Gelişmiş Arama
Ziyaret
16689
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
İnsan üzerinde mayo varken yüzme havuzunda irtimasî gusül alırsa, aldığı gusül doğru mudur?
Soru
İnsan üzerinde mayo varken yüzme havuzunda irtimasî gusül alırsa, aldığı gusül doğru mudur?
Kısa Cevap

İlmihallerdeki iki meseleye dikkat etmek yanıta ulaşmanız için size kolaylık sağlayabilir:

1. İnsan eğer irtimasî gusülde irtimasî gusül niyetiyle tüm bedeni suyun altına girecek şekilde tedricen suyun içine girerse kendisinin guslü doğrudur.[1] İhtiyat onun bir defada suya girmesindedir.

2. İrtimasî gusülde eğer tüm beden suyun altında olursa[2] ve gusül niyeti ettikten sonra bedenini hareket ettirirse onun guslü sahihtir.[3] Bu esasla eğer mayo suyun bedene ulaşmasına engel değilse, gusül doğrudur, ama engel olursa gusül geçersizdir. Elbette mayonun bedene yapışması durumunda ve mayo modelinin bedene suyun ulaşmasını engelleyecek türde olması halinde, mayoyu bedenden ayırmak suretiyle tüm beden noktalarına su ulaştırılabilir veya suyun altına girdikten ve niyet ettikten sonra beden hareket ettirilebilir.

Metinde sadece merhum İmamın (r.a) görüşüne işaret ettiğimizi hatırlatmalıyız, diğer fakih ve mercilerin görüşünü ise dipnotlarda belirttik.



[1] (Behçet:) Ve ihtiyat, suyun altına girmenin başında irtimasî guslün kendisiyle tahakkuk ettiği ve tamamlandığı şeye yönelik gusül niyeti etmeyi taşımasıdır ve niyetin yeterli oluşunun en büyük göstergesi tüm bedenin suya girme halidir.

(Gülpeygani, Hoyi, Tebrizi, Safi, Zencani:) İrtimasî gusülde suyun tüm bedeni kaplaması gerekir. O halde eğer irtimasî gusül niyetiyle suya dalarsa ve ayağı yerdeyse, ayağını yerden kaldırmalıdır.

(Eraki, Fazıl:) İrtimasî gusülde suyun bir anda tüm bedeni kaplaması gerekir. O halde eğer insan irtimasî gusül niyetiyle tüm bedeni suyun altına girecek kadar bir defada ya da tedrici olarak suya dalarsa kendisinin guslü sahihtir.

(Sistani:) İrtimasî gusül anlık ve tedrici olarak iki şekilde yapılır. Anlık irtimasî gusülde bir anda suyun tüm bedeni kaplaması gerekir, ama gusle başlamadan önce insanın tüm bedeninin su dışında olması gerekmez. Bedenin bir miktarı dışarıda olursa ve gusül niyetiyle dalarsa yeterlidir. Tedrici irtimasî gusülde bedenini gusül niyetiyle tedrici olarak örfsel birliği koruyarak suya daldırmalıdır. Bu kısımda her uzva gusül aldırmadan önce onun su dışında olması gerekir.

(Mekarim:) İrtimasî gusül şudur: Niyet ettikten sonra insanın bir anda veya tedrici olarak tüm bedeni suya daldırmasıdır. Bu ister havuzda olsun, ister suyun bir defada bedeni kaplayacağı bir şelalede olsun fark etmez. Ama normal duş altında irtimasî gusül almak mümkün değildir. Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 219, mesele. 367.  

[2] (Eraki:) Ve gusül niyeti ederse yeterlidir ve bedeni hareket ettirmeye gerek yoktur.

[3] (Fazıl:) Ama müstehap ihtiyat bedenin çoğunun dışarıda olması ve niyet ettikten sonra suyun altına girmesindedir.

(Sistani:) 367. Meseledeki açıklamaya müracaat ediniz.

(Gülpeygani:) İrtimasî gusülde bedenin bir kısmının su dışında olduğu sırada insanın niyet etmesi lazım değildir, eğer tüm bedenin su altında olduğu bir halde niyet ederse ve bedenini hareket ettirirse yeterlidir.

(Hoyi, Tebrizi:) İrtimasî gusülde farz ihtiyat gereği bedenin bir miktarının suyun dışında olduğu sırada insan niyet etmelidir.

(Zencani:) İrtimasî gusülde müstehap ihtiyat gereği bedenin bir miktarının suyun dışında olduğu sırada insanın niyet etmesi gerekir. Eğer suda olduğu sırada irtimasî gusül niyetiyle yeni suyun bedene ulaşması için bedenini hareket ettirirse veya suyun hareketiyle bedene yeni bir su ulaşırsa ve irtimasî gusül niyeti ederse müstehap ihtiyata aykırı olsa da yeterlidir.

(Mekarim:) Her ne zaman bedenin bir miktarı su dışında olursa, irtimasî gusül niyeti ederse ve suya dalarsa yeterlidir. Ama tüm beden su altındaysa ve onu sallarsa sorunludur.

(Safi:) İrtimasî gusülde bedenin bir miktarı su dışındayken insanın niyet etmesi ihtiyattır.

Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 219, mesele. 368.

 

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar