Gelişmiş Arama
Ziyaret
6562
Güncellenme Tarihi: 2011/07/28
Soru Özeti
Peşin ve versiye satışlarda ortaya çıkan fiyat farkının hikmeti nedir?
Soru
Fıkıh açısından peşin ve versiye satışlardaki fiyat farkının asıl hikmeti nedir? ‘Paranın zamandan dolayı değeri vardır’ sözünün fıkhi dayanağı var mı? İslam açısından zamanın kendi başına değerinin olduğu bir alan var mı?
Kısa Cevap

Alış veriş, a) Mal veresiye satış bedeli veresiye, b) Peşin, c)Veresiye, d) Selem (selef) olmak üzere dört kategoride incelenir. Alış verişin ‘Mal veresiye satış bedeli veresiye’ olan kısmı satılan mal ve o malın bedeli muamele sırasında veresiye olan muameledir (böyle bir muamele bütün fakihlerin görüşüne göre haramdır).

Peşin satış, mal ve bedelin iki taraf arasında zaman mesafesi olmadan alıp verdikleri muameledir.

Veresiye satış, malın akit sırasında mevcut olduğu, muamele yapılır yapılmaz müşteriye teslim edildiği, ama bedeli iki tarafın belirlediği sürede ödendiği muameledir.

Selem (selef) ise malın bedeli akit sırasında ödenen, ama mal iki tarafın belirlediği sürede alıcıya teslim edilecek olan muameledir.

‘Paranın zamandan dolayı değeri vardır’ kaidesi örfe ait olup şeriatında kabul ettiği bir kaidedir. Veresiye ve selem muamelesinde malın bedelinin bir kısmı (alıcının ödemesi gereken para) belirlenen sürenin karşılığıdır. Bu yüzden malın fiyatı veresiye muamelede peşin muameleye göre daha fazla olursa sakıncası yoktur. Aynı şekilde selem muamelede malın fiyatı peşin fiyattan daha az olursa sakıncası yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Alış veriş, a) Mal veresiye satış bedeli veresiye, b) Peşin, c) Veresiye ve d) Selem (selef) olmak üzere dört kategoride incelenir. ‘Mal veresiye satış bedeli veresiye’ muamelesi satılan mal ve o malın bedeli muamele sırasında veresiye olan muameledir (böyle bir muamele bütün fakihlerin görüşüne göre haramdır).[1]

Peşin satış, mal ve bedelin iki taraf arasında zaman mesafesi olmadan alıp verdikleri muameledir.[2]

Veresiye satış, malın akit sırasında mevcut olduğu, muamele yapılır yapılmaz müşteriye teslim edildiği, ama bedeli iki tarafın belirlediği sürede ödendiği muameledir.[3]

Selem (selef) ise malın bedeli akit sırasında ödenen, ama mal iki tarafın belirlediği sürede alıcıya teslim edilecek olan muameledir.

‘Paranın zamandan dolayı değeri vardır’ kaidesi örfe ait olup şeriatında kabul ettiği bir kaidedir. Veresiye ve selem muamelesinde malın bedelenin bir kısmı (alıcının ödemesi gereken para) belirlenen sürenin karşılığıdır. Bu yüzden veresiye muamelede malın fiyatı peşin muameleye göre daha fazla olursa sakıncası yoktur. Selem muamelede de malın fiyatı peşin fiyattan daha az olursa sakıncası yoktur.

Peşin ve versiye satışlarda ortaya çıkan fiyat farkının nedeni verilen süreden dolayıdır; yani malın bedeli gecikmeli olarak satıcının eline geçmektedir. Bu yüzden birisi peşin olarak 10 liraya sattığı malı versiye olarak 20 liraya satar ve müşteride onu veresiye olarak 20 liraya alırsa bu alış veriş doğrudur.[4] Bu muamelenin delili ‘Paranın zamandan dolayı değeri vardır’ kaidesi olup, fıkıh kitaplarında ona istinat edilmiştir. Manası da şudur: Veresiye alış verişte zamanın rolü olduğundan malın bir miktarı paranın karşılığı, bir miktarıda zamanın karşılığı olmuştur. Onun doğruluk şartı sürenin belirlenmesidir.[5]

Buna göre veresiye alış verişlerde satıcının sermayesinin, müşterinin yanında kaldığı süre ve zaman içinde bir değeri vardır; bu yüzden değerin bir kısmı onun karşılığı olması gerekir. Böyle alış verişlerin doğruluğunun hikmetlerinden biri satıcının kendi malından zarar etmemesidir. Onun için değerin (paranın) bir kısmı zamana karşılık olarak gelir.



[1] -‘2. kısıma gelince: Mal veresiye, satış bedeli veresiye kısmı şüphesiz batıldır. Ama sakıncası onun manasındadır. Hadiste buyurulan ‘Borç, borca karşılık satılamaz’ cümlesinden ilk anda anlaşılan şey alış veriş sırasında mal ve bedelin her ikisinin de borç olmasıdır, yoksa alış verişin sebebinin borç olması değil. Örneğin Zeyd, Amr’dan alacağı 5 lirayı yine Amr’ın kendisine Amr’ın Bekir’den alacağı 5 liraya satarsa bu satış kesinlikle borcu borca satmaktı ve ‘mal veresiye satış bedeli veresiye’ kısmına girer. (Mirza Kummi, Cami-uş Şetat Fi Ecvibet-is Sualat, c.2, s.145)

[2] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, c.1, s.507, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Asar-ı İmam Humeyni, Kum, h.k. 1421.

[3] -Muhammed Ali Ensar, Mevsuat-il Fıkhiyye, c.7, s.416, Mecme-u Fikr-i İslami, Zuhur-u Kum Matbaacılık, 1. Baskı, h.k. 1427.

[4] -İmam Humeyni, Kitab-ul Bey’ c.5, s.503, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Asar-ı İmam Humeyni, Kum, 2. Baskı, h.ş. 1384.

[5] -Muhammed Ali Ensar, a.g.e, c.7, s.416-417; Seyid Ali Tabatabai, Riyaz-ul Mesalik, c.8, s.213, Müessese-i Neşri İslami, 1. Baskı, H.K. 1419; İmam Humeyni, Kitab-ul Bey’ c.5, s.493 ila 503.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    13286 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Zina zade hakkında rivayet edilen hadisler hangileridir?
    8914 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Zina sonucu doğan çocuğun (zina zade) İslam nazarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum İmamlarımızın (a.s.) rivayetlerinde beyan edilmiş, özel hükümleri vardır. O, hadislerden bazılarının adresleri şunlardır:1-   Zina zadenin mirası: “Vesailuş-Şia”, c.26, ...
  • Cenabet guslü alınmazsa namaz ve orucun kazasını yerine getirmek farz olur mu?
    11948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/30
    Bu konuda kendi taklit merciinizin fetvasına göre amel etmelisiniz. Büyük taklit merciilerinin ‘Yıllarca cenabetli olarak namaz kıldım, oruç tuttum. Ama cenabetlinin gusül alması gerektiğini bilmiyordum. Bu durumda görevim nedir?’ sorusuna verdikleri cevaplar şöyledir:Ayetullah Humeyni, Behcet, Tebrizi, Hamanei, Mekarim, Vahid:
  • Ahzap suresinin 37. ayetinin nüzul sebebi nedir?
    28705 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Ahzap suresinin 37. ayeti Peygamber’le (s.a.a) Cahş’ın kızı Zeynep’in evliliği hakkında olup şöyle buyuruyor: ‘An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye ‘eşini bırakma ve çekin Allah'tan’ diyordun.’Zeyd bin. Harise azad edilmiş bir köle olup, Peygamber (s.a.a) onu kendisine ...
  • Ehl-i Sünnetin abdest alma şekli dikkate alındığında abdest ayetindeki 'ila' kelimesi ne manaya gelmektedir?
    9549 Sire 2009/04/08
    Abdestayetinde ki 'ila' kelimesi için demek gerekir ki, ayet yıkamanın şekliyle ilgili değildir, yalnızca yıkamanın haddi ve miktarı beyan edilmektedir ve 'ila' ğayet (son sınır) manasını taşımaktadır. Ama bu ğayet (son sınır) magsul'ün (yıkanılan yerin) ğayet'ini belirtmektedir, guslün (yıkamanın) değil. Birine 'ellerini yıka' dendiğinde ...
  • Meni sıvısı kemiğin imik sıvısının üretimi ve bedenin diğer işleri için faydalıdır. Böyleyken evlenirsem bu sıvı heder olmaz mı ve bunu korumam gerekmez mi?
    27622 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Yanıtın açıklığa kavuşması için ilkönce mastürbasyon günahının bazı manevî ve cismanî zararlarını hatırlatıyoruz:1- Manevî Zararlar1-1- Mastürbasyon günahı insanın Allah’tan uzaklaşmasına neden olur; öyle ki diriliş gününde Yüce Allah bu günahı işleyenlere ne bakacak ve ne de ...
  • Mevcudat nasıl Allahu Teâlâ nın ayet ve nişaneleridir?
    7057 Teorik İrfan 2011/08/20
    Mevcudat hem zati olarak hem de sıfat yönüyle Allahu Teâlâ'nın vücudunun nişaneleridir.  Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Mevcudat zat ve mahiyet açısından mümkünü'l-vücutturlar. Vücut bulabilmeleri için vacipu'l- vücut olan Allaha muhtaçtırlar. İşte bu yüzden onların vücutları ve varoluşları vacipu'l-vücut olan Allahın varlığına delildir. Dahası Hikmet-i Mütealiye göre mümkünü'l- vücut ...
  • Acaba Nebiyi ekrem (s.a.a) ezanda kendi nübüvvetine ve hazreti Ali’nin (a.s.) velayetine şehadet veriyor muydu? Neden zamanımızın imametine şehadet vermiyoruz?
    8512 Fıkıh Tarihi 2015/05/20
    Rivayetler esasınca şu müsellemdir ki İslam Peygamberi (s.a.a.) ezanda kendi nübüvvetine şehadet veriyordu. Zira nebiyi ekrem (s.a.a.) diğer insanlar gibi şer’i hükümlere ve tekliflere amel etmeye mükellef olmadığını ispatlayan has bir delil var olmadığı sürece mükellefti. Ezan bağlamında müstesna kılındığına dair hiçbir delilimiz yok iken mükellef olduğuna ...
  • Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
    9927 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9862 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...

En Çok Okunanlar