Gelişmiş Arama
Ziyaret
11458
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
İbn-i Sina mantık kitaplarındaki konuların sıralamasını neden değiştirdi?
Soru
İbn-i Sina mantık kitaplarındaki konuların sıralamasını neden değiştirdi?
Kısa Cevap

İbn-i Sina mantıkta iki yenilik yaptı:

1- Mantığın konularında.

2- Mantığın yapısında.

Mantığın yapısı konusundaki ikinci yenilik, onun iki derin düşüncesinin sonucudur. Bu iki düşünceden birincisi, mantığın bazı konularını kaldırması oldu. Örneğin kategorilerin bir kısmını mantık ilminden kaldırdı. İkincisi ise mantığın konularında iki yönlü esasi bir yönelişte bulunmasıdır. İbn-i sina gerçekte Farabi’nin eski tasavvur (hükümsüz bilgi)  ve tasdiklerden (hükümlü bilgi) yeni tasavvur ve tasdiklere geçişi olan ilmi tasavvur ve tasdik diye ikiye ayırma yenilikciliğinden ilham alarak[1] zihnin iki yönlü işlevi meselesinin üzerinde durmuş ve kendi yeni mantığının temelini onun üzerine kurmuştur.


[1] - Murteza Mutahhari, Aşinay-ı Ba Ulumi İslami (Mantık, Felsefe), s.38

Ayrıntılı Cevap

İbni Sina’nın mantık kitaplarındaki konuların sıralamasında yaptığı değişikliğin daha iyi anlaşılabilmesi için önce bazı açıklamalar yapmak zorundayız. İbn-i Sina mantıkta iki yenilik yaptı:

1- Mantığın konularında.

2- Mantığın yapısında.

İkinci yenilik, mantığın yapısı konusunda onun iki derin düşüncesinin sonucudur. İlki, mantığın bazı konularını kaldırması oldu. Örneğin kategorilerin bir kısmını mantık ilminden kaldırdı. İkincisi ise mantıkla ilgili iki yönlü esasi bir yönelişte bulunmasıdır. İbn-i Sina gerçekte Farabi’nin ilmi tasavvur (hükümsüz bilgi) ve tasdik (hükümlü bilgi) diye iki bölüme ayırması yenilikciliğinden ilham alarak[1] zihnin iki yönlü işlevi meselesinin üzerinde durmuş ve kendi yeni mantığının temelini onun üzerine kurmuştur: ‘İlim basit bir tasavvur veya tasdikli tasavvur ise, cehalette yalnızca tarifle tanınacak bir tasavvurdur ya da yalnızca öğrenmeyle tanınacak tasdiktir. Bilginlerin bilimler hakkında yaptıkları araştırmalar, ya tasavvuru elde etmek içindir ya da tasdiği. Dolayısıyla mantıkçıların iki görevi vardır: 1) Kavlu şarihin (tanımın) temellerini ve onun yazılma usulünü bilmek, 2) Hüccetin (kanıtın) temellerini ve onun yazılma usulünü bilmek.[2]  Yani düşüncedeki iki yönlülük, mantığında kural ve konularının iki yönlü olmasına neden olmuştur. Bu noktayı İbn-i Sina keşfetmiş ve buna dayanarak mantığı iki bölüme ayırmıştır. Bu konu artık günümüzde normal bir mesele halini almıştır.

Müslüman alimler mantık ilmini Aristo’nun eserlerinin aktarımından ve onun Yunanca eserlerinin açıklamalarını yapanlardan almışlardır. Aristo’nun eserleri onun ölümünden sonra toplanmıştır. Mantık ilmine ait eserleri ölümünden asırlar sonra ve yaklaşık olarak öteki eserlerinin toplanmasından sonra Bizans döneminde bir araya getirildi. Bunun için önce altı risalesini (Kategoriler,  Peri-ermaniyas (tasdik’e götüren mukaddime, kaziyye (önermeler)), Birinci Analitikler(Kıyas), İkinci Analitikler (Burhan), Topikler (Cedel),  Sofistika (sofistik deliller, safsata) topladılar. Mantık bir alet bilimi olarak algılandığı için ona ‘Organon’ adını verdiler. Üzerinde ihtilaf olan iki eserini (Retorik (Hitabet) ve Poetika (şiir)) ise İskenderiye filozofları onun mantık eserlerinin arasına koydular. Forfiryus Suri’de İsaguci (başlangıç) adlı kısa bir yazıyı düzenledi ve onu Organon’un ilk bölümüne koydu.

Bu yazının konuları burhan ve cedel risalelerinden alınmış olup yazıldığı zamandan itibaren Organon’un kavram ve öğretilerini anlamada öğrencilerin ve mantık araştırmacılarının istifade ettiği bir kaynak olmuştur.

Bu şekilde Organon veya Aristo’nun mantığı dokuz bölümde tamamlanmış oldu.

Müslümanların Aristo’nun dokuz bölümlük mantığıyla tanışması zamanla oldu; 3. y.y.’a kadar yanlızca İsaguci (başlangıç), Kategoriler, Peri-ermaniyas (kazaya =önermeler konusu) ve Birinci Analitikler (kıyas), Hıristiyan öğretmenler aracılığıyla medreselerde öğretiliyordu. Müslümanlar medreselerin idaresini ve eğitimini ele aldıktan sonra mantığın dokuz bölümünün hepsini öğrenmeye başladılar. Farabi ve öğrencileri, Aristo mantığının dokuz bölümünüde biliyorlardı. Dolayısıyla mantığın dokuz bölümü Müslüman bilginlerin yazdığı mantığın ilk yazılma şekliydi. Farabi’nin zihnin iki yönlü işlevinin olduğunu keşfetmesi ve ardından ilmin tasavvur ve tasdik diye ikiye ayrılması üzerine, İbn-i Sina’da mantığın konularının sırlamasını değiştirdi. Onun ‘el-İşarat ve’t Tenbihat’ adlı eseri mantıktaki yeni yönteminin başlangıcıdır. O, bu yöntemin denemesine ‘Alai’ ansiklopedisinde başlamış, kısa şiirlerde ve doğuluların mantığında devam ettirmişti.          

İbn-i Sina’nın keşfettiği ve ondan sonra gelenlerin üzerinde tartıştıkları konu bugün doğruluğu kabul edilmiş konulardan sayılmaktadır. Tanım mantığını ayrıca ele alması ve onu istidlal (kanıt) mantığından önce getirmesi İbn-i Sina’nın eski mantığın yapısı üzerindeki derin düşüncesinin sonucudur. Dokuz bölümlük mantığa ait olan meseleler dağınık olarak burhan ve cedelde bahsediliyordu. Burhan, had’den (özsel tanım) hakikata göre bahsediyor, cedel ise had ve resm’i (ilintisel tanım) şöhret ve ondaki boşluklara göre tahlil ediyordu.

Beş sanatta kısaltma ve çıkarmalar yapması, burhan ve safsatada sınırlanmaya önem vermesi, aks’ın (döndürme) dağınık konularını başka bölümlerden kaziyyeler (önerme) kısmına aktarması ve onu tenakuz (çelişiklik) gibi kaziyyelerin ahkâm ve ilişkileri olarak kabul etmesi İbn-i Sina’nın mantığın yapısında yaptığı yeniliklerindendi. İbn-i Sina’nın Aristo’nun mantığındaki yeniliklerini yalnızca konuların yerini değiştirmek, düzenlemek ve çoğaltmakla sınırlamamak gerekir. Onun mantık ilmindeki bu yeni yönelişi mantığın yapısına ve meselelerine yeni bir anlayış kazandırdı. İbn-i Sina, İslam tarihinin etkili düşünürlerindendir.

Zaman içinde tamamlanan İki bölümlü mantık şu konularda dokuz bölümlük mantıktan ayrılmıştır:

1-     Mantık, hedef ve konusunun farklı olması yönünden tarifler ve kanıtlamalar olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Diğer konuları ise ya bu iki bölüme hazırlık sayılır ya da mantığa eklemeler türündendir.

2-     Dokuz bölümlük kaynaklarda delalet konusu yalnızca Peri-ermaniyas (kazaya konusu) kitabının başlangıcındadır, oysa iki bölümlük mantıkta, mantık ilminin temelleri olarak bu ilmin başlangıcında ele alınmıştır.

3-     Genel kavramalar arasındaki niseb-i erbaa (dört türlü ilişki) bu mantıkta toplanmış ve ayrı bir başlık altında ele alınmıştır. İsaguci, nasıl ki mantık kavramlarına giriş ise niseb-i erbaa’da tasdikler mantığına giriştir.

4-     Aks (döndürme) konusu, mantığın çeşitli bölümlerinden toplanarak bir araya getirilmiş ve tenakuz (çelişiklik) meselesinin seviyesinde tutulmuştur. Bu konular önce kaziyyelerin (önermelerin) ahkâm ve ilişkileri olarak planlanmış, sonra istintaci (sonuç çıkarma) kaideler olarak şekillenmişlerdir.

5-     Dokuz bölümlü mantığın son beş bölümü suri (formel) mantık değildir. Bu yüzden bu konuları bir bölüm olarak mantığa ekledi. Mantığı iki bölüm halinde yazanların geneli İbn-i Sina’nın ‘İşarat’ını izleyerek yalnızca Burhan ve Safsata konularıyla yetindiler. Bazıları ise beş sanatın tümünü özet olarak getirmişlerdir.

6-     İki bölümlü mantık, yeni meselelerin ele alınması açısından dokuz bölümlü mantıkla kıyaslandığında çok daha geliştiği görülmektedir. Tabiî kaziyye (önerme), üçlü kaziyye (hakiki, harici, zihni), salibe-i mahmul (olumsuz yüklem) kaziyyesi, kaziyyenin manasının tahlili, cüz’i salibenin (tikel olumsuzun) aksi (döndürmeyi) kabul etmesi ve iktirani dördüncü şekilin itibarı iki bölümlü mantığın ayrıcalıklarındadır. Bu konuları ilk önce iki bölümlü mantıkçılar ele almışlardır.


[1] - Mehdi Hadevi Tahrani, Gencine-i Hired, Berresi-i Tahlili-i Mantık Der Movrid-i Temeddün-i İslam, c.1, Mebadi-i Mantık

[2] - et-Tenkih Fi’l Mantık, Ehad Feramerz Kerameliki’nin mukaddimesi (Bonyad-ı Hikmet-i Sadra).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar