Gelişmiş Arama
Ziyaret
33625
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Soru
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Kısa Cevap

Cevabın açıklanması için ilkin sorunun asıl amacının ne olduğunu açıklamak lazım; sorunun amacı, başka bir dilin Arapçanın yerine geçmesi midir? Yoksa neden Arapça diliyle namaz kılmak mecburiyetindeyiz ve herkes kendi ana ve yerel diliyle namaz kılamıyor mudur? Sorudan güdülen amaç biricisi ise, Arapçanın yerine geçen dilden yabancı olan kimseler için aynı dil hakkında aynı soru her zaman söz konusu olabilir.

Ama eğer sorudan güdülen amaç ikincisi ise, aşağıdaki noktalara dikkat etmek lazım:

Birincisi: asıl cevap, namaz peygamberin sünneti ve (Allahın belirttiği şekilde yerine getirilmesi gereken) tevkifi ibadetlerdendir. Ama eğer bunun ötesinde bir şey söylemek gerekirse şöyle denilmesi mümkün; Arapçayla namaz kılınmasının yegâne delili, eksiksiz bir şekilde asırlar boyunca namazın korunması ve baki kalınmasıdır. Herkes kendi ana ve yerel diliyle namazı telaffuz etmiş olsaydı, lafızlarının eksilmesi, çoğalması, hurafe ve temelsiz konularla karışması ihtimali olanaksız olmazdı. Ne malum ki, bu değişiklikler namazın diğer vacip ve erkânlarına sirayet etmez ve bu durum tedrici olarak namazın aslının önemsizleştirilmesine kadar gider ve tamamen namazın unutulmasına neden olmazdı.        

Tarihsel olunması istenilmeyip süreklilik kazanılması istenilen her şey, değişmeyen sabit ölçüler ve mikyaslara sahip olmasının gerekliliği çok açıktır. Miktar ve ağırlıkların belirtilmesi için konulan ölçülerin sabit oluşu gibi; miktarın belirtmesi için milimetre, santimetre, metre vb., ağırlığın belirtilmesi için, gram, kilo vb. gibi değişmeyen şeyler ölçü olarak karar kılmışlardır. Ayni şekilde namazın baki kalınması için de vacipler ve erkânlar adında bazı şeyler ölçü olarak karar kılınmış ve onlardan bir tanesi de, namazdaki zikirlerin Arapça okunmasıdır.   

İkincisi: İslam evrensel bir dindir ve bütün Müslümanları tek bir safta ve cephede toplamak ister. Böyle bir toplumun oluşturulması, birbiriyle anlaşabilmelerini sağlayacak ortak bir dil olmaksızın olanaksızdır. (Diğer taraftan) İşin ehli olan dilbilimcilerinin itiraflarınca dünya dillerinin en kapsamlı dili Arapçadır. Dolayısıyla bu dil, uluslar arası bir dil ve bütün Müslümanların kılacağı namazın dili, vahdet ve birlikteliklerinin nişanesi ve alameti olabilir. Bu temel, tek bir kıbleye doğru durup namaz kılma ve benzeri İslam dininin diğer öğretilerinde de tecelli bulmuştur

Üçüncüsü: bir kimsenin zihnine, Arapça diline musallat olamayan insanları, namazı Arapça kılmaya zorlatmak bir nevi onlara sitem etmek ve onları zorluklara itmek anlamındadır gelebilir. Cevaben şöyle denilmesi mümkün: günlük ihtiyaçlarını gidermek için onlarca belki yüzlerce yabancı kavram ve kelime rahatlıkla öğrenebilen insanlar için, (tekrar edilmiş kelimeler hariç) sayısı yirmiyi geçmeyen namazda okunulacak kelimeleri öğrenmek zor bir iş olmamalı. Diğer taraftan namazda okunacak kelimeler derin ve geniş anlamlara sahip olsa bile zahiri ve yüzeysel manalarını öğrenmek çok kolaydır. Herkes kolaylıkla Bismillahirrahmanirrahim ve diğer kelimelerin yüzeysel anlamını öğrenebilir.     

Dördüncüsü: dilbilimcilerince Arapça, dünya dillerinin en kâmil dilidir. Bu dil, geniş anlamları ve derin konuları, güzel ve kısa kalıplarda ve cümlelerde açıklayabilir.[1]

Beşincisi: elbette bütün ibadet ve hükümlerde okunacak zikrinler ve kelimelerin Arapça olma zorunluluğu şart koşulmuş değildir. Bazı âlimlerin görüşlerince nikâh kıymakta akitte okunacak kelimeler gibi;  yani bazı âlimlerin görüşlerince nikâh okunacak kelimelerin Arapça okunma zorunluluğu yoktur.[2] İmam Humeyni (r.a) gibi bazı âlimler konuyla ilgili şöyle buyuruyor: akdi Arapça kelimelerle okuyamayan yükümlü (mükellef) bir kimse, vekil alabiliyor durumlarda bile Arapça dışında başka bir dille akdi okuyabilir fetvası diğerinkinden daha güçlüdür.[3]   Hakeza duaların Arapça kelimelerle okunması zorunluluğu yoktur. İnsan namaz dışında Allah ile istediği her dille konuşabilir, Onunla münacat yapabilir. Taklidi Mercilerin ekseriyetinin fetvasınca, vacip zikirler hariç, özellikle konutta, başka bir dille dua yapılabilinir.[4] Elbette söylenilen bu şeyler Müslümanların namazda vb. yerlerde yapılan zikirlerin muhteva ve manalarına teveccüh etmedikleri anlamına gelmiyor. Bilakis her Müslüman'ın kendi rabbiyle ne konuştuğunu bilmesi için, namaz ve duaların anlamlarını öğrenmeli ve ancak böylece kendi amellerini donukluk ve ruhsuzluktan çıkarır ve uçuş peronunu ebediliğe yöneltebilir.  

 



[1] El-Mizan, c. 4, s 164; Tefsir-i numune, c. 9, s. 300 ve c 13, s 311.  

[2] Ayetullah Grami, 'muallakat', c. 4, s. 645.  

[3] Urvetu'l-Vuska (haşiye), c. 2, s. 645.   

[4] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 1, s. 62.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar