Gelişmiş Arama
Ziyaret
13774
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Eğer hatem süs veya sonlandırıcı (hatemü’n-nebiyyin) manasında olursa, bu Peygamberden (s.a.a) sonra başka bir peygamberin gelmeyeceğinin delili sayılır mı?
Soru
Hatemiyetin açık delili olan Ahzab suresinin kırkıncı ayetinde yer alan kelimelerin anlamlarında bir takım şüpheler yer almaktadır. Mesela: 1. “Hatem” kelimesi yüzüğün süsü manasındadır. Bu esasla “hatemü’nünebiyyin”’in anlamı şudur: Yüzüğün parmakların süsü oluvermesi gibi, Peygamber (s.a.a) de erdem olarak diğer peygamberlerin süsü olacak bir dereceye ulaşmıştır. 2. Hatem, mektupların içeriğini tasdik etmek için kullanılmıştır; yani yazıcı, mektubun sonunu hatem (mühür) ile mühürleyerek tasdik etmekteydi. Bu esasla “hatemü’n-nebiyyin” de mektubun içeriğini tasdik eden “hatem” gibi, peygamberleri tasdik eden manasında olabilir. 3. Ayetteki “hatemü’n-nebiyyin” ifadesi, bundan sonra bir nebinin gelmeyeceği, ama resulün gelmesinin ise olanaksız olmadığı anlamındadır. Bu nedenle Ahzab suresinin kırkıncı ayetindeki hatemü’n-nebiyyin kelimesi İslam Peygamberinin, peygamberliği sona erdirdiğine delil teşkil etmemektedir.
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

Hatem kelimesi ne süs ve ne de tasdik manasındadır. Eğer bir kelime kendi gerçek manası dışında kullanılacaksa, ya o mana söz konusu kelime için belirgin ve uygun olmalı ya da muhatabın söyleyenin kastettiği şeyi anlayabilmesi için bir karine bulunmalıdır. Aksi takdirde konuşanın kastettiği şey kelimenin gerçek manası dışında olan bir şeydir diye bir iddia ileri sürülemez. Bu nedenle hatemü’n-nebiyyin kelimesinin süs ve tasdik olarak kullanılması örf tarafından makbul görülmemektedir ve “hatemü’n-nebiyyin’den kastedilen onun mecazi manasıdır” iddiası için de bir karine mevcut değildir.[1] Üçüncü şüphenin yanıtı bağlamında ise hatemü’n-nebiyyin kavramının hatemü’r-rusul’u (resullerin sonlandırıcısı) da kapsayıp kapsamadığının aydınlanması için ilkönce nebi ve resul arasındaki farkı beyan etmemiz gerekmektedir. Nebi ve resul arasındaki fark şudur: Nebi, hüküm taşır, ama hükmü bildirmeyle görevli değildir, resul ise bildirmeyle görevli nebidir.[2] Başka bir ifadeyle, resul ister melek olsun, ister insan olsun hükümleri tebliğ etmek için görevlendirilen kimseye denir. Bunun aksine, nebi insan olmalıdır ve nübüvvet insana özgüdür. O halde insan olan her resul tabii olarak nebidir, ama her nebinin resul olması gerekli değildir.[3] Bu nedenle resul ile nebi arasındaki ilişki genel ile özel arasındaki ilişkidir; yani her resul nebidir, ama her nebi resul değildir.[4] Bu yüzden belirtilen noktalar dikkate alındığında, “hatemü’n-nebiyyin” kelimesinden “hatemü’r-rusul” (resullerin sonlandırıcısı) mefhumu da anlaşılmaktadır. Çünkü belirttiğimiz gibi nebi kavramı resulü de içermektedir (resulün resul olması için ilkönce nebi olması gerekir). O halde nübüvvet ne zaman sona ererse, resullük de sona erecek ve ayette belirtilen eleştiriler geçersiz olacak ve de ayet açık delaletiyle yerinde kalacaktır. Bunlara ek olarak, Kur’an öğretilerini herkesten daha çok bilen Ehli Beyt de bu manayı anlamıştır. Müminlerin önderi Ali (a.s), son peygamberin (s.a.a) bedenine gusül aldırırken şöyle buyurmuştur: “Senin (Peygamber) vefatınla bizim bir şeyle ilişkimiz kesildi ve bu senin dışında başka bir şahsın vefatıyla kesilmezdi. Bu şey, nübüvvet ve göğün haberleridir.”[5]



[1] Bkz: Sübhani, Cafer, Mefahimu’l-Kur’an, c. 3, s. 125-126.

[2] Sakafi Tahrani, Muhammed, Tefsir-i Revan-ı Cavid, c. 3, s. 472, Naşir: İntişarat-ı Burhan, Tahran, çap-ı sevvom, 1397, k.

[3] Mirza Hosrovani, Ali Rıza, Tefsir-i Hosrovi, c. 5, s. 412, Naşir: İntişarat-ı İslamiye, Tahran, çap-ı evvel, 1390 k.

[4] Karaşi, Seyid Ali Ekber, Kamus-i Kur’an, c. 7, s. 8, Naşir: Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1371 ş; Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmeu’l-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 7, s. 144, Naşir: İntişarat-ı Nasır Hosrov, Tahran, 1372 ş; Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, c. 2, s. 140, Tahran, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı sevvom, 1379 h.k.

[5] Nehcü’l-Belağa, hutbe. 235.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    16030 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10174 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Zihinde gayrimeşru bir ameli canlandırmanın hükmü nedir?
    7417 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    Günah ve gayrimeşru amel düşüncesi her ne kadar insan zihin, düşünce ve ruhunu kirletse ve birçok başarıyı engellese de haram amel işlemeye varmayana dek günah sayılmaz. Ama cünüp olmaya neden olursa, mastürbasyon türlerinden sayılır ve haram olur.[1]
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77765 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    7649 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Erkek ölmüş olan kaynanasına gusül aldırabilir mi?
    7015 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Büyük fakih ve merciler kadın ve erkeğin gusül aldırması hakkında şöyle fetva vermişlerdir: Eğer erkek kadına ve kadın erkeğe[1] gusül aldırırsa gusül geçersizdir.[2] Ama kadın kocasına ve koca karısına gusül ...
  • Neden namaz, oruç ve hac gibi farzların eda edilmesinin somut eserleri bulunmamaktadır?
    7712 Pratik Ahlak 2011/10/30
    Namaz, oruç ve hac gibi tüm ibadetler birçok bireysel ve toplumsal esere sahiptir. Namazın en üstün eserlerinden biri, Allah’a yakınlaşmak ve kötülük ve haramlardan sakınmaktır. Oruç da birçok esere sahiptir. Bedensel sağlık, dertleşme hissinin icat edilmesi ve takvalı olmak bunlardandır. Hac da ruhanî ve manevî yolculuk sıfatıyla kendine has ...
  • Müstehcen filmlere bakmaktan nasıl tövbe edebiliriz?
    25199 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Günah, kötü kokulu bir lağım kuyusu gibidir, insan ona ne kadar çok dalsa kokusunu o kadar az alır. Zira insanın koku alma duyusu iş yapamaz hale gelir ve daha fazla battığının farkında olmaz. Öte yandan, insanın bu ...
  • Mürmenliler (Murmen dinsel fırkası) ehli kitap mıdır?
    6137 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    1. Hıristiyanlığın birçok fırkası vardır ve Amerika’da bulunan çok meşhur bu fırkalardan birisi de Murmen adındaki gruptur. Bu grup, Jozef Smit adında bir ferdin önderliğinde 1820 yıllarında kurtarıcılık faaliyet ve tebliğine başladı. Jozef Smit, 1830 yılında yazdığı “Murmen” kitabında şöyle bir iddiada bulundu: Amerika kıtasını bulan Kıristof Kolom, Amerika’nın ...
  • Kur’an ve rivayetlerde Hz. Hızır hakkında ne gibi bilgiler var?
    30012 تاريخ بزرگان 2010/10/12
    Kur’an-ı Kerimde, Hz. Hızır’ın adı açıkca gelmemiş, ondan ‘...kullarımızdan bir kul...ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik.’[1] diye söz edilerek onun ubudiyetine ve sahip olduğu özel ilmi makama ...

En Çok Okunanlar