Gelişmiş Arama
Ziyaret
7391
Güncellenme Tarihi: 2010/06/29
Soru Özeti
Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
Soru
Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
Kısa Cevap

Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.   

 

Ayrıntılı Cevap

Arap dilinde “velayet” kavramı dirayet vezni ile “Ve le ye” kökünden alınmıştır. “Saky” veznindeki “vely” kelimesi ise yakınlık manasına gelir. “Gani” veznindeki “veli” kelimesi ise seven, arkadaş ve yardımcı manasına gelir. Sözcükbilimciler veli kelimesinden türeyen “mevla” kelimesi için de yaklaşık yirmi bir mana dile getirmiştir. Bu cümleden olmak üzere malik, kul, sahip, ortak, rab, yardımcı, takipçi ve nimet veren örneklerine işaret edilebilir.[1] Sözcükbilimcilerin açıkça belirtmesine göre veli ve mevla’nın kullanımlarından biri, başkalarının işlerine önderlik etmek ve onların işini idare etmektir. Örneğin kadının velisi, onun evliliği hususunda karar alma hakkını taşıyan kimseye denir. Aynı şekilde yetimin velisi, onun bakıcılığını üstlenmiş kimseye denir. Tebaanın velisi olmak ise halkın işlerini idare etmeyi üstlenmektir. Kanın velisi ise katili af veya kısas edebilecek şahsa denir.[2]Ragıb İsfahani, velayeti işleri idare etmek manasında tanımlamıştır.[3] Bundan dolayı veli, mevla ve velayet kavramları yukarıdaki şekilde kullanılabilir. Kur’an-ı Kerim’e bakmayla “ve le ye” kavramının değişik kullanımlarını muhtelif ayetlerde gözlemlemek mümkündür. Bu, iki yüz ayete yaklaşmaktadır. Bu hususta velayet ayeti olarak meşhur olan Maide suresinin 55. ayeti özel bir önem taşımaktadır.[4] Bu ayetteki “veli” kelimesinden neyin kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ilmi ve inançsal bir ihtilaf vardır. Şii âlimleri “veli” kelimesini önderlik velayeti olarak tanımlamakta, Ehlisünnet ise onu sevgi ve yardım velayeti olarak yorumlamaktadır. Şiilerin kendi iddialarına dönük delili şudur: “innema” kelimesi özgünlük ve ihtisasa delalet ettiğinden, bu velayetten maksat, özel bir velayet olmalıdır. Bu da Allah, Peygamber (s.a.a) ve ayette belirtilen özellikleri ile müminlere özgüdür. Lakin velayet yardım manasında olursa “innema” kelimesi gereksiz ve artı bir sözcük olacaktır. Çünkü böyle bir velayet kimseye özgü değildir ve Müslümanların tümü ona sahip olmalıdır. Her Müslüman bir başka Müslümanı sevmeli ve ona yardım etmelidir. Nitekim bu önemli husus tövbe suresinin 71. ayetinde de vurgulanmıştır. Bu ayetteki “veliyyukum” kelimesinin muhatabı Peygamberin de (s.a.a) içinde bulunduğu toplumdaki bireylerin tümüdür; yani ey müminler Allah sizin velinizdir denmektedir. Allah’a atfedilen “resuluhu” kelimesinin gelmesiyle Hz. Peygamber (s.a.a) bu hitaptan çıkmıştır; yani ey müminler Allah’a ek olarak peygamber de (s.a.a) sizin velinizdir denilmektedir. Bundan dolayı “vellezine amenu” cümlesi “resuluhu” kelimesine atfedildiği zaman “veliyyukum” kelimesinin muhatabı olan müminlerin, velayetin kendileri için ispat olduğu grup dışında olması gerekir. Aksi takdirde “veliyyukum” manasız olacak ve herkes kendine yönelik velayet taşıyacaktır. Oysaki bu ikisi muhal ve imkânsızdır.[5] Belirtilen noktaları kabul etmeyle Şia, “ellezine amenu” cümlesinden maksadın ayette belirtilen özellikler ile müminlerin önderi Ali (a.s) olduğuna inanmaktadır. Ayetin iniş sebebini bildiren hadisler de bu önemli tespite delalet etmektedir.[6] Ehlisünnetin bu iddiaya yönelttiği eleştiri şudur: “Ellezine” kelimesi çoğuldur ve bir bireye delalet edemez.[7] Bu eleştiriye yönelik iki cevap verilebilir:

1. Kur’an’da tekil için çoğul sözcükler kullanılmıştır. Nitekim A’li İmran suresinin 173. ayetinde, “naim” sözcüğü bu şekilde kullanılmıştır.[8]

2. Bu ayette çoğul kullanılması, diğer şahıslar için bir rağbet ve motivasyon oluşturmak ve İmam Ali’nin (a.s) işinin sevabına eşit bir ödül almaya yöneltmek içindir.[9]

 


[1] Zubeydi, Seyyid Muhammed, Tacu’lArus, c. 10, s. 399.

[2] İbni Esir Cezri, En- Nihaye fi Garibi’l Hadis ve’l Eser, c. 5, s. 229.

[3] Ragıbıİsfahani, El- Müfradat, s. 533.

[4]انما ولیکم الله و رسوله و الذین آمنوا الذین یقیمون الصلاه و یؤتون الزکاه و هم راکعون.

[5] Tusi, Muhammed ibniHasan, Et- Tibyan fi Tefsiri'l Kur’an, c. 3, s. 559.

[6] Zamahşeri, Mahmut ibni Ömer, El- Keşşaf an Hakayikigavamizu’t Tenzil, c. 1, s. 649.

[7] Razi, Muhammed ibni Ömer, Mefatihu’lGayb, c. 12, s. 385.

[8] Abdu’l Hüseyin Şerefu’d Din – El- Müracaat, s. 248.

[9] Zamahşeri – a.g.e.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar