Gelişmiş Arama
Ziyaret
9285
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Münafıklar açısından namaz ve infak nasıldır?
Soru
Münafıklara göre namaz ve infak nasıldır?
Kısa Cevap

 Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünüşte kendilerini Müslümanların yanında imanlıymış gibi gösteren bir guruptur. Kur’an’ı Kerim’deki münafıkların sıfatlarını dikkate alarak, onlar namaz ve zekâtı kabul etmezler ve eğer namaz kılıp iyi işler yapsalar da, temiz niyetle ve ihlâsla yapmaz aksine, riya ve dindar görünmek için yaparlar.

Münafıklar, kendi mallarını toplumsal işlerde harcama yapmaktan kaçınmalarının yanında, başkalarını da bundan sakındırırlar. Nitekim Peygamber Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: Münafıkların üç alameti vardır: Konuştukları zaman yalan söylerler, verdikleri söze amel etmezler ve kendilerine güvenildiği zaman hıyanet ederler.

Ayrıntılı Cevap

Nifak; iki yüzlülük, batın ile zahir’ın muhalefet içinde olmasıdır. Münafık; küfrünü gizleyen ve küfrün hilafını aşikâr eden kimsedir.[1] Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünürde Müslümanların yanında kendilerini iman etmiş gibi gösteren guruptur.[2]

İslam özel bir zaman diliminde, ne ihlâsı olan ve ne iman etme cesaretine sahip olan ve ne de bunlara muhalefet etme cüretini gösteren bir gurupla yüz yüze gelmiştir. Kur’an, bu gurubu “Münafıklar” olarak anar. Bu gurup, hakiki Müslümanların safına nüfuz etmişti ve Müslümanlar için büyük bir tehlike sayılıyordu. Görünüşte Müslüman olmalarından dolayı onların tanınması genellikle zordu, ama Kur’an onların ince ve canlı alametlerini açıklayarak batini çizgilerini belirlemiştir.[3] Peygamber (s.a.a)’in Medine’ye hicretinden sonra kurulan bu gurubun başkanı “Abdullah b. Ubey”dir.[4]

 

Münafıkların vasıfları:

Kur’an’ı Kerim ve rivayetlerde münafıklar için özel vasıflar açıklanmıştır ve bu vasıfların en önemlileri şunlardır:

1. Kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmezler ama taharet, evlilik, miras vb. gibi İslami hükümlerin kendi lehlerine tamamlanması için görünürde kendilerini Müslümanların yanında iman etmiş gibi gösterirler: İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler vardır.”[5]

2. Islah edici olduklarını iddia ederler, hâlbuki hakiki müfsit kendileridirler: Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ısalah edicileriz!” derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.”[6]

3. Çirkin hedeflerine ulaşmak için hile yolunu kullanarak yaklaşırlar: Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başına geçirir.”[7]

4. Onlar Allah tan uzaktırlar ve Allah’a yakarmaktan da tat almazlar: Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.”[8]

Peygamber Ekrem (s.a.a) şöyle buyurur: “Münafığın üç alameti vardır: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözüne amel etmez ve kendine güvenildiği zaman hıyanet eder”.[9]

İmam Hüseyin (a.s), münafıkların vasıfları hakkında şöyle buyurur: “Özür dileyeceğin her şeyden sakın; zira mümin kötülük yapmaz ve özür de dilemez ama münafık, her kötülüğü yapar ve özür diler.[10]

Elbette diğer ahlaki kötülüklerde olduğu gibi nifakında mertebeleri vardır ve rivayetlerde nifak olarak zikredilen şeyler, nifakın şiddetli ve zayıf mertebeleridir.

Münafıkların İtikat Ve Bakış Açıları:

Münafıkların nifakı ve ikiyüzlülüğü, inanç ve söylemleri üzerinde etki bırakarak kendilerine has görüş açısı oluşturmalarını sağlar. Buna binaen nifakın şekilleri (suretleri) şunlardan ibarettir:

1. İnançta nifak: Diliyle İslam ve Müslümanlığı savunan ama Müslüman olarak tanınmayan veya iman ediyormuş gibi gözüken ama mümin olarak bilinmeyen kimse.

2. Söylemde nifak: Konuşan ama konuştuğuna kalben iman etmeyen kimse. Bu açıklama gereğince yalancı, münafıktır zira söylemiyle kalbi bir değildir. Peygamber Ekrem(s.a.a)’den gelen bir rivayette, yalan söylemek nifakın alametlerinden sayılmıştır.[11]

3. Davranışta nifak: Zahiri ameliyle batını çelişen kimseler bunun örneğidir. Aynı şekilde görünürde kendisini namaz ehli veya emanet ehli gibi gösteren ama gerçekte beynamaz ve hain kimse de bunun örneğini teşkil eder.[12]

Münafıkların itikatları, öğretileri ve sıfatları Kur’an’ı Kerim’de tanıtılmıştır ve biz, bunların bazılarına işaret edeceğiz:

a)   Münafıklar Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları için, namaz kılsalar veya iyi ameller işleseler bile ihlâs ve temiz niyet üzere değil, riya ve gösteriş içindir. Yani onların, bu amellerdeki hedef ve hareketlerinin tamamı, şeref ve konum kazanmak uğruna halk içinde dindar gözükmek doğrultusundadır. Nitekim Kur’an’ı Kerim bu hususta şöyle buyurur: Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.[13]Bu Allah’a yapılan ibadetlerdeki nifaktır.[14] O halde bu ayet gereğince münafıklar gerçekte namazı kabul etmezler ve bu da davranışlardaki nifaktır.

b)   Kendilerini halk ve müminlerin tamamından daha akıllı, daha bilgili ve daha zeki bilirler.[15] Nitekim bu konuda Kur’an’ı Kerim şöyle buyurur: Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.”[16] Bu, inançtaki nifaktır ve dini ve toplumsal meselelerde kendilerini daha akıllı biliyor olmaları da inançtaki nifaklarının delilidir.

c)   Mallarının zekâtlarını vermez ve kalben de buna inanmazlar. Nitekim Tevbe Suresi’nde şöyle buyrulmuştur: Fakat Allah, lütuf ve kereminden onlara verince, onlar cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler. Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için o da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar (sürecek) bir nifak soktu.”[17] Bu da davranışlardaki nifaka örnektir.

Münafıklar, kendi mallarından toplumsal işlerde harcamadıkları gibi başkalarını da alıkoyarlar, nitekim Kur’an’ı Kerim, onların bu işlerini şöyle açıklar: Onlar, “Allah Resulü’nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar.”[18]

Buna binaen münafıkların namaz ve zekât konusuna bakışları şöyledir: Namaz kılarlar ama kalben namazı kabul etmez, gösteriş yaparlar bu ise, ibadetleri batıl eder. Zekât vermedikleri gibi, başkalarını da zekât vermekten alı korlar. Nifakın bu iki bölümü de davranıştaki nifak şeklidir.



[1] Mekarim Şirazi, NASIR, Tefsiri Numune, çapı bist yekum, Daru’l Kütübü’l İslamiye, çaphane’i Mervi, 1365, c. 1, s. 93 ve 94; Destğayp Şirazi, Seyit ABDULHÜSEYN, Kalbi Selim, çapı pencum, Kum: intişarat-i islamiye, vabeste bi camiayı müdderisin hawzayi ilmiye 1387, s. 69; Hüsyni Deşti, Seyit MUSTAFA, Mearif ve Meariif (Danistenihayi İslami), harfi mim, kelimei münafık; Mecdu’d-Din Ebu’s-Sa’adat MÜBAREK b. Muhammed, (İbni Esir), “Ennihaye”, çapı çaharum, Kum: bi, ta, (tarihsiz), c. 5, s. 98.

[2] Tefsiri Numune, c. 1, s. 93 ve 97; “Kalbi Selim”, s. 69; Maarif ve Maariif, kelime’i münafık.

[3]Tefsiri Numune”, c. 1, s. 93.

[4] Sübhani, CAFER, “tefsir-i sure’i münafıkun (Dust nemaha)”, çapı çaharum, Kum: merkezi çap ve neşri defteri tebliğat-i İslami hawzeyi ilmiye, 1386, s. 13-18. (ba tahlis).

[5] Bakara, 8.

[6] Bakara, 11-12.

[7] Nisa, 142.

[8] Nisa, 142.

[9] Şey Abdulali b. Cuma, “Tefsiri Nuru’s-Sakaleyn”, Kum: Çaphanei Hawzayi ilmiye, c. 2, s. 246.

[10] Harrani, Ebu Muhammed HASAN, “Tuhafu’l-Ukul”, s. 177; Musevi, Seyit MUSTAFA (Âli İ’timad), “Lem’atü min belağati’l Hüseyin”, Kerbela: Çapı A’alemi, s. 122.

[11]Tefsiri Nuru’s-Sakaleyn”, c. 2, s. 246.

[12] Mekarim Şirazi, NASIREmsalu’l-Kur’an (Misalhayi zibayi Kur’an)”, hazırlayıp düzenleyen Aliyyan Nejadi, Ebu’l Kasım, Medresetu’l İmami Emirilmüminin (a.s), çapı evel: İntişaratı Nesli Cevan Basım Evi, s. 32.

[13] Nisa, 142.

[14] Kalbi Selim, s. 73.

[15] Tefsiri Numune, c. 1, s. 95.

[16] Bakara, 13.

[17] Tevbe, 76,77.

[18] Münafikun, 7.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar