Gelişmiş Arama
Ziyaret
13444
Güncellenme Tarihi: 2011/06/20
Soru Özeti
Rabbin Yusuf’u günahtan korumak için gösterdiği burhan neydi ve nasıl vuku buldu?
Soru
Yüce Allah kendi nurani kitabında Yusuf suresinde Züleyha’nın Yusuf’u istemesi hakkında “eğer Rabbinin burhanını görmemiş olsaydı Züleyha’ya temayül ederdi” diye buyurmaktadır. Soru şudur: Yusuf’un (a.s) Rabbinden müşahede ettiği o burhan neydi ve nasıl vuku buldu?
Kısa Cevap

Burhan kesin delil ve yakin anlamındadır. Her ne kadar Kur’an’da bu burhanın niteliğine işaret edilmemişse de Yusuf’a (a.s) gösterilen şeyin maddi ilimler cinsinden bir şey olmadığı bellidir. Bu burhan hakkında aşağıdaki ihtimaller dile getirilebilir:

1. Bu bir çeşit keşif ilimidir ve insan onu görmeyle artık hiçbir surette günaha temayül göstermeyecek derecede itaatkâr olmaktadır.

2. Nübüvvet makamı ve Yusuf’un günah işlemekten korunmuş (masum) olması.

3. Yusuf’un iyi amelleri nedeniyle onun yardımına gelen bir çeşit ilahi yardım.

4. Züleyha’nın putundan utanması nedeniyle onun üzerini örtmesi Yusuf’ta bir devrim yarattı ve onun günahı terk etmesi yönündeki azmini pekiştirdi.

5. Zina etmenin haram olduğunu ve bu işin ilahi bir azabı bulunduğunu Yusuf’un bilmesi.

Yusuf’un günah işlemeye karar verdiğini ve ilahi burhanı gördükten sonra pişman olduğunu belirten senetsiz rivayetler de peygamberlerin makamı ile uyuşmamaktadır ve reddedilmelidir.

Ayrıntılı Cevap

“Burhan” (Arapça) “berehe” kökünden olup beyaz olmak anlamındadır.[1] Aydınlatan ve yakine sebep olan her sağlam ve güçlü delile burhan denir. Bu nedenle Kur’an muhtelif yerlerde mucize[2] ve kesin delili[3] burhan olarak nitelemiştir. Yusuf’un Rabbinden gördüğü burhanın ne olduğu her ne kadar Yüce Allah’ın sözünde açık olmasa da her halükarda yakin oluşturan sebeplerden sayılmaktadır ve müfessirler onun hakikati ve niteliği hakkında bir takım ihtimaller belirtmişlerdir:

1. Belirtilen burhan bilinen ilimler yani fiillerin güzellik ve çirkinliği ve de onların arkasındaki maslahat ve bozgunculukları bilmek türünden değildir. Bilakis Allah’ın salih kullarına gösterdiği ve görmeyle insan nefsinin artık hiçbir şekilde günah işlemeye temayül etmeyecek şekilde itaatkâr ve teslim olduğu bir çeşit keşif, yakin ve gözlem ilmidir.[4] 

2. İlahi burhan Yusuf’un nübüvvet makamı ve günahtan korunmuş (masum) olmasıdır. Nitekim nakledilen bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Hakkın burhanı, onun kalbine saldığı nübüvvet cemali ve ilim ve hikmet nuruydu. Nitekim “ona ilim ve hikmet verdik”[5] diye buyurmaktadır.”[6] 

3. Güzel amellerinden ötürü bu hassas anda kendisinin imdadına gelen bir tür ilahi yardımdı.[7]

4. Rivayetlerden anlaşıldığı üzere[8] orada Züleyha’nın mabudu sayılan bir put bulunmaktaydı ve Züleyha’nın aniden gözü o puta takılır ve gözüyle kendisine baktığını ve ihanetini gördüğünü hissedince kalkıp putun üzerini bir elbiseyle örter. Bu durumu gören Yusuf’un içinde bir tufan kopar ve şöyle der: Sen akılsız, şuursuz, his ve teşhis gücü olmayan bir puttan utanıyorsun da ben nasıl her şeyi bilen ve tüm gizlilik ve saklılıklardan haberi olan Rabbimden utanmayayım ve hayâ etmemeyim? Bu his Yusuf’a yeni bir güç ve kuvvet verdi, canının derinliklerinde güdü ve akıl arasında cereyan eden mücadelede ona yardım etti ve böylece başı buyruk güdü dalgalarını püskürtebildi.[9]

5. Belirtilen burhan, Allah’ın zina hakkında tayin ettiği delil ve zina eden şahsın müstahak olduğu azabın bildirilmesinden ibaretti.[10] 

Elbette hatırlatılmalıdır ki bazı müfessirler Yusuf’un günah işlemeye karar verdiği ve aniden bir mükaşefeyle parmağını ısırır vaziyette Cebrail veya Yakub’u gördüğünü ve bunu görünce geri çekildiğini belirten bir takım senetsiz rivayetler de nakletmişlerdir. Bu gibi rivayetlerin hiçbir muteber senedi olmayıp İsrailiyat rivayetlerini andırmaktadır. Bunlar ya peygamberlerin makamını asla idrak etmeyen düşünce yoksullarının uydurmaları[11] ya da peygamberlerin makamını asla idrak etmek istemeyen düşman ve hasımların ürettikleridir.      



[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 9, s. 373, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1374 ş.

[2] Kasas, 32.

[3] Neml, 64.

[4] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Fi Tefsiri’l-Kur’an, Tercüme-i Musevi Hemedani,, Seyid Muhammed Bakır, c. 11, s. 174, Defter-i İntişaratr-ı İslami Camia-ı Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, Kum, 1374.

[5] Yusuf, 22.

[6] Mubidi, Reşiddin, Keşfü’l-Esrar Ve Vadül’l-Ebrar, c. 5, s. 58, İntişarat-ı Emir Kebir, çap-ı pencom, Tahran, 1371 ş.

[7] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 9, s. 373.

[8] Şeyh Saduk, Uyun-i Ahbaru’r-Rıza, c. 2, s. 45, İntişarat-ı Cihan, 1378 k.

[9] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 9, s. 373.

10] Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmeu’l-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an, Müterciman, c. 12, s. 197, İntişarat-ı Ferahani, Tahran, 1360 ş.

[11] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 9, s. 374.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar