Gelişmiş Arama
Ziyaret
6906
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Neden İran’da ayı görmek sorunlu olmaktadır?
Soru
Neden İslam ülkeleri arasında sadece İran’da ayı görmek sorunlu olmaktadır?
Kısa Cevap

Ayı görmek ve ayın ilk gününü teşhis etmek meselesi, aşağıdaki hususlar temelinde Şii ve Sünni alim ve fakihlerinin üzerinde ittifak veya ihtilaf ettikleri bir konudur.

1. Ay çıplak göz ile mi görülmelidir yoksa mücehhez olarak teleskop ve dürbün ile görülmesi de yeterli midir?

2. Bir şehir veya bölgede ay görülürse, diğer şehir ve bölgeler için ay ispatlanmış olur mu?

3. Ayı görme hakkında duyulan bilgilere hangi surette güvenilebilir?

Bütün bu hususlardaki mercilerin dikkat, tartışma ve görüşleri, ayın görüldüğünü veya görülmediğini ispat etmede değişik ve çeşitli görüşlerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu farklılıklar Ehli Sünnet âlimleri arasında da mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Şia fakihleri kendilerini Kur’an, Peygamber ve Ehli Beytin takipçileri bilmekte ve zamanının imamının (a.c) gıybet zamanında da ayet ve rivayetlere dikkat ederek tüm güçlerini mevcut kaynaklardan fıkıh hükümleri elde etmek için kullanmaktadırlar. Bazen ayet ve rivayetlerin açık olmaması sebebiyle bu zor yolda elde edilen neticelerin farklı olması doğaldır. Buna ek olarak, İran’da Şia fakihleri birçok diğer İslam ülkesinin aksine devletten bağımsız olarak görüş belirtmekte ve kendilerini Allah karşısında ona riayet etme hususunda sorumlu bilmektedirler. Onları taklit edenler de bağlı oldukları her fakih esasınca kendilerini onun kaynaklardan elde ettiği şeye uymakla yükümlü bilmektedir. Bundan dolayı bazen ayet ve hadislerin açıkça hüküm vermediği veya şartları değişmiş bir konu hakkında fakihlerin fetvaları arasında ihtilafın olması olağandır. Bu hususlardan birisi de ayın ilk hilalini görme hükmüdür. Elbette bu fetva farklılığı Şia âlimlerine özgü değildir, Ehli Sünnet fakihleri arasında da ihtilaflar mevcuttur.[1]

Şia’nın bakışında aybaşı birkaç yolla ispatlanmaktadır:

1. İnsanın bizzat kendisinin ayı görmesiyle.

2. İnsan için yakin oluşturan her vasıtayla.

3. İki adil erkeğin ayı gördüğünü söylemesi.

4. Önceki aydan otuz günün geçmesi.

5. Şerî otoritenin aybaşı olduğuna hükmetmesi.[2]

Ama bazen de ayı görme hakkında fakihlerin fetvaları arasında görülen ihtilafların kaynağı şunlardır:

1. Ay çıplak göz ile mi görülmelidir yoksa mücehhez olarak mesela teleskop ve dürbün ile görülmesi de yeterli midir? Bazı fakihler görmenin kesinlikle çıplak gözle gerçekleşmesini vurgulamaktadır, ama bazıları da dürbün, teleskop ve diğer araçlarla görmenin yeterli olacağını söylemektedir.

2. Ayı görme hakkında duyulan bilgilere hangi surette güvenilebilir?

3. Bir şehir veya bölgede ay görülürse, diğer şehir ve bölgeler için ay ispatlanmış olur mu?

Bazı taklit mercileri, ayın bir şehirde görülmesi durumunda sadece belirtilen şehir ve o şehir ile aynı ufukta yer alan şehirlerde aybaşının belirginleşeceği görüşündedirler.[3] Bazıları da ayın bir şehirde görülmesi durumunda bu şehirle gece noktasında ortak tüm şehirlerde aybaşının belirginleşeceği kanısındadırlar.[4] Ama bazen ayı görmedeki ihtilaf fıkhî fetva ve görüşlerdeki ihtilaflardan kaynaklanmamakta ve dışarıda görmenin veya görmemenin teşhisine dayanmaktadır. Bu anlamıyla taklit merciinin şahsen ayı görmediği birçok durumda adil fertlerin tanıklığına güvenerek aybaşının belirginleştiği kanısına varmaktadır, ama bu görme diğer merciler açısından güvenilir değildir ve bu da görmede görüş ayrılığına sebep olmaktadır. Bütün bu meseleler taklit mercileri ve onları taklit edenlerin kendi şerî yükümlülükleriyle amel etmek istediklerinde şerî delile göre hareket etmelerini gerektirmektedir ve bu da onların amelde farklılaşmasına neden olmaktadır. Öte taraftan ayı görme meselesi (İran halının ekseriyetini teşkil eden) tüm Müslümanların müptela olduğu bir husus olması hasebiyle ondaki görüş ayrılığı çok belirginleşmekte ve kamuoyunda büyük yankı yapmaktadır. Fetva farklıları Şia âlimlerine özgü değildir ve Ehli Sünnet fakihleri arasında da ihtilaflar mevcuttur.[5] Ama Ehli Sünnet âlimleri aybaşını belirlemede hükümranın hükmüne çok önem vermektedir. Hatta onlardan bazıları hükümranın hükmünün asıl olduğunu ve delilin sadece hükümranın hükmü olduğunu belirtmekte ve hilali ispat eden diğer yolları ise hükümranın teyit etmesi suretinde delil kabul etmektedirler.[6] Çoğu İslam ülkelerinde padişah olan kendi hükümranları da genellikle bir günü aybaşı olarak belirlemektedir. Bu nedenle ayı görme hakkındaki mevcut ihtilafların varlığına rağmen hükümranın herhangi bir ölçüyle hangi günü bayram ilan ederse çoğu âlimin ve halkın onayını almaktadır. Şia âlimleri arasında bazıları aybaşını ispat etmek için hükümranın hükmünü kabul etmektedir ve bazıları ise bunu yeterli görmemektedir.[7] Elbette Şia âlimlerinin hükümrandan maksatları, İslam ülkelerindeki sultanlar değildir, gerekli şartları taşıyan müçtehittir. Bununla birlikte, günümüzde İran devleti gerekli şartlara sahip bir müçtehit tarafından idare edilmesine rağmen, veliyy-i fakihin bir günün aybaşı olduğuna hükmetmesi oldukça nadirdir. Bu, şerî delilin kendisi için kâmil olmamasından kaynaklanmaktadır. Ama şerî delil yoluyla hükmetmesi gerektiği kendisi için belirginleşirse kesinlikle hükmedecektir. Elbette ayı görmenin haricî bir fiil olduğuna, hükümlerin mevzusunu teşhis etme kabilenden sayıldığına, her yükümlü bireyin (hatta fıkıh meselelerinde müçtehit olmasa bile) şahsen onu teşhis etmeye girişebileceğine, edindiği bilgiyle amel edebileceğine ve bu meselede taklide gerek olmadığına dikkat edilmelidir. Ama halkın çoğu ayı görme başarısı elde edemediğinden ve kendi taklit mercilerine güvendiklerinden bu hususta onların görüşüne göre amel etmektedirler. Bu da bu meselede de kesinlikle taklit mercilerine itaat edilmesi gerektiği kanısını uyandırmıştır. Oysaki böyle meselelerde taklide gerek yoktur ve belirtilen yollardan hangisiyle ayın görüldüğüne dair insan için yakin oluşursa bu yeterlidir.[8]



[1] Bkz: İttihad ve ihtilaf-ı Fukaha, Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/02_08.htm

[2] Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[3] Ayetullah Behçet ve Sistani gibi. Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[4] Ayetullah Tebrizi ve Ayetullah Hoyi gibi. Bkz: a.g.e.

[5] Bkz: İttihad ve ihtilaf-ı Fukaha, Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/02_08.htm

[6] Bkz: Mekale-ı Hükm-ı Hakim Be Subut-ı Hilal, Mecelle-i Fıkh, şımare 2. Mevcut der in aders:

http://www.shareh.net/persian/magazine/figh/10/index_10.htm

[7] Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[8] Daha fazla bilgi için bkz: Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/index_02.htm

afuryan, Muhammed Rıza, Ağaz Ve Encam-ı Mahhaye Kameri, şımare 10 mevcut der in adres:

http://www.shareh.net/persian/magazine/figh/10/index_10.htm

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    11861 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Acaba irfan bağlamında Nehcü’l Belağa’da numuneler mevcut mudur?
    6303 دین و عرفان 2012/07/21
    İrfan, imamların nazarında pratik ve teorik irfan olmak üzere iki kısma ayrılmamaktadır ve onların sire ve lisanlarında pratik irfan teorik irfandan ayrı değildir; zira onlar pratik irfanla hakikatlerin tanımını elde ettiler ve sonra elde etikleri hakikatlerin tanımını kelam kalıbına dökerek insanlara sundular. Ayriyeten irfanın teorik ve pratik ...
  • Müziğin faydası hakkında bir hadis var mıdır?
    8023 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Sözlük yazarları müziğin tanımı hakkında şöyle demişlerdir: Müzik veya musiki Yunanca Moosika veya Latince Musica kelimesinden alınmıştır. Kökü ise Yunan mitlerindeki “dokuz tür rabbinden” birinin adını taşıyan ve güzel sanatlar hamisi olan Mosa veya Misse’dir. İhvan-ı Sefa risalelerinde müzik şarkı ve müzik yapan da şarkıcı olarak tanıtılmış ve müzik ...
  • Kısasın sakıt olmasına neden olan sebepler nelerdir?
    5315 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    11800 دانش، مقام و توانایی های معصومان 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • İnsanın günaha tekrar yönelmemesi için terkettiği günahtan ne kadar uzak kalması gerekiyor?
    6633 Pratik Ahlak 2010/06/12
    Bu konuda herhangi bir ayete ve  rivayete rastlamadık, ancak insan kırk gün amellerini ihlasla yerine getirir ve onları Allah rızası için yaparsa Allah hikmetini onun kalbine yerleştirir, diline akıtır, şeklinde rivayetler vardır.Bu bağlamda şu ...
  • Mastürbasyon, mental boşalma(ihtilam) ile nasıl mücadele edebiliriz?
    20721 درمان رذائل اخلاقی 2019/02/18
    Kutsal İslam dinine göre Mastürbasyon haram ve büyük günahlardan biridir. Ama mental boşalma (ihtilam) bedenin doğal bir tepkimesi olup kesinlikle kişinin kötü biri olduğuna delalet etmez. Mental boşalma yaşamak günahta değildir. Mental boşalmaya etki eden bazı faktörler bulunmaktadır bu faktörler kontrol edilirse mental boşalma (ihtilam) yaşama sayısında ...
  • Namazın sonunda verilen üç selamın hikmeti nedir? ikinci ve üçüncü selamın muhatapları kimlerdir?
    18785 Teorik Ahlak 2012/03/11
    Selam, Arapçada iyilik ve esenlik demek olup hem görüşürken, hem de ayrılırken kullanılır. Bu üç selam hadislerde gelmiştir. Ama kimse üçününde farz olduğunu söylememiştir. Bu selamların manasını anlayabilmek için önce tercümelerine bakmak gerekir: Selam olsun sana ey Peygamber! Allah’ın rahmet ve berketi senin ...
  • Tembelliği gidermek için bir dua var mıdır?
    14508 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Dinî öğretilerde reddedilen hususlardan birisi tembellik ve atalettir. İmamlar (a.s) bu yerilmiş hasletten Allah’a sığınmıştır. İmamlardan (a.s) bu konuda ulaşan duaların bazıları şunlardan ibarettir: 1. Sadaka’nın oğlu Mas’ada şöyle demektedir: İmam Sadık’tan (a.s) önemli isteklerde Allah’a kendisiyle yöneleceğim bir dua istedim. İmam (a.s) büyük babam ...
  • Ebubekir, Ömer, Osman nasıl halife oldular? Kimin tarafından hilafete seçildiler? Acaba kur'anda ve ya hadislerde onların halifeliğine işaret eden bir delil var mıdır?
    17993 تاريخ کلام 2008/07/22
    Continue ...

En Çok Okunanlar