Gelişmiş Arama
Ziyaret
5605
Güncellenme Tarihi: 2011/10/15
Soru Özeti
Müslüman ülkelerin kadınları başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler?
Soru
Müslüman ülkelerin kadınları tanınmamak için başkalarının yanında yüzlerini kapamaktalar. Bu durumda gençler nasıl birbirlerini görüp beğenecekler? Acaba ebeveynlerinin beğendikleri kimselerle evlenmeye mahkum mu olacaklar?
Kısa Cevap

Din alimlerinin çoğu kadının yüzünü örtmesini gerekli görmemelerine rağmen, birçok Müslüman kadın kendi isteğiyle yüzünü örtüyor ve daha fazla hicaplı olmayı tercih ediyorlar. Biz inanıyoruz ki ilgi duymak yalnızca dış güzelliği dayalı olsa ve daha önemli ölçüler göz ardı edilse böyle bir ilgi genel olarak fazla uzun sürmez. Güzelliğin kaybolmasıyla veya daha güzel birini görmekle bu ilgi bitecek, bazende yerini nefrete bırakacaktır. İslam ülkelerindeki gençler kendilerine eş seçmek için daha iyi yollara sahiptirler. Ebeveynin önerisi ve son kararı kendilerinin vermeleri bu yollardan biridir.

İslam fıkhı erkeğe evlenmek istediği kızı görme izni vermektedir. Bir şartla ki, ailesi ve arkadaşları kızın özelliklerini kendisine söyledikten sonra sadece evlenmek kastıyla kızı görebilir. Gördükten sonra hoşlanırsa evlenir, hoşlanmazsa evlenmez.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu birkaç kısıma ayırmak mümkündür:

1- Müslüman kadınlar yüzlerini örtmek zorundalar mı? Böyle bir zorunluluk olursa kız ve oğlan evlenmek isterlerse birbirlerini nasıl görecekler?

2- gençelerin birbirlerine alaka duymaları için dış güzellik tek başına yeterli midir?

3- Müslüman gençler yalnızca ebeveynlerinin seçimlerine göre mi evlenirler?

Şimdi yukarıdaki sıralamaya göre konuyu inceleyelim:

1- Ahzap suresi 59. ayetini tefsir ettiğimiz zaman şu gerçeği görüyoruz: Hicap, kadınların elini kolunu bağlayan bir sınırlama değildir; hicap kötü niyetli erkeklerin sataşma ve eziyetlerinden korunmak için konulmuş bir kanundur. Başka bir ifadeyle hicap tanınmamak için değil iffetli tanınmak içindir. [1] İmanlı kadınlar Kur’an’ın bu tavsiyesine uymaya çalışır, özellikle evli kadınlar bu alanda kendi istekleriyle daha çok ihtiyat ederek yüzlerini de örterler. Ayet ve rivayetler incelendiğinde böyle bir ihtiyatın lazım ve farz olmadığı ortaya çıkmaktadır. Müslüman kadınlar makyaj yapmamak şartıyla yüzlerini ve bileklere kadar ellerini örtmeyebilirler. [2] Bu şekilde Müslüman ve imanlı kimseler, karşı cinsi gördükten ve fiziki olarak birbirlerini beğendikten sonra araştırma yaparak evlilik için adım atabilirler. Masum İmamlarımızdan bazıları da bu yolla eşlerini seçmişlerdir. Örneğin İmam Seccad’ın (a.s) bir kadını Mekke’nin bir semtinde görmüş, onu beğenmiş sonrada elçiliğe giderek onunla evlenmiştir. [3] Veya Resul-i Ekrem (s.a.a) evlilik çağına gelmiş kızlara uygun bir rızka ulaşsınlar diye fıtır ve kurban bayramlarına katılmalarına izin vermiştir. [4] İmamlarımızdan bazıları ‘rızkı’ evlilik diye tefsir etmişlerdir. [5] Rivayetin metin ve içeriğine baktığımızda başka tefsirin olmasının uzak bir ihtimal olduğunu görmekteyiz. Hatta söz konusu tefsirin rivayetin bir parçası olma ihtimalide vardır. Nitekim İmam Sadık (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) sözünden böyle bir anlam çıkarmıştır. Bundan İslamın kızların evliliklerine yardımcı olacak toplumlara iffetleriyle çıkmalarına muhalif olmadığını anlıyoruz. Bu yüzden kadınların çarşıya, pazara, sokağa çıkmalarına engel konulmamıştır. Ama onlara  yolun kenarından gitmeleri tavsiye edilmiştir, zira bu, iffet ve vakarın bir göstergesidir. [6] Dolayısıyla kız ve oğlanların İslami toplumlarda da iffetlerini koruyarak birbirlerine ilgi duyup evlenebilmelerinde sakınca yoktur. Ayrıca erkek araştırma yaptıktan sonra evlenmeye ciddi bir şekilde karar vermişse ve gönül eğlendirmek ve zevk almak kastı olmaksızın istediği kızı evlilik kesinleşmeden -evlendikten sonra eşine eziyet etmek için bir özrü ve bahanesi kalmaması için- daha özgür ve dikkatli bir şekilde bir kere daha görebilir. [7]

2- Dış güzellik her ne kadar evlilik için bir neden olsa, İslam açısından engel teşkil etmese ve mustakbel eşi belirlemekte güzellik göz önüne alınsa da dinimizin, insaniyet ve güzel ahlaka güzellikten daha çok önem verdiğini bilmemiz gerekir. Bu yüzden güzelliği ilgi duymanın asıl nedeni olarak görmeyelim.

Resul-i Ekrem (s.a.a) temiz ve imanlı eşe sahip olmayı dünya ve ahiret saadeti olarak görüyor, [8] ashabını güzel ama kötü ortamda yetişen kadınlarla evlenmeyi sakındırıyor [9] ve şöyle buyuruyor: ‘Bir kadınla güzelliği için evlenen kimse onun hakkında sandığı şeye ulaşamaycaktır. Allah bir kadınla malı ve serveti için evlenen kimseden lütuf nazarını çeker ve yalnızca o serveti onun desteği yapar. Öyleyse müstakbel eşinizin dindarlığına bakın.’ [10] Bir başka rivayette de yalnızca güzelliği için bir kadınla evlenmenin sıkıntıdan başka bir şey doğurmayacağı belirtilmiştir. [11] Doğal olarak alaka sadece güzellikten kaynaklanırsa daha güzel birini gördüğünde bu alaka bitecek ve yerini kin ve nefret alacaktır. Veya hayatta her insanın başına gelebilecek bir nedenden dolayı eşi güzelliğini kaybederse, kadın değerini kaybedecektir.

Bu yüzden güzellik tek başına kızla oğlanın biribirine alaka duyması için bir ölçü olarak algılanamaz. Aksine bilgi, aile asaleti, iffet vb. gibi çok daha önemli ölçülerde vardır. Bunları göz önüne almak evliliği daha başarılı yapabilir.

3- Gençlerin İslam ülkelerinde eşlerini kendilerini seçememeleri, anne babalarının seçtiği kimseleri kabullenmek zorunda kalmaları konusuna gelince diyoruz ki: Bizim ülkemizde ve diğer bazı ülkelerde şu anda uygulanan yöntem, önce oğlanın anne babası bir kızı belirlemesi, sonra evliliğin diğer merhalelerine geçilmesi şeklindedir. Bunu İslam dini Müslümanlara böyle bir şey öngörmemiştir. Bu örfi bir şey olup zaman içinde şekillenmiştir. Bu yüzden onun meziyet ve ayıplarını İslam’ın hesabına yazamayız. Bu sürecin tersine olması içinde herhangi bir engel yoktur. Yani oğlan ve kız önce kendileri birini seçer, sonra ebeveynleriyle konuşarak son kararlarını verirler.

Bununla birlikte şu noktayıda göz ardı etmemek gerekir: Örfe göre eş seçimini ebeveynin yaptığı durumlarda bile birçok yerde seçim ebeveynin dediği gibi olmuyor. Onlar tecrübelerini ve çocuklarının karakter ve isteklerini göz önüne alarak birini önerebilirler, ama sonunda çocuklardır ki birbirlerini görerek ve konuşarak, zaaf ve kuvvet noktlarını inceleyerek son kararı verecek olanlar. Buna göre bu sistemde bile ebeveyn seçen değil, öneride bulunandırlar.

Böyle bir örf galiba günümüz dünyasında müşterek yaşamın başlangıcı için en uygun yoldur. Çünkü bu yol ile hem kızla oğlanın tevafuku göz önüne alınmış olunur, hem de ebeveynin rıza ve desteği. Bu da ailenin temelini sağlamlaştırır.

Son olarak şu noktayıda zikretmek gereklidir: Allah, dini öğretilere uyan ve kendisine tevekkül ederek evlenme girişiminde bulunan çiftlerin kalbine sevgi ve muhabbeti rahatlıkla yerleştirebilir. [12] Hatta çiftler evlenmeden önceden birbirlerini tanınmamış olsalar bile. Zira daimi sevgi ve muhabbet, belli bir süre geçtikten, çiftler birbirlerinin ahlak ve özelliklerini tanıdıktan sonra ortaya çıkar. Yoksa evlenmeden önce ve sokak tanışan çiftler, hatta evliliğin başlarında öyle rol yapıyorlar ki birbirlerinin özelliklerini ve olumsuz yönlerini bilemiyorlar. Başka bir ifadeyle aralarında her an dağılma riski olan bir çeşit yapmacık ve yalancı alaka oluşacaktır. İslam böyle sarsıntılı alakayı onaylamıyor, aksine çiftlerin dünya ve ahiret hayırlarının içinde olduğu aileyi düşünüyor.

İslam fıkhına göre oğlan evlenmek istediği kızı görebilir. Ancak ailesi ve arkadaşları kızın özelliklerini kendisine söyledikten sonra o da (beğenir ve) evlenmek kastıyla olursa kızı görebilir. Eğer hoşlanırsa onunla evlenebilir.    



[3] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, Vesail-uş Şia, c.20, s.75, h.25072, Müessese-i Alu’l Beyt, Kum, HK 1409

[4] -Şeyh Tusi, Tehzib-ul Ahkam, c.3, s.287, h.14, Daru’l Kütüb-ü İslamiyye, Tahran, HŞ 1365; Dokhteran-ı Dem-i Baht, Rivayette geçen ‘Li’nnisa-il Avatik’ cümlesinin tercümesi. Bkz: Lisanu’l Arap, c.10, s.235  

[5] -Muhaddis-i Nuri, Müstedreku’l-Vesail, c.6, s.145, h.6656, Müessese-i Alu’l Beyt, Kum, HK 1408; Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.87, s.374, Müessesetu’l-Vefa, Beyrut, HK 1404 vs.

[6] -Şeyh Tusi, Emali, s.659-660, h.1364, İntişarat-ı Daru’s-Sakafe, Kum, HK. 1414

[7] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, a.g.e, c.20, s.87, Bab:36, (bu babda bu alanda birçok rivayet vardır); yine Evlenmeden Önce Kızları Görmek, cevap:3825 (site:4066)’de de faydalı bilgiler vardır.

[8] - Muhammed Bagır Meclisi, a.g.e, c.100, s.237, h.38

[9] -Muhammed b. el-Hasan Hür Amuli, a.g.e, c.20, s.35, h.24963.

[10] -a.g.e. c.20, s.35, h.25007.

[11] - a.g.e. c.20, s.52-53, h.25014.

[12] - Ve merhamet ihsan etmiştir. (Rum/21)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar, ne zaman şehid olacaklarını bildikleri halde, buna engel olmak için neden önlem almadılar?
    6243 Eski Kelam İlmi 2009/02/22
    Cevabın anlaşılabilmesiiçin önce bir kaç noktaya açıklık getirmek gerekir:1- Masum İmamlar (a.s), kendi şehadetlerinin yer ve zamanı da olmak üzere acaba bütün olayları biliyor muydular? Bunun kendisi incelenmesi gereken bir konudur ve ispatlanmış değildir.
  • Bakara suresinin 228. ayeti erkeğin kadından üstün olduğunu söylemektedir. Bu durum, Allahın adaletiyle çelişmez mi?
    68159 Tefsir 2009/07/08
    Söz konusu ayet boşanmış kadınlar hakkında olup ric'i talak yani, boşandıktan sonra erkeğin kadının iddeti dolmadan karısına dönmesi hakkındadır ve genel bir kaideye, yani kadınların haklarıyla vazifelerinin arasında bir eşitliğin olduğuna işaret etmektedir. Bu ayete ...
  • İnsanın zatının kaynağı nedir ve bunun davranışlardaki etkisi nasıldır?
    7968 Yeni Kelam İlmi 2009/10/22
    Hikmet-i Mütealiye’ye göre zatlar önce belirsiz bir şekilde vardırlar, sonra maddi var oluşla belirlenmektedirler. Ondan sonrada bireysel bir varlığa sahıp olurlar.İnsanın zatı, onun ortaya çıkışının başlangıcından itibaren onunla beraber olup maddi ve manevi boyutlarını kapsamaktadır. Genellikle maddi ...
  • Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) diri midirler? Eğer diriyseler bunun manası nedir?
    7962 دانش، مقام و توانایی های معصومان 2012/07/24
    Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) diri olması, hakiki hayat konusunda Kur’an’daki anlamı içerir ve özellikle şehitler hakkında buna vurguda bulunulmuştur: "وَ لا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا في‏ سَبيلِ اللَّهِ أَمْواتاً بَلْ أَحْياءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ". Aynı şekilde birçok rivayette de imamların diri oluşu hakkında bu anlama ...
  • Tevazu nedir? Tevazu nasıl bir esere sahiptir? Tevazu ile zillet arasındaki fark nedir?
    1832 فضایل اخلاقی 2020/01/19
  • Cansız varlıklar ve bitkiler Allah’ı nasıl tespih ederler?
    9676 بندگی و تسبیح 2012/07/24
    İnsanların âlemdeki varlıklara yönelik ilmi çok az ve naçizdir. Varlıkların yüce Allah’ı nasıl tespih ettikleri meselesi de henüz beşerin niteliğini kavramadığı konulardan biridir. Değişik ayet ve rivayetlerde varlığın tüm cüzlerinin yüce Allah’ı tespih ettiği beyan edilmiştir. Varlığın cüzlerinin tespih şekli hakkında müfessirler arasında iki görüş vardır:
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    11352 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...
  • Şans ne anlama gelmektedir? Şans diye bir şey var mıdır?
    30067 Eski Kelam İlmi 2008/11/02
    Halk arasında bazen kullanılan, baht, uğur ve şans sözcükleri, daha çok edebiyat ve şiirlerde bulunmaktadır. Bu sözcük iki manaya gelebilir:1. Bir şeyin nedensiz meydana gelmesi: Bu mana; felsefî açıdan reddedilmiştir ve her şeyin kendine göre ayrı bir nedeni ve sebebi olduğu ...
  • Günahta ısrar etmek cezanında artmasına neden olur mu?
    26566 Pratik Ahlak 2010/10/07
    Günahta ısrar etmek, deyimi iki manada kullanılmaktadır: 1)Günahı tekrarlamak, 2)Günah işledikten sonra tövbe ve istiğfar etmemek.Günahta ısrar etmenin çok kötü sonuçları vardır. Ayet ve rivayetlerde bu durum şiddetle kınanmış ve küçük günahın büyük günaha dönüşmesi, takva dairesinden çıkılması, bedbahtlık, itaat etmemek, insanı küfür ve ...
  • Tembelliği gidermek için bir dua var mıdır?
    14331 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Dinî öğretilerde reddedilen hususlardan birisi tembellik ve atalettir. İmamlar (a.s) bu yerilmiş hasletten Allah’a sığınmıştır. İmamlardan (a.s) bu konuda ulaşan duaların bazıları şunlardan ibarettir: 1. Sadaka’nın oğlu Mas’ada şöyle demektedir: İmam Sadık’tan (a.s) önemli isteklerde Allah’a kendisiyle yöneleceğim bir dua istedim. İmam (a.s) büyük babam ...

En Çok Okunanlar