Gelişmiş Arama
Ziyaret
7610
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Bedenin ruha alet olması konusunda doğal ve yapma aletler arasındaki fark nedir?
Soru
İnsanın ruh ve bedenden oluştuğu konusunda, bedenin ruhun aleti olduğu söylenmektedir. Ama bu alet yapma bir alet değil doğal bir alettir. Doğal aletle yapma aletin farkı nedir?
Kısa Cevap

Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır.

Ayrıntılı Cevap

Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır.[1] Bir cismin kendi parçalarıyla arasındaki doğal bileşimin özellik ve niteliği ile yapma bileşiminin özellik ve niteliği farklıdır. Tabiat ile teknolojinin arasındaki fark budur.

Buna göre beden ve ruh hakkında söylenen ‘Beden ruhun aletidir.’ sözünden amaç yapma (sanayi) alet değil, doğal alettir.[2] Örneğin, bir bilgisayarda klavye, yazıları yazmak için bir alettir, ancak bu doğal bileşim değil yapma bileşimdir veya marangozun elindeki çekiçte aynı şekildedir. Ama bedenin ruha alet olması doğal türdendir. Yani bedenin ruhun elinin altında olması sanayi aleti gibi değildir. Ruhla bedenin ilişkisi ve bedenin ruh için alet olması sanayi kanunlarıyla mukayese edilemez, bu ilişki fıtri ve doğallıktan kaynaklanan ilahi kanunlar altında amel eden bir ilişkidir. Mesela ruhla beden arasında bir çeşit genel vahdet söz konusudur. Öyleki herkesin bedeni kendi ruh ve canının düşük mertebesidir. Ama sanayi aletlerinde, aletle onu kullanan arasında böyle bir vahdet yoktur. Doğal varlıklarla sanayi ve teknoloji ürünler arasındaki fark çok düşündürücüdür. Mesela doğal cisimlerin özelliklerinden biri onların alemin genel düzeniyle olan ilişkileridir. Çünkü her yaratılış aynı fıtrat üzerine yaratılmış olup, ezeli kanuna göre hareket eder. Ama sanayi cisimlerinin hammadesi doğal cisimler olsalarda bileşimlerinde sınırlı ve bilinen kanunlara bağlıdırlar. Bu yüzden sanayinin cisim ve bileşimleri ve onun özellik ve işlevleri kolaylıkla bilinebilir. Çünkü onu yapan insandır. Ama doğal varlıkları tanımak, öyleki son tarife ulaşabilmek çok zordur. Örneğin insan maddeyi duyularıyla hissedebilse bile onun hakikatı henüz bile bilinmeyenler arasındadır. Halbu ki sanayi ürünleri de doğal hammaddelerden yapılmakta ve insanın idaresinde özel bileşimi olan doğal varlıklardandır.

 


[1] -Mecmau’l-Buhusu’l-İslami, Şerhu’l-Mustalahati’l-Felsefiyye, s.423, Mecmau’l-Buhusu’l-İslamiyye, Bi Ca, Bi Ta.

[2] -‘Aletin sanayi ve doğal olmak üzere ikiye ayrıldığı söylenir. Marangozun aleti gibi aletler sanayi aletidir. O, özünde farklıdır ve alet diye adlandırılır. Doğal alet ise bir insanın bileşiminde olan beden ve ruhtur. İnsanın o ikisiyle tanımlanır.’ Makalat-u Felsefiyye Li-Meşahiri’l-Müslimin ve’n-Nesari, s.91, Daru’l-Arap.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar