Gelişmiş Arama
Ziyaret
12196
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
Ben Hanefi mezhebine mensubum. İnternet kanalıyla eş tanıma ve evlilik şerî açıdan caiz midir? Bu tip bir evlilik daimî ve sürekli kalabilir mi?
Soru
Ben Hanefi mezhebine mensubum. İnternet kanalıyla eş tanıma ve evlilik şerî açıdan caiz midir? Bu tip bir evlilik daimî ve sürekli kalabilir mi?
Kısa Cevap

Hanefi mezhebine mensup olmanız nedeniyle Hanefi mezhebi âlim ve fakihleri ile irtibat kurmanız ve yanıtınızı onlardan almanız daha uygundur. Kesinlikle bu hususta onların özel görüşleri olacaktır. Ama İran’daki Şii mezhebine mensup olduğumuzu bilmenize ve bundan haberdar olmanıza rağmen bu soruyu bize yöneltmenizden dolayı biz bu konuyu sizin değişik mezheplerin bu husustaki görüşlerini incelediğinize ve araştırdığınıza yorumluyor ve Ehli Beyt fıkhına göre uygun bir yanıt veriyoruz. Bu vesileyle hakikatin herkes için aydınlığa kavuşmasını arzuluyoruz. Her şeyden önce kadın ve erkek arasında gerçekleşen evlilik ve birlikteliğin insanın mükemmelleşmesine ve yetkinleşmesine neden olduğunu söylemek gerekir; ariflerin öğretileri ve Allah'ın muhabbet vadisindeki âşıklarının bakışı esasınca tüm evren O’nun isim ve sıfatlarının mazhar ve tecellisidir. Bu arada kadın ve erkek de bu tecelli ve zuhurun örnekleridir. Ama buradaki önemli nokta, her birinin meselelere yönelik bakış ve davranış tarzlarına göre Hak Teâlâ’nın celal veya cemal sıfatlarının mazharı olmalarıdır. Başka bir tabirle, erkek kahhar eksenli bir perspektiften meselelere baktığı için Allah’ın celal sıfatlarını göstermektedir. Kadın da zarafet, letafet ve estetik perspektifinden varlığa bakması nedeniyle Allah’ın cemal ve estetik sıfatlarının mazharı olmaktadır. Bu yüzden kadın ve erkeğin birlikteliği varlık aynasında mükemmelleşme ve yetkinleşmenin sebebi olarak görülebilir; çünkü ilahî celal ve cemal sıfatları aynada bir yerde sergilenmektedir. Bu nedenle İslam evliliği çok önemsemiş ve bu düzlemde evlilik bağının şekillenmesinde denk olmak en önemli unsur sıfatıyla gözetilmiştir. Bu denkliğin gereği de kadın ve erkeğin birbirini tam ve derin bir şekilde tanımasıdır. Derin, her yönlü ve duygulardan uzak bir tanımayla başarılı bir evliliğe tanık olunabilir. İmam Humeyni (r.a) Tahrirü’l-Vesile’de şöyle buyurmaktadır: “İyi olan, insanın eş olarak seçmek istediği kimsenin sıfatlarına dikkat etmesi ve bu hususu hafife almaması ve küçük görmemesidir. Bir rivayette Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: “Kendiniz için temiz ve nezih ailelerden olan kadınları seçin; çünkü böyle aileler evlat yetiştirmede çok derin bir etkiye sahiptir. Başka bir rivayette de Peygamberin (s.a.a) kendiniz için temiz ailelerden eş seçin zira evlatlar dayılarından bir takım sıfatlar edinirler diye buyurduğu nakledilmiştir.”[1] Efendimiz İmam Sadık’tan (a.s) eş bulmada özen gösterme ve dikkat etme hakkında şöyle rivayet edilmiştir: Kiminle birlikte oturduğuna, kimi servetine paydaş kıldığına ve kimi sırlarına ve dinine ortak ettiğine dair kendine bir bak. O halde bu işi yapmaya kararlıysan, iyilik ve güzel ahlak ile meşhur olan iffetli bir kadını seç.”[2] Aynı şekilde kendisinden şöyle rivayet edilmiştir: “Kadın boyna asılan bir gerdanlık gibidir, öyleyse kendine hangi gerdanlığı taktığına bir bak.”[3] Bu çok değerli ve ders verici sözlerden anlaşıldığı üzere evlilik meselesi hassas ve çok kritik bir husus olup dikkat, itina ve aynı şekilde düşünme ve tüm yönlü bir araştırmayla gerçekleşmelidir; çünkü bu önemli husus İslam toplumunun ilk direği olan İslamî bir ailenin teşkil edilmesiyle direkt olarak irtibatlıdır. Aynı şekilde gelecek kuşağın ortaya çıkması ve şekillenmesiyle de direkt ve yakın bir ilişkisi vardır. Bu yüzden bu meseleye makul ve de çabuk geçen, ham sayılan, coşkulu ve gençlik dönemi heyecanına ait his ve duygulardan uzak bir şekilde yaklaşma gerekliliği belirivermektedir. Buna göre, hassas ve insanın alınyazısını etkileyen evlilik hususuna realist bir perspektiften bakacak olursak ideal bir eşin sıfatlarını derin ve kâmil bir şekilde tanımak için internette araştırma yapmayı uygun bir yol olarak önermek mümkün değildir. Hatta arayıcımız olağanüstü bir akıl ve zekâya sahip olan bir birey olsa da bu olanaksızdır. Elbette akıl ve zekâdan istifade ederek özel derinliğe sahip olmayan bilim ve sanata ilgi duyma gibi özellikleri keşfetmek olanaklıdır. Ama daha fazla bir dikkat ve özen isteyen özellikler internet dışı bir kanalla tanınmalıdır. Başka bir ifadeyle internetten kapasitesi ve olanakları oranında ve ona egemen olan atmosfere göre bir beklenti taşınmalıdır. Bundan fazla bir beklenti taşınmamalıdır. Bu esasça sizin sorunuzun ikinci kısmına bir köprü kurulabilir ve internet evliliğinin devamı veya devamsızlığı hakkındaki sorunuzu ideal bir eşi tüm yönleriyle tanımada internetin yetersizliği temelinde şöyle cevaplamak gerekir: Bu önemli hususun öncülleri ne kadar somut gerçeklik taşırsa daha fazla bir başarıya ulaşacaktır ve bu evliliğin temelleri ne kadar geçici hisler ve mantıklı olmayan payeler üzerine kurulursa daha az bir başarıya ulaşacaktır. Bu esasla kesin olarak internet evliliği başarısızlığa mahkûm edilemez ve aynı şekilde onun kesin başarılı olacağı da iddia edilemez. Bunlar öncüllere tabidir ve onların en önemlisi de söz konusu eşin özelliklerini derin ve tam olarak tanımak ve kadın ve erkeğin hayatta hedeflerinin bir olmasıdır. İkinci husus denklik ve bir olmanın icat edilmesinde çok büyük bir role sahiptir. Elbette kültür, toplumsal sınıf ve dinin rolü vb. böyle bir evliliğin başarılı olup olmamasında görmezden gelinemez.

İnternet Evliliğinin Fıkıh Boyutu

İnternet evliliğinin fıkıh boyutu iki cihetten ibarettir:

A- Namahrem ile konuşmak

B- İnternet aracılığıyla akit icra etmek

Namahrem ile konuşmak hakkında namahrem bir kadın ile sohbet etmenin hatta evlilik kastı olmasa bile caiz olduğu ve böyle bir amelin haram olmadığı kesin bir şekilde söylenebilir. Ama söz konusu sohbet şehvet uyandırırsa ve şehveti tahrik etmeye neden olursa veya böyle bir sohbet haram neticelere varırsa bu durumda onun haram oluşuna hüküm verilmelidir. İmam Humeyni (r.a) şöyle buyuruyor: Göçlü görüş şudur ki namahrem kadın sesini duymak zevk almak ve şehvet tatmini kasti olmaması durumunda caizdir. Aynı şekilde kadın da yabancı erkeklerin sesini kötü etkiler taşımaması şartıyla duyabilir. Elbette ihtiyat genç kadının sesinin zorunlu durumlar dışında duyulmamasına hükmeder.[4] Ama evlilik kasti ortada olursa, İslam engin bir perspektiften hükmü açıklamış ve daha alt mertebede kalan sohbet etmek ve sesi duymak bir yana hatta evlilik kastiyle namahrem kadının güzelliklerine bakmayı bile caiz görmüştür.[5] İmam Humeyni bu konu hakkında şöyle buyuruyor: “Yabancı bir kadına evlilik kastiyle bakmak ve şehvanî zevk ve istifade niyeti taşımaksızın tipini tanımak caizdir ve böyle bir tanıma hâsıl olmazsa ikinci defa yine bakabilir.”[6]

İkinci Cihet: İnternet Aracılığıyla Akit Hutbesini Okumak:

İnternet aracılığıyla nikâh kıymak hususunda bazı çağdaş fakihler şu görüştedir: Hatta yazılı akit bile nikâhta caiz ve geçerlidir. Elbette ihtiyat akdin sözlü olarak icra edilmesinden yanadır.”[7] Ama onların çoğunluğu şu görüştedir: Eğer akit sadece mail gibi elektronik posta kanalıyla icra edilir ve kadın onda erkeğe “ben belirli bir mehriye karşılığı kendimi sana eş kıldım” derse ve erkek de “kabul ettim” diye cevap verirse, böyle bir akit geçersiz ve itibarsızdır.[8] Ama akdin icrası kadın ve erkeğin veya o ikisinin vekillerinin birbirinin seslerini duyacak şekilde sesli mesaj veya Messenger aracılığıyla gerçekleşirse, bu durumda akit sahihtir ve internet burada telefon rolü oynamıştır. Şia fakihleri nezdinde de telefon kanalıyla akit icra etmek caizdir.[9]



[1] Tahrirü’l-Vesile, Kitab-i Nikâh, Mesele-i Evvel, s. 694.

[2] a.g.e.

[3] a.g.e.

[4] Tahrirü’l-Vesile, Kitab-i Nikah, Mesele-i 29, s. 701.

[5] el-Lumetü’l-Dameşkiye, Kitab-i Nikah.

[6] Tahrirü’l-Vesile, Kitab-i Nikah, Mesele-i 28.

[7] Ayetullah Hadevî Tahranî, dar ilam nazar-i ketbi.

[8] İmam nikâh akdi ve hükümleri hakkında şöyle buyuruyor: Salt tarafların razı oluşu ve de nikâhta akdin yazılması yeterlidir. Ayetullah Sistani de şöyle buyurmaktadır: Daimi yahut geçici nikâh akdinde sözlü öneri ve kabul akdin sıhhat şartıdır, tarafların razı oluşu ve yazmak yeterli değildir. Guzide-i Mesail, mesele. 953.

[9] Sıratu’n-Necad, Hoyî, c. 3, s. 353; Ahkamu’l-Merre Fi’l-İslam, Sistani, s. 207, mesele. 368.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar