Gelişmiş Arama
Ziyaret
17065
Güncellenme Tarihi: 2012/05/19
Soru Özeti
Hz Meryem için cennetten yiyecek ve meyve gönderilmesi nasıl mümkündür? Cennette bulunanlar da dünyaya dönebilir mi?
Soru
1. Hz Meryem’e cennetten yiyecek ve meyve geldiği konusu doğru mudur? 2. Bu tür şeylerin cennetten yeryüzüne gelmesi nasıl mümkündür? Çünkü yüce Allah Kur’an’da cennetlik şeylerin sürekli ve ebedi olduğunu beyan etmektedir. Eğer cennetten bazı şeylerin yeryüzüne gelebileceğini kabul edersek, cennette bulunanlar da dünyaya gelebilir mi sorusu akla gelmektedir.
Kısa Cevap

Ayet ve hadislerde bulunan karine ve delillere binaen Hz Meryem’in yiyeceği direkt olarak ve maddi aracılar kullanılmaksızın Allah tarafından ve cennetten sağlanıyordu. İslami öğretiler esasınca, cennette insanların hayatı ebedi olacak, onlar cennetteki nimet ve lezzetlerden daimi olarak yararlanacak ve nimetler yenilenecektir. Bundan dolayı bu nimetler için bir son düşünülemez.  Ama doğal olarak her nimetten yararlanmak, bir tür onun sonu sayılır ve bu açıdan her ne kadar yenilense de o ebedi addedilemez. Bu esas uyarınca evvela, Meryem’in cennetlik yiyeceklerden istifade etmesi cennetlik nimetlerin ebedi oluşuyla çelişmez. İkincisi, onun yemeğinin berzah cennetinden sağlanmış olması muhtemeldir ve berzah cennetinden dünyaya dönüşün muhal olmadığı bilinmelidir. Ama dünyanın sona ermesi ve insanın son durumunun belirginleşmesiyle artık geri dönülebilecek bir dünya olmayacaktır.  

Ayrıntılı Cevap

Bu soru birkaç açıdan incelenmelidir:

1. Hz Zekeriya’nın (a.s) Hz Meryem’in (a.s) yanında gördüğü yiyecekler ona cennetten mi getirilmekteydi?

2. Cennetlik yiyecekler zorunlu olarak ebedi midir veya maddi dünyada bulunan eşyalar gibi değişim ve dönüşüme uğrar mı? 

3. İnsanların cennetten dünyaya dönmesi mümkün müdür yoksa mümkün değil midir?

Şimdi bu düzenle bu soruları cevaplıyoruz:

1. Birinci kısımla irtibatlı olarak şöyle söylemek gerekir: Kur’an Hz Meryem’in yiyeceği hakkında şöyle buyurmaktadır: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.[1] Bu yiyeceğin ne tür bir yiyecek olduğu ve nereden Hz Meryem’e geldiği ayette belirtilmemiştir; lakin hadis kitaplarında nakledilen değişik rivayetlerden bu ilahi hanımın yiyeceğinin mevsim dışı meyveler olduğu ve Allah’ın izniyle onun mihrabının yanında yer aldığı anlaşılmaktadır.[2] Allah’ın sakınan kulunu bu şekilde ağırlaması hayret edilebilecek bir husus değildir. Ama bazı müfessirler (el- Menar yazarı gibi) rızık kelimesinden maksadın dünyadaki normal yiyecekler olduğuna inanmaktadır; zira İbn. Cerir’den nakledildiği üzere İsrail oğulları kıtlığa yakalanmıştı ve Hz Zekeriya (a.s), Hz Meryem’in (a.s) yaşamını temin edemiyordu. Bu esnada kura çektiler ve bu kura marangoz bir erkeğe çıktı. O, bir övünç vesilesi olarak Hz Meryem’in yiyeceğini temin etmeyi üstlendi. Hz Zekeriya (a.s) Hz Meryem’in (a.s) mihrabının yanına yaklaştığında belirtilen mevcut şartlarda böyle bir yiyeceğin varlığından dolayı şaşırıyor ve Hz Meryem onun sorusuna verdiği cevapta şöyle diyordu: “Bu Allah tarafındandır”; yani Allah imanlı bir erkeğin böyle zor şartlarda bu hizmete ilgi duymasını sağlamıştır. Bu tefsir, ne ayetteki karineler ve ne de ayet hakkında nakledilmiş rivayetler ile bağdaşmaktadır! Ayyaşi tefsirinde İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Bir gün Hz Peygamber (s.a.a) Hz Fatıma Zehra’nın (a.s) evine geldi. Bu esnada onun evinde birkaç gündür bir yiyecek görülmemişti. Aniden Hz Peygamber (s.a.a) onun yanında bir yiyecek gördü ve ondan bu yiyecek neredendir diye sordu.  Hz Fatıma (s.a) bu Allah tarafındandır; o istediğine hesapsızca bağışlar dedi. Hz Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Bu hadise Hz Meryem’in mihrabının yanına gelen ve orada özel bir yiyecek gören ve Hz Meryem’den bu yiyecek nerdendir diye soran ve Hz Meryem’in Allah tarafındandır diye cevap verdiği Hz Zekeriya’nın (a.s) hadisesi gibidir.[3] Elbette “ bir rızık” kelimesinden kastedilenin cennetlik yiyecek olduğu hususu ayetin köşe ve bucağında bulunan karinelerden de anlaşılmaktadır; zira evvela “bir rızık kelimesi genel bir şekilde zikredilmiş ve bu Hz Zekeriya (a.s) için rızkın özel ve tanınmayan bir şey olduğunu yansıtmaktadır. İkincisi, Hz Meryem’in “bu Allah tarafındandır” diyerek verdiği cevap bu konu için başka bir göstergedir. Üçüncüsü, sonraki ayette işaret edilen Hz Zekeriya’nın (a.s) heyecanlanması ve Allah’tan bir evlat talebinde bulunması da bu iddia için başka bir karine sayılır.”[4] Öte taraftan kelam ilminde fiilsel tevhit konusunda ispatlandığı üzere yüce Allah mutlak kudrete sahiptir ve yaratmak rızık, diriltmek, öldürmek, zenginlik, fakirlik, izzet, zillet, sağlık, hastalık vb. konular onun kudret elindedir; ama bazen feyizlendirmek normal sebepler aracılığıyla (insanın iradi ve iradi dışı sebepleriyle) gerçekleşir ve bazen de normal sebepler olmaksızın vuku bulur. Hz Adem ve Hz. Havva’nın yaratılışı ve diğer peygamberlerin gerçekleştirdiği mucizeler de bu türden sayılır ve olağanüstü addedilir. Aynı şekilde Hz Meryem’in rızkı da olağanüstü bir şekilde ve zahiri sebepler olmaksızın sağlanmaktaydı.[5]

Sorunuzun ikinci kısmıyla irtibatlı olarak da şöyle söylemek gerekir: Bugün maddi dünyada kabul edilmiş bir kaide mevcuttur ve bu kaide esasınca madde ve enerji hiçbir zaman yok olmaz, birbirine dönüşüverir ve değişik şekillerde zahir olur. Bu anlamıyla bu dünyada normal bir şekilde tüketilen bir yiyeceğin bir miktarı beden içinde enerji ve maddeye dönüştükten sonra, onun kalan kısmı insan bedeninden dışarıya atılmaktadır. Ama bunun maddeye dönüştürme yönünde geçerli tek sistem olduğuna dair her hangi bir delil mevcut bulunmamaktadır ve akli açıdan atılmış maddelerdeki mevcut mikrobun bertaraf edilmesi veya tüketilmiş tüm maddelerin enerjiye dönüştürüleceği başka bir sistemin göz önünde bulundurulması imkânsız değildir. Uhrevi âlem hakkında da bilinmelidir ki ayet ve rivayetler cennette insanın ebedi olarak yaşayacağına ve oradaki nimet ve lezzetlerin daimi olacağına işaret etmektedir. Bu, cennetliklerin yediği yiyeceklerin de daimi olması anlamına gelmez, bu konunun aksi yönünde deliller mevcuttur. Zeyd b. Erkam şöyle nakletmektedir: Ehlikitaptan bir şahıs Hz. Peygamberin (s.a.a) yanına geldi ve siz cennetliklerin yediklerine ve içtiklerine inanıyorsunuz diye söyledi. Hz Peygamber (s.a.a) evet diye buyurdu. Soru soran şahıs orada yenilen ve içilenler nasıl dışarı çıkmaktadırlar diye tekrar soru sordu. Hz Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bu maddeler bedenlerinden ter şeklinde ceylan kokusu gibi güzel bir koku şeklinde dışarıya çıkar.”[6] Başka bir ifadeyle cennetteki nimetler sonsuz değildir, ama onlarda değişim ve dönüşüm mümkündür. Belirtilen hususlar ve Allah’ın kudretini göz önünde bulundurmayla cennetlik türden yiyeceklerin bu dünyadaki seçilmiş bireylere verilmesi hiçbir sorun yaratmaz.

Cennetliklerin dünyaya dönmesi bağlamında sorunuzun üçüncü bölümü hakkında da şöyle söylemek gerekir: İslami metinlerde cennet ve cehennem hakkında en az iki mana göze çarpmaktadır: 

1. İnsanın ölmesiyle ve dünya berzahından başlayan cennet ve cehennem. Bir rivayette okuduğumuz üzere her insanın kabri ya kendisi için cennetten bir bahçe veya cehennemden bir çukur olacaktır.[7] Kur’an’da ölülerin dirilmesiyle ilgili hususlar göz önünde bulundurulduğunda[8], böyle bir cennetten insanın geri dönmesi mümkün gözükmektedir.

2. Borunun üflenmesi ve amellerin muhasebe edilmesinden sonra insanların gireceği cennet ve cehennem. Bu cennetten dışarıya çıkmak Kur’an-ı Kerim’in açıkça belirtmesiyle imkânsızdır[9] ve esasen artık kendisine dönülebilecek bir dünya mevcut olmayacaktır.

Cennet ile ilgili olarak aşağıdaki konuları okumanız yararlı olacaktır:

1. Hali hazırda cennet ve cehennemin varlığı, 101 (Site: 1798).

2. Cennet ve cehennemin hakikati, 1945 (Site: 1948).

3. Cennet nimetlerinin usandırmaması, 11270 (Site: tr11125).

 


[1] A’li İmran Suresi, 37. ayet.

[2] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c: 14, s: 195, Müessesetu El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k

[3] Arusiyi Huveyzi, Abdu Ali bin Cuma, Nuru’s Sakaleyn, c: 1, s: 333, İntişaratı İsmailiyan,çapı çaharum,Kum, 1415 h.k.

[4] Tefsiri Numune, c: 2, s: 530; Tefsiri El- Mizan, c: 3, s: 273 ve 274.

[5] Tefsiri Numune, c: 2, s: 530.

[6] Biharu’l Envar, c: 8, s: 149, hadis 82.

[7] Biharu’l Envar, c: 6, s: 214.

[8] A’li İmran Suresi, 49. ayet.

[9] Hicr Suresi, 48. ayet.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar