Gelişmiş Arama
Ziyaret
14726
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Kur’an’ın bakışında seçilmiş kavmin özellikleri nedir?
Soru
Kur’an’ın bakışında seçilmiş kavmin özellikleri nedir? Kur’an iyi ve ideal bir kavmi nasıl tanıtmakta ve onun için hangi özellikler belirtmektedir?
Kısa Cevap

Seçilmiş kavim ve özellikleri ile irtibatlı olarak Kur’an ayetlerinin incelenmesinden elde edilen neticeler aşağıdaki hususlardan ibarettir:

1. Kur’an-ı Kerim peygamberlerin kavimlerinden hiçbir kavmi her açıdan ideal olarak tanıtmamıştır. Aksine birçok peygamberin kavimlerini yermiş ve cezalandırmıştır.

2. Kur’an-ı Kerim sadece peygamberleri (a.s) ve Hz. Meryem’i (a.s) seçilmiş fertler “Sefve” olarak tanıtmıştır.

3. Her ne kadar Kur’an-ı Kerim birkaç yerde biz İsrail oğullarını diğerlerine üstün kıldık, diye buyurmuşsa da Kur’an’da bu kavimin yerilmesi ve cezalandırılması hakkında belirtilenlerden ve diğer delillerden anlaşıldığı kadarıyla Hak Teâlâ kendi nimetini beyan etme ve kendi fiilini övme makamında bulunmaktadır; yoksa İsrail oğullarının fiilini övmesi diye bir şey söz konusu değildir.

4. Kur’an-ı Kerim sadece peygamberlerin kavimlerinden bir grubu güzel özellikler ile isimle anmaktadır: A. İbrahim (a.s) ve onun iman yoldaşları. B. Peygamberlerin sonuncusu Muhammed (s.a.a) ve onun iman yoldaşları. C. Ashab-ı Kehf. D. Hicret edenler ve hicret eden sığınmacıların yarenleri.

5. Kur’an-ı Kerim genel sıfatlar ile bir takım grupları güzel özellikler ile anmıştır. Hizbullah gibi.

Buna göre; ancak ilahi peygamberlerin takipçisi olan ve Yüce Allah’ın buyruklarıyla amel eden bir kavim, seçilmiş olur.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu yanıtlamada birkaç noktaya değinmemiz gerekmektedir:

1. Kur’an-ı Kerim’de seçilmiş, erdemli kılınmış ve üstün kılınmış gibi kavramlar zikredilmiştir.

2. Seçilmiş kavramı Kur’an’da sadece peygamberler ve ilahi evliyalar hakkında kullanılmıştır: “Allah; Âdem'i, Nûh'u, İbrahim Ailesi'ni, İmran Ailesi'ni seçerek âlemlere üstün kılmıştır.   "[1]

3. Üstünlük ve erdem kavramları hakkında Kur’an literatüründe iki tür üstünlük ve erdemin olduğunu hatırlatmalıyız:

A. Tekvini Üstünlük: Hak Teâlâ’nın diğer varlıklara vermediği bir takım nimetleri iyi ve kötü amellere bakmaksızın insana vermesidir. Nitekim Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”[2] Bu hususta birçok Kur’an ayeti mevcuttur.

B. Ahlaki Üstünlük ve Erdem: İyi amellerden sonra ödül ve övgü sıfatıyla verilen nimet ve üstünlüklerdir. Bazı Kur’an ayetleri bu tür üstünlüğe işaret etmiştir: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”[3] Bu ahlaki üstünlük sakındıktan sonra muttaki ferde verilir.

4. Tekvini üstünlük ve fazilet nimeti doğru yolda kullanılmazsa, insanın övünmesi ve kurtarılmasına neden olmamakla kalmaz onun zillet ve bahtsızlığına da sebep olur. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim bir taraftan birkaç yerde İsrail oğulları kavminin erdem ve üstünlüğünü beyan etmekte ve şöyle demektedir: “Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.”[4] Öte taraftan da değişik yerlerde onları kınayıp yermektedir. Kur’an-ı Kerim’de hiçbir kavim İsrail oğulları kadar kınanmamıştır. Buzağıya tapma, ilahi kelamı tahrif etme, peygamberleri yalanlama ve öldürmeden dolayı kınanmaları gibi. Nitekim bu davranışlardan dolayı birçok cezaya çarptırılmışlardır. Yıldırım düşmesi azabı, maymuna dönüşmeleri ve kıyamete dek onlardan bir grubun azaba maruz kılınması söz konusu azaplardandır. Daha detaylı ve fazla bilgi için şu ayetlere müracaat edin: Bakara: 51, 55, 65, 87, 91, 92; Ali İmran: 21, 112 ve 118; Nisa: 153, 156 ve 157; Maide: 60; Araf: 167. Öyleyse Hak Teâlâ’nın kendi nimet, tekvini üstünlük ve işini övme makamında olduğu söylenebilir. Yoksa İsrail oğullarının işini övmesi ve bu fazilet ve üstünlüğün onların iyi iradi davranışlarının ardından geldiğini belirtmesi diye bir şey söz konusu değildir.

5. Kur’an-ı Kerim bir takım grupları övmüş ve methetmiştir. Bunlardan bazılarını açıklıyoruz:

5.1.  Kur’an-ı Kerim’in örnek olarak belirttiği Hz. İbrahim ve onun inanç yoldaşları; zira onlar kendi kavimlerine şöyle demişlerdir: “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir”[5]

5.2. Hz. Muhammed (s.a.a) ve inanç yoldaşları. Kur’an-ı Kerim onlar hakkında şöyle buyuruyor: “Muhammed, Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.”[6]

5.3. Ashab-ı Kehf. Kur’an-ı Kerim onların özellikleri hakkında şöyle buyuruyor: “Onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Ve kalplerini pekiştirdik. O vakit ayağa kalkıp dediler ki: «Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir; kesinlikle O'ndan başka hiçbir tanrıya tapmayız; yoksa gerçekten saçma sapan konuşmuş oluruz.”[7]

5.4. Peygamber (s.a.a) dönemindeki muhacir ve ensar. Kur’an onların nitelikleri hakkında şöyle buyurmaktadır: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.”[8]

5.5. Allah’ın tarafında olanlar (Hizbullah). Kur’an-ı Kerim bu grup hakkında şöyle buyuruyor: “Allah’a ve ahret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[9]

5.6. Allah’ın kendilerine yeryüzünde hilafet vaadi verdiği mümin ve salihler. Kur’an-ı Kerim onlar hakkında şöyle buyuruyor: “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”[10] Buna göre şu netice alınabilir: Seçilmiş kavim ilahi peygamberlerin takipçileri olan ve Allah’ın buyruklarıyla amel eden kavimdir.


[1] Ali İmran, 33.

[2] İsra, 70.

[3] Hucurât, 13.

[4] یَا بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اذْکُرُوا نِعْمَتِىَ الَّتٖى اَنْعَمْتُ عَلَیْکُمْ وَاَنّٖى فَضَّلْتُکُمْ عَلَى الْعَالَمٖینَEy İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.” Bakara, 47 ve 122; Araf, 140.

[5] Mümtehine, 4.

[6] Fetih, 29.

[7] Kehf, 13 ve 14.

[8] Enfal, 74; Tövbe, 20.

[9] Mücadele, 22.

[10] Nur, 55.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar