Gelişmiş Arama
Ziyaret
8118
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Peygamberin sadece bir kızı vardı diye söylememiz “Ey Peygamber eşlerine, kızlarına ve… söyle” ayetiyle nasıl uyuşmaktadır?
Soru
İslam Peygamberinin (s.a.a) Fatıma’dan (a.s) başka bir kızının olmadığını biliyoruz. Onun tek kızının Fatıma olmasına karşın “ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler”, diye buyrulan bu Kur’an ayetinde kızlar kelimesi nasıl kullanılmıştır? Bu, Peygamberin birden çok kızı olduğu manasına mı gelmektedir?
Kısa Cevap

İslam Peygamberinin Fatıma’dan başka bir kızının olup olmadığı hususu tarihsel bir konudur. Çok açık olduğu üzere tarihsel konuların kendine özgü bir metodu vardır ve bu meseleyi ispat veya ret etmek için de bir ayetin zahirine güvenilemez. Özellikle de dikkat ettiğimiz takdirde metodik olarak Kur’an’ın hitaplarında birçok yerde tekil kastı güdüp çoğul kipi kullanmış olduğunu görürüz. Kur’an ayetlerinin nüzul sebebi üzerine araştırma yapanlar, tekil kastı güdülüp çoğul kipi kullanılmış birçok ayetin nüzul sebebine işaret ederek şu hususu vurgulamışlardır: Mesela “yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir” ayetinde çoğul kipi kullanılmıştır, oysaki bu ayet bir şahıs (Mürsed b. Zeyd Ğadfani) hakkında nazil olmuştur. Aynı şekilde “zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.” Ayet-i şerifesinin de Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olduğu belirtilmiştir. Bu ayetler dışında en açık olanı ise restleşme ayetidir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Biz kadınlarımızı çağıralım ve siz de kadınlarınızı.” Açık olduğu üzere bu ayette kadınlarımızdan maksat burada Fatıma Zehra’dır (a.s). O, restleşme olayında Peygamber tarafında olan tek kadındı ve tüm müfessirler bu konuda hemfikirdir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metot ve bakışla bu meselenin ispat veya ret edilmesi mümkün değildir. Artı tarihçiler ve araştırmacılar Peygamberin (s.a.a) kızlarının sayısı hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Onlardan bir grup bunu ispat etmek için sadece Kur’an’ın zahirine başvurmakla kalmayıp bir takım hadislere de isnatta bulunmuştur. Bir başka şahıs (Seyid Amuli) da bunu ret etmek için bu husustaki hadislerde yer alan tezat ve çelişkilere isnatta bulunmuş ve bu konuda “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” (Peygamberin Kızları Yahut Onun Üvey Kızları[i]) adlı bir kitap kaleme almıştır.



[i] Kur’an, Nisa suresi 23. Ayette üvey kızlara işaret etmiştir: Karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu yanıtlamadan önce önemli bir meseleye işaret etmek lazımdır ve o şudur: Araştırma ve incelemede her bilimin kendine has metodu vardır. Açık olduğu üzere sorumuzla ilişkili konu da tarih ve biyografiyle ilgilidir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metoda dayalı bilgiye ek olarak tarihsel aktarımlara dayanan bu bilimin metoduna göre araştırma yapmak gerekir. Buna göre Kur’an’ın hitaplardaki metodunun beyanı ve rivayet açısından meselenin araştırılması şeklinde konuyu iki boyutta ele alacağız.

A. Kur’an’ın Hitaplardaki Metodu:

Kur’an’a müracaat eden herkes birçok yerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanıldığını görecektir. Bu, onun tazimi veya onun mukabilindekini tazim etmek içindir. Kur’an’da bunun birçok örneği vardır ve bu ayetlerin nüzul sebebini belirten hadisler de bunu desteklemektedir. Aşağıdaki ayetler bunun birer örnekleridir:

1. “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.”[1] 

2. “Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik.”[2] 

3. “Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler.”[3] 

Şeyh Tusi bu konu hakkında şöyle demektedir: Bu gibi kullanışlar şahsın büyük bir makam ve yüce bir yere sahip olması durumlarındadır.[4] Nüzul sebebi özel fertler hakkında olan ama çoğul kipiyle gelen ayetler de şunlardır:

1. “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.”[5] Mekatil bu ayetin Mürsed b. Zeyd Ğetfani hakkında nazil olduğunu söylemiştir.[6]

2. “Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.”[7] Ehli Sünnet hadisçileri bu ayetin Ebubekir’in kızı Esma hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Bu, müşrik olan annesi Abdüluzza kızı Kuteyle’nin hediyeler ile onun yanına gelmesi zamanında vuku bulmuştur. Esma kendisine hediyeni kabul etmiyorum ve Allah Resulü’nden izin alana kadar evime girme, demiştir. Sonra Peygamberden sormuş ve ilgili ayet nazil olmuştur.[8]

3. “Bilmeyenler, “Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!” derler.”[9] Bu ayet Rafi’ b. Harimele hakkında nazil olmuştur. Muhammed b. İshak, İbn. Abbas’tan şöyle nakletmektedir: Rafi’ Peygambere dedi ki ey Muhammed sen Allah’ın elçisi olduğunu söylüyorsun, o halde sözlerini duymamız için Allah’a bizimle konuşmasını söyle. Sonra Allah bu ayet-i şerifeyi nazil etti.[10] 

4. “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.”[11] Bu ayetin Hasin b. Haris b. Abdülmuttalib hakkında nazil olduğu söylenmiştir.[12]

5. “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.”[13] Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olmuştur.[14] 

6. “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.”[15] Burada çoğul kipiyle kendisinden söz edilen şahıs, Naim b. Mesud Aşcai’dir.[16]

7. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar.”[17] Amr b. Cumuh hakkında nazil olmuştur.[18]

8. “Bir başka grup günahlarını itiraf etti.”[19] Ebi Lebabe Ensari hakkında nazil olmuştur.[20]

9. “Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı.”[21] Bu sözü bir şahıs yani Abdullah b. Ebi söylüyordu.[22] Bu hususta bu tür ayetler çoktur ve biz restleşme ayetiyle bu bölümü sonlandırıyoruz.[23] 

10. “Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[24] İki fırka (Şia ve Ehli Sünnet) nezdinde kadınlarımızdan maksadın sadece Hz. Zehra (a.s) olduğu kesin bir husustur.[25] 

Belirtilen hususlara binaen Allah’ın buyruğundaki “kızların” tabirine isnat edilemez ve bununla Peygamberin (s.a.a) birden çok kızının olduğu kanıtlanamaz. Çünkü Kur’an’ın metodu bu iddiada bize yardımcı olmamaktadır; zira sözü edilen yerde (kızların) sadece Hz. Zehra kastedilmiş ve yüceltmek için çoğul kullanılmış olabilir. Nitekim restleşme ayetinde böyledir.

Konunun Rivayetler Açısından Araştırılması:

Araştırmacılar bu mesele hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Allame Cafer Mürteza Amıli bu hususu inkar edenlerdendir. O, “es-Sahih Mines’s-Sire” kitabında bu konuya değinmiş ve bu alanda müracaat edebileceğiniz “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” adlı bir kitap yazmıştır. Kendisi konuyu tüm boyutlarıyla inceledikten sonra şöyle netice almakta ve demektedir: Önceki konulardan anlaşıldığı üzere Osman’ın evlendiği Rukiye Peygamberin (s.a.a) kızı değildi. O şöyle demektedir: Eğer tarihi rivayetler hakkında daha dikkatli bir yargıda bulunmak istersek, (Peygamberin (s.a.a) Hatice’den sayılı kızları olduğu farzını kabul ederek) kızların çocukken öldüğünü ve kimseyle evlenmediklerini kabul etmeliyiz. Eğer Osman’ın Rukiye adlı bir kızla ve ondan sonra da Ümmü Gülsüm ile evlendiğini görüyorsak, onlar her ne kadar Peygamberin kızlarıyla adaş olsalar da kendilerinin Peygamberin (s.a.a) kızları olmadığını kabul etmeliyiz. Belki de Osman’ın iki eşi ile Peygamberin (s.a.a) risaletten sonra doğan ve çocukken ölen iki kızı arasındaki isim benzerliği, bir grubu hataya sevk etmiş veya iki kızın (Osman’ın iki eşi) Peygamberin (s.a.a) kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm oldukları iddiasını ortaya atmasına neden olmuştur. Aynı şekilde belki de Osman’ın iki eşi Peygamberin (s.a.a) üvey kızlarıydı ve bu da söz konusu şüpheyi takviye etmiştir. Çünkü Araplar arasında yaygın olduğu üzere her şahsın üvey kızı onun kızı sayılmaktaydı.[26] Biz Seyid Amıli’nin sözünü teyit veya ret etme konumunda değiliz; zira bir grup araştırmacı Seyid Amıli’den önce bu damatlığı (Osman’ın Peygamberin damadı oluşu) ve Peygamberin birden çok kızı olduğunu kabul etmişlerdir. Ama biz bahsimizi sadece belirtilen ayete isnat ederek Peygamberin (s.a.a) birden çok kızı olduğunun ispat edilemeyeceği noktasına odakladık. Burada bir noktaya işaret etmem gerekir ve o da şudur: Biz filan erkek veya filan kadın hakkında nazil olmuştur diye nüzul sebeplerinden bahsederken kastimiz onların hepsini teyit etmek değildi. Sadece Kur’an’ın metodunun bazı yerlerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanmak olduğunu belirtip bilmek içindi. Bu, Ehli Sünnet müfessir ve araştırmacılarının da itiraf ettiği doğru ve belirli bir metottur. O halde eğer biri, bir kimsenin Peygamberin damadı olduğunu ispatlamak ve bu vesileyle de onun için bir fazilet kanıtlamak isterse, bu ayete isnatta bulunamaz ve başka bir yolu yani bu husustaki rivayetleri takip etmesi gerekir.     



[1] Hicr, 9.

[2] Secde, 13.

[3] Meryem, 40.

[4] Şeyh Tusi, er-Resailu’l-Aşar (On Risale), s. 133.

[5] Nisa, 10.

[6] Tefsiru’l-Kurtubi, c. 1, s. 36; el-Esabe, c. 3, s. 397.

[7] Mümtehine, 8.

[8] Sahih-i Buhari, 2/924, hadis. 2477; Sahih-i Müslim, 2/391, hadis. 50; Müsned-i Ahmed, 7/483, hadis. 26375, el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 40/18.

[9] Bakara, 118.

[10] Tefsir-i İbn. Kesir, c. 1, s. 161.

[11] Fatır, 29.

[12] El-Esabe, 1/336.

[13] Nahl, 41.

[14] İbn. Asakir, Tarih-ı Medine-i Demeşk, 8/668.

[15] Ali İmran, 173.

[16] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 4/178; Tefsir-i İbn. Kesir, 1/430; Tefsirü’l-Hazan,1/360.

[17] Bakara, 215.

[18] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 3/26.

[19] Tövbe, 102.

[20] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 8/154.

[21] Münafikun, 8.

[22] Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 3/393.

[23] Konun diziliş ve üslubunun elde etmek istediğimiz neticeyle bağlantılı olması için bu

yeti sona bıraktık.

[24] Ali İmran, 61.

[25] Sahih-i Müslim, 15/176 ve …

[26] Benatu’n-Nebi Em Rebaibe, “el-Ummusatu’l-Ahire” başlığıyla.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar