Gelişmiş Arama
Ziyaret
36060
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Neden Tövbe suresi besmele ile başlamamıştır? Acaba bu surenin bazı ayetleri silinmiş midir?
Soru
Neden Tövbe suresinin başlangıcında “Besmele” yok? “İbn. Mesut’un elindeki Kuran nüshasında Tövbe suresi besmele ile başlamıştır ve ayrıca bu surenin başından yaklaşık 157 ayet silinmiş ve bundan önce Tövbe suresi, Bakara suresi uzunluğundaydı.” Sözü doğrumudur? (Bakınız El-İtkan kitabı S. 184)
Kısa Cevap

Tövbe suresinin besmele ile başlamaması hakkında müfessirler bazı nedenler saymışlardır:

  1. Bu sure ve Enfal suresi, her ikisi bir sure olarak hesap edilir. Zira Enfal suresi, verilen sözler hakkında ve Tövbe suresi ise bu sözlerin yerine getirilmemesi hakkındadır.
  2. “Besmele”  emniyet, sevgi ve rahmet içindir. Ama Beraat suresi emniyetin ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Bu yüzden bu surenin başlangıcında besmele nazil olmamıştır.

Kuran’ın, İslam’ın esası ve İslam Peygamberi’nin nübüvvetinin şahitliği için ilahi bir mucize olmasından dolayı ve ayrıca çok önemli olduğundan Müslümanlar arasında Kuran’ın nakli hususunda birçok sebep oluşturmuştur. Gerekliliği çok olan her şeyin tabiidir ki nakli mütevatir olsun. İbn. Mesut’tan naklolunan ise “Haber’i Vahid” olup Şii ve Ehli Sünnet’e mensup âlimlerin çoğunluğunun görüşüne göre bu nakle istinat edilemez. Ayrıca, akli yönden, Kuran ve rivayetler yönünden Kuran’ın bir kısmının eksilmesi doğru değildir.

Ayrıntılı Cevap

Biz, Suyuti’nin El-İtkan kitabında  “Besmele”nin ve Tövbe suresinin bazı ayetlerinin silinmesi hususunu görmedik ama bu anlama yakın başka bir rivayeti Ehli Sünnet kitaplarında mevcuttur. Onun cevabında da şunları söylememiz gerekir:

Bu soru iki bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölüm: Neden bu surede “Besmele” yoktur? Bu bölüme iki ayrı cevap verilmiştir:

  1. Bu surenin, düşmanların verilen sözleri yerine getirmemelerinden dolayı onlara karşı beraatın açıklanması ve onlara karşı savaşın ilanı açısından sert bir üsluba sahip olması ve Allah’ın bu guruba gazabının göstergesi olarak, barış, dostluk, sevgi ve Allah’ın rahmaniyet ve rahimiyet sıfatının nişanesi olan “Besmele” ile uygun değildir.[1] Bu yüzden de “Besmele” ile başlamamıştır. İmam Ali (a.s), bu konuda şöyle buyuruyor: “Besmele”nin gelmemesinin nedeni şudur: Bismillah aman, emniyet ve rahmet içindir. Ama Tövbe suresi emniyetin kaldırıldığına yönelik olarak nazil olmuştur.[2]
  2. Bu sure hakikatte Enfal suresinin devamıdır. Zira Enfal suresi söz ve ahitler konusunda ayetler içerir ve bu surede ise ahitlerini bozanlara verilen sözlerin kaldırılması hakkındadır.[3] İmam Sadık (a.s) bir rivayette şöyle buyuruyor: “Enfal ve Tövbe birdirler.”[4]

Ama sorunun ikinci kısmı olan Tövbe suresine ait bazı ayetlerin silinmesi hakkında şunları söylememiz gerekir: Eğer böyle bir şey doğruysa Kuran’ın tahrifi anlamına gelir (eksilmesi bakımından). Hâlbuki Müslümanlar arasında meşhur olan Kuran’da hiçbir tahrifin suret bulmadığıdır. Şu anda bizim elimizde olan Kuran, İslam Peygamberi’ne (s.a.a) nazil olan kutsal kitaptır. Uzmanlar tahrifin reddi hususunda birçok deliller sunmuştur ki onlardan bazıları şunlardır:

  1. Birinci delil akıldır. Aşağıda sunacağımız mukaddimelerle Kuran’ın tahriften salim kaldığı ispat edilecektir.
  • Hekim olan Allah, Kuran’ı beşeriyetin hidayeti için göndermiştir.
  • Bu kitap son semavi kitap olup, Onu getiren de son Resul’dür (s.a.a).
  • Eğer bu kitap tahrif olmuşsa başka bir semavi kitap veya başka bir peygamber halka doğru yolu gösteremeyecektir. Bu surette insanlar hiçbir suçları olmadan yollarını kaybedecektir.
  • Bu sapma, âlemin yaratıcısının dergâhına uymamakla birlikte beşeriyetin hidayeti doğrultusunda ilahi hikmete muhalefet etmektedir.

     Öyleyse Kuran, her türlü tahrif ve değişiklikten uzaktır.[5]

  1. İkinci delil Kuran’ın kendisidir ki bazı ayetlerde tahriften yoksun olduğunu beyan ederek şöyle buyuruyor: “Biz Kuran’ı indirdik ve şüphesiz biz Onu koruyacağız!”[6] Bu ayeti şerife, Kuran’ın tahriften uzak olduğunu ve ebediyete kadar da uzak olacağını açıkça gösteriyor. Ayrıca zalim ve büyüklük taslayanların Ona el uzatamayacaklarını, Onu ne azaltıp ne de çoğaltamayacaklarını belirtmiştir.[7]

Akla şöyle bir sorunun gelmesi de mümkündür. Bu ayetlerin kendisinin tahrif olmadığını nerden bileceğiz? Cevabı şöyledir: Eğer bu ayet tahrif olmuş olsa, artma yönünde bir tahrif olacaktır ki hiçbir İslam bilimcisi bunu kabul etmemiştir. Hatta tahrife inananlar dahi bu ayetleri, tahrif olan ayetler zümresinde hesap etmemişlerdir. Buna ek olarak, konumuz olan ayetlerin tahrifi tahrife inananların maksadının tersini ispatlamaktadır. Bu ayetlerin önceki ayetlerle yapısı ve muhtevası açısından yapılacak bir mukayese de onların birbiriyle bağlantılı oldukları ve Kuran’ın tüm mucizevi vasıflarını, onların Kuran’dan olduklarına dair en küçük bir şüphe dahi uyandırmadığını ortaya koyar.[8]

  1. Şii ve Ehli Sünnet kaynaklarında mütevatir olarak nakledilen “Sakaleyn” hadisi,[9] Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmayı farz bilmektedir. Bu rivayette Allah Resulü (s.a.a) ümmetine, Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmalarını ve daima o ikisine bağlı kalmalarını emretmiştir.

Peygamber’in (s.a.a) bu fermanının gerekliliği, mübarek kalbine nazil olan Kuran’ın tahrife uğramadan halk arasında bulunmasıdır. Zira eğer tahrif suret bulmuşsa muteber olmaktan düşer ve artık hidayet edici özelliğini kaybeder. Ayrıca Kuran’a sarılmanın manası da kalmaz. Hâlbuki Kuran’a sarılma ve ona uyma, Sakaleyn hadisinin açık beyanıdır ve kıyamete kadar Kuran tahrif olmayacak ve halkın arasında olacaktır.[10]

  1. Dördüncü delil, insanların hidayet yolunda yüce mertebesi olan Kuran’ın beyanı hakkındaki senetleri sahih olan birçok rivayettir. Bu rivayetler Kuran’ın düşünce ve rivayetlerin doğruluk mizanı olduğunu ispatlar. Şu halde eğer Kuran tahrif olmuş olsa hidayet edici rolünü taşıyamaz ve düşüncelerin doğruluk mizanı olmaktan çıkar ve ayrıca ahkâm kuralları da Onunla anlam bulamaz.[11]
  2. Beşinci delil Kuran’ın tahriften korunduğuna dair birçok tarihi olaylardır. Zira tahrife inananlar ya onu ilk iki halifeden bilmekteler ya da Osman’a nispet verirler. Veya hilafet döneminden sonra gelen başka insanların tahrife neden olduklarına inanırlar. Tüm bu üç iddia da temelsiz ve batıldır. Çünkü ilk iki halifenin neden olduğu birinci ihtimal çok zayıftır. Çünkü onların böyle bir işe kalkışmasına sebep yoktu. Peygamber’in (s.a.a) Kuran’a karşı özel bir inayeti olmasından ve onun okunmasına ve tilavetine vurgu yapmalarından ve ayrıca Resul’ün (s.a.a) yaren ve dostlarının Kuran’a karşı verdikleri ehemmiyet, Kuran’ın tüm Müslümanlar arasında mahfuz kaldığı ve ezberleme yoluyla veya başka şekillerde dakik olarak Kuran’ı koruyorlardı. Tüm bu gayret ve çabalar çerçevesinde bir kelimenin bile unutulması veya yer değiştirmesi mümkün değildi. O zamanın halkı cahiliyet dönemine ait şiir ve hutbelerin korunması ve kayıt altına alınması için gayret ve çaba göstermişse nasıl olur da uğruna canlarından ve tüm yaşamlarından vazgeçenler Kuran’a ilgi göstermesinler ve neticesinde onun bir kısmı yok olsun?

İkinci ihtimal, yani tahrifin Osman zamanında gerçekleşmesi de kabul edilemez. Çünkü Osman zamanında İslam o kadar yayılmıştı ki bir kimsenin Kuran’dan bir şey eksiltmesi mümkün değildi. Ayrıca eğer Osman Kuran’ı tahrif etmiş olsaydı bu ameli, onun katilleri için en güzel bahane olurdu ve Onu aleni olarak öldürmek için, ilk iki halifenin sünnetine muhalefet, beytülmalin tarumar edilmesi gibi konuları öne sürmezlerdi.

Üçüncü ihtimal ise yani, tahrifin halifeler döneminden sonra vuku bulması hiç kimse tarafından beyan edilmemiştir. Buna binaen tarihi şahitler de Kuran’ın tahrifi olayını reddetmektedir.[12]

Bu nedenle böyle bir hadisin varlığı kabul edilse bile güvenilir değildir ve ayrıca kabul de edilemez.

 


[1] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273, Birinci Baskıi Tahrani Dar’ul-Kutubi İslamiye, 1995

[2] Hâkim Nişaburi, Müstedrek, C.2, S.330, Dar’ul-Mearif, Lübnan, 1406 h.k.

[3] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273

[4] Meclisi, Bihar’ul-Envar, C.89, S.277, Muessesei El-Vefa, Lübnan, 1404 h.k.

[5] Cevadi Amuli, Abdullah, Kuran der Kuran, S.315, İsra, Kum, 2002

[6] Hicr Suresi, 9. ayet

[7] Hoi, Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.277, Dar’us-Sakaleyn, Tahran, 2005

[8] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.28, Meş’er, Kum, 2005

[9] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.29

[10] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.285

[11] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.30

[12] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.180

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar