Gelişmiş Arama
Ziyaret
22263
Güncellenme Tarihi: 2010/05/04
Soru Özeti
Şeytanla nefs-i emarenin farkı nedir?
Soru
Şeytanla nefs-i emarenin farkı nedir?
Kısa Cevap

Nefis diye nitelenen insanın gerçek mahiyetinin çeşitli boyutları vardır. Kur’an onlara üç mertebede (emmare, levvame, mutmaine diye) işaret etmiştir.

Nefs-i emare, hayvanî isteklerin insana hakim olduğu nefis demektir. O, insanı hep kötülüklere ve şehevi isteklere emreden nefsanî bir halettir.

Şeytan, lügat ve ıstılahta her tuğyan ve isyan eden varlığa denir. Bu insanda olabilir, cinde, hayvanda.

İblis ise aslı cin olan belli başlı bir şeytandır. O, fazla ibadet ettiği için meleklerin safına çıkmıştı. Ancak Allah’ın emrine (Âdem’e secde etme konusunda) karşı geldiği için ilahi rahmetin dergâhından kovulmuş ve insanları vesveseyle doğru yoldan çıkaracağına dair yemin etmişti.

Netice itibarıyla nefs-i emmare, gerçekte şeytanın aletlerinden olup, insana musallat olmanın yollarından ve şeytanın askerlerinden biridir.   

Dolayısıyla İblis’in vesvesesi dış şeytan, nefs-i emarenin tahrik ve istekleri iç şeytan olarak insanı uçuruma sürüklemekteler. Başka bir ifadeyle insanda ki hayvanî zemin ve yöneliş dikkate alındığında nefs-i emmare, şeytanın vesveselerinin etkisinde kalır ve şeytan da merhale merhale ilerler. Sonunda insan bir yere gelir ki, artık o da şeytanın hizbinden sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun cevabını verebilmek için önce birkaç mukaddemeyi zikretmemiz gerekir:

1. Mukaddeme: Nefs ve mertebeleri

İnsanın gerçek mahiyetinin üç boyutu (hayvanî, insanî ve ilahî) vardır. Kur’an-ı Kerim’den de insanî ruh ve nefsin üç merhalesi olduğu açıkca anlaşılmaktadır:[1]   

a) Nefs-i Emmare veya hayvanî boyut: Hayvanî boyut şehvet, gazap ve nefsanî isteklerde özetlenir.[2] Kur’an bu kalbi istek ve nefsanî halete ‘nefs-i emmare’ adını vererek şöyle buyuruyor: ‘Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder.’[3]

Bundan dolayı ona ‘Emmare’ (kötlüklere emreden) denilmiştir. Bu merhalede akıl ve imanın asi nefsi kontrol etme kudreti yoktur. Hatta birçok yerde ona teslim olmakta ve asi nefis onları yenilgiye uğratmaktadır.

Mısır Azizi’nin karısının[4] sözlerinde bu merhaleye değinilmiştir: ‘(Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder.’[5]

b) Nefs-i Levvame: İnsan nefsin bu mertebesine, eğitim, terbiye ve mücadeleden sonra ulaşır. Bu merhalede garizelerin tuğyanından dolayı kimi zaman günah işlenebilir, ama insan hemen pişman olur, kendisini kınamaya başlar, günahını telafi etmeye çalışır ve can u gönülden tövbe eder. Kur’an-ı Kerim bu merhaleye ‘kendisini kınayan nefis’ (nefs-i levvame) diyerek şöyle buyuruyor: ‘Ve andolsun kendini kınayıp duran nefse.’[6]

 

c) Nefs-i Mutmaine: Bu mertebe, tam bir nefis tezkiyesinden sonra ulaşılan mertebedir. Bu mertebede asi garizeler akıl ve imanla mücadele gücünü kendilerinde görmezler. Çünkü akıl ve iman öylesine güçlenmişlerdir ki, nefsanî isteklerin onların karşısında fazla güçleri yoktur. Bu makam peygamberlerin, evliyaların ve onların mektebinde iman ve takva dersi almış, yıllarca nefis tezkiyesi yapmış ve büyük cihadı son merhaleye ulaştırmış gerçek takipçilerinin makamıdır. Kur’an bu merhaleye ‘Nefs-i Mutmainne’ adını vererek şöyle buyurmaktadır: ‘Ey iyiden iyiye inanmış, şüpheden kurtulmuş can. Dön Rabbine, ondan razı olarak ve rızasını kazanmış bulunarak.’[7]

 

2. Mukaddime: İblis ve Şeytan.

 

a) İblis: Belli başlı bir şeytan olup aslı cindir. Çok ibadet ettiği için meleklerin arasında yer almıştı. Ama Allah’ın emrine karşı geldiği için onlardan ayrılmış ve o kutsi makamdan düşmüştür. Çünkü Rabbine itaat etmemiş ve fasık olmuştu.[8]

 

b) Şeytan: ‘Şetane’ maddesinden olan şeytan muhalefet ve uzak olma demektir. İster cin, ister insan, ister hayvan olsun azan, haddi aşan herkese şeytan denir.[9] Nitekim Kur’an şöyle buyurmaktadır: ‘İşte biz, böylece her peygambere insan ve cin Şeytanlarını düşman ettik.’[10]

 

İblis, emre karşı geldiği, asi ve bozguncu olduğu için ona şeytan denmiştir.

 

3. Mukaddime: Nefs-i emmare’yle şeytanın arasındaki ilişki.

 

Nefs-i emmare, gerçekte şeytanın aletlerinden olup, insana musallat olma yollarından ve şeytanın askerlerinden biridir.

Buna göre İblis’in vesvesesi dış şeytan, nefs-i emarenin tahrik ve istekleri içteki şeytan olarak insanı uçuruma sürüklemekteler.  

Şeytanın bütün çabası insanı doğru yoldan çıkarmak, gerçeğe ulaşmasını engellemektir. O bu amaç için Allah-u Teâlâ’nın izzetine de and içmiştir. Kur’an şöyle buyuruyor: ‘Gerçek demişti, yüceliğine andolsun ki onların hepsini azdıracağım.’[11]

 

Ayetin orjinalındaki ‘azdıracağım’ manasına gelen ‘İğva’ kelimesi ‘Ğayy’ kelimesinden türemiş olup rüşd’ün zıddıdır. Rüşd, gerçeğe ulaşmak demektir.[12]

 

Şeytan, insanları saptıracağına dair Allah’ın izzetine and içmiştir.[13] O, insanı saptırmak için merhale merhale ilerler ve insanı telkinlerinin etkisi altına alır. Ve bir yere gelinir ki, insanın kendisi şeytan olur ve onun vesilesiyle başka insanlarda yoldan çıkarılır.

 

Şeytanın vesveseleri sonucu hayvanî isteklerine teslim olan insan nefs-i emmarenin esiri olmuştur.

 

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Nefs-i Emmare, münafık gibi insana yağcılık yapar, dost gibi görünerek insana musallat olur ve onu diğer merhalelere götürür.’[14]  

 

Şeytan zayıf imanlı insanları vesvese eder, şehevi istek ve nefs-i emmareleriyle onların kalplerini kendine yuva yapar. Neticede onlarla temas eder, tokalaşır ve onların arkadaşı olur. Bir insanın kalbi Şeytana yuva oldumu onu orada ağırlamanın yanı sıra artık onun yardımcısı da olur.[15]    

 

Hz. Ali (a.s) böyleleri hakkında şöyle buyuruyor: ‘Şeytan onların gözleriyle bakar ve onların diliyle konuşur.’[16]

                                                              

Buraya kadar anlatılanlardan şöyle bir sonuç alıyoruz: Şeytan ve nefs-i emmare ikisi beraber insana düşmandırlar. Bu yüzden hem Kur’an şeytanı insanın açık düşmanı olarak tanıtıyor ve insanın da onu düşman bilmesini tavsiye ediyor,[17] hem de Masum İmamların (a.s) rivayetlerinde nefs-i emmare (heva ve heves) düşman olarak tanıtılmıştır. Peygamberimizin (s.a.a) buyurduğu ‘En tehlikeli düşman nefsindir.’[18] Hadis-i Şerifinde nefsin bu merhalesine işaret edilmiştir.

 

Nefsin ‘en tehlikeli düşman’ diye nitelenmesinin sırrı onun içte olmasından dolayıdır. Dış düşman bu iç düşmanın yardımı olmadan bir şey yapamaz. İç düşman mahremdir, o her yeri bilir. Bu konumundan faydalanarak insanın isteklerini şeytana bildirir.

 

Öte yandan dışarıdan kötülüğü emreden İblis’in mesajını içeri iletir. Bu yüzden nefs-i emmarenin kendiside şeytanın askerlerinden sayılıyor. Nitekim onun birçok vasıfları şeytanın ordusunda vardır.[19] Dolayısıyla nefs-i emmare, insanda mevcut olan hayvanî istekler göz önüne alındığında şeytanın vesveselerinin etkisinde kalmaktadır. Şeytan’da merhale merhale ilerler ve bir yere gelinir ki kişinin kendiside Şeytanın hizbinden olur.[20]   



[1] - Tefsir-i Nümune, c.25, s.281

[2] - Ayetullah Cevadi Amuli, Hak ve Teklif Der İslam, s.89

[3] - Yusuf/53

[4] - Bazı müfessirler, bu cümleden Hz. Yusuf’un (a.s) kastedildiğini söylüyorlar, ama müfessirlerin çoğu bunu kabul etmemekteler (Tefsir-i Nümune, c.9, s.433-434

[5] - Yusuf/53

[6] - Kıyamet/2

[7] - Fecr/27-28

[8] - el-Mizan (Farsça tercümesi), c.8, s.26

[9] - el-Müncid Fi’l Lugat; Tefsir-i Nümune, c.1, s.192

[10] - En’am/112

[11] - Sad/82

[12] - el-Mizan (Farsça tercümesi), c.1, s.316

[13] - Sad/82

[14] - Gurer-ul Hikem

[15] - Ayetullah Cevadi Amuli, Mebadî-i Ahlak Der Kur’an, s.115

[16] - Nehc-ul Belağa, 7. hutbe

17] - ‘Şüphe yok ki o, size apaçık bir düşmandır.’ (Bakara/168)

[18] - Bihar-ul Envar, c.67, s.64

[19] - Ayetullah Cevadi Amuli, Tefsir-i Tensim, c.8, s.516

[20] - ‘Şeytan, üstlerine saldırmıştır, üst olmuştur da onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur.’ Mücadele/19

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8001 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    6934 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • neden namaz kılmalıyız?
    8609 Din Felsefesi 2010/12/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah’ın benzeri kimdir ki O’nun gibi değildir?
    5747 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinin açıkça bildirdiği üzere ve aklın yargısıyla Allah’ın bir benzer ve eşi yoktur[i] ve Arap edebiyatına dikkat edildiği takdirde sizin bu ayet hakkında yaptığınız tercüme doğru değildir. Bu yüzden Allah’ın benzerinin benzerini incelemenin bir anlamı ...
  • Yüz güzelliği için bir zikir var mıdır?
    63660 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik maddî güzellik ve manevî güzellik diye iki kısma ayrılır. Yüzün manevî güzelliği namaz gibi manevî hususlar vesilesiyle kazanılır. Yüzün maddî ve zahiri güzelliği ise doğal olarak maddî hususlar vesilesiyle kazınılır. Rivayetler perspektifinden manevî güzellik: Manevî güzellikte değişik amel ve zikirler etkilidir. İmam Sadık (a.s) bu ...
  • Acaba şahit olmadan nikah akti okunabilir mi?
    3401 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/07/14
    İslam dinine göre evlilik yuva kurmak için gerçekleştirilen doğal, sosyal ve kutsal bir anlaşmadır. Bu birlikteliğin birçok sonucu ve eseri bulunmaktadır. Ezcümle cinsel ihtiyaçların karşılanması, neslin devamı, çocuk sahibi olmak, insanın kemale ulaşması, huzur, dinginlik, iffet ve hayanın korunması, duygusal bağların ve muhabbetin güçlendirilmesi gibi. Bu kutsal ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9207 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • Acaba Allah yetmiş yaşındakileri seviyor ve seksen yaşındakileri, azap etmeyeceğini söylemiş midir?
    7948 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2015/05/27
    İmam Sadık’tan (a.s.), rivayi (rivayet içerikli) kaynaklarda müminlerin mükâfatı noktasında bir rivayet nakil edilmiş ki şöyle buyuruyor: kırk yaşından sonra imanlı kimseler her on senede Allah tarafından özel merhamet ve lütufla karşılaşıyorlar. Eğer bu rivayetin senedinde, azıcık tesamuh göstersek ve başka rivayetleri de bunun yanına koyup, dikkate alırsak ...
  • Alışverişte sahtekârlık nedir?
    3096 Alış-Veriş 2018/12/17
    Alışverişte sahtekârlık haramdır ve alışverişin geçersiz olmasına yol açar.[1] Alışverişte sahtekârlıktan kasıt: Bir ürüne belli olmayan başka bir şey karışmış olması ve satıcının da bunu alıcıya söylememesidir. Örneğin su karıştırılmış sütün, saf süt olarak satılması. İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Müslümanla alışverişte sahtekârlık yapan ...

En Çok Okunanlar