Gelişmiş Arama
Ziyaret
33374
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Soru
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Kısa Cevap

Cevabın açıklanması için ilkin sorunun asıl amacının ne olduğunu açıklamak lazım; sorunun amacı, başka bir dilin Arapçanın yerine geçmesi midir? Yoksa neden Arapça diliyle namaz kılmak mecburiyetindeyiz ve herkes kendi ana ve yerel diliyle namaz kılamıyor mudur? Sorudan güdülen amaç biricisi ise, Arapçanın yerine geçen dilden yabancı olan kimseler için aynı dil hakkında aynı soru her zaman söz konusu olabilir.

Ama eğer sorudan güdülen amaç ikincisi ise, aşağıdaki noktalara dikkat etmek lazım:

Birincisi: asıl cevap, namaz peygamberin sünneti ve (Allahın belirttiği şekilde yerine getirilmesi gereken) tevkifi ibadetlerdendir. Ama eğer bunun ötesinde bir şey söylemek gerekirse şöyle denilmesi mümkün; Arapçayla namaz kılınmasının yegâne delili, eksiksiz bir şekilde asırlar boyunca namazın korunması ve baki kalınmasıdır. Herkes kendi ana ve yerel diliyle namazı telaffuz etmiş olsaydı, lafızlarının eksilmesi, çoğalması, hurafe ve temelsiz konularla karışması ihtimali olanaksız olmazdı. Ne malum ki, bu değişiklikler namazın diğer vacip ve erkânlarına sirayet etmez ve bu durum tedrici olarak namazın aslının önemsizleştirilmesine kadar gider ve tamamen namazın unutulmasına neden olmazdı.        

Tarihsel olunması istenilmeyip süreklilik kazanılması istenilen her şey, değişmeyen sabit ölçüler ve mikyaslara sahip olmasının gerekliliği çok açıktır. Miktar ve ağırlıkların belirtilmesi için konulan ölçülerin sabit oluşu gibi; miktarın belirtmesi için milimetre, santimetre, metre vb., ağırlığın belirtilmesi için, gram, kilo vb. gibi değişmeyen şeyler ölçü olarak karar kılmışlardır. Ayni şekilde namazın baki kalınması için de vacipler ve erkânlar adında bazı şeyler ölçü olarak karar kılınmış ve onlardan bir tanesi de, namazdaki zikirlerin Arapça okunmasıdır.   

İkincisi: İslam evrensel bir dindir ve bütün Müslümanları tek bir safta ve cephede toplamak ister. Böyle bir toplumun oluşturulması, birbiriyle anlaşabilmelerini sağlayacak ortak bir dil olmaksızın olanaksızdır. (Diğer taraftan) İşin ehli olan dilbilimcilerinin itiraflarınca dünya dillerinin en kapsamlı dili Arapçadır. Dolayısıyla bu dil, uluslar arası bir dil ve bütün Müslümanların kılacağı namazın dili, vahdet ve birlikteliklerinin nişanesi ve alameti olabilir. Bu temel, tek bir kıbleye doğru durup namaz kılma ve benzeri İslam dininin diğer öğretilerinde de tecelli bulmuştur

Üçüncüsü: bir kimsenin zihnine, Arapça diline musallat olamayan insanları, namazı Arapça kılmaya zorlatmak bir nevi onlara sitem etmek ve onları zorluklara itmek anlamındadır gelebilir. Cevaben şöyle denilmesi mümkün: günlük ihtiyaçlarını gidermek için onlarca belki yüzlerce yabancı kavram ve kelime rahatlıkla öğrenebilen insanlar için, (tekrar edilmiş kelimeler hariç) sayısı yirmiyi geçmeyen namazda okunulacak kelimeleri öğrenmek zor bir iş olmamalı. Diğer taraftan namazda okunacak kelimeler derin ve geniş anlamlara sahip olsa bile zahiri ve yüzeysel manalarını öğrenmek çok kolaydır. Herkes kolaylıkla Bismillahirrahmanirrahim ve diğer kelimelerin yüzeysel anlamını öğrenebilir.     

Dördüncüsü: dilbilimcilerince Arapça, dünya dillerinin en kâmil dilidir. Bu dil, geniş anlamları ve derin konuları, güzel ve kısa kalıplarda ve cümlelerde açıklayabilir.[1]

Beşincisi: elbette bütün ibadet ve hükümlerde okunacak zikrinler ve kelimelerin Arapça olma zorunluluğu şart koşulmuş değildir. Bazı âlimlerin görüşlerince nikâh kıymakta akitte okunacak kelimeler gibi;  yani bazı âlimlerin görüşlerince nikâh okunacak kelimelerin Arapça okunma zorunluluğu yoktur.[2] İmam Humeyni (r.a) gibi bazı âlimler konuyla ilgili şöyle buyuruyor: akdi Arapça kelimelerle okuyamayan yükümlü (mükellef) bir kimse, vekil alabiliyor durumlarda bile Arapça dışında başka bir dille akdi okuyabilir fetvası diğerinkinden daha güçlüdür.[3]   Hakeza duaların Arapça kelimelerle okunması zorunluluğu yoktur. İnsan namaz dışında Allah ile istediği her dille konuşabilir, Onunla münacat yapabilir. Taklidi Mercilerin ekseriyetinin fetvasınca, vacip zikirler hariç, özellikle konutta, başka bir dille dua yapılabilinir.[4] Elbette söylenilen bu şeyler Müslümanların namazda vb. yerlerde yapılan zikirlerin muhteva ve manalarına teveccüh etmedikleri anlamına gelmiyor. Bilakis her Müslüman'ın kendi rabbiyle ne konuştuğunu bilmesi için, namaz ve duaların anlamlarını öğrenmeli ve ancak böylece kendi amellerini donukluk ve ruhsuzluktan çıkarır ve uçuş peronunu ebediliğe yöneltebilir.  

 



[1] El-Mizan, c. 4, s 164; Tefsir-i numune, c. 9, s. 300 ve c 13, s 311.  

[2] Ayetullah Grami, 'muallakat', c. 4, s. 645.  

[3] Urvetu'l-Vuska (haşiye), c. 2, s. 645.   

[4] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 1, s. 62.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar