Gelişmiş Arama
Ziyaret
31025
Güncellenme Tarihi: 2012/11/11
Soru Özeti
İslam’ın ilk yıllarında zenci bir şahsın güzel bir kızı istediği, ama ırkından dolayı kızı kendisine vermedikleri haberi doğru mudur?
Soru
Hz. Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Bilal Habeşi bir kızı ister, ama Bilal’ın zenci olması nedeniyle kızı ona vermezler. Bu işi dönemin Müslümanları yapmıştır. Bu konu hakkında beni bilgilendirebilir misiniz?
Kısa Cevap

Hadis kaynaklarında yapılan inceleme neticesinde Bilal’ın kız istemesi hakkında bir hadis ve rivayete rastlanmadı. Lakin bu hikâyenin bir benzeri Cuveybir hakkında nakledilmiştir. Bu hikâyenin özeti şudur: Aktarıcı, İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle nakletmektedir: Cuveybir adında Arabistan’ın Necd bölgesinde bir şahıs Müslüman olmak için Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna çıktı, Müslüman oldu ve güzel bir şekilde İslam’a girdi. Cuveybir kısa boylu, fakir ve yalın ayaklı bir şahıs idi. Onun zahiri bir güzelliği yoktu. Hz. Peygamber (s.a.a) ona özel bir sevgi gösterdi, kendisi için yiyecek ve giyecek temin etti ve mescitte kalmasını emretti. Cuveybir gece mescitte istirahat ederdi. Kendisi mescide yerleşti.  Başka muhacir Müslümanlar da oraya sığındılar; öyle ki onların mescitteki yeri daraldı. Sonra Hz. Peygamber’e (s.a.a) mescitte kalanları dışarıya çıkarması ve mescide açılan tüm kapıları kapatması hakkında vahiy geldi. Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) evinden mescide açılan kapı istisna tutuldu. Ardından Allah Resulü (s.a.a) Sakife-i Beni Saide denen yerde kendileri için bir yer sağlanması emrini verdi ve muhacir ve evsizlerin gece ve gündüzlerini orada geçirmesini emretti. Onlar da belirtilen mekânda toplandı ve Hz. Peygamber (s.a.a) kendilerinin ihtiyaçlarını karşılamayı üstlendi. Müslümanlar da onlara yardım etmeye ve sadakalarını kendilerine vermeye dair mesuliyet üstlendiler. Bir gün Allah Resulü (s.a.a) Cuveybir’in yanından geçti ve onun fakirlik ve yoksulluğuna üzüldü ve şöyle buyurdu: Ey Cuveybir eğer evlenirsen eşin dünya ve ahirette senin yar ve yardımcın olacak ve sana namus ve şeref kazandıracaktır. Cuveybir şöyle dedi: Annem ve babam sana feda olsun ey Allah Resulü (s.a.a)  benim ne bir konumum, ne bir soyum ve ne de bir mal ve güzelliğim var. Hangi kadın beni eş olmak için kabul eder? Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Cuveybir Allah cahiliyette büyük olan birçok bireyi İslam’da alçalttı ve cahiliyette zelil olan birçok şahsı da İslam ile aziz kıldı. İslam dini cahiliyet geleneğini ortadan kaldırdı ve kabile büyüklüğü ve soy üstünlüğü iftiharını bitirdi. Arap, Acem, Kureyşli ve zenci Habeşli insanlar Âdem’in evlatlarıdırlar. Ancak her kim Allah’a daha iyi itaat eder ve takvalı olursa Allah’a olan yakınlığı daha artar. Ey Ceveybir bugün hiçbir Müslüman’ın senden üstünlüğü yoktur. Her kim daha takvalı ve hakka uymada daha büyük bir irade sahibi ise üstün olan odur. Ardından Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Ceveybir Beni Beyaze eşrafından olan Ziyad b. Lubeyd’in yanına git, kendisine beni Allah Resulü (s.a.a) gönderdi ve Peygamber (s.a.a) kızın Zülfa’yı benimle evlendirmeni istiyor diye söyle. Bunun üzerine Cuveybir Hz. Peygamber’in (s.a.a) emri üzerine Ziyad’ın yanına gitti ve Allah Resulü’nün (s.a.a) hükmünü kendisine iletti. Ziyad bu haberi duyunca şaşırdı ve seni Hz. Peygamber mi yolladı diye sordu. Cuveybir de evet ben asla Allah Resulü’ne (s.a.a) yalan isnat etmem diye söyledi. Ziyad, biz ancak kendimiz ile eşit olan Ensar’a kız verir ve onlardan kız alırız, sen şimdilik git, ben bizzat Hz. Peygamber (s.a.a) ile görüşerek özrümü ileteceğim dedi. Cuveybir geri döndü ve Ziyad şöyle dedi:  Allah’a yemin olsun ki ne Kur’an bu iş için nazil olmuş ve ne de nübüvvet bu mesele hakkında ortaya çıkmıştır. Zülfa perde arkasından bu sözleri babasından duydu ve bu sözlerin nedenini kendisinden sordu. Ziyad, Cuveybir’in hikayesini kızına anlattı. Zülfa babacığım Cuveybir Hz. Peygamber’e (s.a.a) yalan isnat etmez ve şimdi onu getirmesi için birini yolla diye söyledi. Gidip Cüveybir’i getirdiler. Ziyad hoş geldin Cuveybir biraz bekle ben dönüyorum diye söyledi. Ziyad, Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına gitti ve Cuveybir’in meselesini anlattı ve ardından da biz kendimiz ile eşit olan Ensar ile mutluluk duyarız diye söyledi. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Ziyad Cuveybir mümin bir erkektir ve her mümin erkek mümin bir kız ile eşittir. Her Müslüman erkek Müslüman kadın ile eştir. O halde Zülfa’yı onunla evlendir ve onun mutluluğuna engel olma. Ziyad Allah Resulü’nün (s.a.a) yanından ayrıldı ve meseleyi kızına anlattı. Zülfa şöyle dedi: Eğer Allah Resulü’nün (s.a.a) buyruğundan çıkarsan kâfir olursun. O halde beni Cuveybir ile evlendir. Ziyad kızı Zülfa’yı onunla nikâhladı ve kendisinin mihriyesinin güvencesi oldu. Ev ve ev eşyalarının temin edilmesini bizzat üstlendi. Cuveybir’e iki gömlek hediye etti. Cuveybir’in gözü bu eve ve süslenmiş geline ilişince evin bir köşesine gitti ve Kur’an okumaya ve namaz kılmaya başladı. Sabah ezanı okununca kalkıp mescide gitti. Zülfa da namaz kıldı. İkinci gece de Cuveybir dünyadan gaflet ederek ibadet ile meşgul oldu. Üçüncü gece Ziyad’a Cuveybir’in eşiyle ilgilenmeyip sabaha kadar namaz kılmayla meşgul olduğunu bildirdiler. Ziyad, Allah Resulünün (s.a.a) huzura çıktı ve şöyle dedi: Ben sizin buyruğunuz üzerine Zülfa’yı Cuveybir’e verdim, kendileri için ev ve çeyiz de temin ettim. Lakin Cuveybir üç gecedir zifaf odasına girmemekte ve Zülfa ile bir kelime etmemektedir. Ondan erkekçe bir iş beklenmemektedir. Ey Allah’ın Resulü (s.a.a) şimdi ne buyuruyorsunuz? Hz. Peygamber (s.a.a) Cuveybir’i çağırdı ve şöyle buyurdu: Henüz Zülfa ile konuşmamışsın sana ne oldu böyle? Cuveybir şöyle dedi: Ey Allah Resulü (s.a.a) ben döşeli bir ev, alımlı eşyalar ve güzel bir geline sahip oldum. Ben evsiz ve miskin insanlardandım. Bu nedenle ilk üç gün Allah’a şükretmeyi ve ardından da bu nimetten faydalanmayı istedim. Ardından Hz. Peygamber Ziyad’ı bilgilendirdi ve sonra Cuveybir Zülfa ile zifafa girdi. Bir müddet geçtikten sonra da Cuveybir kâfirler ile yapılan bir savaşta şehadete erdi.[1]

 


[1] Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Kâfi, c. 5, s. 339 – 343, (بَابُ أَنَّ الْمُؤْمِنَ کُفْوُ الْمُؤْمِنَةِ), Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar