Gelişmiş Arama
Ziyaret
7555
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
Soru
Merhaba. İnsanın üstünlüğünü zedeleyen etkenler nelerdir? Cevabınızı lütfen Kur’an ve referanslar ile beyan edin.
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini yüce insanî üstünlükten düşüşün nedeni olarak tanıtmaktadır. Bu ayetlere göre, ilahi buyruklara yüz çevirmek ve uymamak Allah yanındaki üstünlüğü yitirmeye neden olmaktadır. İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetlerde de fakirlik, dalkavukluk ve yağcılık vb. insanın üstünlük ve şahsiyetini zedeleyen etkenler olarak tanıtılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

İnsanın üstünlüğü, insan hakikatinin en önemli özelliklerindendir ve bu yüzden Allah meleklere onun karşısında secde etmelerini emretmiştir. İnsan, en güzel şekil ve tarzda yaratılan bir varlıktır. Bu yüzden onun başına üstünlük tacı konmuş ve onun evrendeki birçok varlıktan üstün olduğu ilan edilmiştir. Kur’an-ı Kerim bir taraftan varlık aleminde insanın makamı hakkında şöyle buyurmaktadır:

[1]"وَ لَقَدْ کَرَّمْنا بَنی‏ آدَمَ وَ حَمَلْناهُمْ فِی الْبَرِّ وَ الْبَحْرِ وَ رَزَقْناهُمْ مِنَ الطَّیِّباتِ وَ فَضَّلْناهُمْ عَلى‏ کَثیرٍ مِمَّنْ خَلَقْنا تَفْضیلا"Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Bu ayet insanın birçok mevcuttan kesinkes üstün olduğunu bildirmektedir. Öte taraftan bu üstünlüğü tartışmaya açan ve reddeden başka ayetler mevcuttur. Kur’an-ı Kerim ve rivayetlerden alınan dinsel öğretilere göre, insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır ve bu kısa makalede bu etkenlerin bazılarına işaret ediyoruz:

1. Gaflet Ve Kendine Yabancılaşma: Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

[2]"وَ لَقَدْ ذَرَأْنا لِجَهَنَّمَ کَثیراً مِنَ الْجِنِّ وَ الْإِنْسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لا یَفْقَهُونَ بِها وَ لَهُمْ أَعْیُنٌ لا یُبْصِرُونَ بِها وَ لَهُمْ آذانٌ لا یَسْمَعُونَ بِها أُولئِکَ کَالْأَنْعامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولئِکَ هُمُ الْغافِلُون‏"  Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” Bir başka yerde ise şöyle buyuruyor: [3]"إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُکْمُ الَّذینَ لا یَعْقِلُونَ" “Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” Bu iki ayet, insanların akıl ve düşünceyi kullanmama ve onların gerekleriyle amel etmeme yüzünden kınandığını ve hayvanların veya onlarınkinden daha alçak bir makama düştüklerini dile getirmektedir.

2. Nefis Hevesi: Bazı Kur’an ayetleri, nefis hevesini insanî yüce makamdan düşmenin etkeni olarak tanıtmaktadır. Tıpkı, “kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme”[4] ayeti gibi. Nefis hevesi, insan kalbini çalar ve onun için bir kalp ve imanın gireceği bir mahal bırakmaz. Nefis hevesine uymak insanı öyle bir yere ulaştırır ki Kur’an şöyle buyurur: [5]ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلینَ” “Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.”

3. Dünyaya Tapmak: Maddi aşırı eğilimler ve dünyaya tapmak insanı her sapmaya ve günaha bulaştırır; zira insanın dünyadan kötü istifade etmesi ve ona gönül bağlaması, kandırılmayı, mağrur olmayı ve ahiretten gafil olmayı peşinden getirir. “Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile ayetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir.”[6] Şeytan nefsani hevesler ile insana sızar, onun iş ve çabasını onaylar, kötü işlerin bakışında güzel gösterir, onları yapmak için kendisine vesvese verir ve yalan vaatler ve gelecekten korkutmak ile onu hayırlı işleri yapmaktan alıkoyar. “Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.”[7] Bu nedenle, insan üstünlüğünü zedeleyebilecek ciddi amillerden birisi, insan aklının nefis hevesinin isteklerine esir olmasıdır. Aklı, emreden nefsin ve nefsani isteklerin esaretinde olan bir kişi, insan üstünlük ve makamından nasıl yararlanabilir? Bu ayetler, insan üstünlüğünün ayaklar altına alınması ve Allah’ın halifeliğinden en aşağı hayvani ve ondan daha alçak dereceye düşmenin nedenlerinden birisini, aklı kenara koymayı ve nefsani heveslere körü körüne uymak olarak beyan etmektedir. O halde insanın üstünlüğü Allah’a itaat etmededir. Üstünlük cevheri zarar görmemesi ve kendi kemal ve rüştüne ermesi için insan, Hak Teala dışında hiç kimsenin karşısında baş eğmemeli ve O’nun dışında kimseye kulluk etmemelidir. İnsan, Yüce Allah’a itaat ederek ruhsal yüceliğe ulaşır, alçaklık ve seviyesizlikten arınır. Gerçek üstünlük, Hak Teala’ya itaat ve kulluk etmede, Allah’tan sakınmada, ilahi haramlardan uzak durmada ve takva edinmededir:

"إِنْ تَجْتَنِبُوا کَبائِرَ ما تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُکَفِّرْ عَنْکُمْ سَیِّئاتِکُمْ وَ نُدْخِلْکُمْ مُدْخَلاً کَریم"[8] [9]"وَ مَنْ یُهِنِ اللَّهُ فَما لَهُ مِنْ مُکْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ یَفْعَلُ ما یَشاءُ"  

Bu nedenle, ilahi buyruklara yüz çevirmek ve itaatsizlik etmek Allah yanındaki üstünlüğü kaybetmeye sebep olmaktadır. Saygın bir insan, en üstün olan ve üstünlük ve bağışın bizzat kendisi olan bir ilaha itaatsizlik etmez ve üstünlük cevherini günaha satmaz. Nitekim İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "من کرمت علیه نفسه، هانت علیه شهواته"[10] Her kim nefsini üstün görürse, onun yanında şehvet ve nefsani eğilimler alçalır ve basitleşir. İmamlar (a.s) da rivayetlerde insan şahsiyeti ve üstünlüğünün zedelenmesine yol açan bazı amil ve nedenlere işaret etmiştir ve biz onlardan birini numune olarak belirtmeyle yetiniyoruz:

4. Fakirlik: Belki de hiçbir fenomen fakirlik kadar izzet-i nefsin zedelenmesine yol açmaz. Bu mesele inkar edilmeyen bir gerçektir; çünkü el darlığı ve fakirlik vesilesiyle şahsiyetin üstünlüğü ve insanlık onuru sarsılmaktadır. Bu yüzden Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "اللهم صن وجهی بالیسار، ولاتبذل جاهی بالاقتار"[11] Ey Allahım! Haysiyetimi ihtiyaçsızlık ile koru ve fakirlik ile benim toplumsal konumumu alçaltma. Veya şöyle buyuruyor:

"انّ الفقر مذلّة للنفس..."[12] ve " الفقر موت الاکبر"[13] Rivayetlerde [14]"کاد الفقر ان یکون کفراً" diye belirtilmiş olması, belki de bu noktaya işarettir. İmamın bu sözü, fakirliğin müminin haysiyetini ortadan kaldırdığını ve onun saygınlık ve onurunun zedelenmesine yol açtığını açıkça belirtmektedir. Fakir insan, izzet ve onurunun cevherini ayakaltına almaya, Allah’ın kullarına göz dikmeye ve onlardan lütuf ve merhamet beklemeye mecbur kalmaktadır. İşte burada fertleri övme ve onlara dalkavukluk etmenin altyapısı oluşur ve insan onur ve saygınlığı yağcılık ve dalkavukluk ile büyük ölçüde elden gider. Elbette Allah’ın evliyaları ve seçkin insanlar için fakirliğin izzet ve erginleşme vesilesi olduğu hatırlatılmalıdır. Ama toplumda insanların kaçta kaçı böyledir ve fakirlik ve yoksulluk vahşeti karşısında tahammül edebilmekte ve onu nefsin tekamül ve yükselişinin merdiveni karar kılabilmektedir? Eğer böyle olsaydı, fakirliği kınayan ve eleştiren bunca rivayet nakledilmezdi. Fakir ve geri kalmış toplumlar arif, mümin ve takvalı insanlar ile dolmalıydı. Oysaki böyle değildir ve hatta durum tersinedir.

4. Tamah: İnsan üstünlüğüne ulaşmanın temel engellerinden birisi, tamah etmektir. Tamahkar bir insan isteklerine ulaşmak için, kendini her şey karşısında alçak ve zelil kılabilir; bu yüzden İmam şöyle buyuruyor:   

"من طمع ذل و تعنی"[15] Her kim tamah ederse, zelil olacaktır.

Netice:

Kur’an ve rivayetlerin bakışında insan saygınlığı ve şahsiyetini bekleyen ve onu ciddi şekilde tehdit eden tehlikeler çoktur ve onlardan bazıları gaflet, kendine yabancılaşma, nefis hevesine uymak, dünyaya tapmak, fakirlik ve tamahtan ibarettir…   



[1] İsra, 70.

[2] A’raf, 179.

[3] Enfal, 22.

[4] Kehf, 28.

[5] Tin, 5.

[6] Yunus, 7 ve 8.

[7] Neml, 24.

[8] Nisa, 31.

[9] Hac, 18.

[10] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharü’l-Envar, c. 67, 78.

[11] Nehcü’l-Belağa, 225.

[12] Temimi Amedi, Abdülvahid, Ğürerü’l-Hikem, s. 365, el-Faslu’l-Evvel, Zımmu’l-Fakr, Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1366 ş.

[13] Nehcü’l-Belağa, hikmet. 154.

[14] Kuleyni, Muhammed. Yakub. Kâfi, c. 2, s. 307, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[15] Ğurerü’l-Hikem, s. 297.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar