Gelişmiş Arama
Ziyaret
5247
Güncellenme Tarihi: 2012/02/18
Soru Özeti
İslam tüm sorunların çözmeye nasıl kadirdir?
Soru
Biz dinimizin en kâmil din olduğunu ve tüm ihtiyaçları kuşatıcı ve tam olarak karşıladığını iddia etmiyor muyuz? Öyleyse benim şimdiki cinsel ihtiyacımın cevabı nedir? Ben ne evlenme imkânına sahibim ve ne de geçici evlilik yapmak için birini tanımaktayım. Esasen böyle birini nerede bulabileceğimi dahi bilmiyorum! Ben namus meselelerine yönelik de çok hassasım ve haram ilişki kurmak bir yana bir başkasıyla haram bir dostluk kurmayı bile asla düşünmüyorum. Öte taraftan mastürbasyon da haram kılınmıştır. Bu halde bu derde nasıl bir çare bulabilirim? Özür dileyerek ve hayâ ederek belirteyim ki benim eril gücüm de çok aktif, güçlü ve çok zor kontrol edilmektedir! Yani bana takvalı olun demeyin; zira çok çabaladım ama yine de olmadı! Arkadaşlardan birinin deyimiyle gençlik döneminin özelliklerindendir canım! Şimdi âcizane sizden çözüm istiyorum!
Kısa Cevap

İslam’ın hüküm ve buyrukları âlim ve hikmet sahibi Allah tarafından olup insanlığın tüm sorunlarını halletmeye kadirdir. Ama bu, toplumdaki tüm fertlerin İslam’ın buyruklarıyla amel etmesi şartıyla tahakkuk eder. Bugün gençlerin evliliği önünde birçok sorun yer alsa da hem kız, hem oğlan ve hem de tarafların ailelerinin İslam’ın buyruklarına göre amel etmesi ve de beklenti ve isteklerini azaltması, artı adet ve geleneksel gösterişlerden sakınması ve Allah’a tevekkül ederek kendilerini muhtemel sorunlarla karşılaşmaya ve onları çözmeye hazırlaması kaydıyla bunların tümü kesinlikle halledilebilir.

Ayrıntılı Cevap

İslam dini, insanların hidayete erip dünya ve ahiret saadetine ulaşması için belirtilmiş kanun, hüküm ve buyruklar manzumesidir. Bu manzume âlim ve hikmet sahibi Allah tarafından oluşturulması nedeniyle kesinlikle yetkinlik ve kuşatıcılığa sahip bulunmakta ve insanlığın tüm sorunlarını halledebilecek gücü taşımaktadır. Ama bu toplumdaki tüm fertlerin onun buyruklarıyla amel etmesi şartıyla tahakkuk eder. Her kanuna göre hareket etmenin bir takım özel sorunlar ve kısıtlamalar getirdiği ve onları kabul etmeksizin ve onlarla diyalog kurmaksızın kanundan yararlanmanın mümkün olmadığı bilinmelidir. Eğer İslam toplumunda halkın kendi yaşamında değişik sorunlar ile karşı karşıya oluğunu görüyorsanız, bu tam olarak İslam buyruklarına göre amel etmemeden kaynaklanmaktadır. Yahut her birimiz sadece kendi fayda ve zararımızı göz önünde bulundurmakta ve İslam’ı sadece bu çerçevede değerlendirmekteyiz. Bu nedenle istenen netice hâsıl olmamaktadır. İslam meşru rızık, azık ve gelir elde etme yolunu göstermiş ve bunun hüküm ve buyruklarını da belirlemiştir. Ama bu tüm fertlerin bu buyruklarla amel etmesi durumunda neticeye ulaşır. Aksi takdirde bir şahıs zahmet çekerse ve diğer şahıslar işsiz oturursa ve de onun gelirinden istifade etmek isterlerse veya onun hakkını gasp etmeye koyulurlarsa onun için bir şey kalmaz. Gençlerin evlilik sorunu da bu şekilde ancak İslam hüküm ve buyruklarıyla halledilebilir. Elbette hem kız, hem oğlan ve hem de tarafların ailelerinin İslam’ın buyruklarına göre amel etmesi ve de beklenti ve isteklerini azaltması, artı adet ve geleneksel gösterişlerden sakınması şartıyla bu mümkündür. Bugün tüm toplumlarda dürüst ve erdem sahibi bir eşle evlenmeye hazır birçok bayan mevcuttur. Lakin birçok durumda yaşamın başlangıcının birçok eksiklik, zorluk ve yetersizlikler ile beraber olduğu bilinmelidir. İslam’ın sizin evinizin kapısını çalması ve istediğiniz kızı ev ve araba eşliğinde size getirmesi beklentisi içinde olmanız beyhude bir beklenti değil midir? Evlenmeye hazır şahısları tespit etmenin kendine has bir yöntemi vardır. Aynı şekilde kız istemenin de kendine özel bir tarzı vardır. Bu yol izlenmeli ve kendi beklenti ve isteklerinizin düzeyini alçaltmalı ve istenene ulaşma yolunda ciddiyetle çaba göstermelisiniz. İslam’da yaşamın esası çaba ve çalışmaya dayalıdır. İnsan yaşam zevki ve nimetlerini çalışma ve çabalamayla tadar. Eğer evlenmeye hazır her kız ve oğlan sorun ve problemlerle yüzleşir, mücadele eder ve kendi ailelerinden ekonomik olarak daha aşağı bir seviyede yer alan kimselerle hiçbir maddi beklenti içinde olmaksızın akrabalık kurmaya çalışırsa, toplumda yine evlilik sorunu var olacak mıdır? Eğer varlıklı bireyler imkânlarının bir bölümünü fertlerin evlenmesine ayırırsa, evlenme sorunu yine var olacak mıdır? Dolayısıyla İslam’ın hedefe ulaşma yollarını belirlediği hususunda bir şüphe bulunmamaktadır, ama bu ciddi bir çaba ve azim istemektedir. Elbette bazı çözümlerin biz insanların düşüncesine göre doğru olması, ama Yüce Allah’ın bakışında yasak olması muhtemeldir. Bu, Allah’ın söz konusu çözümlerin uzun vadeli bireysel ve toplumsal menfi ve zararlı neticelerini bilmesinden kaynaklanır. Eğer biz şefkatli ve hikmet sahibi olan Allah’ın bizden daha bilinçli ve bilgili olduğuna, bizim İslam buyruklarıyla amel edip etmememizin O’na bir fayda ve zarar getirmeyeceğine, eğer bizden bir şey istemişse ve bize farz kılmışsa bunun bize dönen bir faydadan kaynaklandığına ve bize bir şeyi yasak kılmışsa bunun bize dönen zararlarından kaynaklandığına inanırsak ve yakin edersek, kesinlikle O’nun buyruklarıyla amel etmenin zorluklarına içtenlikle katlanır ve ilahi hükümler ile çelişen ilgi ve zevklerimizden vazgeçeriz. Sizin evlilik yolunuzun başında her ne kadar birçok sorunun olması muhtemelse de Yüce Allah yardım ve destek sözü vermiş ve şöyle buyurmuştur: “ Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfüyle zenginleştirir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.” [1] Her haliyle İslam tüm sorunları halletme ve hedeflenen yere ulaşma yolunu bize göstermiştir. Ama öncülleri hazırlamak ve de sorun ve engelleri yok etmek fertlerin yükümlülüğüne aittir. Nitekim ilahi peygamberler ve temiz imamlar (a.s) da bireysel ve toplumsal yaşantılarında birçok problemle karşılaşıyor, ama hiçbir zaman onlardan kaçmıyordular. Yahut oturup gaipten bir elin çıkmasını ve işi halletmesini beklemiyordular. Kur’an’da hedefe ulaşma yolunda sabır ve istikamet göstermeyi onlara tavsiye etmiştir. Siz de her açıdan şartları sizden daha kötü olan, ama zorluklar ve problemler karşısında çalışarak, çabalayarak ve direniş göstererek ve onlara tahammül ederek sorunlara galip gelebilmiş ve başarı zirvelerine çıkmış bireylerin olduğunu bilmelisiniz. Elbette çalışıp çabalayan ve takva taşıyan kimseler kesinlikle ilahi yardımlardan da faydalanacaktır. [2] İslam’ın kuşatıcı oluşunun İslam’da aklın saf dışı edilmesi ve İslam’ın sorunları çözmede son sözü söylediği anlamında olmadığını bilmelisiniz; zira bu tür meseleler akla bırakılmıştır.

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adreslere müracaat ediniz:

Tedvin Edilmiş Düşünce Teorisi, Soru Sayısı: 900 (Site: 988) ve 1004. Soru (Site: 1367) .                            



[1] Nur, 32, "وَ أَنْکِحُوا الْأَیامى‏ مِنْکُمْ وَ الصَّالِحینَ مِنْ عِبادِکُمْ وَ إِمائِکُمْ إِنْ یَکُونُوا فُقَراءَ یُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَ اللَّهُ واسِعٌ عَلیمٌ"

[2] Talak, 2, " مَنْ یَتَّقِ اللَّهَ یَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاً"یعنی:" هر کس تقواى الهى پیشه کند، خداوند راه نجاتى براى او فراهم مى‏کند."

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şeytanın çocukları var mı ve onlar da lanetlenmişler mi?
    43700 Tefsir 2008/05/14
    Şeytan’ın kendisine yardım eden çocukları vardır ve bütün çocukları onun yolunu devam ettirmektedirler ve Hz Resulullah ile beraber yaratılan ve O hazretin Müslüman yaptığı şeytanın dışında kalan çocuklarının hepsi de lanetlenmiş ve kovulmuşlardır. ...
  • Acaba tüm enfallerin mülkiyetinin Allaha ve Allah resulüne ait olduğunu söyleyen enfal suresinin ilk ayeti ile enfalin beşte birisinin onlara ait olduğunu söyleyen aynı surenin 41. ayetleri arasında bir çelişki yok mu?
    6717 خمس و زکات 2012/06/10
    Ganimet ile enfal mantıksal olarak aynı değildir. Bunun yanı sıra da şunu söylemek gerekir ki vahdetçilik (varlık aleminde tek bir varlık söz konusu olduğunu savunan) anlayışa göre insanın kendisi olmak üzere varlık aleminin tamamı Allaha aittir. Ama çoğulculuğu (varlık aleminde bir çok varlık söz konusu olduğunu) kabul ...
  • Gayri Müslim kadınlar Müslüman kadınların özelliklerini beyan etmezlerse onlara namahrem olurlar mı?
    12391 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Gayri Müslim kadınların Müslüman kadınlara bakması hakkında hadis kitaplarında İmam Sadık’tan şöyle bir rivayet nakledilmiştir: (Müslüman) Kadının Yahudi ve Hıristiyan kadınlar karşısında hicabını açması uygun değildir; zira kendileri onların bedensel sıfat ve özelliklerini eşlerine bildirmektedirler.[i] Bu ...
  • Kaynana ve baldız ile tokalaşmanın hükmü nedir?
    9981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Namahrem bir kadının eline dokunmak ve onunla tokalaşmak haramdır. İnsanın baldızı kendisine namahrem olduğundan onunla tokalaşmak caiz değildir. Ama kaynana ile tokalaşmak cinsel zevk kasti bulunmuyorsa sakıncasızdır.[1]  
  • Acaba Halifetullah / Allah’ın halifeliği makamı herkes için midir ve ayrıca bu makamdan daha üstün bir makam bulunmakta mıdır?
    10123 Eski Kelam İlmi 2008/05/03
    Arapça literatürde halife yahut hilafet kavramları “hulf: başın gerisi” kökünden türemiş ve birinin yerine gecen manasında kullanılmıştır. Başka birisinin yerine geçmek ise; somut işlerde kullanıldığı gibi, kuramsal ve hakiki işlerde de kullanılır.Bakara suresinin 30. ayetinde gecen, “Ben yeryüzünde muhakkak bir halife kılacağım…” cümleden ...
  • Beyine ile itirafın tezatlaştığı durumda kısasın hükmü nedir?
    5187 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Eğer beyine (iki adil şahit) “a” ismindeki şahıs kasten Zeyd denen şahsı öldürdü şeklinde şahitlik eder ama daha sonra “b” ismindeki bir şahıs gelip Zeyd ismindeki şahsı öldüren benim şeklinde itirafta bulunursa fakihçilerin büyük bir çoğunluğun görüşü şöyledir: Kan sahibi aşağıdaki dört şıktan her hangi birisiyle amel ...
  • Ciğer, yürek ve böbrek gibi hayvan sakatatını yemek cismi ve ruhi olarak insan bedenine ne gibi etkilerde bulunabilir?
    61692 ترک لذت 2012/08/11
    1. İnsan cisim adındaki bir kalıp ve ruh adındaki bir özden teşkil olmuştur. İnsan varlığı cismin yaratılmasıyla meydana gelir ve ruhun gelişimiyle devam eder. Öte taraftan insanların bedihi ve fıtri isteklerinden biri saadete ermektir. Vaat edilmiş saadete ermek için cisim ve ruhu tanımak ve doğru yaşama tarzını ...
  • Ölü telkininde ne söylenmesi gerekir?
    2904 Kefenleme Ve Defin 2019/01/23
    Ölü defninde sünnet olan adaptan biride ölüye şehadetlerini telkin etmektir. bu sünnet şu şekilde yerine getirilir: Ölüyü kabre koyduktan sonra kefenin düğümleri çözülür ve ölümün yüzü toprağa koyulur. Daha sonra topraktan bir yastık düzeltilerek başı onun üzerne koyulur. Tekrar sırt üstü yatmaması için sırt tarafına kerpiç koyulur ...
  • Neden namazı bozmak günahtır?
    5464 گناه و رذائل اخلاقی 2014/05/28
    Bildiğimiz gibi görüşme yerinden aniden ve sebepsiz çıkmak görüşülen bireye hakarettir. Bu anlamda, namazda tekbir getirip Allah’ın huzuruna çıkarken görüşme vaktinin bitmesinden (selam) önce bir sebep olmadan görüşme yerini terk etmemiz güzel değildir. ...
  • Vaizlerin Sultanı Şirazi kimdir?
    2980 تاريخ بزرگان 2019/06/22
    Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur Alim şahsiyetlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi (1314/1391.k) dir. Minberde, vaiz vermede, hitabette vede münazarada üstad ve yetenekli bir şahsiyettir. ‘Peşaver geçeleri’ adlı eser kendisinin ehlisünnet ulemasından bazı alimlerle peşaver şehrinde yapmış olduğu münazaraların metinleştirilmiş şeklidir. O dönemden günümüze bu eser ...

En Çok Okunanlar