Gelişmiş Arama
Ziyaret
6318
Güncellenme Tarihi: 2009/11/13
Soru Özeti
Öğretim ile ilgili Kur’an’ın görüşü nedir? Acaba öğretim öğrencilerin ihtiyaçlarına göre mı olmalı?
Soru
Öğretim hakkında Kur’an’ın görüşü nedir? Yoksa öğretim bağlamındaki ihtiyaçlar daha önceden mi belirlenmiş midir? Başak bir ifadeyle öğretimde öğrencilerin ihtiyaçları ne kadar dikkate alınıyor?
Kısa Cevap

Beşeri olan her camiada tabii ve doğal olarak üstatların, eğitimcilerin ve hakeza camianın yöneticiliğini üstlenmiş kadro tarafından o camianın “eğitim ve öğretim” bağlamındaki çerçevesini birinci merhalede zaruri olan ihtiyaçları doğrultusunda tayin ve tedvin ediliyor. “Eğitim ve öğretim” bağlamında çizilen genel çerçeveyi dikkate aldığımızda, bu çerçevenin hatlarının öğrencinin ihtiyaçlarına veya toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde belirlenmiş olduğunu müşahede ediyoruz.

Kur’an anlayışında ise ilk merhalede öğretimin dikkate alması gereken ilk şeyin, dini ilke ve esaslarını, mebd’e ve me’adını tanıma, anlama ve yaşamda uygun bir hedefin belirlemesi doğrultusunda olması beşeri toplumunun her bir ferdin ihtiyacı sayılmaktadır. Bir sonraki merhalede ise imanlı olan kimseler camia ve bireyin ihtiyacından sayılan bilimleri öğrenmeye mükelleftirler. Bu ihtiyaçlar zaman, mekân ve bireyin niteliklerine göre her şahıs ve toplumla irtibatlı bir şekilde başkalarından farklı olabilir. Bunun teşhisi ise ferdin kendi uhdesindedir.  

Ayrıntılı Cevap

Sorduğunuz soru bir yöntemle sorulmuştur, adeta şunu yansıtmaktadır ki sanki her öğretim sisteminde daha önceden belirlenmiş olan öğretim bağlamındaki ihtiyaçlar, tamamen öğrencilerin ihtiyaçlarının mukabilinde karar kılınmıştır.  Ama bilinmelidir ki realitedeki gerçek sizin öncül faraziyesine muhaliftir.

Beşeri olan her camiada tabii ve doğal olarak üstatların, eğitimcilerin ve hakeza camianın yöneticiliğini üstlenmiş kadro tarafından o camianın “eğitim ve öğretim” bağlamındaki çerçevesini birinci merhalede zaruri olan ihtiyaçları doğrultusunda tayin ve tedvin ediliyor. “Eğitim ve öğretim” bağlamında çizilen genel çerçeveyi dikkate aldığımızda, bu çerçevenin hatlarının öğrencinin ihtiyaçlarına veya toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde belirlenmiş olduğunu müşahede ediyoruz. Elbette öğrencilerden birisi mevcut öğretim çerçevesini kendi ihtiyacıyla uyum içinde değil bilakis ihtiyacının mukabilinde çizildiğini his edebilir. Dolayısıyla öğretim metinlerinde (ders kitaplarında) yazılan konuların kendi ihtiyaçlarına cevap vermediği şeklinde algılayabilir.

Bu Bağlamda Üç Noktaya Dikkat Etmek Kayda Değerdir:

  1. Bazen öğrenciler sahip oldukları yetersiz tecrübelerden dolayı kendi asıl ve birincil konumda olan ihtiyaçlarından gafil kalıp yalancı ihtiyaçlara sahip olduklarını his edebilirler. Öğretim ve eğitim sistemini bütün öğrencilerin tek tek ihtiyaçlarını bertaraf edecek ve bütün bu ihtiyaçlara cevap verebilecek bir şekilde programlandırmak imkânsızdır. Bu esasa binaen üstatların ve öğretim görevlilerin görevidir ki, evvela: Öğretim metnine olan ihtiyacın delilini öğrencilere açıklamalarıdır ve bu vesileyle öğrenciler için bu metin bağlamında gereken itici iç güdüyü meydana getirebilirler ve getirmeliler. Saniyen: eğer öğrencilerin yeni talep ve ihtiyaçları gerekçelere dayalıysa öğrencilerin ihtiyaçlarını bertaraf etmek ve gerekirse yeni öğretim metnini meydana getirmek için gerekeni yapmalılar.
  2.   Kur’an anlayışında ise ilk merhalede öğretimin dikkate alması gereken ilk şeyin, dini ilke ve esaslarını, mebd’e ve me’ad’ını tanıma, anlama ve yaşamda uygun bir hedefin belirlemesi doğrultusunda olması beşeri toplumunun her bir ferdin ihtiyacı sayılmaktadır. Peygamberlerin gönderiliş felsefesinin temeli de insanlığın bu fıtri ve genel ihtiyaçlarını gidermektir.[1] Bir sonraki merhalede ise imanlı olan kimseler camia ve bireyin ihtiyacından sayılan bilimleri öğrenmeye mükelleftirler. Bu ihtiyaçlar zaman, mekân ve bireyin niteliklerine göre her şahıs ve toplumla irtibatlı bir şekilde başkalarından farklı olabilir. Bunun teşhis edilmesi de yine ferdin kendi uhdesindedir. Ama Kur’an ayetlerinin bütününden istifade edilen şey ise şudur:

2-1. Camianın ihtiyaçlarını gidermek için dini olmayan bilimlerin öğrenilmesi hiçbir işkâlı olmamakla kalmıyor. Bilakis bu bilgilerin öğrenilmesi gerekli ve vaciptir. Hata Allah u Teâlâ bu bilimlerden bir kısmını doğrudan doğru peygamberlerinin güdümüne sunmuştur.[2]

2-2. sürekli bu dikkate sahip olmak gerekir ki, fert ve bireylerin sahip oldukları niteliklerine dikkatle öğretime bakmak gerekir ki öğretimin verileri daha münasip olabilsin ve ömürlerinin telef olunması önlenilmiş olsun. Örneğin; Şiirin kendisi haram olmamakla birlikte şiirin kaide ve kurallarını başkalarına öğretebilinir. Ama peygamberin sahip olduğu kişiliği şiiri kendisine öğretecek konumun çok çok fevkindedir. “Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır”.[3] Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) Müslümanlar için en iyi örnek olan bir kimse olduğuna dikkatle[4] onun takipçileri de ömürlerini ve kendi ve diğerlerinin ihtiyaçlarını öyle bir şekilde programlandırmaları gerekir ki azami derecede ömürlerinden yararlanabilsinler.

  1. Yukarıda açıklananlara ve hakeza öğretim metinlerinin daha önceden genel bir bakış açısıyla ve öğrencilerin tek tek bireye has olan ihtiyaçlar göze almaksızın tayin edildiğine dikkatle milli eğitim tarafından belirlenen metinlere kendilerini mahdut kılmamaları gerekmektedir. Bilakis kendi meyillerine ve ihtiyaçlarına göre ve düşünür ve tecrübeli kişilerle müşavere ederek öğretim metinlerinin yanı sıra kendi ihtiyaçlarını giderecek kitaplar ve araştırmaları takip etmeleri lazım. Zira İslami camiada sırasıyla “öğrtim” ve “eğitim” gerekli olduğu gibi her düşünür kişi de kendi ilminin zekatını verme esasınca ilmini başkalarının ihtiyarine sunması gerekmektedir.[5] Öğrenciler de etkin bir şekilde ortaya çıkarak öğrenmekle öğretim metinlerinde yeni ve gerekli ihtiyaçları gidermek bağlamında olmayan konuları araştırıp bahis konusu etsinler ve kendilerini daha önceden belirlenmiş olan metinlerin konularına sınırlı kılmasınlar. Şu noktaya dikkat etmelidirler ki ilim öğrenmekten daha ziyade araştırmakla elde edilir.[6] Başka bir beyanla “öğretim” bağlamında yenilikçilik ve üretim okutucu ve eğiticinin elindedir ama araştırmada ise yenilikçilik ve üreticilik öğrencinin elindedir. İkinci türden olan ilim için çabalar daha güçlü itici iç güdülere haiz olması gerek.

Elbette ilmi kurumlar muvazzaftırlar ki gerekli olan sabit ders kitaplarını hazırlamakla birlikte öğrenciler için fırsatlar doğurmaları gerekmektedir ta ki öğrenciler kendi sabit olmayan ihtiyaçlarını da bu doğrultuda giderebilsinler.

 


[1] Bakara, 129; Ali İmran, 164;  Cuma, 2 ve…

[2]Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz”?, (Enbiya, 80); “Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik”, (Sebe, 10). 

[3] Yasin, 69.

[4]Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır”. (Ahzap, 21).

[5] KULEYNİ, Muhammed b. Yakup, “el-Kafi”, Tahran: darul kitabil islamiye, 1365, hicri şemsi, c. 1, s. 41.

[6] A.g.e., s. 17.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • cennetlikler Gilmanlardan nasıl istifade ediyorlar?
    6941 Tefsir 2015/06/18
    “Gulam” sözcüğünün lügatteki anlamı hizmetçi ve Gilman da “gulam”ın çoğuludur.[1] Kuranı kerim cennetlikler için şöyle buyuruyor: “Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar”.[2] Bu ayeti kerime cennetteki hizmetçileri tavsif etme makamında ve oradaki hizmetçilerin niteliklerini beyan ederek şöyle ...
  • “Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde yıldız ile ağaç secde ediyor diyor ve bundan bahis edilmektedir, onların secde etiklerinden maksat nedir?
    16509 Tefsir 2012/04/07
    Necm yıldız anlamındadır. Bazen de sapı (sake) olmayan ot anlamına gelir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (saka) olmayan bitki anlamına gelmektedir. Bu kelime asıl itibarıyla çıkmak (tuluu) anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkileri için “necm” kelimesi kollanılıyor ise bitkilerin yer altından ...
  • Hz. İbrahim’in gerçek babası kimdir?
    76445 تاريخ بزرگان 2011/07/21
    Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:1. Hz. İbrahim’in babası ile ilgili bölüm2. Tüm peygamberler ile ilgili bölümBirinci bölümdeki soruyla ilgili olarak iki bakış vardır:1. Ehli Sünnet’e mensup bir grup Hz. İbrahim’in babasının putperest ve ...
  • Kur’an’ın benzerini getirdiğini iddia edenler hakkında kim hakemlik yapabilir?
    6130 Kur’anî İlimler 2011/07/28
    Her alanın hakemlik yapan ve görüş belirten uzmanları vardır. Kur’an gibi bir kitap, hatta onun surelerine benzer bir sure getirdiğini iddia eden kimse(ler) hakkında hakemlik yapmak ve böyle bir  iddiayı incelemek, Kur’an’ın edebiyat, maani-beyan, bedi’ vs. alanlarında uzmanlığı olan kimselerin işidir. Kur’an, İslam Peygamberinin ebedi mucizesidir. Daha ...
  • İnsan üzerinde mayo varken yüzme havuzunda irtimasî gusül alırsa, aldığı gusül doğru mudur?
    16054 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    İlmihallerdeki iki meseleye dikkat etmek yanıta ulaşmanız için size kolaylık sağlayabilir:1. İnsan eğer irtimasî gusülde irtimasî gusül niyetiyle tüm bedeni suyun altına girecek şekilde tedricen suyun içine girerse kendisinin guslü doğrudur.[1] İhtiyat onun bir defada suya girmesindedir.2. İrtimasî gusülde eğer tüm beden suyun altında olursa
  • Ferdi namaz cemaat namazıyla birleştirilebilir mi? (Merciim rehberdir)
    5620 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Ferdi namaz cemaat namazıyla birleştirilemez; elbette insan farz bir namazı kılma esnasında cemaat namazı kılınmaya başlarsa, eğer üçüncü rekata girmemişse ve namazı bitirdikten sonra cemaat namazına yetişemeyeceğinden korkarsa, namazı müstehap bir namaz niyetiyle iki rekat olarak tamamlayıp cemaate yetişmesi müstehaptır. Eğer müstehap namazı tamamlamayla da cemaate ulaşamıyorsa, müstehap namazı ...
  • İslam, bilimle din arasındaki çelişkiyi nasıl hallediyor?
    10133 Din Felsefesi 2011/11/12
    Dinle bilimin çelişmesi konusu ithal bir konu olup Hıristiyanlığı ilgilendirmektedir. Din-î Mübin-î İslam’ın bu meseleyi halletmesi hususuna geçmeden önce birkaç noktayı göz önüne almak gerekir:1- Bir konu genel olarak dine dayandırıldığında onun, bilimle din arasında muhalefet olduğu düşüncesini uyandırmaması için dini metinlerdeki mukayyet ...
  • Günahın hakikati nedir. Ve günahın insan ruhunda etkisi nedir?
    11215 Pratik Ahlak 2008/04/10
    Bu sorunun cevabını dört bölümde inceleyelim;1 Günahı Hakikati:Günah: sözlük manasıyla isyan demektir. Baş kaldırma, hata, Mevla’nın emir ve yasaklarına muhalefet etmek manalarına da gelmektedir.Günah işleyen kul şehvetini ...
  • Neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu) vb. gibi isimler seçiyorlar? Oysa Allah buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin ve benim kulum olun.’
    9015 Eski Kelam İlmi 2010/08/14
    1- Kul (Abd) kelimesininArapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine ...
  • Tılsım ve sihre karşı koymanın yolu nedir?
    30852 Pratik Ahlak 2011/08/20
    Tılsım ve sihir bir hurafe değildir ve etkileri vardır. Ama herkesin tılsım yapma gücü yoktur. Tılsım yapmayı bildiğini iddia edenlerin birçoğu sözlerinde sadık değillerdir. Bilakis bunu diğerlerini dolandırmak ve kendi geçimlerini sağlamak için uydurmaktadırlar. Büyü ve tılsımı batıl etmenin en iyi yolu Allah'a tevekkül etmek ve Kuran-ı ...

En Çok Okunanlar