Gelişmiş Arama
Ziyaret
34138
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Soru
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Kısa Cevap

Cevabın açıklanması için ilkin sorunun asıl amacının ne olduğunu açıklamak lazım; sorunun amacı, başka bir dilin Arapçanın yerine geçmesi midir? Yoksa neden Arapça diliyle namaz kılmak mecburiyetindeyiz ve herkes kendi ana ve yerel diliyle namaz kılamıyor mudur? Sorudan güdülen amaç biricisi ise, Arapçanın yerine geçen dilden yabancı olan kimseler için aynı dil hakkında aynı soru her zaman söz konusu olabilir.

Ama eğer sorudan güdülen amaç ikincisi ise, aşağıdaki noktalara dikkat etmek lazım:

Birincisi: asıl cevap, namaz peygamberin sünneti ve (Allahın belirttiği şekilde yerine getirilmesi gereken) tevkifi ibadetlerdendir. Ama eğer bunun ötesinde bir şey söylemek gerekirse şöyle denilmesi mümkün; Arapçayla namaz kılınmasının yegâne delili, eksiksiz bir şekilde asırlar boyunca namazın korunması ve baki kalınmasıdır. Herkes kendi ana ve yerel diliyle namazı telaffuz etmiş olsaydı, lafızlarının eksilmesi, çoğalması, hurafe ve temelsiz konularla karışması ihtimali olanaksız olmazdı. Ne malum ki, bu değişiklikler namazın diğer vacip ve erkânlarına sirayet etmez ve bu durum tedrici olarak namazın aslının önemsizleştirilmesine kadar gider ve tamamen namazın unutulmasına neden olmazdı.        

Tarihsel olunması istenilmeyip süreklilik kazanılması istenilen her şey, değişmeyen sabit ölçüler ve mikyaslara sahip olmasının gerekliliği çok açıktır. Miktar ve ağırlıkların belirtilmesi için konulan ölçülerin sabit oluşu gibi; miktarın belirtmesi için milimetre, santimetre, metre vb., ağırlığın belirtilmesi için, gram, kilo vb. gibi değişmeyen şeyler ölçü olarak karar kılmışlardır. Ayni şekilde namazın baki kalınması için de vacipler ve erkânlar adında bazı şeyler ölçü olarak karar kılınmış ve onlardan bir tanesi de, namazdaki zikirlerin Arapça okunmasıdır.   

İkincisi: İslam evrensel bir dindir ve bütün Müslümanları tek bir safta ve cephede toplamak ister. Böyle bir toplumun oluşturulması, birbiriyle anlaşabilmelerini sağlayacak ortak bir dil olmaksızın olanaksızdır. (Diğer taraftan) İşin ehli olan dilbilimcilerinin itiraflarınca dünya dillerinin en kapsamlı dili Arapçadır. Dolayısıyla bu dil, uluslar arası bir dil ve bütün Müslümanların kılacağı namazın dili, vahdet ve birlikteliklerinin nişanesi ve alameti olabilir. Bu temel, tek bir kıbleye doğru durup namaz kılma ve benzeri İslam dininin diğer öğretilerinde de tecelli bulmuştur

Üçüncüsü: bir kimsenin zihnine, Arapça diline musallat olamayan insanları, namazı Arapça kılmaya zorlatmak bir nevi onlara sitem etmek ve onları zorluklara itmek anlamındadır gelebilir. Cevaben şöyle denilmesi mümkün: günlük ihtiyaçlarını gidermek için onlarca belki yüzlerce yabancı kavram ve kelime rahatlıkla öğrenebilen insanlar için, (tekrar edilmiş kelimeler hariç) sayısı yirmiyi geçmeyen namazda okunulacak kelimeleri öğrenmek zor bir iş olmamalı. Diğer taraftan namazda okunacak kelimeler derin ve geniş anlamlara sahip olsa bile zahiri ve yüzeysel manalarını öğrenmek çok kolaydır. Herkes kolaylıkla Bismillahirrahmanirrahim ve diğer kelimelerin yüzeysel anlamını öğrenebilir.     

Dördüncüsü: dilbilimcilerince Arapça, dünya dillerinin en kâmil dilidir. Bu dil, geniş anlamları ve derin konuları, güzel ve kısa kalıplarda ve cümlelerde açıklayabilir.[1]

Beşincisi: elbette bütün ibadet ve hükümlerde okunacak zikrinler ve kelimelerin Arapça olma zorunluluğu şart koşulmuş değildir. Bazı âlimlerin görüşlerince nikâh kıymakta akitte okunacak kelimeler gibi;  yani bazı âlimlerin görüşlerince nikâh okunacak kelimelerin Arapça okunma zorunluluğu yoktur.[2] İmam Humeyni (r.a) gibi bazı âlimler konuyla ilgili şöyle buyuruyor: akdi Arapça kelimelerle okuyamayan yükümlü (mükellef) bir kimse, vekil alabiliyor durumlarda bile Arapça dışında başka bir dille akdi okuyabilir fetvası diğerinkinden daha güçlüdür.[3]   Hakeza duaların Arapça kelimelerle okunması zorunluluğu yoktur. İnsan namaz dışında Allah ile istediği her dille konuşabilir, Onunla münacat yapabilir. Taklidi Mercilerin ekseriyetinin fetvasınca, vacip zikirler hariç, özellikle konutta, başka bir dille dua yapılabilinir.[4] Elbette söylenilen bu şeyler Müslümanların namazda vb. yerlerde yapılan zikirlerin muhteva ve manalarına teveccüh etmedikleri anlamına gelmiyor. Bilakis her Müslüman'ın kendi rabbiyle ne konuştuğunu bilmesi için, namaz ve duaların anlamlarını öğrenmeli ve ancak böylece kendi amellerini donukluk ve ruhsuzluktan çıkarır ve uçuş peronunu ebediliğe yöneltebilir.  

 



[1] El-Mizan, c. 4, s 164; Tefsir-i numune, c. 9, s. 300 ve c 13, s 311.  

[2] Ayetullah Grami, 'muallakat', c. 4, s. 645.  

[3] Urvetu'l-Vuska (haşiye), c. 2, s. 645.   

[4] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 1, s. 62.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9490 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Hz. Zehra’nın (s.a) şahsiyeti hangi yönlere sahiptir?
    10849 Masumların Siresi 2010/07/06
    Sadece irdeleme ve derin düşünme aracılığıyla engin boyutlarına ulaşmanın mümkün olduğu Hz. Zehra’nın (a.s) yüce şahsiyetinin yönleri çok geniş ve engindir. O yüce şahsiyetin manevî ve ilahî, ilim ve marifet, siyasal ve toplumsal mücadele yönleri hakkında okumak ve araştırmak bize hedefimize ulaşmada yardımcı olacaktır. Kadınların efendisinin muhtelif ...
  • Âlimler ve müçtehitlerin Savefi Şahları hakkında ki genel görüşleri nedir?
    7289 تاريخ بزرگان 2009/04/08
    Her şeyden önce bilmek gerekir ki âlim ve müçtehitler şöyle bir genel kaideye inanırlar: Dini tebliğ edip yaymak için çaba harcamak lazımdır ve onun temellerinin sağlamlaştırmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Ancak bu ortak hedefe ulaşmak için metot konusunda görüş ayrılığı olabilir.İmam ...
  • “A’lem, fe’l a’lem”in anlamı nedir?
    8345 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ölüm meleği her diri varlığın canını almaktadır mı?
    20487 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    Hadislerin genel ifadesinden anlaşılan şu ki ölüm meleği (Azrail) canları alan ilahi araçların başındadır ve her canlı varlığın canını almaktadır.Ancak önemli olan şunu bilmektir ki, bütün canlıların canını alan Allah'tır. Onun uyguladığı sünnet gereği bu iş belli araçlar vasıtasıyla gerçekleşir. Bu vasıta meleku'l-mevt ...
  • Aerobik egzersizinin hükmü nedir?
    6555 Müzik Eşliğinde Spor Hareketleri 2012/05/15
    Ayetullah el-Uzma Hamanei: Genel olarak günah ortamlarına uygun olan eğlendirici bir müzik olur veya şehveti tahrik eder yahut haram bir işe neden olur veyahut fesada yol açarsa caiz değildir. Ayetullah el-Uzma Sistani: Ritmi eğlence ve oynamaya neden olursa bilerek dinlenmemelidir. Ayetullah el-Uzma Safi ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    7469 بهشت و جهنم 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • İmam Mehdi (a.s)’ın kısa biyografisini sunabilir misiniz?
    3313 امام مهدی عج 2020/01/20
  • Karz-ul hasene ev kredisi hesabına humus gelir mi?
    7618 Tasarruf Humusu 2011/04/13
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve şimdiye kadar elimize geçen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Söz konusu meblağın gelirinizden olan miktarına humus gelir, humus yılı başında onun beşte birini vermelisiniz.  Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Humusunu vermemişseniz, geri kalana humus gelir. ...
  • Zengin olan kimselerin sahip oldukları servet kendilerin göstermiş oldukları çabanın karşılığı mıdır yoksa Allah’ın kendilerine vermiş olduğu lütuf müdür?
    11480 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Rızık ve azık veya servet genel anlamda Allah tarafından bağışlanan genel bir lütuftur. Ancak Allah’ın genel anlamda olan bu lütuf ile servet elde etmek için çaba harcamak ve uğraş göstermek arasında her hangi tezat söz konusu değildir. Ama Allah u Teâlâ’nın, iman eden kulları ilişkin has ...

En Çok Okunanlar