Gelişmiş Arama
Ziyaret
8665
Güncellenme Tarihi: 2010/02/01
Soru Özeti
Kadın neden taklit mercii olamaz?
Soru
Kadının taklit mercii olamamasının sebebi nedir?
Kısa Cevap

Dini alim ve uzmanlarının, kadının taklit mercii veya hakim olması konusunda bazı rivayetler ve icma gibi delillere dayanmışlardır. Bu delilleri geniş bir şekilde ele almak gerekir. Bu hükmün felsefesi hakkında öne sürdükleri deliller onları destekleyecek niteliktedir. Aşağıda onlardan bazılarını getiriyoruz:

 

1-             Kadınla erkek arasında bedensel ve ruhsal farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ve erkeklerin yaratılıştan gelen özelliklerinden dolayı kadınlardan bazı sorumluluklar kaldırılmıştır. Zira sorumluluklar insanın gücüne göre belirlenir.

2-             Kadınların değişmez ruhsal özelliği, his yönünden çabuk etkilenmelerdir. Dini önderlik, ümmetin hidayeti, had ve kısasın uygulanması gibi yargı meseleleri kararlılık ve onun sonuçlarının kabullenilmesini gerektirir. Bu sorumluluk erkeklere yüklenmiştir.

Ancak bazı İslami düşünürler de bu delil ve noktaları kabul etmemiş ve kadınların dini merci ve hakim olabileceklerini söylemişlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Kadınların dini merci ve yargıda makamında bulunamayacaklarını söyleyenler daha çok bu konudaki rivayetlere dayanmaktalar. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Bakın sizden bir erkek bizim hükümleri bilirse; onu kendinize hakim edin ve ben onu hakim olarak atıyorum.’[1]

Ebu Hatice’nin rivayetinde ‘Recul’ yani erkek tabiri gelmiştir. Kaideye göre bu şart ihtirazidir (gözetilmesi gereken bir özelliği dile getirir) ve mevzuda etkisi vardır.[2] Buna göre uargıçlık, müçtehid ve taklit merciinin işlerindendir. Kadın taklit mercii olamaz.

Bunun yanı sıra kadınların dini merciilik ve yargıçlığını kabul etmeyenler icma’a da[3] dayanmışlardır. Yani dini merci ve yargıç olmanın şartının erkek olması gerektiği konusunda icma olduğunu iddia etmişlerdir.[4]

 

Yine bu grup, bazı diğer faktörleri de nazara alarak görüşlerini güçlendirmeye çalışmışlardır Örneğin:

 

1- Yüklenilecek sorumlulukların insanın gücüne göre belirlenmesi.

İslam’a göre kadın ve erkek mahiyet yönünden eşittirler. ‘Ey İnsanlar! Sizleri bir nefisten yaratan, ondanda eşini yaratan…Rabbinizden korkun.’[5] Dolayısıyla insanın mahiyetine hitap eden ister teşrii (yasama) veya tekvini (yaratışta var olan veriler), yönler de birbirlerine eşittirler. Kadın ve erkek her ne kadar aynı türden olsalar da birlerinden farklılık ve seçkinlikleri olan insanın iki sınıfındandırlar. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

‘Allah’ın kimini kiminden üstün kıldığından…erkekler kadınlara yönetici ve koruyucudurlar.’[6] Erkeklerin düşünce, cismi[7] ve nefsani güçlerinin fazla olması onların kadınlara göre aile ve toplumsal yaşamın bir çok önemli meselelerinde bir yönetici, hükmetme ve müdüriyetlerinin olmasına neden olmuştur.[8]

 

Kısacası kadın ve erkekler bedensel ve fizyolojik yönden birbirlerinden farklı oldukları için her biri özel vazifeler için yaratılmışlardır. Bu farklılık –ayrımcılık değil) beşer neslinin bekası içindir. Ama bu, kemal yolunun kadına bağlı veya sınırlı olduğu anlamına gelmez. Aksine bu farklılıktan dolayı dini merci olmak, yargı vb. gibi sorumluluklar ondan kaldırılmıştır. Başka bir deyişle erkeklerin buna uyumlu güçleri fıtri ve tekvinidir, bu da onlara daha çok sorumluluk yüklemektedir. Ve bu fazla güçlerinden dolayı Allah katında daha fazla­ sevap ve kurbları yoktur.

 

2- Dini merci ve yargıç olmak kararlılığı gerektirmektedir.

 

Kadınların değişmez ruhsal özelliği hislerin çabuk etkilenmesidir. Onların, sevinç, tedirginlik, ağlama, gülme gibi nefsani teessürleri erkeklerden daha çabuktur. Hüküm ve yargı da ise önemli olan gerçekçi olmak, ve insanın hislerin kontrol altına alabilmesidir.

 

Dini önderlik, ümmetin hidayeti ve had, kısasın icrası gibi yargı meseleleri ve bu yolda var olan  çekişmeler karşısında kararlılığı ve onun sonuçlarına katlanmayı gerektirmektedir. Başka bir deyişle kadının yaratılışında sevgi ve şefkat olduğundan bazı yerlerde kesin bir kararlılık gösteremiyorlar. Bu yüzden bu makamlardan azat olmuşlardır ve bu tehlikeli görevler erkeklere yüklenmiştir. Bunun kendisi kadına bir çeşit olumlu bakış ve onun makamına değer vermektir.

 

Ama aynı zamanda son dönemin bazı İslami düşünürleri yukarıdaki delilleri eleştirerek ­­dini merci olmayı ve yargı işini kadınlarında yapabileceklerini söylüyorlar.[9] Onlara göre dini merci olmak ve yargıçlık kadınlar için bir yükümlülük değildir. Allah-u Teala kadınları bu gibi zor görevlerden muaf tutmuş ve onlardan bir görev olarak istememiştir. Hadiste ‘Kadınlara Cuma yoktur, cemaat yoktur… hakim olamazlar…’[10] diye gelmişse, Cuma ve cemaat namazı, hakimlik vb. gibi şeyler kadınlara farz değildir manasınadır. Hadiste ‘kadın için Cuma yoktur’ denmiyor ki bundan böyle bir hakkın olmadığı anlaşılsın.[11]

 

Yine kadının yapı olarak hissi yönünün ağır basması onun akıl ve düşünce kuvvelerinin orta halli olmasına engel değildir. Kadında erkek gibi normal teorik akla sahip olabilir, yargı ve merci olmaktaki akıl ve bilginliği hislerine mağlup olmayabilir. Ama şartlar eşit olduğunda ve gerekli eğitim verildiğinde kadınların da bu makamlardan mahrum olacaklarına dair her hangi bir delil yoktur.[12]   

Bunun yanı sıra daha öncede belirtildiği gibi dini merci olmanın bazı gerekleri vardır.[13] Zikredilen deliller yargı veya toplumun rehberliğini kadınlardan aldıklarını farz etsek bile neden onlarda fetva makamını üstlenemesinler ve bu gibi şeylerin arasında bağlantı nedir?

İcma delili ise eğer bütün fakihlerin gerçek ittifakıyla gerçekleşmiş olsa bile, onların değinilen bir ya da birkaç yöne dayandıkları muhtemel olduğu için böyle bir icmanın geçerliliği ve itibarı yoktur.[14]   



[1] - el-Kafi, c.1, s.67

[2] - Daha fazla bilgi için bk: Mehdi Hadevi Tahrani, Yargı ve Yargıçlık, s.91-92

[3] - İcma, bütün fakihlerin kabul ettiği delillerden biridir.

[4] - Cevahir-ul Kelam, c.40, s.14; Miftah-ul Kerame, c.10, s.9; Cami-uş Şitat, c.2, s.680

[5] - Nisa/1; Bk: Muhammed Taki Misbah Yezdi, Maarif-i Kur’an konuları, İslamda Kadın Hakları risalesi

[6] - Nisa/34

[7] - Kadının bedeni erkeğinkinden daha zarif ve daha latiftir. Erkeklerin bedeni kadınlarınkine göre genellikle daha kaba ve daha güçlüdür. Nitekim kadınların ortalama bedensel gücü, erkeklerinkinden daha azdır. Ve kadınlar hamilelik döneminin dışında elli yaş civarına kadar her ay adet olmaları ve kan görmeleri onları hasta gibi yapmakta, şiddetli ruhsal ve bedensel zaaflar görmelerine neden olmaktadır. Yine kadının meme yapısı ona çocuğa süt verme görevini yüklüyor; bu da onun gücünün azalmasına neden oluyor.

[8] - el-Mizan, c.14, s.343

[9] - Daha fazla bilgi için bk: Cevadi Amuli, zen Der Ayine-i Celal ve Cemal, s.348-354

[10] - Men La Yahduruh-ul Fakih, c.4, s.362

[11] - Cevadi Amuli, a.g.e. s.350

[12] - a.g.e. s.353

[13] - Bu gerekler şunlardır: Velayet ve rehberlik, yargı ve fetva verme. Daha fazla bilgi için bk: Mehdi Hadevi Tahrani, Velayet ve Diyanet, s.138-143

[14] - Cevadi Amuli, a.g.e. s.349-353

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar