Gelişmiş Arama
Ziyaret
7602
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
Soru
Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir? Taklit mercilerinin tümü aynı görüşteler mi, yoksa aralarında görüş ayrılıkları var mıdır?
Kısa Cevap

‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi yoktur’ kaidesi gibi delillerin genelliğinin nedenine dayanmışlardır. Ancak böyle biri ‘Kesirü’ş-Şekk’in şartlarını taşımalı ve şüphesi vesveseden kaynaklanmalıdır, öyle ki halk kendisine kesirü’ş-şekk diyecek derecede olmalıdır.   

Ayrıntılı Cevap

‘Kesirü’ş-Şekkin (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Ancak bu kaide ibadetlerin yanı sıra muameleler, kul hakkı, itikatlar vs. gibi şeyleride kapsayıp kapsamadığı konusunda birkaç görüş vardır.

1- Fakihlerin Çoğunluğunun Görüşü: Onlara göre bu kaide namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını, yine hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi yoktur.’ kaidesi gibi delillerin genelliğinin nedenine dayanmışlardır. [1] Ancak böyle biri ‘Kesirü’ş-Şekk’in şartlarını taşımalı ve şüphesi vesveseden kaynaklanmalıdır, öyle ki halk kendisine kesirü’ş-şekk diyecek derecede olmalıdır. Bu yüzden diyorlar ki:

a) Vesveseden kaynaklanan şüpheye itina edilmemelidir. [2]

b) Misafirliğe giden kimse yiyeceği yemekten çok şüphe ederse şüphesine itina etmemeli ve helal olduğunu varsayıp yemelidir. [3]

c) Kul hakkı konusunda veseveseli insan şüphesine itina etmemeli ve onun doğru olduğunu var saymalıdır. [4]

d) İbadi ve gayri ibadi amellerinde çeşitli şüphelere kapılan kimsenin görevi kesirü’ş-şekk’in şartlarını taşıyorsa şüphesine itina etmemelidir. [5]

e) Allah’a ve Peygamber’e (s.a.a) iman edipte kendilerinde vesvese görülen ve bunun için araştırma yapan kimseler temizdir ve böyle vesveselerin zararı yoktur; [6] yani kafir olmazlar ve necis değildirler.

2- Bazı Fakihlerin Görüşü: Onlara göre bu kaide yalnızca namaza özgü olup, başka yerlerde uygulanamaz. Başka yerlerin kendi kaidelerinin uygulanması gerektiğini söylemekteler. [7]

Bu bölümde şüphe ve terüddüt hakkında bazı noktalara değineceğiz:

1- Vesvese, şüphe ve tereddüt şeytanın telkin ve tehlikelerindendir. İtminan, yakin ve sebat ise rahmani ve melekuti feyizlerdendir. Şeytan, Allah’ın kullarını doğru ve hak yoldan çıkarmak için çeşitli vesile ve hileleler kullanır. O hileci olduğu için kimi nasıl yoldan çıkaracığını iyi bilir ve herkesin durumuna göre bir metot bulur. Bu vesveselerle mücadele etmenin en iyi yolu, şeytanın telkinlerine itina etmemektir. Şeytan insana kötü ve batıl düşüncelere yönelttiği zaman kafasını başka yerlere vermelidir.

2- İnsan akıl ve fikir sahibi bir valık olduğu için hak yolu bulmalı ve ona uymalıdır. İnsanın mana dolu bir dünyaya ve temiz bir yaşama ulaşması için bu yolda ameli ve fikirsel olarak düzenli ve metotlu bir çaba harcaması gerekir. Bu alanda ne kadar çok çaba harcansa azdır. Bu çaba herkesin ödemesi gereken bir bedeldir. Onu sağlamlaştırmak gereker ki düşünce sistemi ve kurumu sarsılmalardan güvende kalıp darbe yemesin. Bu hareketin başlangıç noktası ‘Alem ve insan varlığı’ hakkında tefekkür, araştırma ve sonuca ulaşmaktır. Bu yolda insanın şüphe ve tereddüte düşmesi doğal olup, böyle şeyler sadece bir takım zihinsel endişelerdir. Her zaman zararlı ve saptırıcı değildir. Aksine bazen yakine ve daha üst mertebelere çıkmak için bir köprüdür. Ancak insan bu merhaleden hızla geçmeli ve orada durmamalıdır. Zira orada duraksamak zararlıdır. [8]

Son olarak taklit merciilerinin soruya verdikleri cevapları getiriyoruz: [9]

Hamanei: Çok şüphe eden kimseye ‘kesirü’ş-şek’ denir. Bir kişi bir namazda üç kere veya peş peşe gelen üç namazda (mesela sabah, öğle ve ikindi namazlarında) şüpheye düşerse kesirü’ş-şek’dir. Çok şüphe etmesi gazap, korku veya kaygıdan dolayı olursa şüphesine itina etmemelidir. Ve kesirü’ş-şek normal hale dönmediği sürece şüphesine itina etmemelidir.        

Mekarim Şirazi: Bizim fetvamıza göre kesirü’ş-şek, yani çok şüphe eden kimse, ister namazın rekatlarında olsun, ister bölümlerinde, ister şartlarında, şüphesine itina etmemelidir.

 Çok şüphe eden kimseye kesirü’ş-şek denir. Bir namazda üç kere veya peş peşe gelen üç namazda şüpheye düşen kimse kesirü’ş-şek’dir.

Safi Gulpaygani: Kesirü’ş-şek, genel olarak ister namazın zikirlerinde olsun, ister rekatlarında, ister rüku ve secde gibi fiilerinde şüphesine itina etmemelidir.  

Sistani: Evet.

Hadevi Tahrani: Kesirü’ş-şek olan kimse sadece kesirü’ş-şek olduğu yerlerde şüphesine itina etmemelidir. Onun dışında normal olan yerlerde diğer insanlar gibi şüphenin kurallarına uymalıdır.

Daha fazla bilgi için aşağıda dizinlere bakınız:

Kul Hakkı: 9249 (Site:9221)

Kul Hakk ve Af Dilemek: 7952 (Site:8054)

Şüphe Yerlerinde İhtiyata Hükmetmek: 3078 (Site:3324)



[1] -Musevi Bocnurdi, Seyyid Hasan, el-Kavaidu’l Fıkhiyye, Tahkik ve Tashih: Mehrizi, Mehdi ve Dirayeti, Muhammed Hasan’ın tashih ve tahkiki, c.2, s.353-356, Neşru’l-Hadi, Kum, 1. Baskı, HK.1419; Tabatabi Kummi, Seyyid Taki, el-Envaru’l-Behiyye Fi’l-Kavaidi’l-Fıkhıyye, s.190-191, İntişarat-ı Mahallati, Kum, 1. Baskı, HK:1423; Tebrizi, Yeni İstiftaat, c.2, s.71, Soru:325, Kum, 1. Baskı, Bi Na ve Bi Ta.

[2] -İmam Humeyni, Seyyid Ruhullah, İstiftaat, c.1, s.169, Soru:158, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 5. Baskı, HK.1422.

[3] -a.g.e. s.110, Soru:295

[4] -Tebrizi, Yeni İstiftaat, c.2, s.71.

[5] -Behcet, Muhammed Taki, İstiftaat, c.1, s.169, Soru:2302, Neşr-i Defter-i Hz. Ayetullah Behcet, Kum, 1. Baskı, HK.1428.

[6] -Mekarim Şirazi, Nasır, Risale-i Tevzihu’l-Mesail, s.36, M.114, İntişarat-ı Medrese-i İmam Ali b. Ebi Talib (a.s), Kum, 5. Ve 2. Baskı, HK.1429.

[7] -Bkz: el-Kavaidu’l Fıkhiyye, c.2, s.355 ve 356.

[9] -İslam Quest sitesinin bürolardan yaptığı istiftalar.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar