Gelişmiş Arama
Ziyaret
18614
Güncellenme Tarihi: 2010/01/16
Soru Özeti
Şeytan ne zaman ve kaç defa feryat etmiştir?
Soru
Şeytan ne zaman ve kaç defa çığlık atmış ve feryat etmiştir?
Kısa Cevap

Bu soruya cevap vermeden önce soruyu yönelten beyefendiye, şeytanın, insanın saadete, kemale ve Allah’ın rızasına ulaşmasındaki en büyük yeminli düşmanı olduğunu ve onunla mücadele etme yollarını öğrenmenin önemli olduğuna dikkat edilmesinin gerekliliğini hatırlatmak isteriz.

“Şeytan” “Şerli” anlamına gelmektedir ve İblise şerrinden dolayı şeytan denmektedir. İnsanların en büyük ve en belirgin düşmanı olan Şeytan gizlide insanların kalplerine verdiği vesveseler sayesinde onları kendi yoluna çağırmaktadır. Şeytanın açık düşmanlığından dolayı Allah-u Teâlâ insanlara şöyle buyurmaktadır: “Eğer Şeytan tarafından sana bir vesvese gelirse Allah’a sığın”.

Buradan, Şeytanın amacına ulaşmasını engelleyen her şeyin, onun rahatsız olmasına ve feryat etmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz.

İmam Cafer Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “İblis dört olay yüzünden dört defa feryat etmiştir: Allah-u Teâlâ’nın lanetine uğradığı gün, yeryüzüne indirildiği gün, Hz. Muhammed (s.a.a.)’in peygamberliğe seçildiği gün ve Fatiha Suresinin nazil olduğu gün.”

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki soruya cevap vermeden önce bazı noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir:

1-) Şeytan kelimesi “Ştn” kökünden gelmektedir ve “Şatin” pis ve alçak anlamına gelmektedir. Şeytan; insan, cin veya diğer canlılardan asi ve itaatten kaçan varlıklara denmektedir. Aynı şekilde haktan uzak şerli ruha da denmektedir. Aslında bunların hepsi ortak bir yönde birleşmektedir.[1]

2-) Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, zaten o kâfirlerden idi.”[2]

Bu ayete göre, İblis cinlerdendir ve ibadetinin çok olmasından dolayı meleklerin içinde ibadet etmekteydi. Ama ayet ve rivayetlerin zahir ve batınından onun gerçekten iman etmediği anlaşılmaktadır: “zaten o kâfirlerden idi”[3]; çünkü gerçek ibadet bizim kendi meylimize göre değil Allah’ın istediğine göre amel etmektir. İblis, Allah’a secde etmeye razıydı ama Hz. Âdem (a.s.)’e secde etmeye razı değildi ve bu onun tekebbürlü ve kendini beğenme ruhuna sahip olmasından kaynaklanmaktadır ve bu sıfat onun bedbaht ve helak olmasına sebep olmuştur. İblis, ibadet etmekteydi ama ilahi emirler karşısında kulluk ve ibadet ruhuna sahip değildi. Meleklerin başarılı ve Şeytanın ise yenik ve lanetlenmesine sebep olan bu büyük imtihanda İblisin üç temel sapıklığa bulaştığı görülmektedir:

—Amelde sapıklık; Allah’ın emrine itaatsizlik ve bu onun fasık olmasına neden olmuştur.[4]

—Ahlaki sapıklık; cennetten kovularak cehennemlik olmasına neden olan tekebbür sıfatıdır.[5]

—İnanç sapıklığı; (zaten o kâfirlerden idi)[6] Allah’ın ilahi adaletini inkâr etti.[7]

3-) İnsanların en büyük ve en açık düşmanı olan Şeytan gizlide insanların kalplerine verdiği vesveseler sayesinde onları kendi yoluna çağırmaktadır[8] ve insanların kötü amellerini onlara güzel göstermektedir.[9]

 

4-) Şeytan; ayet, rivayet ve diğer semavi kitaplarda geçen haberlerde insanın, aldatıcı ve saptırıcı en büyük düşmanı olarak tanıtılmıştır. Kur’an-ı Kerim insanlara şöyle tavsiyede bulunmaktadır: “Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.”[10]

Başka bir ayette ise şöyle buyrulmaktadır: “Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz”.[11] Hatta Şeytanın kendisi insanları saptıracağına dair Allah’a yemin etmiştir.[12]

Bu yüzden ve Şeytanın açık düşmanlığını dikkate aldığımızda, Allah-u Teâlâ insana şöyle tavsiyede bulunmaktadır: “Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir”.[13]

 

5-) Şeytanın bu özelliklerini söyledikten sonra şöyle bir soru zihinlere gelebilir: Allah-u Teâlâ’nın Şeytanı yaratma felsefesi nedir?

Bu sorunun cevabında, öncelikle Allah-u Teâlâ Şeytanı, Şeytan olarak yaratmamıştır. Çünkü Şeytan yıllarca meleklerle beraber temiz fıtrat üzerineydi ve özgür olduktan sonra isyan ederek bu bulunduğu konumu kötü yönde kullanmıştır.

Sonra yaratılış düzeni açısından şeytanın varlığı, hak yolu takip etmek isteyen imanlı kimseler için zararlı değildir. Tam tersine onların ilerlemesi için bir vesiledir. Yani insan güçlü bir düşmanın karşısında yer almadığı sürece kendi gücünü ve yeteneklerini kullanamaz.[14]

Kur’an-ı Kerim Şeytanı, ümmetlerin imtihan edilme vesilesi olarak tanıtmaktadır ve Şeytan vermiş olduğu vesveselerle hak ve hak ehli için ortamı bozmakta ve onların imtihan olmalarına vesile olmaktadır: “(Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler”.[15]

Yukarda söylediklerimizin toplamından şöyle bir sonuç çıkartabiliriz; Şeytanın amacına ulaşmasını engelleyen her şeyin, onun rahatsız olmasına ve feryat etmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü hadis ve rivayetlerde iblisin dört yerde feryat ettiği geçmektedir:

—Hz. Âdem (a.s.)’e secde etmediği, büyüklendiği ve haset ettiği için Allah-u Teâlâ’nın lanetine uğradığı gün.

—İlahi emre uymadığı için Allah’ın dergâhından kovularak yeryüzüne indirildiği gün.

—Hz. Muhammed (s.a.a.)’in Allah-u Teâlâ tarafından insanların hidayeti için son peygamber olarak peygamberliğe seçildiği gün.

—Fatiha Suresinin Peygamber (s.a.a.)’in kalbine indirildiği gün.[16]

Çünkü bu dört husus insanların hidayet ve ilerlemesindeki en önemli olaylar olabilir.



[1] Numune Tefsiri, c: 1, s: 191–192.

[2] Bakara Sûresi, 34. ayet.

[3] Aynı ayet.

[4] “Rabbinin emrinden dışarı çıktı.”, Kehf Suresi, 50. ayet.

[5] “Bak, büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!”, Zümer Suresi, 72. ayet.

[6] Bakara Suresi, 34. ayet.

[7] Kıraati, Muhsin, Nur tefsiri, c: 1, s: 103–104.

[8] “O gizlice vesvese verenin şerrinden”, Nas Suresi, 4. ayet.

[9] “Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş.”, eml Suresi, 24. ayet.

[10] A’raf Suresi, 27. ayet.

[11] Zuhruf Suresi, 36. ayet.

[12] Sa’d Suresi, 82 ve 83. ayet.

[13] A’raf suresi, 200. ayet.

[14] A’raf suresi, 193 ve 194. ayet.

[15] Hac Suresi, 53. ayet.

[16] Bihar-ul Envar, c: 11, s: 145; İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “İblis dört olay üzünden dört defa feryat etmiştir: Allah-u Teâlâ’nın lanetine uğradığı gün, yeryüzüne indirildiği gün, Hz. Muhammed (s.a.a.)’in peygamberliğe seçildiği gün ve Fatiha Suresinin nazil olduğu gün.”

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar