Gelişmiş Arama
Ziyaret
12461
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Sokak dilencilerine karşı görevimiz nedir?
Soru
Milyoner dilencilerin olduğu yönündeki haberler göz önüne alındığında çarşı pazarda gördüğümüz yardım toplayan kimselerin hükmü nedir? Ne zaman onları görsem vicdanım sızlıyor. Bu konudaki görevimiz nedir?
Kısa Cevap

Yardım isteyen herkese, hatta fakir olmayanlara bile yardım yapmak güzel bir şeydir. Ancak maddi imkanlar sınırlı olduğundan öncelikli olanlara yardım etmek gerekir. Günümüzde gerçek fakirleri araştırıp bulan müesseseler vardır; onlara yardım etmek fakir oldukları belli olmayan hatta fakir olmadıkları bilinen kimselere yardım etmekten daha iyidir. Ama fakirlere hakaret etmek ve acıma hissini önemsememekte yanlıştır. Bu sorunun çözümü için birkaç yol önerilmektedir:

1-  Acıdığımız kimselere yaşamımıza etki etmeyecek miktarda yardımda bulunmak.

2- Hiçbir dilenciye kötü davranmayalım. İmkanımız yoksa yardım kuruluşlarına veya yardımsever kimselere yönlendirerek görevimizi yerine getirelim.

3- İmkanlar ölçüsünde yardımlarımızı güvenilir yardım kuruluşlarının sandıklarına atalım. Bununla hem vicdanımızın sesine kulak vermiş olacağız, hem de hüsnü niyyetimizi Allah’ın dergahında göstereceğiz.  

Ayrıntılı Cevap

Dilencilik, Arapçadaki ‘Sail-ul Mal’ (yardım dilenen) ile aynı manada olup fakir sözcüğünden farklı bir manası vardır.

Fakir, başkalarından yardım talep etsin veya etmesin, geçimini sağlayamayan kimseye denir. Ama dilenci, geçimini sağlasın veya sağlamasın, başkalarından yardım talep eden kimsedir.

Dilencilere karşı davranışlarımız ve onlara yardım etme hakkında çeşitli deliller vardır:

1- Birçok delil dilenciği geri çevirmeyi reddetmektedir. Kur’an Peygambere (s.a.a) hitap ederek şöyle buyuruyor: ‘Ve bir şey dileyeni boş çevirme, azarlama.’ [1]

Ayette fakire nasıl davranılacağı konusundan bahsedilmemiş, ama dilenci geri çevirilkmekten sakındırılmıştır.

Yukarıda dilencinin hem fakir olacağı, hem de olmayacağını söylemiştik. Birçok rivayette de dilenciyi geri çevirmek menedilmiştir.

Bir rivayette İmam Sadık (a.s), Hz. Peygamberin (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Dilenciyi isteği konusunda ümitsizliğe düşürmeyin. Bazı yalancı dilenciler olmasaydı, kim dilenciyi geri çevirseydi kurtuluşa ermezdi.’[2] Hatta, dilenci fakire benzemese de ona bir şey verin, şeklinde rivayetler gelmiştir. İmam Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Dilenciye atlı da olsa bir şey verin.’[3] Rivayette ata binmiş olmak onun görünüşte fakir olmadığının alametidir. Yani o zamanın münasip binek vesilesi olan atı satın alma gücüne sahip olduğunu gösterir.

2- Kimi rivayetlerden, dilencilere yardımda bazı sınırlamaların getirilebileceği anlaşılmaktadır. Bir rivayette İbn-i Sabih şöyle naklediyor: İmam Sadık’ın (a.s) yanındaydım. Bir dilenci geldi ve İmam (a.s) ona bir şey verdi. Bir başka dilenci geldi ve İmam (a.s) ona da bir şey verdi. Sonra bir dilenci daha geldi, İmam (a.s) ona da bir şey verdi. Bir dilenci daha geldi, İmam (a.s) ona ‘Allah (sana genişlik) versin.’ dedi (yani ona bir şey vermedi)...[4]

Bir başka rivayette ‘Günde üç dilenciye yardım ederseniz hakkını yerine getirmiş olursunuz, isterseniz daha fazla yardım edin.’ diye buyurulmuştur.[5]

Allah’ın verdiği kaynaklar sınırlı olduğu için isteyen herkese yardım yapılamıyor. Rivayetlerde, yardımın en az üç kişiye yapılması tavsiye edilmektedir.

3- Bazı rivayetler birinci grup rivayetlere sınırlama getirerek herkese yardım yapmaktan sakındırmaktadırlar. Bir rivayette İmam Sadık (a.s), ‘Herkese yardım etmeyin’ diye buyurmaktadır.[6]

Başka bir rivayette, ‘çocuklara, kadınlara, kötürümlere, zayıflara ve yaşlılara yardım edin’ diye buyururken delilere yardım yapmaktan sakındırmıştır.[7] Hakka düşmanlık eden veya yanlış ve batıl işlere davet edenlere yardımdan sakındıran rivayet vardır.[8]

4- Tanınmayan dilenciye yardım yapılabilir. Bir rivayette İmam Sadık’tan (a.s) ‘Bir dilenci gelip yardım istediğinde gerçeği bilmezsek ne yapalım?’ diye sorduklarında İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Acıma duygusuna kapıldığınız kimseye yardım edin.’ Sonra şöyle buyurdular: ‘Onlara bir dirhemden[9] daha az verin.’ Ravi ‘en yüksek vereceğimiz miktar ne olmalıdır?’ diye sorduğunda ‘Dört kısmı’ diye buyurdu.[10]

5- Öte yandan, bazı rivayetler diyor ki, eğer dilenciye sadaka veya yardım etme imkanınız yoksa onu tatlı dille ve güzel bir şekilde yola salın. İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet olunmuştur: ‘Allah-u Teala Hz. Musa’ya şöyle buyurdu: Ey Musa! Dilenciye az bir şey vermekle veya güzel davranışla saygı göster. Çünkü bazen senin yanına gelen ne insandır, ne de cin. O, benim ortaya çıkardığım durumlarda seni imtihan eden meleklerden bir melektir. Senden benim sana verdiğim şeylerden isterler. İşte o zaman ey Musa, ne yaptığın gözlem altındadır.’[11]

Yukarıda söylenenleri toparladığımızda şu sonuçları alırız:

a) İnfakta orta yollu olmak: Her şeyde olduğu gibi başkalarına infak ve yardım etmekte de ölçülü olmak şarttır. Allah-u Teala bu konuda şöyle buyurmaktadır: ‘Elini boynuna bağlama’[12]

Bu cümle, cömert olmak, ellerini kollarını zincirlerle bağlayan ve yardım yapmak istemeyen cimriler gibi olmamak konusunda güzel bir kinayedir.

Öte yandan ‘Tamamıyla da açma, sonra kendini kınar ve birşeye gücün yetmeyerek pişman bir halde oturur (ve başkalarının kınamasına maruz) kalırsın.’[13]-[14] diye buyurmaktadır.

Aynı şekilde Kur’an, ölçülü olmayı ve bütün işlerde özellikle infak konusunda her türlü ifrat ve tefritten sakınmayı ‘Rahmanın Kulları’nın beşinci seçkin özelliği olarak sayıp şöyle buyuruyor: ‘Ve onlar öyle kişilerdir ki yoksullara bir şey verince ne israf ederler, ne de az verirler, ikisinin ortasını bulurlar.’[15] 

Kur’an, yaptığı bağışlarla çoluk çocuğunu aç bırakan veya başkalarının faydalanmasına engel olacak şekilde cimri olana değil, her türlü israftan ve cimrilikten uzak olan infaka adil infak demektedir.

Rivayetlerin birinde ‘israf’, ‘cimrilik’ ve ‘itidal haddi’ hakkında şöyle güzel bir benzetme yapılıyor: İmam Sadık (a.s) bu ayeti tilavet ettikten sonra eline bir avuç taş alıp sıkıca tutarak şöyle buyurdu: ‘Bu cimrilik ve eli sıkı olmaktır.’ Sonra bir avuç daha aldı ve elini öyle açtı ki hepsi döküldü. ‘Bu israftır.’ diye buyurdu. Bir avuç daha aldı ve elini biraz açtı. Elindeki taşların birazı döküldü, birazıda kaldı. ‘Bu kıvamdır’ diye buyurdu.[16] -[17]

b) İnsanın her isteyeni hatta ihtiyacı olmayanı da geri çevirmemesi güzel bir şeydir. Çünkü sonuçta bu tutum cömertliğin alametidir ve onu takviye eder. Bundan yalnızca deliler ile hakka düşman olanlar ve batıla davet edenler istisna olmuştur.

c) Günümüzde fakirlere yardım eden güvenilir kuruluşların olması Masumların (a.s) zamanına göre farklı bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu kuruluşlar onurlu, gerçek fakir ve muhtaçları bulup onlara yardım etmeği üstlenmiş kuruluşlardır. Dolayısıyla bu kuruluşlar bizim muhtaçlara bireysel, insani ve dini yardımlarımızı yapmayı tam olarak üzerimizden kaldırmasa da, maddi imkanların sınırlı olmasından dolayı yardımlarımızı gerçek mahrumların ihtiyaçlarını gidermek için harcamalı, düzenli ve kurallı olarak hareket etmeliyiz.

d) Yanımıza gelen fakirin ihtiyacını giderecek imkanımız olmazsa ona karşı davranış şeklimiz hakkında Allah-u Teala şöyle buyuruyor: ‘Rabbinden umduğun bir rahmeti dileyerek onlara bir şey veremez, yüz çevirmek zorunda kalırsan onlara güzel sözler söyle, gönüllerini al.’[18]  

Rivayetlerde şöyle gelmiştir: Ayet-i Kerime nazil olduktan sonra birisi gelip Peygamberden (s.a.a) bir şey istediğinde verecek bir şeyi olmazsa ona ‘Allah, ihsanıyla bize ve size rızık versin.’[19] diye buyururdu.

Her durumda dilencilere kötü davranmak yasaktır. Eğer yardım imkanımız yoksa, onları yardım kuruluşlarına yönlendirerek hem onların onurunu korur, hem de toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz.

e) Yukarıdaki bazı rivayetlerden de[20] anlaşılacağı üzere, insanın dilencilere karşı içinde bir acıma hissi uyanırsa o hissi öldürmemek gerekir. Çünkü bu his, herkesin insaniyetini gösteren değerli bir histir. Bu yüzden daha önce maddeler halinde söylenen yollarla veya değişik şekillerle bu fıtri hisse cevap vermek gerekir. Bu yollardan biri böyle dilencilere yardım eden ilgili kuruluşlara gücümüz ölçüsünde para vermeli veya yardım sandıklarına atmalıyız. Bununla hem Allah katında niyetimizi göstermiş oluruz, hem insanlık görevimizi yerine getiririz, hem de vicdanımızın sesine kulak vermiş oluruz.



[1] -Duha/10

[2] -Muhammed b. Hasan Hürr-ü Amuli, Vesail-uş Şia, c.9, s.418, Müesses-i Al-ul Beyt, h.k.1409.

[3] -a.g.e. s.417.

[4] -a.g.e. s.421.

[5] -a.g.e.

[6] -a.g.e. s.415.

[7] -a.g.e.

[8] -a.g.e. s.414.

[9] -Bir dirhemin fiyatı h.ş.1377 yılında yaklaşık 2000 İran riyali idi. (Muhammed Cevad Fazıl Lenkerani, Cami-ul Mesail, c.2, s.374, http://lankarani.ir//far sitesi.

[10] -Abdulali Arusi Huveyzi, Tefsir-i Nur-us Sakaleyn, c.5, s.597, 4. Baskı, İsmailiyan yayınları, h.k.1415.

[11] -Muhammed b. Hasan Hürr-ü Amuli, Vesail-uş Şia, c.9, s.419.

[12] -İsra/29.

[13] -İsra/29.

[14] -Tefsir-i Nümune, c.12, s.91.

[15] -Furkan/67.

[16] -Avam vezninde olan Kıvam, lügatte adalet, istikamet ve vasat ölçü anlamına gelmektedir.

[17] -Tefsir-i Nümune, c.15, s.152.

[18] -İsra/28

[19] -Tefsir-i Nümune, c.12, s.90.

[20] -4.Rivayet.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Eş seçiminde en doğru yol nedir?
    4171 Teorik Ahlak 2019/01/28
    Şefkatli yaratıcı kadını erkek için, erkeğide kadın için yaratmıştır. Bu ikisi arasında vaki olan ilişkiyide evlilik dairesi içerisinde görmektedir. Bu evlilik tarafların birbirini tanıması ve İslami ölçüler, şartlar dairesinde gerçekleşmelidir. İslami öğretilerde eş seçimi için birçok ölçü ve kriter açıklanmıştır. Bu ölçü ve şartlara riayet etmek aile ...
  • Acaba rivayetleri silip Kuran’la yetinirse Müslümanlar arasındaki ihtilaflar vahdete dönüşebilir mi?
    7990 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/03/04
    Kur’an’la yetinme ve rivayet ve sünnetleri silme konusunun tarihçesi yaklaşık İslam’ın ilk yıllarına dayanmaktadır. Zira Ehlisünnet ve Şia kaynakları esasınca, Peygamberimiz, (s.a.a) mübarek ömrünün sona erme esnasındayken İslam ümmetini doğru yoldan sapmasını engelleyecek mahiyette kılavuzluk yapacak bir vasiyet yazmak amacıyla kalem, mürekkep ve kâğıt istedi. Maalesef peygamberin bu ...
  • Bir genç hac ya da umreye gitmeden önce nasıl tezkiye yapmalıdır?
    25566 Pratik Ahlak 2009/07/08
    Manevi hac yolculuğuna çıkan birisi, aşağıdaki tavsiyelerimize uyarsa, inşallah faydalı olur:1-       İnsan her şeyden önce niyetini Allah rızası için ihlâslı etmeli ki, Allahtan başka kimse kalbinde olmasın.
  • Şia neden sahabe ve halifelere lanet ediyor?
    15234 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Geçmişte ve günümüzde Şiinin ittiham altında olduğu konulardan biri (Şii düşmanlarının iddialarına göre) Şiinin sahabeye karşı olan kinini içinde gizlediğidir. Ancak bu, yersiz töhmetten başka bir şey değildir. Zira Şii sahabeyi şeriatın taşıyıcıları ve onun tebliğcileri olarak görmektedir. Kur’an buyuruyor: ‘Muhammed Allah’ın resulüdür; Onunla ...
  • Günümüz dünyasında kanaatın ölçüsü nedir? Orta halli ve kanaata dayalı bir yaşam nasıl olmalıdır?
    10121 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Değerli okuycumuz, Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız. 1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı ...
  • İslam’ın, tenasüh (reenkarnasyon) hakkındaki görüşü nedir?
    12838 Eski Kelam İlmi 2008/11/02
    Asırlar önce Hindistan’da, reenkarnasyon görüşü ortaya atılmış ve ruhların defalarca tekrar dünyaya geri dönmesi hakkında dünya çapında bir inanç yaygınlaşmıştır. Bu görüş, asırların geçmesiyle dünyadaki halkların birçoğunun ilgisini çekmiş ve hatta bazıları, mezhebi bir inanç olarak ona bağlanmışlardır. Bu kesintisiz süre içersinde, büyük bilginler ...
  • Acaba İmam-ı Zaman (a.s) Bermuda Üçgeninde mi yaşıyor?
    8403 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Bir takım insanların “Bermuda Üçgeni”ni İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olarak zannetmelerinin sebebi şudur: Bu insanlar “Bermuda Üçgeni”ni “Hazra Adası” olarak bilmişler ve “Hazra Adası”nın İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olduğu ön kabulüyle şöyle demişlerdir: “Bermuda Üçgeni” İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olması hasebiyle bir takım özelliklere sahiptir.”İmam-ı Zaman ...
  • Ramazan ve Kurban bayramları arasında evlenmenin hükmü nedir?
    6446 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Şeytanın hedef ve programları nelerdir?
    9606 Eski Kelam İlmi 2008/05/04
    1) İnsanları sapıklığa düşürmek.2) İnsanları, hurafe ve bid’at olan amellere çağırmak.3) İnsanları, Allah’ın yaratış hedefinde değişiklik yapmaya çağırmak. Bunlar, Kuran’da geçtiği üzere Şeytanın hedef ve programlarındandır. ...
  • Haksız yere yemin eden kimsenin akıbeti ne olur?
    11669 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Haksız yere yemin etmenin akıbetinden maksat iki şey olabilir:1- Şer’i ve fıkhi hüküm manasında akıbet.2- Getirdiği sonuçlar manasındaki akıbet. Bu etki dünya veya ahiret etkileri olabilir. Sorudan galiba bu ikinci mana kastedilmektedir.1- Şer’i HükümŞer’i Hüküme göre ...

En Çok Okunanlar