Gelişmiş Arama
Ziyaret
6826
Güncellenme Tarihi: 2009/11/13
Soru Özeti
Öğretim ile ilgili Kur’an’ın görüşü nedir? Acaba öğretim öğrencilerin ihtiyaçlarına göre mı olmalı?
Soru
Öğretim hakkında Kur’an’ın görüşü nedir? Yoksa öğretim bağlamındaki ihtiyaçlar daha önceden mi belirlenmiş midir? Başak bir ifadeyle öğretimde öğrencilerin ihtiyaçları ne kadar dikkate alınıyor?
Kısa Cevap

Beşeri olan her camiada tabii ve doğal olarak üstatların, eğitimcilerin ve hakeza camianın yöneticiliğini üstlenmiş kadro tarafından o camianın “eğitim ve öğretim” bağlamındaki çerçevesini birinci merhalede zaruri olan ihtiyaçları doğrultusunda tayin ve tedvin ediliyor. “Eğitim ve öğretim” bağlamında çizilen genel çerçeveyi dikkate aldığımızda, bu çerçevenin hatlarının öğrencinin ihtiyaçlarına veya toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde belirlenmiş olduğunu müşahede ediyoruz.

Kur’an anlayışında ise ilk merhalede öğretimin dikkate alması gereken ilk şeyin, dini ilke ve esaslarını, mebd’e ve me’adını tanıma, anlama ve yaşamda uygun bir hedefin belirlemesi doğrultusunda olması beşeri toplumunun her bir ferdin ihtiyacı sayılmaktadır. Bir sonraki merhalede ise imanlı olan kimseler camia ve bireyin ihtiyacından sayılan bilimleri öğrenmeye mükelleftirler. Bu ihtiyaçlar zaman, mekân ve bireyin niteliklerine göre her şahıs ve toplumla irtibatlı bir şekilde başkalarından farklı olabilir. Bunun teşhisi ise ferdin kendi uhdesindedir.  

Ayrıntılı Cevap

Sorduğunuz soru bir yöntemle sorulmuştur, adeta şunu yansıtmaktadır ki sanki her öğretim sisteminde daha önceden belirlenmiş olan öğretim bağlamındaki ihtiyaçlar, tamamen öğrencilerin ihtiyaçlarının mukabilinde karar kılınmıştır.  Ama bilinmelidir ki realitedeki gerçek sizin öncül faraziyesine muhaliftir.

Beşeri olan her camiada tabii ve doğal olarak üstatların, eğitimcilerin ve hakeza camianın yöneticiliğini üstlenmiş kadro tarafından o camianın “eğitim ve öğretim” bağlamındaki çerçevesini birinci merhalede zaruri olan ihtiyaçları doğrultusunda tayin ve tedvin ediliyor. “Eğitim ve öğretim” bağlamında çizilen genel çerçeveyi dikkate aldığımızda, bu çerçevenin hatlarının öğrencinin ihtiyaçlarına veya toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde belirlenmiş olduğunu müşahede ediyoruz. Elbette öğrencilerden birisi mevcut öğretim çerçevesini kendi ihtiyacıyla uyum içinde değil bilakis ihtiyacının mukabilinde çizildiğini his edebilir. Dolayısıyla öğretim metinlerinde (ders kitaplarında) yazılan konuların kendi ihtiyaçlarına cevap vermediği şeklinde algılayabilir.

Bu Bağlamda Üç Noktaya Dikkat Etmek Kayda Değerdir:

  1. Bazen öğrenciler sahip oldukları yetersiz tecrübelerden dolayı kendi asıl ve birincil konumda olan ihtiyaçlarından gafil kalıp yalancı ihtiyaçlara sahip olduklarını his edebilirler. Öğretim ve eğitim sistemini bütün öğrencilerin tek tek ihtiyaçlarını bertaraf edecek ve bütün bu ihtiyaçlara cevap verebilecek bir şekilde programlandırmak imkânsızdır. Bu esasa binaen üstatların ve öğretim görevlilerin görevidir ki, evvela: Öğretim metnine olan ihtiyacın delilini öğrencilere açıklamalarıdır ve bu vesileyle öğrenciler için bu metin bağlamında gereken itici iç güdüyü meydana getirebilirler ve getirmeliler. Saniyen: eğer öğrencilerin yeni talep ve ihtiyaçları gerekçelere dayalıysa öğrencilerin ihtiyaçlarını bertaraf etmek ve gerekirse yeni öğretim metnini meydana getirmek için gerekeni yapmalılar.
  2.   Kur’an anlayışında ise ilk merhalede öğretimin dikkate alması gereken ilk şeyin, dini ilke ve esaslarını, mebd’e ve me’ad’ını tanıma, anlama ve yaşamda uygun bir hedefin belirlemesi doğrultusunda olması beşeri toplumunun her bir ferdin ihtiyacı sayılmaktadır. Peygamberlerin gönderiliş felsefesinin temeli de insanlığın bu fıtri ve genel ihtiyaçlarını gidermektir.[1] Bir sonraki merhalede ise imanlı olan kimseler camia ve bireyin ihtiyacından sayılan bilimleri öğrenmeye mükelleftirler. Bu ihtiyaçlar zaman, mekân ve bireyin niteliklerine göre her şahıs ve toplumla irtibatlı bir şekilde başkalarından farklı olabilir. Bunun teşhis edilmesi de yine ferdin kendi uhdesindedir. Ama Kur’an ayetlerinin bütününden istifade edilen şey ise şudur:

2-1. Camianın ihtiyaçlarını gidermek için dini olmayan bilimlerin öğrenilmesi hiçbir işkâlı olmamakla kalmıyor. Bilakis bu bilgilerin öğrenilmesi gerekli ve vaciptir. Hata Allah u Teâlâ bu bilimlerden bir kısmını doğrudan doğru peygamberlerinin güdümüne sunmuştur.[2]

2-2. sürekli bu dikkate sahip olmak gerekir ki, fert ve bireylerin sahip oldukları niteliklerine dikkatle öğretime bakmak gerekir ki öğretimin verileri daha münasip olabilsin ve ömürlerinin telef olunması önlenilmiş olsun. Örneğin; Şiirin kendisi haram olmamakla birlikte şiirin kaide ve kurallarını başkalarına öğretebilinir. Ama peygamberin sahip olduğu kişiliği şiiri kendisine öğretecek konumun çok çok fevkindedir. “Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır”.[3] Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) Müslümanlar için en iyi örnek olan bir kimse olduğuna dikkatle[4] onun takipçileri de ömürlerini ve kendi ve diğerlerinin ihtiyaçlarını öyle bir şekilde programlandırmaları gerekir ki azami derecede ömürlerinden yararlanabilsinler.

  1. Yukarıda açıklananlara ve hakeza öğretim metinlerinin daha önceden genel bir bakış açısıyla ve öğrencilerin tek tek bireye has olan ihtiyaçlar göze almaksızın tayin edildiğine dikkatle milli eğitim tarafından belirlenen metinlere kendilerini mahdut kılmamaları gerekmektedir. Bilakis kendi meyillerine ve ihtiyaçlarına göre ve düşünür ve tecrübeli kişilerle müşavere ederek öğretim metinlerinin yanı sıra kendi ihtiyaçlarını giderecek kitaplar ve araştırmaları takip etmeleri lazım. Zira İslami camiada sırasıyla “öğrtim” ve “eğitim” gerekli olduğu gibi her düşünür kişi de kendi ilminin zekatını verme esasınca ilmini başkalarının ihtiyarine sunması gerekmektedir.[5] Öğrenciler de etkin bir şekilde ortaya çıkarak öğrenmekle öğretim metinlerinde yeni ve gerekli ihtiyaçları gidermek bağlamında olmayan konuları araştırıp bahis konusu etsinler ve kendilerini daha önceden belirlenmiş olan metinlerin konularına sınırlı kılmasınlar. Şu noktaya dikkat etmelidirler ki ilim öğrenmekten daha ziyade araştırmakla elde edilir.[6] Başka bir beyanla “öğretim” bağlamında yenilikçilik ve üretim okutucu ve eğiticinin elindedir ama araştırmada ise yenilikçilik ve üreticilik öğrencinin elindedir. İkinci türden olan ilim için çabalar daha güçlü itici iç güdülere haiz olması gerek.

Elbette ilmi kurumlar muvazzaftırlar ki gerekli olan sabit ders kitaplarını hazırlamakla birlikte öğrenciler için fırsatlar doğurmaları gerekmektedir ta ki öğrenciler kendi sabit olmayan ihtiyaçlarını da bu doğrultuda giderebilsinler.

 


[1] Bakara, 129; Ali İmran, 164;  Cuma, 2 ve…

[2]Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz”?, (Enbiya, 80); “Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik”, (Sebe, 10). 

[3] Yasin, 69.

[4]Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır”. (Ahzap, 21).

[5] KULEYNİ, Muhammed b. Yakup, “el-Kafi”, Tahran: darul kitabil islamiye, 1365, hicri şemsi, c. 1, s. 41.

[6] A.g.e., s. 17.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar