Gelişmiş Arama
Ziyaret
12944
Güncellenme Tarihi: 2012/03/10
Soru Özeti
Rivayetlerde işlerin sağ el ile yapılması üzerinde durulmasının sırrı nedir?
Soru
Rivayetlerde işlerin sağ elle başlanması üzerinde tekit edilmesinin sırrı nedir? İşe sağ elle başlama doğrultusundaki emir itibari midir veya hakiki ve tekvini bir etkisi var mıdır? Hakiki ve tekvini bir etkisi varsa bu iddianın delili nedir?
Kısa Cevap

Uygun bir neticeye ulaşmak için cevabı üç merhalede sunacağız.

Bir. Amelleri sağ el veya sağ ayakla yerine getirmek ve onun önemi (dünya ile alakalıdır)

İki. Ashab-ı yemin (Sağcılar) ve amel defterinin sağ ele verilmesi (ahiretle alakalıdır)

Üç. Acaba bu şeyler itibari işlerden midir yoksa hakiki ve tekvini işlerden mi?

Birinci bölüm:

Sağ ve sol elin her ikisi de Allah’ın mahlûku ve nimetidir ve bunların her biri hakikidir ve bu doğrultuda ikisi arasında fark yoktur.

Ama böyle olmakla birlikte İslam öğretilerinde sağ el ve sağ ayak için zikredilen faziletlerin sol el ve sol ayak için olmadığını görüyoruz. Örneklendirmek gerekirse:

İmam Sadık (a.s) namazın arkasından sağ eliyle sakalını tutuyor ve üç defa şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Müşkül ve zorluğumu sen hallet. O halde sağ el ve sağ ayak için söz konusu edilen fazilet sol el ve sol ayak için söz konusu değildir.

İkinci bölüm:

Dini metinlerde sağ elin ahirette de fazilete sahip olduğuna delalet eden konuların göze çarptığını görüyoruz. Örneğin “Ashab-ı yemin (Sağcılar-İman edenler)” ayetinin şeni nüzulünde (iniş sebebi) Cabir Ca’fi, İmamı Bakır (a.s)’ın Ali (a.s)’den naklettiği bir rivayete göre Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Peygamber, Pazartesi günü nübüvvete ulaştı ve Salı sabahı ben ona iman ettim. Peygamber namaz kılıyordu ben de onun sağ tarafına durarak namaz kılıyordum ve benden başka hiç kimse onunla namaz kılmıyordu ve Allah-u Teâlâ “Ashab-ı yemin…” ayetini indirdi.

Fahri Razi, Ashab-ı yemin konusunda üç görüş nakleder:

1. Amel defterini sağ eliyle alan kimseler.

2. Ashab-ı güç ve kudret (genellikle sağ elin gücünün sol elin gücünden daha çok olduğu dikkate almakla birlikte onlara Ashab-ı yemin denilir).

3. Ashab-ı nur ve hidayet. İbni Abbas, Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakleder: Allah yaratıklarını iki kısım üzere yarattı ve beni onların en iyisi kararlaştırdı ve Allah-u Teâlâ’nın: “Ashab-ı yemin ve Ashab-ı şimal” buyruğunca ben Ashab-ı yemin’im ve hatta onların en iyisiyim. Ali b. İbrahim şöyle diyor: Yemin, Müminlerin Emiri Ali (a.s)’dir ve ashab, onun Şialarıdır.

Ayetin iniş sebebi ve bu konuda gelen rivayetleri göz önünde bulundurarak bu kimselerin güzel mayalı ve nurlu olmaları ve güzel amellerinden dolayı onlara Ashab-ı yemin denildiği sonucuna varıyoruz.

Üçüncü bölüm:

Konulan kanunlar ve ilahi hükümlerin tamamı itibaridir ama vehmi ve hayali kökene dayanması mümkün olan ferdi ve şahsi itibarların aksine, hakikatten kaynaklanan ve eser sahibi olan itibari şer’i dir (Kanun Koyucu, itibar etmiştir).

Şia, hükümlerin ölçüleri olarak isimlendirilen ilahi hükümlerin, maslahat ve fesatlara (mefsede) tabi olduğuna inanır. Bu esas üzere sağ el için açıklanan şeyler bu baptandır.

 

Ayrıntılı cevap:

Uygun bir neticeye ulaşmak için cevabı üç merhalede sunacağız.

Bir. Amelleri sağ el veya sağ ayakla yerine getirmek ve onun önemi (dünya ile alakalıdır)

İki. Ashab-ı yemin (Sağcılar) ve amel defterinin sağ ele verilmesi (ahiretle alakalıdır)

Üç. Acaba bu şeyler itibari işlerden midir yoksa hakiki ve tekvini işlerden mi?

Birinci bölüm:

İnsanın hakikati, onun nefis ve ruhudur ve cisim aracı unvanıyla insanın hizmetine sunulmuştur. Bu sebeple insanın azaları arsında bir fark yoktur ve bu azaların her biri kendi yerinde özel değere sahiptir. Ne var ki yaratılı âlemi düzeninde tekvini surette farklılıkların olduğu gibi doğal olarak yaratılış gereği bu azalar arasında da farklılıklar vardır. Bundan dolayı baş gibi bazı azaların, parmak gibi diğer azalara üstünlüğü vardır.

Sağ ve sol elin her ikisi de Allah’ın mahlûku ve nimetidir ve bunların her biri hakikidir ve bu doğrultuda ikisi arasında fark yoktur.[1]

Ama böyle olmakla birlikte İslam öğretilerinde sağ el ve sağ ayak için zikredilen faziletlerin sol el ve sol ayak için olmadığını görüyoruz. Örnek unvanında iki hadise işaret edeceğiz.

1. Bir hadiste Masum (a.s) şöyle buyurur: Namazdan sonra sağ eliyle sakalını tutarak üç defa: “Yazel celali vel ikram irhamni minennar… (yani ey celal ve ikram sahibi olan Allah bana merhamet et diyen kimseyi Allah bağışlar ve ondan razı olur.”[2]

İmam Sadık (a.s) namazın arkasından sağ eliyle sakalını tutuyor ve üç defa şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Müşkül ve zorluğumu sen hallet.[3]

2.İmamlardan (a.s) mescide girmenin fazileti hakkında; mescide sağ ayakla girmek ve sol ayakla çıkmanın faziletli olduğu nakledilmiştir.[4]

Bu sebeple rivayetlerde de açıkça beyan edildiği gibi sağ el ve sağ ayak için zikredilen faziletler, sol el ve sol ayak için söz konusu değildir ve bu esas üzere dünyevi ve uhrevi etkilerin yüklendiği bu işler, şer’idir.

İkinci bölüm:

Dini metinlerde sağ elin ahirette de fazilete sahip olduğuna delalet eden konuların göze çarptığını görüyoruz. Örneğin “Ashab-ı yemin (Sağcılar-İman edenler)”[5] ayetinin şeni nüzulünde (iniş sebebi) Cabir Ca’fi, İmamı Bakır (a.s)’ın Ali (a.s)’den naklettiği bir rivayete göre Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Peygamber, Pazartesi günü nübüvvete ulaştı ve Salı sabahı ben ona iman ettim. Peygamber namaz kılıyordu ben de onun sağ tarafına durarak namaz kılıyordum ve benden başka hiç kimse onunla namaz kılmıyordu ve Allah-u Teâlâ “Ashab-ı yemin…” ayetini indirdi.[6]

Fahri Razi, Ashab-ı yemin konusunda üç görüş nakleder:

1. Amel defterini sağ eliyle alan kimseler.

2. Ashab-ı güç ve kudret (genellikle sağ elin gücünün sol elin gücünden daha çok olduğu dikkate almakla birlikte onlara Ashab-ı yemin denilir).

3. Ashab-ı nur ve hidayet.[7]

İbni Abbas, Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakleder: Allah yaratıklarını iki kısım üzere yarattı ve beni onların en iyisi kararlaştırdı ve Allah-u Teâlâ’nın: “Ashab-ı yemin ve Ashab-ı şimal” buyruğunca ben Ashab-ı yemin’im ve hatta onların en iyisiyim.[8] Ali b. İbrahim şöyle diyor: Yemin, Müminlerin Emiri Ali (a.s)’dir ve ashabı, onun Şialarıdır.[9]

Kummi’nin rivayetinin anlamına göre “Yemin” Ali (a.s) ve Ashab-ı yemin, onun Şialarıdır.

Her halükarda rivayet, ayetin Ali (a.s) ve onun Şiaları hakkında indiğini değil, ayetin dışsal somut örneğini gösterme babından nazil edildiğini söylemek istiyor.[10]

Ayet-i Şerife’den yararlanarak, mahşer ashabı üçe ayrılır: Sabikun, Ashab-ı yemin ve Ashab-ı şimal.

A. Sabikun, hardal tanesi kadar emre itaatsizlik yapmayanlar yani nebiler ve onların vasileri olan masumlardır. B. Mukarrebun, Allah nezdinde Ashab-ı yemin - bazı günahlarla kirlenmiş olsalar bile-  müminlerdir. C. Ashab-ı şimal, iman ehli olmayanlardır.[11]

Ayetin iniş sebebi ve bu konuda gelen rivayetleri göz önünde bulundurarak bu kimselerin güzel mayalı ve nurlu olmaları ve güzel amellerinden dolayı ve amel defterlerinin sağ taraftan verileceğini de göz önünde bulundurarak, onlara Ashab-ı yemin denildiği sonucuna varıyoruz.[12]

Üçüncü bölüm:

Acaba bu işler itibari işlerden midir veya hakiki ve tekvini eserleri var mıdır? Sorusuna gelince bu konuda şöyle diyeceğiz:

Birincisi, Şer’i ve kararlaştırılmış hükümlerin tamamı itibaridir ikincisi bunlar, vehmi ve hayali işler anlamına gelmez aksine maslahat ve fesatlar esasınca şer’i itibarlardır (Allah kararlaştırmıştır). Bu maslahatlar hükmün bizzat kendisinin veya hükümle alakalı olan şeylerle kararlaştırılması mümkündür. O halde şer’i hükümler itibari olmakla birlikte aynı zamanda hakiki ve eser sahibidir. Elbette kanun ve hükümler, genel hikmetler etrafında değil maslahat ve baskın hikmetler etrafında dönüp dolaşır.[13]

Her halükarda Şia, hükümlerin ölçüleri olarak isimlendirilen ilahi hükümlerin, maslahat ve fesatlara (mefsede) tabi olduğunu kabul eder[14] bu sebeple, sağ el için açıklanan şeyler bu babtandır.

 


[1] “Muhammed b. Müslim” den İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Ben namazda sol elimi dua için açmış bir haldeyken adamın biri yanımdan geçerek bana: Ey Allah’ın kulu! Sağ elinle dua et dediğinde ona şöyle dedim:  Ey Allah’ın kulu! Zatı Akdesi İlahi’nin bu el üzerinde hakkı olduğu gibi, o el üzerinde de hakkı vardır.” Kuleyni, Muhammed b. Yakup, “Kafi”, Tahran 1365 h.k, Daru’l kütübü’l İslamiye c. 2, s. 480.

[2] A.g.e: s. 546.

[3] A.g.e: s. 566, Allahümme ferric anni kurbeti ve accil afiyeti vekşif zurri (üç defa).

[4] Hurr Amuli, “Vesailü’ş Şia”, Kum 1409 h.k, Müessesetü Âlül –Beyt, c. 5, s. 246, hadis 6458.

[5] Vâkıa Suresi, 27.

[6] Haskalani, Abdullah b. Ahmet, “Şevahidü’t tenzil li kavaidü’t tafzil”, Tahran, birinci baskı, 1411 k, Sazmani çap ve intişarati vezareti irşadi İslami, c. 2, s. 300.

[7] Fahrettin Razi, Ebu Abdullah Muhammed b. Amr, Beyrut, üçüncü baskı 420 k, Daru İhyaü’t türas el-Arabi, c. 29, s. 404.

[8] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l envar”, Beyrut-Lübnan, 1404, Müessesetü’l vefa, c. 16, s. 120.

[9] Kummi Ali b. İbrahim, “Tefsiru’l Kummi”, Kum, dördüncü baskı 1367 ş, Daru’l Kitap, c. 2, s. 348.

[10] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “El-Mizan fi tefsiru’l Kur’an”, Kum, beşinci baskı, 1374 ş, Musevi Hamedani, Muhammed Bakır, c. 19, s. 220, Defteri İntişarti İslami Cami’ayi Müderrisini Huzeyi İlmiyeyi Kum.

[11] Tayyip, Seyit Abdülhüseyin, “Etyabu’l beyan fi tefsiru’l Kur’an”, Tahran, ikinci baskı 1378 ş, İntişaratu’l İslam, c. 11, s. 94.

[12] Şayet şöyle denilmesi de mümkündür; elleri kesilmiş doğru dürüst kimseler veya kötü işlerinden dolayı sol elleri kesilenler amel defterlerini nasıl alacaklar? Cevap: Kıyamet günü herkes tam ve kâmil olarak diriltilecektir.

[13] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “El-Miszan fi tefsiru’l Kur’an”, Musevi Hamedani, Muhammed Bakır, c. 2, s. 346.

[14] Becnurdi, Hasan b. Aga Bozork Musevi, “El-Kava’idü’l fıkhiyye”, İran-Kum, birinci baskı 1419 h. k,  Neşu’l hadi, c. 7, s. 336. Hüve ennel hak indena el imamiyyetü ennel ahkam tabi’atü lil mesalih vel mefasit elleti nüsemmiha bi milakatil ahkam.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar