Gelişmiş Arama
Ziyaret
13521
Güncellenme Tarihi: 2010/11/27
Soru Özeti
Şeytan bizim fikir ve düşüncelerimize nasıl sızmakta ve isteklerini dillendirmektedir?
Soru
Şeytan bizim fikir ve düşüncelerimize nasıl sızmakta ve isteklerini dillendirmektedir?
Kısa Cevap

Şeytanın insana sızma yollarını incelemeye tabi tutmadan önce şeytan denen varlık hakkında kısa da olsa bir bilgi edinmemiz lazımdır. Şeytan sözcüğünün türediği ilk lafız hakkında görüş sahipleri arasında bir takım ihtilaflar mevcuttur. Ama bu kelimenin uzak olmuş anlamındaki “şatan” kavramından türediğini söylememiz daha doğrudur. Dolayısıyla birçok örneği olabilir. Ama onların en belirgini ve hepsinin önderi İblis’tir. Şeytan cin türünden bir varlıktır. Bu yüzden masumlar (a.s) dışında değişik şekillere girip hayvan ve insan dâhil her surete bürünebilir. Dolayısıyla onun temel hile yollarından biri de bu yoldur. O, insanların akıbetinin kritik anlarında kendini güzel görünüşlü bir insan suretine büründürür ve insanları aldatmanın altyapısını oluşturur. Ama o her zaman bu yöntemden istifade etmez; yani soyut hal ile cisim hali arasında bir durumda yer alır. Bu yüzden direkt olarak insanın temel dayanağı ve insaniyeti olan soyut ruha ulaşamaz. Bunun için kötülüğü emreden nefis adındaki kanalla isteklerini bize hâkim kılar. Kötülüğü emreden nefis, hayvansal nefis olup yücelme ve yetkinleşme durumunda mutmain olmuş nefis veya yüce ruha dönüşmektedir. O halde şeytan kötülüğü emreden nefis veya insan nefsinin heveslerinin ilgi duyduğu sapmaları anımsatarak ve şekillendirerek insanın sapmasının ve kanmasının sebeplerini hazırlamaktadır. Bunun için insanın aldanmasında şeytanın nedenin bir parçası ve yardımcı neden olduğunu ve de tam bir neden olmadığını söylemek gerekir. Ama bu şekillendirmelerin tümüyle hayvanî temayüllerimizle uyuşan değişik görünüşleri vardır ve şunlardan ibarettir:

A. Çirkin Amelleri Güzel Göstermek: Şeytan çirkinlikleri güzel göstererek zulüm ve günahın çirkinliğini ortadan kaldırmakta ve insanın daha rahat bir şekilde günaha düşmesi için haram işlemenin toplumsal engellerini azaltmaktadır. Bu, günah ameller için bizim içimizde öne sürdüğümüz bahanelerdir.

B. Yalan Vaatler: Şeytan yalan vaatler vererek ve de uzun ve ulaşılamayan arzular vaat ederek insanı ahret, ölüm ve Yüce Allah’tan alıkoyar. Böyle bir şahıs nefsanî hevesleriyle uğraşır ve Kaf dağındaki arzusuna ulaşma yolunda büyük günahlar işlemeye de hazır hale gelir.

C. Korku ve Kaygı: Şeytan gelecek ve gelecekteki hadiseler hakkında insanda korku ve kaygı oluşturarak insanı servet biriktirmeye, cihattan kaçmaya ve tuğyan edenlerle beraber olmaya vb. davet eder. Onu çirkin ameller ve gelecek korkusundan kaynaklanan günahlara sevk eder.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki sorunun doğru cevabına erişmek için kısa da olsa şeytan denen varlık hakkında bilgi edinmemiz lazımdır. Şeytan kelimesinin türediği lafız hakkında bilginler arasında birkaç görüş mevcuttur. Ama şeytan sözcüğünün uzak olmuş anlamındaki “şatan” kelimesinden türediği görüşü daha uygun görünmektedir.[1] Birçok müfessirin söylediğine göre, şeytan; doğru yoldan çıkmış rahatsız edici ve tuğyan eden bir varlıktır. Bu varsayımla, şeytan ismi genel bir isim olup değişik örneklere sahiptir ve insan ve cinlerden her tuğyan eden varlığı kapsamaktadır.[2] Ama İblis insanların atası Âdem’e (a.s) secde etmekten kaçınan şeytandır.[3] Kur-an-ı Kerim'in açık buyruğuyla İblis bir insan değildir, cin türünden[4] bir varlıktır ve ateşten yaratılmıştır. Bu grup yaratıkların özelliği cisim ve soyutluk arasında bir hallerinin olması ve değişik şekillere bürünmeleri yani dış ve somut kalıplara girmeleridir. Şeytan hakkındaki sorulan sorudan anlaşıldığı kadarıyla İblis kastedilmektedir. Bu varsayımdan hareketle soruyu yanıtlayacağız. Belirttiğimiz gibi şeytan şekilsel bir varlıktır ve bildiğimiz üzere insan ise iki boyutlu bir varlıktır; yani hem cismanî ve hem de ruhanî yönlere sahiptir. O halde şeytan insanı kandırmak istediği zaman, çaresiz olarak özel bir kanaldan, insanın dayanağı ve insaniyetinin kaynağı olan ruhuyla irtibat kurması gerekecektir. İnsan nefsi değişik yönlere sahiptir. Bunlar, kendisinden ruh veya mutmain olmuş nefis diye söz edilen ruhanî yön ve kendisinden kötülüğü emreden ve nefsanî hevesler diye söz edilen şeytanî yönden ibarettir. Şeytan insana hükmetmek için çaresiz olarak onun kötülüğü emreden nefsi[5] kanalından istifade edecektir. Öte taraftan ise şekilsel bir varlığın direkt olarak cismanî varlılar ile irtibat ve iletişim kurması mümkün değildir. Şeytanın bu gizemli irtibatı kötülüğü emreden nefis ile yani kendisinden anımsatma ve vesvese diye söz edilen şeyle gerçekleşir. Allame Tabatabai bu hususta şöyle söylemektedir: "Şeytan kalbe vesvese verme yoluyla insanı kandırmaktadır."[6] O halde şeytan nedenin bir bölümüdür ve yalnız başına insanı saptırması mümkün değildir ve o sadece insanı nefsinin istediği yöne çağırmaktadır. Başka bir ifadeyle o yardımcı bir nedendir, tam bir neden değildir. İnsan da onun karşısında özgürdür; onun yolunu takip edebilir veya hakkın buyrukları ve kendi aklına uyabilir. Bu yüzden Yüce Allah insanın şeytana uymaması hakkında şöyle buyuruyor: "Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır."[7] Soru şudur: Şeytan, insanın ussal olmayan hisleri ve nefsanî heveslerini nasıl tahrik etmekte ve onu çirkin ameller işlemeye yöneltmektedir? Şeytan bu hedefe ulaşmak için değişik yollardan yararlanmaktadır ve onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Söylediğimiz gibi şeytan aynî ve somut bir varlık sıfatıyla herhangi bir şekle bürünebilir. Bu, şeytanın aldatma yollarından biridir. Yani o kritik ve tarihî anlarda iyi görünüşlü bir birey şekline bürünüp insanları hak yoldan saptırmaktadır. Bu gerçeğin tarihte numuneleri kaydedilmiştir ve şayet her birimiz için de gerçekleşmiştir.[8] Ama başka yollardan da istifade etmektedir ve Kur'an ayetlerinde onlara işaret edilmiştir.

A. Çirkin Amelleri Güzel Göstermek: Yani insanların yapması gayesiyle beğenilmiş ve güzel görünmesi için beğenilmeyen davranışları şeytan güzel göstermektedir. Bu, Kur'an-ı Kerim'de hakkın batıla[9] ve batılın da hakka büründürülmesi olarak söz edilen ve Yahudilerin taktiklerinden sayılan bir şeydir. Amellerin süslendirilmesi kolay ve insanın nefsanî istekleriyle uyumlu bir yoldur. Bu yüzden Kur'an'da şöyle buyrulmuştur: "Şeytan işlerini onlara güzel gösterdi. Böylece onları Allah yolundan alıkoydu…"[10]

B. Yalan Vaatler: Şeytan yalan vaatler vererek ve uzun emelleri yayarak insanı gerçeklerden ve önündeki imtihanlardan gafil kılar ve onu ulaşılmayan vehimlerle meşgul eder. Böyle bir şeyin neticesinin de Allah'ı unutmak ve O'ndan gaflet etmek olduğu bellidir. Bu yüzden Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Şeytan onlara (birçok) vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler…"[11]

C. Korku ve Kaygı: Şeytanın hilelerinden biri de insanı geleceğine dönük korkutmak ve kaygılandırmaktır. Bu korku hali Allah'a ümitsiz olmak, kötü zan beslemek, tevekkül etmemek ve neticede de insanın iyilik yapmaktan sakınması gibi birçok sonucun nedenidir. Tıpkı şeytanın insanı gelecekte fakir ve yoksul olmayla korkutması ve bu hususun da insanın cimri olması ve infak etmesine engel olması gibi. Bu konu da Kur'an ayetlerince önemsenmiştir. Kur'an şöyle buyuruyor: "Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder."[12]

Kaynak ve Referanslar:

1. Tefsir-i Numune, Nasır Mekarim Şirazi.

2. El-Mizan, Muhammed Hüseyin Tabatabai.

3. Ahlak Der Kur'an, Muhammed Taki Misbah Yezdî.



[1] Lisnu'l-Arab, c. 13, "Şatan" kavramı.

[2] Tefsir-i Numune, c. 1, s. 191.

[3] "Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu." (Bakara, 34.)

[4] Kehf, 54.

[5] Ahlak Der Kur'an, s. 234.

[6] Tercüme-i El-Mizan, c. 1, s. 201.

[7] Bakara, 208.

[8] Bkn: Selim b. Kays Hilalî, Esrar-i Alî Muhammed, s. 220.

[9] Bakara, 42.

[10] Nahl, 24.

[11] Nisa, 120.

[12] Bakara, 268.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar