Gelişmiş Arama
Ziyaret
7245
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
Şeytanın mı nüfuzu ve kudreti fazladır yoksa Allah’ın mı?
Soru
Şeytanın sözünün nüfuzu ve kudreti Allah’tan daha mı fazladır? Çünkü Allah insana bu meyveden yeme dedi ama insan itaat etmeyerek yedi, şeytan ye dedi ve yedi bu durumda hangisinin sözünün nüfuzu ve kudreti fazladır?
Kısa Cevap

Hiç şüphesiz Allah’ın kudreti her şeyin yaratıcısı olması yönüyle bütün işlerde şeytandan daha fazladır. Hz. Âdem’in Allah’ın buyruğuna uymayarak şeytan’ın sözünü dinlemesi şeytanın sözlerinin gücü ve nüfusu nedeniyle değildi, şeytanın vesvesesinin sonucuydu, çünkü insan muhtar(irade sahibi) bir varlıktır. Kendi seçimlerinde değişik unsurların etkisi altındadır.

Hz. Âdem’in Allah’ın yenmesini yasakladığı ağaçtan yemesi, peygamberlerin masumiyetine bir zarar getirmez, zira bu bir terki evladır. Aynı zamanda oradaki yasaklama irşadi bir yasaklama idi Mevlevi bir yasaklama değil. Buna binaen Allah’ın Mevlevi yasaklarına peygamberler hiçbir şekilde itaatsizlik edemezler.

Ayrıntılı Cevap

Asıl cevaba geçmeden önce şu üç noktaya dikkat etmemiz gerekir:

Şeytan vesveselerini, Âdem’in hayrını gözettiği ve onu sevdiği şeklinde yansıtmıştır. Bu yüzden şeytanın sözleri ne kadar güçlü olursa olsun insanın iradesini ortadan kaldırdığı düşüncesi doğru değildir. İnsan kendi gücü ve imanıyla onun karşısında durabilir. Başka bir ifadeyle şeytanın vesveseleri insanı kötü işlere mecbur etmiyor, insanın gücü ve iradesi yok etmiyor. Her ne kadar onun karşısında durmak fazla direnç gerektirse,  bazen acı ve zahmetli olsa da. Her surette bu şekil vesveseler kimsenin mesuliyetini ortadan kaldırmaz. Hz. Âdem konusunda da mesuliyet ortadan kalkmadı, şeytanın Âdem’in karşısında Allah’a itaat etmemesi için bütün teşviklere ve unsurlara rağmen Allah, Âdem’i amelinden sorumlu tutmuştur.[1]

Şia’nın görüşüne göre hiçbir peygamber günah işleyemez ve biliyoruz ki Hz. Âdem ilahi bir peygamberdir. Bu yüzden kuranda peygamberlere nispet edilen isyan her zaman için nispi bir isyandır. Yani terki evladır, mutlak bir günah değil.     Mutlak günah; yasaklanan, haram olan ve Allah’ın kesin buyruğuna muhalefet etmektir ve her türlü vacibi yerine getirme ve haramdan kaçınmayı kapsar. Nispi günah ise; büyük bir şahsın kendi büyüklüğüne ve makamına uymayan bir amel yapmasıdır. Bazı zamanlar büyük insanlar için mubah olan veya hatta müstehap olan bir şeyi yapmak uygun değildir bu şekilde olan amel nispi günah sayılır.

Örneğin: dindar ve zengin biri yardımcı olmak için küçük bir miktar para bağışlaması hiç şüphesiz ne kadar az olursa olsun haram bir iş değildir hatta müstehaptır. Ama bunu duyan herkes onu kınar sanki haram bir iş yapmış gibi bunun nedeni ise insanların gözünde dindar bir zenginin daha fazla yardım etmesi gerektiği beklentisidir. Bu yüzden dolayı büyük insanların eylemleri âlemlerin rabbinin katında kendi konumlarıyla değerlendirilir. Hatta bazen, isyan ve günah tabiri kullanılır. Örneğin: normal insanlar için bir namaz, özel olabilir ama aynı namaz gerçek evliyalar için günah sayılabilir çünkü evliyalar için ibadet halindeyken bir an bile gaflet etmeleri onlara yakışmaz, ilim ve takva konumları nazara alındığında ibadet anında Allah’ın celal ve cemal sıfatlarında gark olmaları gerekir.

İbadet dışındaki amellerinde de böyledirler ve Onlar bu konumları göz önünde bulundurularak değerlendirilirler. Bu delillere binaen eğer terki evlada bulunurlarsa Allah’ın kınamasına uğrarlar.[2]

Bu nedenle Hz. Âdem’in “yasak ağaç”tan men edilme nedeni haram olduğu için değil, terki evla olduğu içindi. Ama Hz. Âdem’in konumu göz önünde bulundurulduğunda önemliydi ve buna mürtekip olduğunda(her ne kadar haram olmasa da) Allah tarafından cezalandırılmasına sebep oldu. Âdem’in yasaklanmış ağaçtan men edilmesi Mevlevi yasak değil de irşadı yasak olduğu ihtimalide mevcuttur.

Açıklama:  Allah Teâla bazen bir şeyi yasakladığında bunu insanın iradesinin sahibi unvanıyla yapar. Bütün insanlara bu emre itaat etmek gerekli olur.  Bu şekildeki yasaklamaya “Mevlevi yasaklama” denir ama bazı zamanlarda bir şeyden men ettiğinde insana sadece bu amelin menfi etkileri olduğunu söyler doktorun hastasına bazı zararlı yemeklerden perhiz etmesini istediği gibi şüphe yok ki eğer hasta doktorun tavsiyesine uymazsa doktora hakaret etmiş veya küçümsemiş olmaz. Ama doktorun tavsiyesine ve yönlendirmesine uymayarak kendini zahmete sokmuş olur.

Hz. Âdem kıssasında da Allah şöyle buyurmuştur; yasak ağaçtan yemenin neticesi cennetten çıkarılmak ve zahmete duçar olmaktır. Bu bir ferman değil irşat tır ve bu yolla Hz. Âdem isyan ve gerçek günaha mürtekip olmuş değildir sadece irşada muhalefet etmiştir.[3]

Ayrıca başka bir ayette şeytan günah ve zulmü sadece insanlara nispet edip kendinden beri kılmıştır ve kendisini tam anlamıyla tarafsız ilan etmiştir.[4] Şeytan kıyamet gününde insanlara şöyle hitap eder: Allah size gerçek olan bir söz verdi ve bense size batıl bir söz verdim, sözümde durmadım ama sizi saptırmak için mecbur etmedim, siz kendi iradenizle benim davetime icabet ettiniz öyleyse beni kınamayın kendinizi kınayın.[5]

Başka bir ayette de şöyle buyuruyor: kendi istekleriyle sana uyanlar dışında kesin olarak sen benim kulları mamusallat olamayacaksın[6]

SONUÇ: zikir ettiklerimiz dikkate alındığında şöyle diyebiliriz: şüphesiz Allah’ın kudreti şeytandan fazladır. Zira şeytan, Allah’ın mahlûkudur ve yaratılanın kudreti yaratandan daha fazla olamaz. Buna binaen Hz. Âdem(a.s)’in yasak ağaçtan yemesi şeytanın sözünün gücü ve nüfuzundan değildir. Vesveselerin sonucunda muvaffak olmuştur. Belirtildiği üzere bu sadece bir terki evladır ve kıyamet gününde de insanlar kendi iradeleriyle itaatsizlik ettikleri için hesaba çekileceklerdir.

Bu söylenilenler ışığında şeytanın ve Allah’ın kelamının gücünü kıyaslamamız yanlıştır. Allah’ın kudreti bütün kudretlerin üzerindedir. Ama insan kendi iradesiyle fiili gerçekleştirir.



[1]Mekarim şirazi, Nasır, Numune tefsiri, 6.c, 120.s.

[2] Terki evla dan maksat insanın en iyi olanı bırakıp iyi olana veya mubah olana yönelmesidir.

[3] Mekarim şirazi, Nasır, Numune tefsiri, 6.c, 123-124-125.s.

[4] Tabatabayi, Muhammet Hüseyin, El-mizan tevsiri, Tercüme: Musevi Hemedani, 8.c, s.48.

[5] İbrahim suresi:22.

[6] Hicr suresi:24.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10086 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • Bozgunculuğun bahsedildiği Kur’an ayetleri hangileridir?
    13595 Tefsir 2011/01/20
    Bozgunculuk ıslah karşısında olup her tahripkâr işe denir. Bundan dolayı noksanlık ve tahrip cihetinde yer alan her iş veya bireysel ve toplumsal meselelerdeki ifrat ve tefrit bozgunculuk sıfatıyla anılır. Kur’an-ı Kerim’in hedef ve misyonu insanları her türlü bozgunculuktan kurtarmaktır. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’in birçok ...
  • Hayız kanın özelliklerini görmedim diye kendi adet dönemimin içinde namaz kılabilir miyim?
    49297 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
    7124 Eski Kelam İlmi 2011/01/20
    Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. ...
  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8484 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • İyi ve kötülerin birbirlerine karşı olan sevgi ve kini nasıldır?
    6393 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/11/12
    Sorunun açıklığa kavuşması için İmam Askeri’nin (a.s) hadisinin metnini hatırlatacağız. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “İyilerin, iyilerle dostluğu, iyiler için sevaptır, kötülerin, iyilere muhabbeti, iyiler için büyüklüktür; kötülerin, iyilerle düşmanlığı, iyiler için süstür (ziynettir) ve iyilerin, kötülerle düşmanlığı, kütüler için rüsvalıktır.”[1] Buna ...
  • Zırar mescidinin anlamı nedir? Onun inşa edilme hikâyesi nedir?
    12235 tarihi Yerler 2012/03/12
    “Zırar” Arapçada mufaale babından olup bilerek[1] zarar verme[2] anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de Tövbe suresinde Zırar mescidi macerasına işaret edilmiştir. Zırar mescidinin bu adla adlandırılmasının nedeni, bir grup münafığın İslam ve Müslümanlar aleyhine olan kendi kirli emellerini hayata geçirmek ve Hz. Peygamber ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    12817 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Kur’an’ın nüzulu hangi yılda tamamlandı?
    15341 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Peygambere nazil olan son ayet ve son sure hakkındaki rivayetler farklıdır. Bazı rivayetlerde Peygambere (s.a.a) nazil olan son surenin Nasr suresi olduğunu söylenirken bazılarında da Beraet suresinin son sure olduğunu söylenmektedir. Yine bazı rivayetlerde Bakara suresinin 281. ayetinin son ayet olduğunu söylenirken bazılarında da ‘Bugün dininizi size ikmale ...
  • Bir mercii taklit etmede kendisinin rızası gerekli midir?
    5648 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu husustaki görüşü şudur:Eğer şerî muteber yollardan (açık delil, şöhret ve vicdanî ilim) bir şahsın taklit için salahiyeti olduğu tespit edilirse, onu taklit etmek caiz olur ve kendisinin onayına gerek duyulmaz. Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adrese müracaat ediniz:

En Çok Okunanlar