Gelişmiş Arama
Ziyaret
7662
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Merhaba, duyduğuma göre, eğer insanlar Ali hakkında (a. s.) var olan bazı konuları ve kerametleri bilseler, Allah'ı inkar ederler ve (meazallah) O'nun Allah olduğunu söylerler. Acaba böyle bir şey doğrumudur? Bunu, kimin söylediğini bilmek istiyorum. Ben bir yerde, sıhhatinden emin olmadığım halde bu sözü peygamberimizden (s.a.a.) olduğunu söyledim. Şimdi bunu yapmakla peygamberimize yalan bir sözümü isnat ettim? Lütfen cevabı email adresime gönderin ve bu hususta bana yardım edin. Peygamberimize (s.a. a.) yalan bir sözü nisbet vermekten çok korkuyorum. Teşkkürler
Soru
Merhaba, duyduğuma göre, eğer insanlar Ali hakkında (a. s.) var olan bazı konuları ve kerametleri bilseler, Allah'ı inkar ederler ve (meazallah) O'nun Allah olduğunu söylerler. Acaba böyle bir şey doğrumudur? Bunu, kimin söylediğini bilmek istiyorum. Ben bir yerde, sıhhatinden emin olmadığım halde bu sözü peygamberimizden (s.a.a.) olduğunu söyledim. Şimdi bunu yapmakla peygamberimize yalan bir sözümü isnat ettim? Lütfen cevabı email adresime gönderin ve bu hususta bana yardım edin. Peygamberimize (s.a. a.) yalan bir sözü nisbet vermekten çok korkuyorum. Teşkkürler
Kısa Cevap

İşaret etmiş olduğunuz rivayet hadis içerikli kaynak kitaplarda yoktur. Ancak buna yakın mana içeren bazı hadisler, değişik kanallarla ve çeşitli kaynaklarda nakil edilmiş bulunmaktadır. Burada usuli-kafi kitabında geçen bu hadislerden birine kısaca işaret ediyoruz.

Ebu Basir şöyle diyor: Bir gün peygamberimiz (s.s.a.) oturmuştu. Aniden müminlerin emiri Ali (a.s.) geldi. Peygamberimiz (s.a. a.) onu muhatap alarak şöyle buyurdular: "Sen Meryem'in oğlu İsa gibisin. Eğer Hıristiyanların İsa hakkında söylemiş olduklarının aynısını, ümmetimden bazı guruplar da senin hakkında söyleyeceklerinden korkum olmamış olsaydı seninle ilgili bazı gerçekleri söyleyecektim ki insanlar arasından geçerken senin ayaklarının altındaki toprağı teberrük  etmeden geçemez olurdun."

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda işaret etmiş olduğunuz hadisin aynısı kaynaklarımızda bulmadık. Ancak içerik olarak ona benzer değişik kanallarla ve çeşitli kaynaklarda bazı hadisler rivayet edilmiştir. Burada, “usul’i- kâfi” adlı hadis kitabında yer alan bu hadislerden birini aktarıyoruz.

Ebu Basir şöyle diyor: Bir gün peygamberimiz (s.s.a.) oturmuştu. Aniden müminlerin emiri Ali (a.s.) geldi. Peygamberimiz (s.a. a.) onu muhatap alarak şöyle buyurdular: "Sen Meryem'in oğlu İsa gibisin. Eğer Hıristiyanların İsa hakkında söylemiş olduklarının aynısını, ümmetimden bazı guruplar da senin hakkında söyleyeceklerinden korkum olmamış olsaydı seninle ilgili bazı gerçekleri söyleyecektim ki insanlar arasından geçerken senin ayaklarının altındaki toprağı teberrük etmeden geçemez olurdun."

Bazıları, “Peygamber, amcasının oğlu olan Ali için örneklik bakımından İsa'dan daha düşük bir mertebeye razı olmuyor" dedikler. Bu esnada şu ayeti kerime nazil oldu: " Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar. “Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?” dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur. İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık.." [1] Ravi, devamında şöyle diyor: Haris Bin Amır Fihri sinirlendi ve dedi; Allahım! Eğer bu hüküm doğruysa ve senin katında, Beni Haşim tıpkı padişahlığın geleneği gibi, ümmetin riyasetini birbirinden miras almaları mukadder kılınmışsa, gökten üzerimize taş yağdır veya üzerimize elim bir azap indir. Allah (c.c.), Haris'in söylediğini Peygamberimize (s.a.a.) bildirdi ve bu ayet nazil oldu: “Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir”[2] Peygamberimiz (s.a.a) onu muhatap alarak şöyle buyurdu: “Ey Amır! ya tövbe et yada buradan git.” O, şöyle yanıt verdi; Ey Muhammed! Sahip olduğun şeyden bir kısmını kureyşliler için ayır zira Beni Haşim arap ve acemin nezdinde kerem sahibi ve saygındırlar. Peygamberimiz (s.a.a.) buyurdu: "Bu benim elimden olan bir durum değildir. Bunun Allah'ın elinde olduğunu bilinmesi gerekir."O dedi; Ey Muhammed! Günlüm tövbe etmeyi kabul etmez ama senin yanından gidecem. Sonra devesini getirmelerini istedi ve binip uzaklaştı. Medine yakınlarına geldiğinde başına bir taş parçası iniverip başını yarıp geçti. Bu sırada Peygamberimize (a) vahiy geldi: “Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu”.[3] Sonra Peygamberimiz (s.a.a) etrafındaki münafıklara hitaben şöyle buyurdu: "Sizde dostunuzun arkasından gidin. Onun istediği, başına geldi. Allah u Teala şöyle buyurmaktadır: Onlar (peygamberler Allah'tan) fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı ümitsizce hüsrana uğradı."[4][5] Ayriyeten uygun olan, Kur'an ve masumlardan (a) olan her ibareyi önceden araştırıp ondan sonra nakletmek gerekir.

Ancak kurandan veya masumlardan (a.s.) her hangi bir söz naklediliyorsa, söylenmeden önce dikkatli ve gerekli miktarda incelendikten ve araştırıldıktan sonra nakil edilmesi gerekir olması dikkate şayandır. Ama söz konusu olan bu has konu bağlamında şunu söylemek mümkündür: Nakil ettiğiniz şey bir anlamda manayı nakil etme anlamındadır, hadisin kendisi değil. Bu bağlamda da yapılan nakil eğer hadisin manasına veya anlamına zarar vermiyorsa bir mahzuru yoktur. Bu durumda peygambere (s.a.a.) yalan isnat ettiniz denilemez. Ama bir hususla alakalı bir şeyi nakil ettikten sonra, nakil ettiğiniz şeyin sahih olmadığı ortaya çıkarsa, yanlış yaptığınızı muhataplarınıza bildirmelisiniz.



1 “Ve lemma duribebnü meryeme meselen iza kavmüke minhü yesiddun Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasimun İn hüve illa abdün en'amna aleyhi ve cealnahü meselel li beni israil Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdi yahlüfun”, ( Zuhruf, 57-60).

[2]  Ve ma kanellahü li yüazzibehüm ve ente fihim ve ma kanellahü müazzibehüm ve hüm yestağfirun” (Enfal,33)ç

[3]  Seele sailun bi'azabin vaki'in, Lilkafirne leyse lehu dafi'un, Minallahi ziylme'arici”, (Mearic, 1-3).

[4]Vesteftehu ve habe küllü cebbarin anid”, (İbrahim,15).  

[5] Küleyni, "El'kafi" Tahran: Daru’l-Kutubil-İslamiyye,1365 h.ş.,c.8,s.57

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam evlatlarının adına yapılmış türbelere inanmanın ölçüsü nedir?
    6813 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    İmam evlatlarından maksat Ehl-i Beyt İmamlarının soyundan gelen zatların türbeleridir. Bir çok hadiste Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin gerekli olduğu vurgulanmış ve bu iş için büyük bir sevap ve mükafat vaat edilmiştir.Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin bir örneği de onların mezarlarına saygı göstermek, oraları ziyaret ...
  • Şia'nın Mehdi Muntezer hakkında görüşü nedir?
    10145 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Bu soru çok genel olduğu için, cevapta bu konuyu birkaç yönden ele alıp; İmam Mehdi (ac)'in hayatını, Kur'an ve rivayetlerdeki bilgileri ve son olarak 12. İmamın zuhurunun alametlerini kısaca inceleyeceğiz.On ikinci imamın ismi İslam peygamberinin ismiyle (m h m d) aynıdır ...
  • Neden yeni Müslüman olmuş birisi geçmiş namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmezken doğuştan Müslüman olan birisi eda etmediği namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmektedir?
    2736 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2020/01/19
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12734 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    7622 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    6967 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Haksız yere yemin eden kimsenin akıbeti ne olur?
    12187 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Haksız yere yemin etmenin akıbetinden maksat iki şey olabilir:1- Şer’i ve fıkhi hüküm manasında akıbet.2- Getirdiği sonuçlar manasındaki akıbet. Bu etki dünya veya ahiret etkileri olabilir. Sorudan galiba bu ikinci mana kastedilmektedir.1- Şer’i HükümŞer’i Hüküme göre ...
  • Nur suresinin iniş sebebi nedir?
    30901 Tefsir 2012/05/27
    Nur suresinin bir iniş sebebi yoktur; ama 6 ila 9, 11 ila 16 ve 30 ila 31. ayetlerinin iniş sebebi vardır ve aşağıda bunlara işaret edilecektir: Nur suresinin 6 ila 9. ayetlerinin iniş sebebi: Bu ayetlerin iniş sebebi hakkında İbn. Abbas’tan nakledildiğine göre ...
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8855 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Aşırılık nedir ve ondan nasıl uzak kalınabilir?
    17415 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    “Ğuluv” (aşırılık) sözlükte fazlalık ve uzamak anlamındadır; başka bir ifadeyle had ve ölçüyü aşmaktır veya daha iyi bir tabirle her şeydeki ölçü ve konumdan çıkmak ve öteye geçmek aşırılıktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de aşırılığa şöyle işaret etmektedir: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.” ...

En Çok Okunanlar