Gelişmiş Arama
Ziyaret
8560
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
evlenmek ve aile yuvasını kurumak, tarihin ilk başlarından beri insan yaşamının en önemli meselelerinden ve Beşiri toplumların en köklü erkânlarından olmuştur. Böyleli önemli konuların dirayet ve akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerekliliği açıktır. Zira bir ailenin geleceği ve yazgısı evlenmek olgusuyla başlıyor. Bu olgu kendi akıbetinde binlerce konuyu; neslin türenmesi, eğitim, öğretim, terbiye vb. gibi meseleleri getirmektedir. Dolayısıyla bu olgu bütün yönüyle araştırılmalı ve dakik bilgilere dayandırılmalı, İstihare ve yazgı gibi şeyler bırakılmamalıdır.
Soru
evlenmek hakkında istihare yapılabilinir mi? Noktasında bilgi sahibi olmak istedim. Kaç yıldır bir kız bayanla evlenmek istiyorum. Ancak ailesi farklı bahanelerle muhalefet ediyor. En son getirdiği bahane; Ayetullah Behcet’in defterine telefon açtık ve konuyla ilgili istihare yaptırdık ancak istiharenin neticesi iyi çıkmadı diyor.
Hal böyle olunca evlenmek hakkında istihare yapılabiliniyor mu? noktasında beni aydınlatırsanız memnun olurum.
Kısa Cevap

evlenmek ve aile yuvasını kurumak, tarihin ilk başlarından beri insan yaşamının en önemli meselelerinden ve Beşiri toplumların en köklü erkânlarından olmuştur. Böyleli önemli konuların dirayet ve akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerekliliği açıktır. Zira bir ailenin geleceği ve yazgısı evlenmek olgusuyla başlıyor. Bu olgu kendi akıbetinde binlerce konuyu; neslin türenmesi, eğitim, öğretim, terbiye vb. gibi meseleleri getirmektedir. Dolayısıyla bu olgu bütün yönüyle araştırılmalı ve dakik bilgilere dayandırılmalı, İstihare ve yazgı gibi şeyler bırakılmamalıdır.

Ama eğer insan evlenmek konusunda, diğer konularda olduğu gibi etraflıca düşünmüş, yapılması gereken tüm araştırmaları yapmış, başkalarıyla istişare yapıp tecrübelerinden yararlandığı halde bir neticeye varamamış ve yine de şüphe, tereddüt ve ikilem içindeyse, Allah u Teâlâ’dan yardım alabilir anlamında olan istihareye başvurabilir. Bu anlamda olan istihareye başvurmakta şer'i olarak hiçbir mahzuru yoktur. İstihare tereddüt, şüphe ve ikilem içinde kalmış kimseleri, içine düşmüş oldukları tereddüt, şüphe ve ikilemden kurtarmaktan başka bir şey sağlayamayacağı noktasına da dikkat edilmelidir.

Elbette mutlak istiharede -ki kast edilen istihare de budur-, güdülen asıl hedef insanın, kendiişlerinde, düşüncelerinde bencil ve zalim olmasını engellemektir. Kendi düşüncelerine dayanacağı yerde, Allahın kendisine yönelip ondan hayrı ve yardımı talep etmesidir. Tüm işlerinde Ona tevekkül edilmesi istenilmektedir. İşlerinin başlangıcını ve sonunu, âlim ve hâkim olan Allaha havale edilmesi ve Ona bırakılması güdülmektedir. Açıklanmış olan konuları ve evlilikte karşıdaki ailenin aynı derecede (hemküfv) olması ve evlilikte riayet edilmesi gereken tüm durumları dikkate alarak siz soru soran kardeşimize, bu konuyu Allaha havale etmeniz  tavsiye ediliyor.

Ayrıntılı Cevap

1-     Evlilik meselesinin tarihçesi insanın yaşam tarihiyle aynidir. Âdem ve Hava’nın (a.s) başlangıcından şimdiye kadar insanın en önemli meselelerinden ve beşeri toplumu temel erkânlarından sayılmaktadır. Karı ve koca arasında gerçekleşen bağ, insanın yaşantısında bir dönüm noktasıdır. Güncel ve sürekli insanın karşılaştığı meselelerdendir. İlahi dinlerin her birisi bu konu hakkında görüş belirtmiş ve bu konuyla alakalı kararlar ve kanunlar bağlamında insanları bilinçlendirmiştir. İslam dini de ilahi dinlerin en son dini olma itibarıyla insana ve insanın ihtiyaçlarına daha derin ve daha realist bir bakışla bakmış ve konuyla ilgili özel görüşler ortaya koymuştur. Bir bütün olarak İslam dininin öğretilerinden şöyle anlaşılmaktadır: İslam nezdinde evlilik ve aile yuvasını kurmak, Allah katında en sevimli şeylerden sayılmaktadır.[1]

2-     İslam mektebinde eş seçmekte, din ve güzel ahlak temel ölçü ve mikyaslardan sayılmaktadır. Peygamber efendimiz (s.a.a) konuyla alakalı şöyle buyurmaktadır: "eş almak için ahlakı güzel bir kimse size müracaat ettiğinde ona kadın verin. Aksi takdirde yeryüzünde büyük fitne ve fesat çıkacaktır".[2]

3-     Akıl büyük bir nimettir. Allah u Teâlâ insanlara bağışlamış. İnsan aklın meşalesiyle yaşamın karanlık yollarını kolaylıkla açıp zor ve tehlikeli güzergâhlarını selametle geçebilir. Kuranı kerimde akıldan yararlanma konusu çok tavsiye edilmiştir. Kuran-i kerim açısından eylemlerini akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirmeyenler en kötü varlıklardır.[3] Daha da önemlisi peygamberlerin gönderilişlerini gerektiren temel nedenlerden birisi de insanların akıllarını filizlendirmektir.[4] Akla dayanmak ve aydınlığı saçan bu meşaleden yararlanmak o kadar önem arz ediyor ki şer'i mukaddes, onu şer'i hükümleri çıkarma (istinbat etme) noktasında müracaat edilen kaynaklardan bir kaynak saymaktadır.[5]   

4-     Hakeza dini öğretilerde, akıllıca karar alma ve olayları aydınlatma noktasında akla yardımcı olabilen ve üzerinde durulan etkenlerden birisi de meşverettir. Toplumun görüşü anlamında olan meşveret, bireysel aklın çözemediği kör düğümleri kolaylıkla çözebilir. Meşveret ile bireysel aklın noksanlığı bir noktaya kadar giderilir. Meşveret başkalarının senelerce yaşam sürelerinde kesp ettikleri bir yığın değerli bilgiler ve tecrübelerdir. Meşveret ile bu bilgi ve tecrübeler kolaylıkla önümüze serilir.

5-     Düşündükten ve meşveret yaptıktan sonra yine insanın tereddüt, şek ve şüphe içinde kaldığı çok gerçekleşmiş bir olaydır. Bu durumda şer'in ve aklın tavsiyesi, başka birisiyle meşveret yapmaktır. Sonsuz akla, varlık âleminin meseleleri hakkında mutlak ilme sahip, insanların iyiliklerini ve kötülüklerini bilen, onların hayır ve maslahatlarını isteyen kimseyle (yani Allah ile) meşveret etmektir. İslam kültüründe "istihare" olarak adlandırılan şey, bu türden olan meşverettir. İstihare; yani iki şeyden daha iyisini istemektir, en iyi istektir, iyiliği istemektir.[6] Bu nedenle istihare edenin ruhani ve batini boyotu saf ve temiz olduğu oranda, istihareye olan itimat, itminan ve güven derecesi de yükselir.

İstiharenin iki anlamı var; birincisi Allahtan hayır dilemektir. İstiharenin gerçek anlamı da budur. Bu istihare rivayetlerimizde çok konu edilmiştir. Bu istihare gerçek anlamda, dua şubelerinden bir şube ve dallarından bir daldır. Bu istihare mutlak anlamdaki istiharedir. Şek ve tereddüde has değildir. Bu gerçekte Allahtan yardım dilemek ve tüm işlerini, yaşamdaki tüm faaliyetlerini ona havale etmek anlamındadır. Bundan dolayıdır ki imam Cafer sadık (a), Allah şöyle buyurdu diyor: "kulumun bedbahtlıklarındandır ki, faaliyet yapıyor ama benimle istihare yapmıyor". Buna binaen bu rivayetler gereğince bu türden olan istihare şaşkınlığı ve çıkmazlıklar için değil, bilakis her yerde ve her zaman iyi, benimsenmiş ve bir çözüm yoludur. İkincisi: şaşkınlık ve çıkmazdan kurtulmak için Allahtan yardım ve hayır talep etmektir. Bu istihare şaşkınlık ve çıkmazlara has bir istiharedir. Her halükarda eğer istihare namaz ve duadan sonra ve huzur-i kalp ile yapılırsa kesinlik daha iyidir. Zira imamlardan istiharenin adapları konusunda bu şekilde nakil edilmiştir.[7]

6-     İstiharenin konumu hakkında, dini kültürümüzde esas itibariyle üç görüş mevcuttur:

a)     Birincisi: konu hakkında düşünmeyi, taşınmayı ve araştırmayı kökten bırakıp yalnız ve yalnız işlerinin neticesini istihareye bırakıp ona sığınan görüş.

b)    Bir diğer grup rasyonel ve akılcıdır. Dolayısıyla istihareyi kökten reddediyor.

c)     Üçüncü görüş ise istihareyi, aklın ve meşveretin konumuyla eşleştirerek açıklıyor ki, bu anlamdaki istihare akılcılığın kendisi, tefekkür ve ta'akklün aynısıdır. Bu anlamda ve anlayışla yapılan istiharenin dini anlayışta hiçbir mahzuru yoktur. Zira bu anlamda yapılan istihare anlayışı, iki şeyden birisinin tayininden başka bir şey anlamına gelmiyor. Haram olanı helal, vacip olmayanı vacip ediyor, Allahın hükümlerinden her hangi bir hükmü değiştirip yeni hüküm koyuyor anlamında değildir. Sadece şunu belirtmektedir ki; istihare yapan kişi için çıkmaza girdiği iki şeyden hangisinin kendisi için hayırlı ve hangisinin hayırsız olduğunu belirtiyor. Bu vesileyle onu kararsızlıktan kurtarıyor. Ama yapılmasının veya terk edilmesinin gelecekteki ne gibi bir etkisi olacağını açıklamak ise istiharenin alanına girmiyor ve istihare bunun uhdesinden zaten de gelemiyor.

7-     "hayır, işlerinde istihareye ne gerek vardır" şeklindeki Şirazlı Hace'nin sözü çok doğru ve yerindedir. Asıl itibariyle hayır ve tekit edilmiş müstahaplardan olan evlenme konusu, hakkında istihare yapılacak konular literatürüne girecek konulardan değildir. Ama has durumlarda ve sizi kendileri için damat olarak seçme noktasında kızın ailesi, delili ne olursa olsun şüphe ve şek oluşmuş, dolayısıyla kendi kızının geleceğini düşünerek bu evliliğin gerçekleşmemesini istiyor olabilir. Onların bu evliliğe muhalefet yapmalarının asıl nedeni istihare değil, başka bir şey olabilir. Ancak bu evlilikten sizi vazgeçirmek için istihareyi bahane ediyor. İslam dininde evlenmek noktasında tavsiye edilmiş konulardan bir tanesi erkek ile kızın "hemkufv" oluşlarıdır. Yani evlenmek için bir kızı istemeye gitmek istendiğinde, kızın ailesinin fikirsel, kültürel ve iktisadi durumu dikkate alınması gerekir. Acaba ikisi aynı derecede midirler? Erkek ile bayanın aynı derecede olmaları benimsenmiş bir durumdur. Zira bu ilerde müşterek yaşamlarında Allah korusun herhangi bir sorunla yüzleşmemeler için dikkate alınmış bir durudur.  

8-     Siz onların bu evliliğe neden muhalif olduklarının asıl nedenini araştırmalısınız. Bu ihtimali vermelisin ki, siz onların ideal ve gönüllerine uygun damat değilsiniz. Eğer gerçekten göze aldığınız kız gelecekte ideal eşiniz olabilir düşüncesindeyseniz, ailesinin makul olan miyar ve ölçülerini mümkün derecede kazanmaya çalışınız ki, böylelikle Allahın izniyle kendi idealinize ulaşabilmiş olasınız. İnşallah.

9-     Böyleli çok önemli olan evlenmek konusu ve şimdiki dünya ve ailelere hâkim olan atmosfer hakkında daha fazla dikkat etmeniz, ileri safhadaki yaşamınız için dininizi ve ahlakınızı kendisi için önemseyen ve gelecekte yaşamın zorluklarıyla uyum sağlayabilen ve yanınızda yaşamayı bir aşk olduğunu kabul eden birisini kendiniz için eş olarak seçmeniz size tavsiye edilmektedir.

 

 



[1] İslam dininde Allah katında, evlilikten daha şerefli bir bina kurulmamıştır”. (Müstedreku’l-Vesail, c. 3, s. 531.).

[2] Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse size geldiğinde onu evlendiriniz. Bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne gerçekleşir ve büyük fesat çıkacaktır. (vesailu'ş-Şia, c. 13, s. 51).

[3]  Enfal, 22.

[4] Nehcü'l-Balaga, 1. hutbe.

[5] "aklın hüküm ettiğini şer'i de hüküm eder, şer'in hüküm ettiğini akıl da hüküm eder". (Usulu'l fıkıhda bu bir kuraldır).   

[6] Ferheng-i Muin ve muntaha'l-Areb, vaje'i "istihare".

[7] Biharu'l-Envar, c. 91, s. 222; Vesailu'ş-Şia, bab-u istihara.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar