Gelişmiş Arama
Ziyaret
7546
Güncellenme Tarihi: 2012/01/18
Soru Özeti
Sizin görüşünüze göre Müslüman bir birey velayet-i fakihi kabul etmeyebilir mi?
Soru
Sizin görüşünüze göre Müslüman bir birey velayet-i fakihi kabul etmeyebilir mi?
Kısa Cevap

Bazı büyük Şii fakihlerinin belirttiği üzere, velayet-i fakih esası, Şia fakihlerinin tümüne yakın ekseriyetince üzerinde ittifak edilen veya en azından kabul edilen görüşlerdendir.[i] Genellikle son asır ile ilgili olan ihtilafların geneli, veliyy-i fakihin yetkileri ve bunun ispatı hakkındadır. İmam Humeyni (r.a) şu noktada ısrar etmekteydi: Masum imamın (a.s) atanmasını gerektiren ve imamet konusunda dile getirilen delillerin kendisi, gıyap döneminde de vali atanmasını ve devlet kurmayı gerektirmektedir.[ii] Bu varsayım esasınca, masum imamı (a.s) takip etme iddiasında bulunmakla birlikte onların tavsiyesi olan fakihlere danışmaya ve kendilerinin görüşlerini kabul etmeye itina göstermemek mümkün değildir.



[i] Hadevi Tahrani, Mehdi, Velayet Ve Diyanet, s. 66 – 94, Müessese-i Ferhengi Hane-i Hıred, Kum, çap-ı pencom, Bahar, 1389 h.ş. (İşaret edilen sayfalar “Pişine-i Tarihî Velayet-i Fakih” adıyla bir fasıl halinde değişik asırlardaki meşhur fakihlerin görüşlerini incelemektedir.)

[ii] İmam Humeyni, el-Bey’, c. 2, s. 461 – 462, Defter-i İntişarat-ı İslamî Kum, 1415 h.k.

Ayrıntılı Cevap

İslamî İnançlarda Velayet-i Fakih’in Yeri[1]

“İslam kültüründe, toplum için rehberin varlığı zorunlu addedilmektedir, ama hiç kimsenin zati olarak böyle bir şeye hakkı bulunmamaktadır. Sadece insanın tüm varlık boyutlarını kuşatan Yüce Allah’ın buna hakkı vardır ve bu husus insanın O’nun emir ve yasaklarına itaat etmesini gerekli kılmaktadır. Eğer Allah bizi özel bir şahıs veya gruba uymaya çağırırsa, biz de itaat ederiz ve eğer rehber için şartlar koşarsa ve şartları taşıyan kimseler arsasından onu seçmeyi bize bırakırsa, yine itaat ederiz. Müslümanlar eskiden şimdiye dek Yüce Allah’ın İslam ümmetinin rehberliğini Allah Resulü’nün (s.a.a) şahsına bıraktığına inanmaktadır ve ondan sonra da Ehli Beyt (a.s) mektebi takipçilerine göre bu yetki masum imamlara (a.s) devredilmiştir.”[2] “Şia’nın bakışında masumların velayeti, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) velayetinin uzantısında olduğu gibi, gıyap döneminde velayet-i fakih de masum imamın (a.s) velayetinin uzantısındadır. Bunun neticesi şu noktaya inanmaktır: İslam toplumunun başında ve onun makro düzeydeki yönetiminde bir İslam âlimi bulunmalıdır; eğer masum hazırsa, bizzat kendisi bunu üstlenmelidir ve eğer masum bulunmuyorsa, bu sorumluluğu fakihler üstlenmelidir.”[3] Bu durumda ve birçok görüşe göre fakih devletsel konularda masumun (a.s) yetkilerini taşır. Elbette bir grup son dönem fakihi, velayet-i fakihin alanını daha sınırlı bilmiş ve onu tüm devletsel işlere yaymamışlardır. Belirtilenlerden hareketle şu neticeler elde edilebilir:

1. Velayet-i fakih, fıkhî bir meseledir ve her ne kadar Şia âlimlerinin yaklaşık olarak tümü onu kabul etse de, onu inanç esaslarından saymak mümkün değildir. Müçtehit ve araştırmacı da olsa da bir şahsın salt bunu kabul etmemesinden ötürü Şiilik mektebinden çıkması diye bir şey söz konusu değildir.

2. Velayet-i fakih teorisini kabul eden ve mevcut veliyy-i fakihin şerî ve kanunî prosedür içinde bu makama ulaştığını bilen bireyler, ona pratikte itaatsizlik edemezler.

3. Yanı sıra, velayet-i fakihe inanmayan veya veliyy-i fakih sıfatıyla toplumun idaresini üstlenmiş şahısta gerekli şartların olmadığını düşünen Müslümanlar ve de temelde İslam’ı kabul etmeyen ve dolayısıyla onun gereklerine bağlı olmayan gayri Müslim vatandaşlar, teorik inanç taşımama veya mefhumu örneğe tatbik etmeme nedeniyle, velayet-i fakihe pratik olarak muhalefet edemezler; çünkü böyle bir muhalefet, anayasaya muhalefet etmek olarak telaki edilecektir. Oysaki biz anayasanın milli misak olduğunu ve herkesin teorik olarak temellerini kabul etse ve eleştirse de ona uymakla yükümlü olduğunu bilmekteyiz.[4] Bu hususta daha fazla bilgi edinmek için, bu yanıtın genelinin iktibas edildiği Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin “Velayet Ve Diyanet” kitabını okumakla birlikte, kendisinin velayet-i fakih ile ilgili değişik sorulara yönelik verdiği yanıtları da aşağıdaki adreste gözden geçirebilirsiniz.

İlgili Başlıklar:

1. Soru: 39 (Site: 272) (Velayet-i Fakih Ve Mercilik)

2. Soru: 1439 (Site: 1445) (Velayet-i Fakihin Kapsamı)

3. Soru: 2121 (Site: 2262) (Velayet-i Fakih’in Yönetim Boyutları)



[1] Velayet-i fakih ve fakihin mutlak velayetinin manasını öğrenmek için, 1439 (Site: 1445) ve 3105 (Site: 3370) sayılı başlıklara müracaat edebilirsiniz.

[2] Hadevi Tahrani, Mehdi, Velayet Ve Diyanet, s. 63 – 64.

[3] a.g.e. s. 63 – 64.

[4] a.g.e. s. 129.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar