Gelişmiş Arama
Ziyaret
12232
Güncellenme Tarihi: 2009/07/04
Soru Özeti
Neden Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teala için bazen tekil, bazen de çoğul zamirler kullanılmıştır?
Soru
Allah-u Teala, neden kendisi hakkında bazı ayetlerde “biz” bazılarında ise “ben” zamirlerini kullanmıştır?
Kısa Cevap

Allah-u Teala birdir ve bu yüzden kendi yaptıklarından bahsederken kelime ve zamirlerin tekil olması gerekir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de kendisini defalarca bu şekilde ifade etmiştir. Ama gerek Arapçada, gerekse başka dillerde bazen tekil zamirlerin kullanılması gereken yerlerde çoğul zamirler kullanılmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri vardır ki bu nedenlerden bazıları şunlardır:

 

1- Muhataba kendi yüceliğini bildirmek

2- Yaptığı işin önemini göstermek

3- İşlerin yapılması için vasıta olan sebeplere (o sebepleri de kendisi icat etmiş olsa bile) dikkat çekmek

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzun cevabına geçmeden önce iki noktayı belirtmek gerekir

 

1- Ayrıntıları kelam ilminde açıklandığı üzere Allah'ın bir olduğu konusunda birçok delil vardır. Allah'ın bir olmasının manası şudur: Hiç kimseye ve hiç bir şeye ihtiyaç duymadan ve dayanmadan yaratmak, rızık vermek, hidayet etmek, öldürmek vs. işleri yalnız başına yapar. Kelam ilminde bunlara yaratmada tevhid, rızıkta tevhid, hidayette tevhid… denmektedir.

 

2- Allah'ın bir olması demek, hiç kimsenin ve hiç bir şeyin yaratma, rızık verme, hidayet vb. fiillerde hiç bir şekilde sebep olmayacakları manasına gelmez. Aksine Allah-u Teala'nın hikmeti fiillerinin çoğunu sebepleriyle ve kendi mecrasında yapmayı gerektirmektedir.[1] Örneğin, Allah-u Teala direkt ve herhangi bir vasıta olmadan hastaya şifa verebilir, aç olanı doyurabilir veya sapmışları hidayet edebilir, ama hikmeti gereği işleri kendi sebepleriyle ve kendi mecrasında olmasını istemektedir. Yani açları kendi yarattığı ekmekle doyurmakta, hastalara kendi yarattığı ilaçla şifa vermektedir. Burada ekmek, doktor ve ilaç hepsi Allah'ın izniyle etki etmekte, kendine has neticeyi vermektedirler. Ekmek, doktor, ilaç, su vs. tümü varlığını daima Allah'tan almaktadır ve Onun isteğiyle böyle etkilere sahiptirler. Öyleyse bu etkilerin Allah'ın tevhid ve birliğinin çeşitli boyut ve açılarıyla herhangi bir çelişkisi yoktur. Onlar Allah'ın şerikleri değildirler, gösterdikleri etkileri dahil her şeyleriyle Ona muhtaçtırlar.

 

Buraya kadar söylenenleri göz önüne aldıktan sonra asıl cevaba geçebiliriz:

 

Allah birdir, bu yüzden kendi fiillerinden bahsettiği zaman tekil zamirler kullanması gerekir ki,[2] Kur’an’da defalarca bu zamirler gelmiştir.[3]

Ancak Arapça ve diğer bütün dillerde bazen konuşmacı çeşitli nedenlerden dolayı “Ben bu işi yaptım” yerine “Biz bu işi yaptık” demektedir. Bunun bazı nedenlerin şöyledir:

 

1- Kur'an-ı Kerim, insanlarla iletişiminde en iyi vasıta olarak onların kendi konuştukları dili seçmiştir. Çoğu kez erkekler için kullanılan zamir ve vasıflar erkek kadın herkesi kapsayacak bir anlamı ifade eder. Örneğin Kur'an-ı Kerim'de de “Siz (hepiniz) Allah'a muhtaçsınız…” ayetinde “Entüm” (Siz) zamiri erkekler içindir. Halbuki, hitap geneldir, erkek-kadın herkesi kapsamaktadır. Aklı olan herkes maksadın yalnızca erkekler değil bütün insanlar olduğunu anlar.

 

Tekil ve çoğul zamirler konusunda da insanların defalarca tekil zamir yerine çoğul zamir kullandıklarını görmekteyiz. Örneğin “biz geldik siz yoktunuz” cümlesinde “biz” ve “siz” zamirleri çoğuldur, ama saygı, yüceltme ve onurlandırmak amacıyla tekil yerine çoğul zamiri kullanılmıştır. Allah-u Teala da kendi yüceliğini bildirmek için “biz” zamirini kullanmaktadır.[4]

 

Demek ki, konuşmacı muhataba azametini ve yüceliğini bildirmek için “ben” yerine “biz” kelimesini kullanılabilir. Yine Kur'an'dan örnek verecek olursak Fetih suresinde “Şüphe yok ki biz, sana apaçık bir fetih vermişizdir.” diye buyurmaktadır.

 

Bazı müfessirler diyorlar ki: Allah-u Teala, burada kendi azametine işaret etmek için “Biz, Mekke şehrini fethettik” diye buyurmuştur. Fetih, azametin alameti olan “biz”le uyuştuğundan dolayı “biz” zamiri kullanılmıştır. Bu nokta “Şüphesiz biz seni şahid… olarak gönderdik.” ayetinde de vardır.[5]

 

2- Konuşmacı bazen de yaptığı işin önemini göstermek için “ben bu işi yaptım” yerine “biz bu işi yaptık” demektedir. Örneğin Allah-u Teala: “Biz onu Kadir gecesinde indirdik”, “Biz kevseri sana verdik” diye buyurarak Kur'an'ın ve Kevser'in azametini ortaya koymaktadır.

 

3- Allah-u Teala bazen, bir işin yapılmasında vasıta olan sebeplere dikkat çekmek için “ben yaptım” yerine “biz” yaptık diye buyurmaktadır. Allame Tabatabai el-Mizan'da, Rad suresinin 4. ayetinin tefsirinde şöyle buyuruyor: “Bu şekilde Biz bazısını bazısına üstün ettik” ifadesi şu manaya işaret edebilir: Arada, Allah’ın dışında da Onun emriyle amel eden ilahi sebepler vardır ki hepsi yine Allah Teala'nın izniyle etki etmektedirler.[6]

 

Tefsir-i Numune de ise Yunus Suresinin 61. ayetinin tefsirinde şöyle yazıyor: Allah-u Teala her yönden bir olmasına rağmen Onun hakkında çoğul kelime ve zamirlerin gelmesi makamının yüceliğine işarettir. Emrine her zaman amade memurlar olduğu için hem Allah’tan, hem de emrinde ki o diğer memurlardan bahsedilmektedir.[7]

 

Bazen bir ayette üç hikmetin üçü de bulunabilir; yani hem failin azametine, hem fiilin büyüklüğüne, hem de sebeplere dikkat çekilmektedir. Bu nedenden dolayı çoğul getirilmiş olabilir. Örneğin, “Biz onu kadir gecesinde indirdik” ayetinde üç hikmette bir aradadır.



[1] - 'Allah, işleri sebepler olmadan yapmaktan çekinir.' el-Kafi, c.1, s.183, Bab-ul Marifet-il İmam ve'r Reddi İleyhi

[2] - Bu durumda, Allah neden bazı yerlerde tekil zamir getirmiştir? Diye sormanın bir mnası yoktur, sadece şöyle bir soru akla gelebilir, Allah neden hep tekil zamir kullanmamıştır? Konunun devamında bu sorunun cevabını aramaya çalışacağız.

[3] - Örneğin “Çağırın beni icabet edeyim size…” (Ğafir/60) ayetinde olduğu gibi.

[4]- Daha fazla bilgi için bkz: Mekarim Şirazi, Porsişha ve Pasuhha, c.3, s.256

[5] - el-Mizan (Farsça tercüme), c.18, s.385

[6]- a.g.e. c.11, s.401 

[7] - Tefsir-i Nümune, c.6, s.358; yine bkz: Misbah Yezdi, Maarif-i Kur'an, s.106-114

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şii fakihleri arasında doğu kızıllığının gitmesine riayet etmenin gerekliliğine muhalefet edenlerin delilleri nelerdir?
    7602 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/16
    Doğu kızıllığı gökte görünen kırmızı ışığa denir. Fıkıhta iki doğu kızıllığından bahsedilmiştir: 1. Güneşin batması esnasında görünen doğu kızıllığı. 2. Güneşin doğuşu esnasında görünen doğu kızıllığı. Akşam namazı vaktinin belirlenmesinde doğu kızıllığının gitmesi konusu rivayetlerde zikredilmiştir. Doğu kızıllığının gitmesinden maksat, batıda ...
  • İslam dininde aklın işlevlilik sınırı ne kadardır ve nerelerde ve nereye kadar ondan istifade edilebilir?
    13689 Yeni Kelam İlmi 2008/04/09
    Akıl, Allah’ın insan vücudunda karar kıldığı, en değerli bir güçtür ve onun kısım ve dereceleri vardır.Teorik akıl; onun görevi olayları derk etmek, tanımak ve o olaylar hakkında hüküm vermektir.Pratik akıl; insan davranışlarını kontrol eden güçtür, diğer bir deyişle onun işi olması gereken ve olmaması gereken şeyleri derk etmektir ...
  • Secde etmeden önce bedenin hangi kısmı ilk önce yere konulmalıdır?
    6181 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Namazın farzlarından olan secde, farz ve müstehap cüz ve şartlara sahiptir; bu cümleden olmak üzere secdenin müstehap amellerinden sayılan hususlar, erkeğin secde ederken ilk önce ellerini ve kadının ise ilk önce dizlerini yere koymasıdır.[1]
  • Kur’an’ın benzerini getirdiğini iddia edenler hakkında kim hakemlik yapabilir?
    5804 Kur’anî İlimler 2011/07/28
    Her alanın hakemlik yapan ve görüş belirten uzmanları vardır. Kur’an gibi bir kitap, hatta onun surelerine benzer bir sure getirdiğini iddia eden kimse(ler) hakkında hakemlik yapmak ve böyle bir  iddiayı incelemek, Kur’an’ın edebiyat, maani-beyan, bedi’ vs. alanlarında uzmanlığı olan kimselerin işidir. Kur’an, İslam Peygamberinin ebedi mucizesidir. Daha ...
  • Kur’an ayetlerinin tahrif edildiğine işaret eden Ehli Sünnete ait kaynaklar var mıdır?
    10102 Kur’anî İlimler 2011/08/03
    Ehli Sünnet kardeşlerin birçok kitabında ve bu cümleden olmak üzere onların en muteber kitapları sayılan altı sahih kitapta sayılı Kur’an-ı Kerim ayetlerinin kaybolduğunu gösteren birçok rivayet mevcuttur. Recim ayeti veya onların okuyuşlarında bulunan ve meşhur okuyucuların da tilavet ederken dikkat gösterdiği değişiklikler bu kabildendir. Ama böyle rivayetler ...
  • Mesleği epilasyon yapmak olan bir kadının kadının avret yerine epilasyon yapmasının hükmü nedir?
    3725 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/25
    Bu konuda taklit mercilerin bürolarının vermiş oldukları yanıtlar şu şekildedir: Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu: Avret yerinin görünmesine ve dokunulmasına yol açacaksa caiz değildir. Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu: Avret yerine bakmak caiz değildir ve avret yerini örtmek vaciptir. Ayetullah uzma Mekarim Şirazi’nin bürosu: Bir başkasının avret yerine bakmak ...
  • Birçok kılınmamış namazım var. Ama ne kadar olduğunu bilmiyorum, vazifem nedir?
    11534 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bu mesele ilmihallerde şöyle yer almaktadır: Sayılı namaz kazası olan, bunun sayısını bilmeyen[1] ve mesela dört tane miydi yoksa beş tane miydi diye bir bilgisi olmayan bir şahsın en az miktarı kılması yeterlidir.[2] Aynı şekilde eğer onların miktarını ...
  • Mekke’den dışarıya taş çıkarmanın hükmü nedir?
    15085 Cemereli Taşlama 2014/01/21
    Mekke’den toprak yahut taş getirmek birkaç haldedir: 1. Toprak yahut taş Mescidü’l-Haram, Sefa, Merve veya diğer mescitlerde olabilir. Böyle bir durumda taklit mercileri bunu caiz bilmemektedir ve getirilmesi durumunda onu bir şekilde geri götürmek gerekir. 2. Toprak veya taş Harem sınırlarının dışında (mescitlerin dışında) olabilir. Taklit mercileri ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    8593 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Kendi şer’i vazifelerine karşı kayıtsız olan anne ve babanın oruç ve namazının karşısında oğlunun vazifesi nedir?
    5805 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/21
    Fıkıhçıların çoğuna göre Babanın yerine getirmediği oruç ve namazının kazası en büyük oğlanının üzerinde farzdır. Yani babanın vefatından sonra kazaya kalmış namaz ve orucunu ya büyük oğlu bizatihi kendisi veya başka birisini kiralayarak yerine getirmesi gerekir. Elbette taklidi mercilerin bir kısmı da anne ve baba yani her ...

En Çok Okunanlar