Gelişmiş Arama
Ziyaret
7945
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Ehl-i Sünnet alimlerinden biri: ‘Ey iman edenler, Allah\'a, peygambere ve içinizden ulu’l-emr’e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ayetinin imamet inancını reddettiğini söylüyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Soru
Selamun Aleykum, sünni alimlerinden biri: ‘Ey iman edenler, Allah\'a, peygambere ve içinizden ulu’l-emr’e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ayetinin imamet inancını reddettiğini söylüyor. Zira eğer imamlar masum olsalardı ayette ‘Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ifadesi gelmemeli ve ‘Allah’a, peygambere ve peygamberin vasilerine itaat edin’ demeliydi. Ayet, ulu’l-emr (Peygamberin vasiyleri) konusunda niza edebileceğimizi ve onu reddedebileceğimizi ispatlamaktadır. Niza ederseniz Allah’a (Subhanehu ve Teala) ve peygambere müracaat edin demektedir. Yine imamet muteber bir inanç olsaydı ortaya çıkan çekişmelerin çözümü için şöyle demesi gerekirdi: ‘Allah\'a, peygambere ve sizden olan ulu’l-emre mürcaat edin.’
Kısa Cevap

Sorudaki ayet iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm Allah'a ve Resule (s.a.a)  itaatın yanında kayıtsız ve şartsız olarak ulu'l-emr'e de itaat etme hakkındadır. Çünkü herhangi bir şart söz konusu olsaydı ilahi kelam bütün şartları zikreder. Ulu'l-emr'in hata yapma ihtimali olsa Allah Teala onu şartsız olarak değil mutlaka şartlı olarak getirirdi. Nitekim ebeveyne itaatte bu kurala uyulmuştur. Yani ebeveyn, Allah'ın emirlerine karşı gelirlerse orada onlara itaat edilmemelidir. Ayette herhangi bir şart koşulmadığına göre bundan ulu'l-emr'in de Resul gibi masum olduğu anlaşılmaktadır. Kimin ulu'l-emr olacağı konusunda ise Soru: 14187 (Site: 13924)'ye bakınız. Ulu'l-emr'in ayetin devamında yeniden gelmemesinin nedeni Ayrıntılı Cevap bölümünde gelmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuz Nisa suresinin 59. ayeti hakkındadır. Allah Teala bu ayette şöyle buyuruyor: 'Ey iman edenler, Allah'a, peygambere ve içinizden ulu'l-emr'e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız o hususta Allah'a ve Peygambere müracaat edin; bu hareket, hem hayırlıdır, hem de sonu pek güzeldir.'[1] Görüldüğü üzere ayet iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Allah'a, Resule (s.a.a)  ve ulu'l-emr'e itaat konusundan, ikinci bölümde insanların anlaşmazlığa düştükleri konularda nereye başvuracaklarından bahsedilmektedir.

Ayetin baş tarafında Allah Teala, Resule (s.a.a) ve ulu'l-emr'e itaati kendi itaatinin yanında getirmiştir. Burada iki önemli nokta vardır:

1- Resule (s.a.a) ve ulu'l-emr'e itaatin herhangi bir şarta bağlanmaması.

2- Ulu'l-emrin kim olacağı ve onun Şianın on iki imamına uygulanması.

Birinci Nokta

Allah Teala, kullarına kayıtsız ve şartsız olarak Peygamberine itaat etmeyi emretmesinden anlaşılmaktadır ki nasıl ki Allah'a itaat etmenin herhangi bir şartı yoksa ve bu şüphe götürmez bir konu ise, Peygambere itatta aynı şekildedir. Eğer Peygamberde en küçük bir hata yapma ihtimali olsaydı hikmet sahibi ve alim olan Allah bu şekilde (koşusuz olarak) kullarını Ona itaat etmeye mecbur etmezdi.

Bundan Resul-i Ekrem'in (s.a.a) masum olduğu anlaşılmaktadır. Onun hiç bir emir ve yasağı Allah'ın emir ve yasağıyla çelişmez. Eğer öyle olsaydı yani peygamberin hata yapma ihtimali olsaydı Allah'ın, kayıtsız ve şartsız Ona itaati emretmesinin bir manası olmazdı. Demek ki Peygambere itaat, Allah'a itaatir. Nisa suresinin 80. ayeti buna açıkca değinmektedir: 'Peygambere itaat eden, gerçekten de Allah'a itaat etmiştir'

Peygamberin küçükte olsa günah işleme ihtmali olsaydı Allah ona itaati mutlaka şartlı ederdi. Nitekim ebeveyne itaat etme konusunda bu kurala uyulmuştur: 'İnsana, anasına babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik ve senin bilginin olmadığı birşeyde bana eş tutman için seninle çekişirlerse artık onlara itaat etme.'[2]

Buraya kadar Peygamberin ismeti ispat olmuş oldu. Ve bu konu Şia'nın tümünün, Ehl-i Sünnet'in ise çoğunluğunun ittifak ettiği bir konudur.

Ulu'l-emr'in Resul'e atfedilmesi, hatta 'İtaat Edin' emrinin tekrar edilmeden bu atfın yapılması (halbuki Peygambere itatta 'İtaat Edin' emri tekrar edilmiştir) açıkca gösteriyor ki Peygamber ve ismeti hakkında ispat edilen her şey ulu'l-emr içinde geçerlidir. Öyleyse ulu'l-emr'de masum olmalıdır ve öyledir.

İkinci konu

Kimlerin ulu'l-emr olduğu ve Onların Şia'nın on iki imamına uygulanması olan ikinci konu için Soru:3057 (Site:4302)'ye bakınız.

Gelelim ayetin ikinci bölümü olan niza ve anlaşmazlıklarda Allah'a ve Peygambere baş vurma konusuna. Burada sorulması gereken soru şudur: Birinci bölümde ulu'l-emr'in ismeti ve kendisine koşulsuz olarak itaat edilmesi gerekliliği ispatlandığı halde neden bu bölümde ondan bahsedilmemiş, 'Anlaşmazlıklarınızı Allah'a, Resule ve ulu'l-emr'e götürün' diye buyurulmamış ve yalnızca 'Anlaşmazlıklarda Allah'a ve Resulüne baş vurun.' denmiştir?

Cevap:

1- Bu soruyu Fahr-u Razi,[3] Zamehşeri,[4] Taberi[5] gibi Ehl-i Sünnetin bazı alimlerinden de sormak gerekir. Zira ulu'l-emr hangi manaya gelirse gelsin bu soru o mana içinde geçerlidir.

2- Anlaşmazlık ulu'l-emr hakkında olsa bunu gidip ulu'l-emr'den soramayız. Ayetinde devamında ulu'l-emr sözünün getirilmemesi onların masum veya layık olmadıklarına delil değildir.

3- 'Ulu'l-emr'in ayetin devamında zikredilmemesi imamet inancının batıl olduğunu gösterir.' sözü temelsiz bir sözdür. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Peygamber masum olmasına rağmen Şura suresinde şöyle buyuruluyor: 'Bir şeyde ihtilafa düştünüz mü onun hükmü, Allah'a aittir.'[6] Sizin iddianıza göre Allah burada peygamberin ismini getirmemişse bu Peygamberin masum olmadığı anlamına gelir mi? Veya Onun peygamberliğine inanmanın -Allah'a sığınırız- temelsiz bir inanç olduğunu söyleyebilir miyiz? Hiç kimse böyle bir şey diyemez. Başka bir ifadeyle sorudaki ayetten imama müracaat etmeyin veya hakime gitmeyin manası çıkmaz.

Bütün bunların yanında Nisa suresinin 83. ayetinde ulu'l-emr'e müracaat etme konusuna da yer verilerek şöyle buyurulmuştur: '...Halbuki Peygambere ve içlerinden ulu'l-emre başvursalardı bu haberi arayıp duyarak yayanlar, elbette onlardan gerçeğini öğrenirlerdi.'[7] Görüldüğü üzere ayette ulu'l-emre müracaat etmekten söz edilmektedir.

İlgili dizin: Ulu'l-Emr'den Maksat: 12970 (Site: 13030)

 

[1] -Nisa/59

[2] -Ankebut/8

[3] -Razi, Fahreddin Muhammed, Mefatihu'l-Gayb, c.28, s.35, Daru'l-İhyai't-Terasi'l Arabi, Beyrut, 3. Baskı, HK.1420

[4] -Zemahşeri, el-Keşşaf, c.2, s.524, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, 3. Baskı, HK. 1407.

[5] -Taberi, Camiu'l-Beyan Fi Tefsiri'l-Kur'an, c.5, s.180, Daru'l-Marifet, Beyrut, 1. Baskı, HK.1412.

[6] -Şura/10

[7] -Nisa/83

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8763 Kâfir 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12671 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
    15366 Masumların Siresi 2012/02/18
    Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ...
  • Niçin Saffat suresinde Muhlesin kelimesi ism-i meful şeklinde kullanılmıştır? Bu kelimenin ism-i meful kipi ism-i fail kipinden daha üstün bir anlamı ifade ediyor mu? Bundan Allah’ın, sadece bizzat kendisinin ihlâslı kıldığı kimseleri mi helak etmeyeceği anlaşılır?
    10746 Tefsir 2009/06/06
    Saffat suresindeki ayetlerin akışı geçmiş ümmetlerin başlarından geçen olaylarla ilgilidir. Bu ayetler Allah’ın onların çoğunu -yalnız Allah ihlaslı kıldığı az bir grup hariç- şirklerinden dolayı azap ettiğini açıklamaktadır.Muhlesler sadece peygamberleri içermiyor. Peygamberler olmayan pak insanları da kapsamına alır. Çünkü bizzat bu ...
  • Neden-Sonuç Konusunda Mutezile İle Şia’nın Bakışı Arasındaki Fark
    7761 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    Allame Tabatabai insanların filleri ve Yüce Allah ile olan irtibatı konusunda Mutezile mensuplarının görüşüne işaret etmiştir. Onlara göre insan muhayyerdir. Bundan ötürü insan fiillerinin öznesi sadece kendidir ve başka bir ilk neden yoktur. Bu grup, insan fillerinin öznesini Allah bilmemiz durumunda bunun cebri gerektireceğini düşünmüştür. Allame ...
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    8158 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
    39561 Tefsir 2010/09/22
    Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6841 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7321 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7882 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...

En Çok Okunanlar