Gelişmiş Arama
Ziyaret
10484
Güncellenme Tarihi: 2015/04/11
Soru Özeti
Kızın baba izni olmadan evlilik yapması doğru mudur? Eğer evlilik yapmış ve şimdi boşanma kastı varsa ne yapmalıdır?
Soru
Kaç yıl önce babamın izni olmadan evlilik yaptım. Elbette sonraları bazı şartlar sunarak razı oldu. Şu anda aradan kaçyıl geçti ve aramızda hiçbir karı koca ilişkisi söz konusu olmadı ve ayrılmak istiyoruz. Bizim yapmış olduğumuz evlilik ve şu anda boşanmamız İslam hukuku açısından doğru ve sahih midir? Elbette şuan da ailen bu boşanma kararına razı değildir.
Kısa Cevap

 Selam aleykum; öncelikle hükmü öğrenmek ve doğru olanı yapmak istediğiniz için teşekkür eder; hayatınızda başarılar ve saadet dileriz.

İslam dininde ve hak yolu olan Ehlibeyt mektebinde buluğa ermiş ve reşit olmuş yani kendi maslahatını teşhis verebilen kız evlenmek istediğinde bakireyse babasından veyahut büyük babasından izin alması gerekir. Eğer babası veya büyük babası hayatta değilse veya ortada yoklarsa veyahut izin almak mümkün değilse kızında evlilik yapmaya ihtiyacı varsa babasından veya büyük babasından izin alması şart değildir. Ayrıca bekareti daha önce yaptığı evlilik yoluyla bozulmuşsa baba ve büyük baba izni yeniden evlilik yapmak için gerekli değildir. Ama eğer bekareti şüpheli cinsel ilişki veya zina yoluyla bozulmuşsa sünnet olan ihtiyat evlilik için izin almasıdır.[1] [2]

Eğer siz baba izni olmadan evlilik yapmışsanız aşağıda ismi zikredilen taklit mercilerden verilen fetvaya amel ediniz.[3]

Ayetullah uzma Seyit Ali Hamaney: Bakire kızın evliliği vacip olan ihtiyat gereği babasının veya büyük babasının izniyle olmalıdır. Eğer evlilik baba veya büyük baba izni olmadan gerçekleşmişse bir şekilde baba izni alınmalıdır. Eğer bu mümkün değilse geçici evlilik yapılmışsa süre erkek tarafından bağışlanmalı ve ayrılmalıdırlar. Eğer daimi evlilikse talak verilerek boşanılmalıdır.

Ayetullah Mekarim Şirazi: Mümkünse babanın izni kazanılmalıdır. Aksi taktirde bu evlilik akti sakıncalıdır ve vacip olan ihtiyat erkeğin gecici evlilikte süreyi bağışlaması ve ayrılmaları gerekmektedir. Eğer daimi evlilikse talak verilerek boşanılmalıdır.

Ayetullah Safi Gulpeygani: Bende’nin bu konuda görüşü vacip olan ihtiyat gereği bakire ve baliğ kızın nikah kıyması için baba veya büyük baba izni şarttır. Eğer izinsiz evlilik gerçekleşmişse ihtiyat gereği erkek talak vermelidir. Daha sonra evlenmek isterlerse baba veya büyük babadan izin alınarak nikah kıymalıdırlar. Elbette eğer baba izni alınmadan evlilik gerçekleşmişse baba bu evliliğe karşı çıkmaz ve razı olursa okudukları nikah yeterlidir.

Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani:

İhtiyata uygun olan reşide bakire kızın nikah için baba izni almasıdır. Elbette bu şart nikah akdinin sıhhat şartı değildir.

Eğer baba izninin reşide bakire kız için nikah şartı olduğu kabul edilecek olunursa iznin daha sonra dahi tahakkuk bulması halinde nikah sahih olacaktır.

Her halükarda mevzu bahis olan soruda talak söz konusuysa talak için aile rızası ve izni gerekmez.

Buna binaen eğer baba izni alarak evlenmişseniz veya Ayetullah Seyit Ali Hamaney, Safi Gulpeygani ve Mehdi Hadevi Tahrani’nin görüşü üzere evlilikten sonra baba rızayet göstermişse evliliğiniz sahihtir. Dolayısıyla eşinizden boşanmanızda bir sakınca yoktur. Soruda ifade ettiğiniz üzere şimdiye kadar eşinizle cinsel birliktelik yaşamadığınız ve birlikte olmadığınız için eşiniz talak verdikten ve boşandıktan sonra idde beklemenize gerek yoktur.[4]

Elbbette dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta: boşanma İslam dininde Allah Teala’nın bir anlamda izin verdiği ancak gerçekleşmesinden hoşnut olmadığı bir ameldir.

Her halükarda hayırlı olan mümkün olduğunca ve sizi zora sokmadığı sürece toplumsal ve ailevi hassasiyetleri göz önünde bulundurmanızdır. Eğer boşanma kararı almışsanız ebeveynlerinizi kırmadan ve incitmeden onları razı etmeye çalışın.

Konuyla ilgili daha fazla inceleme yapabileceğiniz dizin:

Geçici ve daimi evlilikte kızın baba iznine gerek olmasının felsefesi, 2073, site:2125.

Fetva sitesi link.

 

 

 

 

[1] Tevzuh’ul-Mesail (el-mehşi lil-İmam’ul-Humeyni), 2.c, 458-459.s

[2] 3923 nolu, site:4209’den iktibas edilmiştir.

[3] Ayetullah Seyit Ali Hamaney, Safi Gulpeygani, Mekarim Şirazi ve Mehdi Hadevi Tahrani’nin ofisinden fetva alınmıştır.

[4] Tevzuh’ul-Mesail (el-mehşi lil-İmam’ul-Humeyni), 2.c, 529.s

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar