Gelişmiş Arama
Ziyaret
9429
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu) vb. gibi isimler seçiyorlar? Oysa Allah buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin ve benim kulum olun.’
Soru
İnsan yalnızca Allah’ın kulu olabilir. Allah-u Teala buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin.’ Öyleyse neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu), Abduzzehra, Abdulimam gibi isimler seçiyorlar? Neden Masum İmamlar (a.s) çocuklarının isimlerini Abdulali, Abduzzehra koyuyorlardı? İmam Hüseyin (a.s) şehid olduktan sonra birine Abdulhüseyin, yani Hüseyin’in hizmetçisi demek doğru mudur? Yemek getiren, su getiren, hizmet eden kimseye hizmetçi denir. İmam Hüseyin’e (a.s) su götüren, yemek götüren, kabrinin başında abdest suyu hazırlayan birine İmam Hüseyin’in (a.s) hizmetçisi dememiz mantıklı mıdır?
Kısa Cevap

1- Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.

2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine neden olmaktadır.

3- Hizmet yalnızca dünyanın günlük işlerinde olmaz, önemli ve değerli olan mevlanın yolunu ihya etmek ve onun izinden gitmektir. Zira onun cismi içimizde olmasa da ruhu canlıdır ve amellerimizi görmektedir.

4- Söz konusu yerlerde (Abdulhüseyin vb.) abd (kul) kelimesinin kullanılması yalnızca sevgi ve uygun olan hizmetleri yapma manalarında kullanılırsa caizdir. Abdulhüseyin gibi isimler kulluk ve tapınmak manasında kullanılırsa bu insanı şirke götürür ve insan Allah’ın gazabına uğrar.

5- Böyle isimler tarih kitaplarında gelmemiştir. Masum İmamlar daha çok Ali, Muhammed, Abdurrahman gibi isimlerin konulmasını tavsiye etmişlerdir.  

Ayrıntılı Cevap

1- Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.

2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine neden olmaktadır.

3- Hizmet yalnızca dünyanın günlük işlerinde olmaz, önemli ve değerli olan mevlanın yolunu ihya etmek ve onun izinden gitmektir. Zira onun cismi içimizde olmasa da ruhu canlıdır ve amellerimizi görmektedir.

4- Söz konusu yerlerde (Abdulhüseyin vb.) abd (kul) kelimesinin kullanılması yalnızca sevgi ve uygun olan hizmetleri yapma manalarında kullanılırsa caizdir. Abdulhüseyin gibi isimler kulluk ve tapınmak manasında kullanılırsa bu insanı şirke götürür ve insan Allah’ın gazabına uğrar.

5- Böyle isimler tarih kitaplarında gelmemiştir. Masum İmamlar daha çok Ali, Muhammed, Abdurrahman gibi isimlerin konulmasını tavsiye etmişlerdir.  

 

 

 

Ayrıntılı Cevap

Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: 1) Tapınan, ibdetçi, mabudunun karşısında ibadet ve itaat eden, zelil olan kimse, 2) Köle, memlük[1] (‘abid’ bir başka yerde hizmetçi manasına gelmiştir). Bu manaların ikiside Arapça’da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin Arap edebiyatının en önemli kaynağı olan Kur’an’da her iki manada gelmiştir.

Birinci mana:

‘Ey insanlar, sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin...’[2]

‘Ben Allah'ın kuluyum, bana kitap vermiştir ...’[3]

Allah-u Teala bu ayetlerde, tapınmayı yalnızca kendisine özgü kılmıştır.

İkinci mana:

‘Allah bir örnek getirmiştir: Bir köle olsa ve hiçbir şeye gücü yetmese...’[4]

Bu ayette putların Allah’ın kudretinin karşısındaki zayıflığı, malı olan hep infak eden sahibinin karşısındaki kölenin güçsüzlük ve iradesizliğine benzetilmiştir.

Masum İmamların (a.s) azameti, Müslümanların (özellikle Şiaların) Onlara hep saygı göstermelerine, çeşitli şekillerde sevgi ve alakalarını ortaya koymalarına neden olmaktadır. Abduali, Abdulhüseyin veya onların Farsça karşılığı olan Ğulamali, Ğulamhüseyin vb. gibi isimlerin konulması ismet ve taharet ailesine karşı duyulan bu sevgi ve alakadan dolayıdır.

Masum İmamların (a.s) şehadetinden sonra böyle isimleri koymaktaki maksat ise şunlardır: Birincisi Onlara (a.s) kölelik ve hizmetçilik etmek Onların (a.s) sadece bu dünya yaşamlarıyla sınırlı değildir. Onları anmak demek yollarına değer vermek, ilke ve siretlerine sarılmak demektir. Kimi zaman bu şekilde hizmet etmek bir kölenin Onlar hayattayken yaptığı yardımdan daha değerli olabilir. İkincisi, Masum İmamlar dünyadan göçtüklerinde yalnızca cisimleri aramızdan ayrılır, ama yüce ruhları yine hazır ve nazırdır. Nitekim Onların ziyaretlerinde şöyle gelmiştir: ‘Ben şehadet veriyorum ki, sözümü duyuyorsun, selamımın cevabını veriyorsun.’[5] Öyleyse Onlar yokolmamışlar ki insanlarda bu kölelikten vazgeçsinler. Aksine onlar diridirler ve yaptıklarımızı görmekteler. Üçüncü olarak bir kişiye -ister hayatta olsun, ister olmasın- hizmet etmek onun misafirlerine, etrafındakilere ve ziyaretçilerine hizmet etmeyide peşinden getirmektedir. Buna göre Masum İmamların (a.s) ziyaretçilerine, misafirlerine çeşitli şekillerde hizmet edenler Onların kölesi olacaktır. Hatırlatmak gerekir ki, tapınmak, huzu ve itaat manasına gelen ubdiyyet (kulluk) yalnızca mülk ve melekutun sahibi, göklerin ve yerin yaratıcısı Allah-u Teala’nın karşısında doğrudur. Yukarıda getirdiğimiz ilk ayete (Ey İnsanlar...) dikkat edersek göreceğiz ki, tapınmaya ve ibadete layık olan kimse her şeyden önce bizi yaratmalıdır, sonra bizi eğitmelidir. Dolayısıyla söz konusu isimleri seçen kişinin hedefi abd’in birinci manası (tapınma) ise İslamın ve imanın dairesinden çıkar ve şirke düşer. öyleyse bir yerde töhmet ve suizana yol açma ihtimali varsa daha iyi olan ve Masum İmamların tavsiye ettiği isim ve lakaplar konulmalıdır. Örneğin bir rivayette İmam Sadık (a.s) (raviye hitaben) şöyle buyuruyor: ‘Çocuğuna, Allah’a kulluğu çağrıştıracak bir isim koy... Abdurrahman gibi.’[6] Yine rivayetlerde Muhammed adı tavsiye olunmuştur.[7] İmam Hüseyin (a.s) üç çocuğunun adını Ali koymuştur.[8]

Tarih ve rical kitaplarına baktığımızda Abdu’lala, Abdulmecid, Abdusselam vb. isimlerin çoklukla kullanıldığını göreceğiz.[9] Buna karşılık Abdulhüseyin ve benzeri isimlerin geçmişte adet olmadığını, rical kitaplarında gelmediğini görmekteyiz. Böyle isimler Masum ve pak İmamların yüce makamları anlaşılmaya başlanınca, özgürlük ortamı doğup, Onlara olan sevgiyi rahatça ortaya konmaya başlandıktan sonra gündeme gelmiştir.

Sonuç:

Yukarıda anlatılanlardan şu sonuca ulaşıyoruz: Abdulali, Abdurrıza vb. gibi isimler hizmete hazır olmak, Masum İmamlara (a.s) karşı ölümlerinden sonra bile duyulan sevgiyi ortaya koymak içindir. Böyle isimleri koymak şirkle itham olunmaya neden olmazsa sakıncası yoktur. Ama Masum İmamlarında tavsiyesi olan bunlardan daha güzel isimlerde konulabilir. Bahanecilere fırsat vermemek için bu isimlerden kaçınmak en güzelidir.


[1] -Birinci Mana: ‘Halk, Allah’ın kuluyla köle kulların arasında farka koymuştur.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205); ‘Onu bir bilir, ona hizmet eder, huzu eder, zelil olur ve itaat eder.’ (el-Müncid, s.486)

İkinci Manası: ‘Abd köle demektir.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205); ‘el-Memluk’ (el-Müncid, s.483);

‘Abd, hizmetçi demektir.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205; el-Müncid, s.483)

[2] -Bakara/21

[3]- Meryem/30

[4] - Nahl/75

[5] - İmam Rıza’nın (a.s) Ziyareti (Mefatih-ul Cinan)

[6] - Vesail-uş Şia, c.7, s.125

[7] - a.g.e

[8] - Ali Ekber, Ali Evsat ve Ali Asğar.

[9] - Mu’cem-us Sukat, c.9, s.254-356, 10 ve 11. Ciltlerde de devam etmektedir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar