Gelişmiş Arama
Ziyaret
6869
Güncellenme Tarihi: 2009/07/04
Soru Özeti
İmam evlatlarının adına yapılmış türbelere inanmanın ölçüsü nedir?
Soru
Ben İmam evlatlarına ait türbeler hakkında soru sormak istiyorum, Bu konu etraflıca açıklayan bir site var mı?
Kısa Cevap

İmam evlatlarından maksat Ehl-i Beyt İmamlarının soyundan gelen zatların türbeleridir. Bir çok hadiste Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin gerekli olduğu vurgulanmış ve bu iş için büyük bir sevap ve mükafat vaat edilmiştir.

Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin bir örneği de onların mezarlarına saygı göstermek, oraları ziyaret etmek, onarmak ve temiz tutmaktır.

Elbette şu iki noktaya dikkat etmek gerekir:

1. Resulullah’ın soyuna saygı göstermekle ilgili tavsiyeler hayatlarında Peygamber’in ahlak ve gidişatını sürdüren Peygamber’in evlatlarına aittir.

2- Günümüzde bazı çıkarcı insanlar yalanla bazı yerleri İmamzade ve mukaddes türbe olarak halka tanıtmaktalar. Hatta bazen oralarda hiçbir kabir bile bulunmamakta ya da var olan kabir Ehl-i Beyt’e mensup değildir. Bu tür su-i istimallerin önünü alabilmek için dikkat etmek gerekir.

Bu iki noktaya dikkatle İmamzadelere (türbelere) karşı vazifemiz belli olur.

Merhum Muhaddis Kummi, bu konuda şöyle demektedir: “İlk önce İmamzade’nin (türbe sahibinin) soyu belli olmalıdır. İkinci olarak onun şahsiyet olarak yüce bir makama sahip olduğu ve üstün bir kişiliğinin olduğu bilinmelidir.”

Ayrıntılı Cevap

Bir çok hadiste yer aldığına göre Resulullah’ın evladına saygı göstermek onlara değer vermek emredilmiştir.[1] Resulullah şöyle buyurmuşlardır: “Benim evlatlarıma saygı gösteren gerçekte bana saygı göstermiştir.”[2]

İmam Rıza (a.s) da şöyle buymuştur: “Bizim evladımızın yüzüne bakmak ibadettir.” Sonra bir adam sizin İmam olan evladınıza mı bakmak ibadettir? diye sordular. İmam: “Peygamber’in yol ve gidişatından ayrılmadıkları ve günaha bulaşmadıkları sürece o hazretin soyunun hepsine bakmak ibadettir.” dediler.[3]

Peygamber’in evlatlarına ve soyuna saygı göstermek hem onların hayat dönemi ve hem de vefatlarından sonraki dönem için geçerlidir.

Nitekim İslam, insanın kendi ölülerinin mezarını ziyaret etmesini emretmiştir.”[4]

Buna göre Peygamber’in dünyadan gitmiş olan evlatlarına saygı göstermenin yollarından biri de onların mezarlarını ziyaret edip o mezarları korumaktır. Bu gibi yerleri onarmak, temiz tutmak, ıtır sürmek bu mezarların sahiplerine bir çeşit saygı sayılır. Çünkü bu işler o mezarların daha muhteşem bir konuma gelmelerine ve halkın oraları ziyaret etmelerine sebep olur.[5]

Burada hadislerde de işaret edilen bir noktayı vurgulamakta yarar vardır. O da şu ki tüm bu tavsiyeler gerçek anlamda Resulullah’ın soyundan gelen ve hayatların boyunca o hazretin yol ve yönteminden ayrılmayan kimseler içindir.

Diğer bir noktada şu ki: Günümüzde bazı çıkarcı insanlar yalanla bazı yerleri İmamzade ve mukaddes türbe olarak halka tanıtmaktalar. Hatta bazen oralarda hiçbir kabir bile bulunmamakta ya da var olan kabir Ehl-i Beyt’e mensup değildir.

Bu tür su-i istimallerin önünü alabilmek için daha fazla dikkat etmek gerekir.

Bu iki noktaya dikkatle bizim İmamzadelere (türbelere) karşı vazifemiz belli olur.

Merhum Muhaddis Kummi, bu konuda şöyle demektedir:

“İlk önce İmamzade’nin (türbe sahibinin) soyu belli olmalıdır. Yani soy bilimiyle ilgili yazılmış kitaplarda onun masum bir imama mensupluğu kayıtlı olmalıdır. İkinci olarak onun masum bir imamın soyundan geldiğinin belirlenmesinin yanı sıra şahsiyet olarak kendisinin yüce bir makama sahip olduğu ve üstün bir kişiliğinin olduğu bilinmelidir. Bu iki noktanın bir türbe sahibi hakkında geçerli olduğu belirlenirse o zaman o türbeye saygı göstermek gerekir. Örneğin Hz. Abdulazim Hasani (Rey şehri) Hz. Masume (Kum) Hz. Seyid Muhammed (Samirra) Hz. Şahçirağ (Şiraz) ve… gibi türbeler de bu iki noktanın mevcut olduğu kesin olarak ispatlanmış olduğundan bu türbelere saygı göstermek gereklidir ve bunları ziyaret etmenin çok sevabı vardır. Ama bu noktalar belirlenmezse insan sadece Müslümanların Mezarlığı olarak buralarda Fatiha ve Kur’an okuyabilir ve orada bulunan ölüler için Allah’tan bağışlanma dileyebilir. Ancak şuna da dikkat etmek gerekir ki halk arasında meşhur olan türbelere de saygısızlık doğru bir iş değildir. Elbette doğru bir temele sahip olmadığı belirlenirse o başka; hatta bu durumda da saygısızlık yapılmaz sadece halka burada Ehl-i Beyt’en kimse defnedilmemiştir demekle yetinilir.”[6]



[1] Muhaddis Nuri, Mustedreku’l-Vesail, c. 12 s. 376

[2] Ade.

[3] Vesailu’ş-Şia c. 12 s. 311

[4] Biharu’l-i Envar, c. 79 s. 64

[5] Ziyaretin faydaları konusunu işlemek daha geniş bir fırsatı gerektirir. Ancak kısaca ziyaretin faydaları bilmek için Bkz. Soru 171.

[6] Bk. Tibayan yay. Soru ve Cevap “CD”.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar