Gelişmiş Arama
Ziyaret
8489
Güncellenme Tarihi: 2010/10/05
Soru Özeti
Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
Soru
Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla geçmektedir?
Kısa Cevap

İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer alışının sırrını yalnız Allah bilir. Ancak iki noktaya dikkat etmek bu sorunun cevabını aydınlatır.

1- Peygamberlerin peygamberliği bilindikten sonra genelde onlara bağlılık kalplerde yer eder ve özel bir sevgi ve muhabbet onlara karşı duyulur. Halk birini sevdiklerinde genelde onun iyi akrabalarını da severler açıktır ki sevilen birisinin emirlerini itaat edilir. Bu yüzden imamlık veya peygamberlik makamı için en uygun kişiler peygamberlerin kendi soylarıdırlar. Elbette biz bunu mutlak bir ölçü bilmiyoruz. Çünkü imamlıkta masumluk ve en üstün olmak gibi diğer vasıflar da gereklidir.

2- Peygamberlerin soyunda salih olmayan kişiler de olmalarına rağmen şu bir gerçektir ki pak anne ve babadan olma ve bünyenin helal gıda ile oluşması insanın yetişmesinde etkisiz değildir. Ayrıca genetik etkenlerin yüce ahlaki değerlerin babadan oğla intikalindeki etkisi görmezlikten gelinmemeli. Buna göre imamların seçimi liyakat ve açıklanan şartlara dayalı olmasına rağmen genetik vb. etkenlerin bu şartların oluşumunda hazırlayıcı etkilerinin olduğu uzak bir ihtimal sayılmaz.

Ayrıntılı Cevap

Sorununuz Şia'ya karşı söz konusu edilen bilenen bir eleştiriden ibarettir o da Şia'nın, imametin babadan oğla geçtiğine inandığıdır.[1] Oysa:

1- Şia imamda bir takım şartların olmasını gerekli bilir. Örneğin masumluk en seçkin kişi oluşu, vehbi ilme sahip oluşu ve..[2] Bu şartların atmosferi liyakattir.[3] Açıktır ki bu tür seçkinliklerden sadece Allah haberdardır. Buna göre de imamın tayin edilişinin tek yolu Şia'ya göre Allah tarafından gelen bir emir ve açıklamadır. Peygamber bu emri insanlara bildirir. Yani Şia inanır ki ilk baştan on iki masum imamın isimleri belli idi ve Allah Teala onların isimlerini Cebrail vasıtasıyla onların çoğu dünyaya gelmeden önce Peygamber'e bildirmiştir. Peygamber de onların sayısını ve sırasını bir çok hadisinde beyan etmiştir.[4]

2- İmam Hasan'dan sonra kardeşi Hz Hüseyin imam oldu. İmam Hüseyin'den sonra kardeşleri Muhammed Hanifiye değil İmam Hüseyin'ın oğlu İmam Zeynelabidin imam oldu. Oysa henüz İmam Hüseyin'in kardeşi hayatta idi. Yine imamların evlatları arasında bazen büyük oğul değil küçük oğul imam olmuştur.[5] Bunların hepsinin kaynağı imamet makamının bir takım özel şart ve liyakatleri gerektirdiğidir. Allah bu özelliğe sahip olan kimselere bu ilahi makamı vermiştir.

3- Eğer Ehl-i sünnet ve şia kaynaklarına bakılacak olursa Peygamber (s.a.a) hilafeti Kureyş'le sınırlamıştır.[6] Acaba bu hadis Ehl-i sünnetin Kureyş boyunda hilafetin irsi sistem gereği kaldığına inandığını mı gerektirir. Yoksa bunu şöyle mi yorumlamak gerekir ki Allah hilafeti bazı özellikler ve seçkinliklere bağlı bilmiş ve bu seçenekleri sadece Kureyş kabilesinde yerleştirmiştir. Buna göre niçin aynı açıklama Ehl-i Beyt hakkında geçerli olmasın?

Bazıları Kureyş'in çeşitli soylardan oluştuğunu ileri sürerek bunun babadan oğla geçmek sayılmayacağını ileri sürmüşlerdir.

Ancak bunun cevabi şudur:

Bu yorum doğru değildir, çünkü gerçek şu ki Emeviler ve Abbasiler bu hadisi gerekçe göstererek hilafetin kendi kabileleri için geçerli olduğunu ileri sürmüşleridir.

3- Bakara suresinin 124. ayetinde[7] babadan oğla geçme türünden olan irsi hakimiyet sistemi[8] tümden reddedilmemiştir ve sadece Hz. İbrahim (a.s)'in soyundan olan zalimler hakkında bunun geçerli olmadığı açıklanmıştır. Buna göre Hz. İbrahim'ın soyundan olan kimseler (ister kendilerine ister başkalarına ister yüce Allah'ın haklarına) haksızlık etmemeleri ve diğer özellikleri taşımaları kaydıyla imam ve önder olabilirler. Açıktır ki Hz Musa'nın da kardeşi hakkındaki isteği ondaki liyakat içindi.[9]

Acaba İslam Peygamberi hakkında durum değişik olduğu söylenebilir mi?[10]

İmametin ve hilafetin bir önceki Peygamber veya imamın soyunda olmasının gerçek sırrını Allah bilmesine rağmen bunun hikmeti hakkında şu hususlara işaret edebiliriz.

1- Peygamberler peygamberliklerinin ve erdemlerinin bilinmesi üzerine kalplerde yer açıyorlardı. Halk birini sevdiklerinde onun iyi akrabalarını da seviyorlar ve birini sevdilermi onun emirlerine itaat ederler. Bu yüzden imamet ve hilafet için en uygun kişiler peygamberlerin kendi akrabaları ve yakınlarıdır. Elbette biz bu hususu değişmez bir ölçü bilmiyoruz çünkü bunun yanı sıra imamda masum olmak ve en seçkin olmak gibi diğer şartların da olması gerekir. [11]

2- Peygamberlerin soyunda Hz. Nuh'un oğlu ve Cafer Kezzab gibi salih olmayan kişiler de olmasına rağmen ancak pak yemek ve temiz soydan[12] gelmenin salih ve seçkin bir neslin oluşum ve eğitimindeki etkisini inkar etmemek gerekir.[13] Buna göre peygamberlerin ve imamların tayin edilmeleri önceden işaret edilen özellik ve liyakatlere bağlı olmasına rağmen genetik etken bu şartların oluşumunda etkili olabilir. Bu yüzden zinadan dünyaya gelen çocuğun cemaat imamlığı gibi bir takım toplumsal görevleri üstlenmesi önlenmiştir…[14]

İmametin liyakat ve seçkinliğe dayalı ve bu özelliğin imamlarda olduğunun delili şu ki bilindiği üzere imamların genelde birden çok erkek evladı vardı ama imamet onlardan birine yetişmiş ve genelde kardeşlere yetişmemiştir. Diğer yandan Şia'ya karşı bu eleştiriyi bugün gündemde tutan vahhabiler kendi mekteplerinin kurulmasını ve devamını sultanlara borçludurlar ve şimdide sultanların gölgesinde yaşamaktadırlar. Yine onların teyit ettiği Emeviler ve Abbasiler gibi hükümranlıklar da irsi saltanat sistemidir. Oysa ki söz konusu sistemlerde asla liyakat şartı ön planda olmamıştır.

Bu gerçekler göz önünde iken niçin bunlar Ehl-i Beyt söz konusu olduğunda buna muhalefet ediyor ve Şİa'ya karşı saldırıya geçiyorlar. Oysa Şia'nın imam olduklarına inandığı Ehl-i Beyt imamları -tarihin de şahitlik ettiği üzere- kendi dönemlerinin seçkin insanları ve asla hayatlarında bir karanlık nokta bulunmayan kimselerdir. Onların azılı düşmanlarının var olduğunu nazara alırsak yaşantılarında zaaf ve eksiklik sayılan bir yön olsaydı mutlaka düşmanları tarafından aleyhlerine kullanılırdı ve tarihte nakledilirdi.



[1] bk İbn-i Hazm, el-Fasl, c. 4 s. 167; Bağdad Abdulkadir, Usul-i din s. 284 ve 285; Nedevi Ebulhasan, Suretan-i Mutezaddetan s. 12-13

[2] bk Biharu'l-envar, c. 36 s. 68, Daru ihya etturasil Arabi, Beyrut, 3. baskı, H. 1403; Uyun-i Ahbari'r-Riza, Şeyh Saduk, s. 192 Menşurat-i Alemi, Beyrut, 1. Baskı, H. 1404; et-Tenbih, Şeyh Hurri Amuli.

[3] Bu tür şartların İmamiye tarafından açıklanışı imameti irsi monarşi sistemi bilmediklerine delildir.

[4] bk. İmamete inanmanın delilleri dizini; soru: 321 site 2707

[5] Örneğin İsmail İmam Cafer Sadık'ın büyük oğlu olmasına rağmen o imam olmadı ve kardeşi Musa İmam oldu. Yine İmam Ali Naki'nin büyük oğlu Muhammed olmasına rağmen o imamet makamına erişmedi kardeşi Hasan Askeri İmamet makamına erişti. bk Munteha'l-Amal, Şeyh Abbas Kummi, c. 2 s. 294 ve 687-688; Hicret Yay. Kum; Kitab-i İran ve İslam, Davut İlhami, s. 697 - 698

[6] Resulullah şöyle buyurmuştur: Bu iş hepsi de Kureyş'ten olan on iki halife Kureyş'e hüküm sürmeyince olmayınca tamamlanmaz." Sahih-i Muslim c. 3 s. 3

[7] وَ إذِ ابْتَلى إبْراهیمَ رَبُّهُ بِکَلِماتٍ فَأتَمَّهُنَّ قالَ إنّى جاعِلُکَ لِلنّاسِ إماماً قالَ وَ مِنْ ذُرِّیَّتى قالَ لا یَنالُ عَهْدى الظّالِمینَ"؛

[8] Bu ifade dakik değildir; çünkü soya dayanan hükümranlıklar mahiyet bakımından peygamberler ve imamların hükümranlığıyla farklıdır. Çünkü soya dayanan irsi monarşi sistemlerinde hükümdarın tayini Allah'ın emriyle olmaz ve kişide belli seçkinliklere ve özelliklere sahip olması şartı da genelde aranmaz.

[9] "و اجْعَلْ لى وَزیرًا مِنْ أهْلى هارُونَ أخى"؛

[10] "[10]أمْ یَحْسُدُونَ النّاسَ عَلى ما آتاهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ فَقَدْ آتَیْنا آلَ إبْراهیمَ الْکِتابَ وَ الْحِکْمَةَ وَ آتَیْناهُمْ مُلْکاً عَظیماً

[11] bk. Şiaşinasi, Ali Asgar Rizvani, c. 2 s. 495-499

[12] Çocuğun ruh ve gövde sağlığının bir bölümü genler yoluyla baba ve anne vasıtasıyla çocuğa intikal eder. İslam evlilik sırasında baba ve anne olacak gençlerin diğer tarafın ruh ve gövde yönünden taşıması gereken özellikleri taşıdığını araştırmasını tavsiye etmiştir ki bu ikisinden meydana gelen çocuklar ruh ve cisim yönünden sağlıklı olsunlar. İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kendi nütfeniz için uygun bir yer bulunuz. Çünkü kökler (genler) geçicidir. Diğer bir yerde şöyle buyurmuştur: "Çöplüklerde biten yeşil otlardan uzak durun. Çöplüklerde biten yeşillikler nedir diye sorduklarında "alçak bir aileye mensup olan güzel bir kadındır, diye karşılık vermiştir." bk. "Dünyaya gelmeden önce gözetilmesi gereken adap" dizini. Soru: 1057 (site: 1122)

[13] Daha geniş bilgi için bk. "İnsanın zatı ve onun insanın davranışındaki etkileri" Soru: 692 (Site: 739)

[14] Geniş bilgi için bk. Cemaat imamının helalzade oluşunun felsefesi, soru: 1957 (site: 1982)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar