Gelişmiş Arama
Ziyaret
6222
Güncellenme Tarihi: 2012/02/18
Soru Özeti
İslam tüm sorunların çözmeye nasıl kadirdir?
Soru
Biz dinimizin en kâmil din olduğunu ve tüm ihtiyaçları kuşatıcı ve tam olarak karşıladığını iddia etmiyor muyuz? Öyleyse benim şimdiki cinsel ihtiyacımın cevabı nedir? Ben ne evlenme imkânına sahibim ve ne de geçici evlilik yapmak için birini tanımaktayım. Esasen böyle birini nerede bulabileceğimi dahi bilmiyorum! Ben namus meselelerine yönelik de çok hassasım ve haram ilişki kurmak bir yana bir başkasıyla haram bir dostluk kurmayı bile asla düşünmüyorum. Öte taraftan mastürbasyon da haram kılınmıştır. Bu halde bu derde nasıl bir çare bulabilirim? Özür dileyerek ve hayâ ederek belirteyim ki benim eril gücüm de çok aktif, güçlü ve çok zor kontrol edilmektedir! Yani bana takvalı olun demeyin; zira çok çabaladım ama yine de olmadı! Arkadaşlardan birinin deyimiyle gençlik döneminin özelliklerindendir canım! Şimdi âcizane sizden çözüm istiyorum!
Kısa Cevap

İslam’ın hüküm ve buyrukları âlim ve hikmet sahibi Allah tarafından olup insanlığın tüm sorunlarını halletmeye kadirdir. Ama bu, toplumdaki tüm fertlerin İslam’ın buyruklarıyla amel etmesi şartıyla tahakkuk eder. Bugün gençlerin evliliği önünde birçok sorun yer alsa da hem kız, hem oğlan ve hem de tarafların ailelerinin İslam’ın buyruklarına göre amel etmesi ve de beklenti ve isteklerini azaltması, artı adet ve geleneksel gösterişlerden sakınması ve Allah’a tevekkül ederek kendilerini muhtemel sorunlarla karşılaşmaya ve onları çözmeye hazırlaması kaydıyla bunların tümü kesinlikle halledilebilir.

Ayrıntılı Cevap

İslam dini, insanların hidayete erip dünya ve ahiret saadetine ulaşması için belirtilmiş kanun, hüküm ve buyruklar manzumesidir. Bu manzume âlim ve hikmet sahibi Allah tarafından oluşturulması nedeniyle kesinlikle yetkinlik ve kuşatıcılığa sahip bulunmakta ve insanlığın tüm sorunlarını halledebilecek gücü taşımaktadır. Ama bu toplumdaki tüm fertlerin onun buyruklarıyla amel etmesi şartıyla tahakkuk eder. Her kanuna göre hareket etmenin bir takım özel sorunlar ve kısıtlamalar getirdiği ve onları kabul etmeksizin ve onlarla diyalog kurmaksızın kanundan yararlanmanın mümkün olmadığı bilinmelidir. Eğer İslam toplumunda halkın kendi yaşamında değişik sorunlar ile karşı karşıya oluğunu görüyorsanız, bu tam olarak İslam buyruklarına göre amel etmemeden kaynaklanmaktadır. Yahut her birimiz sadece kendi fayda ve zararımızı göz önünde bulundurmakta ve İslam’ı sadece bu çerçevede değerlendirmekteyiz. Bu nedenle istenen netice hâsıl olmamaktadır. İslam meşru rızık, azık ve gelir elde etme yolunu göstermiş ve bunun hüküm ve buyruklarını da belirlemiştir. Ama bu tüm fertlerin bu buyruklarla amel etmesi durumunda neticeye ulaşır. Aksi takdirde bir şahıs zahmet çekerse ve diğer şahıslar işsiz oturursa ve de onun gelirinden istifade etmek isterlerse veya onun hakkını gasp etmeye koyulurlarsa onun için bir şey kalmaz. Gençlerin evlilik sorunu da bu şekilde ancak İslam hüküm ve buyruklarıyla halledilebilir. Elbette hem kız, hem oğlan ve hem de tarafların ailelerinin İslam’ın buyruklarına göre amel etmesi ve de beklenti ve isteklerini azaltması, artı adet ve geleneksel gösterişlerden sakınması şartıyla bu mümkündür. Bugün tüm toplumlarda dürüst ve erdem sahibi bir eşle evlenmeye hazır birçok bayan mevcuttur. Lakin birçok durumda yaşamın başlangıcının birçok eksiklik, zorluk ve yetersizlikler ile beraber olduğu bilinmelidir. İslam’ın sizin evinizin kapısını çalması ve istediğiniz kızı ev ve araba eşliğinde size getirmesi beklentisi içinde olmanız beyhude bir beklenti değil midir? Evlenmeye hazır şahısları tespit etmenin kendine has bir yöntemi vardır. Aynı şekilde kız istemenin de kendine özel bir tarzı vardır. Bu yol izlenmeli ve kendi beklenti ve isteklerinizin düzeyini alçaltmalı ve istenene ulaşma yolunda ciddiyetle çaba göstermelisiniz. İslam’da yaşamın esası çaba ve çalışmaya dayalıdır. İnsan yaşam zevki ve nimetlerini çalışma ve çabalamayla tadar. Eğer evlenmeye hazır her kız ve oğlan sorun ve problemlerle yüzleşir, mücadele eder ve kendi ailelerinden ekonomik olarak daha aşağı bir seviyede yer alan kimselerle hiçbir maddi beklenti içinde olmaksızın akrabalık kurmaya çalışırsa, toplumda yine evlilik sorunu var olacak mıdır? Eğer varlıklı bireyler imkânlarının bir bölümünü fertlerin evlenmesine ayırırsa, evlenme sorunu yine var olacak mıdır? Dolayısıyla İslam’ın hedefe ulaşma yollarını belirlediği hususunda bir şüphe bulunmamaktadır, ama bu ciddi bir çaba ve azim istemektedir. Elbette bazı çözümlerin biz insanların düşüncesine göre doğru olması, ama Yüce Allah’ın bakışında yasak olması muhtemeldir. Bu, Allah’ın söz konusu çözümlerin uzun vadeli bireysel ve toplumsal menfi ve zararlı neticelerini bilmesinden kaynaklanır. Eğer biz şefkatli ve hikmet sahibi olan Allah’ın bizden daha bilinçli ve bilgili olduğuna, bizim İslam buyruklarıyla amel edip etmememizin O’na bir fayda ve zarar getirmeyeceğine, eğer bizden bir şey istemişse ve bize farz kılmışsa bunun bize dönen bir faydadan kaynaklandığına ve bize bir şeyi yasak kılmışsa bunun bize dönen zararlarından kaynaklandığına inanırsak ve yakin edersek, kesinlikle O’nun buyruklarıyla amel etmenin zorluklarına içtenlikle katlanır ve ilahi hükümler ile çelişen ilgi ve zevklerimizden vazgeçeriz. Sizin evlilik yolunuzun başında her ne kadar birçok sorunun olması muhtemelse de Yüce Allah yardım ve destek sözü vermiş ve şöyle buyurmuştur: “ Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfüyle zenginleştirir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.” [1] Her haliyle İslam tüm sorunları halletme ve hedeflenen yere ulaşma yolunu bize göstermiştir. Ama öncülleri hazırlamak ve de sorun ve engelleri yok etmek fertlerin yükümlülüğüne aittir. Nitekim ilahi peygamberler ve temiz imamlar (a.s) da bireysel ve toplumsal yaşantılarında birçok problemle karşılaşıyor, ama hiçbir zaman onlardan kaçmıyordular. Yahut oturup gaipten bir elin çıkmasını ve işi halletmesini beklemiyordular. Kur’an’da hedefe ulaşma yolunda sabır ve istikamet göstermeyi onlara tavsiye etmiştir. Siz de her açıdan şartları sizden daha kötü olan, ama zorluklar ve problemler karşısında çalışarak, çabalayarak ve direniş göstererek ve onlara tahammül ederek sorunlara galip gelebilmiş ve başarı zirvelerine çıkmış bireylerin olduğunu bilmelisiniz. Elbette çalışıp çabalayan ve takva taşıyan kimseler kesinlikle ilahi yardımlardan da faydalanacaktır. [2] İslam’ın kuşatıcı oluşunun İslam’da aklın saf dışı edilmesi ve İslam’ın sorunları çözmede son sözü söylediği anlamında olmadığını bilmelisiniz; zira bu tür meseleler akla bırakılmıştır.

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adreslere müracaat ediniz:

Tedvin Edilmiş Düşünce Teorisi, Soru Sayısı: 900 (Site: 988) ve 1004. Soru (Site: 1367) .                            



[1] Nur, 32, "وَ أَنْکِحُوا الْأَیامى‏ مِنْکُمْ وَ الصَّالِحینَ مِنْ عِبادِکُمْ وَ إِمائِکُمْ إِنْ یَکُونُوا فُقَراءَ یُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَ اللَّهُ واسِعٌ عَلیمٌ"

[2] Talak, 2, " مَنْ یَتَّقِ اللَّهَ یَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاً"یعنی:" هر کس تقواى الهى پیشه کند، خداوند راه نجاتى براى او فراهم مى‏کند."

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar