerdir?
    7694 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • namahrem (insanın kendisiyle evlenebileceği) bir kimseyle evlenmek için tevessül ve dua etmek caiz midir?
    13300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    muhalif cinse kalben ilgi duymak ve onunla evlenmeyi arzulamak günah ve haram değildir. Hakeza eğer insan bu ilgi ve arzu doğrultusunda meşru olan kendi hedefine (istediği kişiyle evlenme arzusuna) ulaşmak için Allah a yalvarır dua veya nezir ya imamlara tevessül ederse çok güzel bir şey ve istenilen bir ...
  • Kadınlar, arka arkaya 31 gün olan orucun keffaretini hayız halinde nasıl yerine getirebilirler?
    5937 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Arka arkaya tutulması şart olan oruçlarda (keffaret veya adak orucu gibi), hastalık, hayız, nifas vb. özürlerden dolayı mükellef arka arkaya oruç tutamazsa özrü (hastalık, hayız, nifas...) giderildikten sonra orucunu tutmaya hemen devam ederse orucu sahih olur ve yeni baştan oruçları tutmasına gerek yoktur.
  • Zülkarneyn kimdir?
    19464 تاريخ بزرگان 2011/10/22
    Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun ...
  • Allah’ın bazı kullarını unutacağı sözünden maksat nedir?
    17560 Tefsir 2010/05/04
    Allah-u Teala Kur’an’ın dört yerinde kullarını unutmayı kendisine nispet vermiştir. Nitekim bir ayette şöyle buyuruyor: ‘Onlar, nasıl bugüne kavuşacaklarını unutup bilebile ayetlerimizi inkâr ettilerse biz de bugün onları unuturuz.’ Bu ve benzeri ayetler ahirette (hatta bu dünyada) Allah’ın bazı kimseleri unutacağı konusunu teyit etmektedirler. Bu ...

En Çok Okunanlar