Gelişmiş Arama
Ziyaret
19764
Güncellenme Tarihi: 2012/05/03
Soru Özeti
Ahbariler ve Usuliler kimlerdir?
Soru
Ahbariler ve Usuliler kimlerdir?
Kısa Cevap

Ahbarilik, hadis ashabına denir ve Şiilikte onlar Ahbarî olarak adlandırılır. Bu grup içtihadı geçersiz bilmekte ve sadece habere (rivayetler ve hadisler) uymaktadır. Ahbariler karşısında olan Usuliler ise birçok İslam fakihinin içinde bulunduğu ve Usulî olarak adlandırılan gruba denir. Bu grup, İslam’ın şer’i hükümlerini belirlemede Kur’an, sünnet, akıl ve icmanın detaylı delillerine dayanarak amel edilebileceğine inanır. Onlar beraat, istishab ve tahyir usulleri gibi fıkıh usulü ve fıkıh kaideleri ilminden yararlanırlar. Usuliler ve Ahbariler arasındaki bazı ihtilaflar şunlardan ibarettir: Usuliler içtihada inanır ve müçtehit olmayan bir şahsın müçtehit olan ve uzman sayılan bir şahsa uymasını ve deyim yerindeyse onu taklit etmesini söyler. Ama Ahbariler içtihat ve müçtehidi taklit etmeyi kabul etmezler. Usuliler ölmüş müçtehidi baştan taklit etmeyi caiz bilmezler, ama Ahbariler uzman ve taklit merciine müracaat etmede ölüm ve hayatın bir şeyi değiştirmeyeceğini söylerler. Ahbariler Şia’nın dört kitabının tümünün sahih olduğunu sanırlar; çünkü onlar bu hadisleri toplayan şahısları sahih hadisleri topladığını ve sahih olmayan hadisleri ise elediklerini sanırlar, ama Usuliler bu hususlarda onlara muhalefet ederler.

Ayrıntılı Cevap

Ahbariler ve Usuliler On İki İmam Şiiliğine mensup iki gruptur ve şer’i hükümleri anlamada iki farklı tarz ve yönteme sahiptirler.

1. Ahbarilik, hadis ashabına denir ve Şiilikte bu gruba Ahbari denir. Bu grup içtihadı geçersiz sayar ve sadece haberlere (rivayetler ve hadisler) uyar. Anlaşıldığı kadarıyla bu ayrılığa sebep olan ilk şahıs Molla Muhammed Emin b. Muhammed Şerif Esterabadi’dir (Ö. 1033 K.). Kendisinin eski Şiiler arasında bu fırkanın kurucusu olduğu ve Şia müçtehitlerini yerme kapısını açan ilk şahıs olduğu sanılmaktadır. Kendisi Fevaidu’l-Medine kitabında Şii müçtehitlerini sert bir dille eleştirmiş, onlara serzenişte bulunmuş ve hakkın dinini tahrip ve zayıflatmakla kendilerini suçlamıştır. O, Şia âlimlerinin mevcut içtihatlarını eski Şii âlimlerinin içtihadına göre olmadığına inanmaktadır. Esterabadi, Kur’an’ın muhkem ve müteşabih, nasih ve mansuh ayetlere sahip olduğunu ve Kur’an’dan hükümleri çıkarmanın kolay olmadığını ve bu yüzden hadislere müracaat etmek gerektiğini söylemiştir. İçtihadın zan ve sanıya dayanması nedeniyle geçersiz olduğunu, ama hadislerin imamların yoluyla gelmesi sebebiyle kesin delil sayıldığını ve kesin verilerin karşısında sanıya dayalı verilere dayanılamayacağını belirtmiştir.

2. Usuliler, Ahbariler karşısında birçok İslam fakihini barındıran ve Usuli olarak adlandırılan gruptur. Bunlar İslam’ın şer’i hükümlerini belirlemede Kur’an, sünnet, akıl ve icmanın detaylı delillerine istinat edilebileceğine inanır. Onlar beraat, istishab ve sanıya göre amel etmek ve hadisleri birbirinden ayırmak gibi fıkıh usulü ilminden ve fıkıh kaidelerinden yararlanır. Onlar içtihadı yeter farz bilir ve salahiyet taşıyan şahsın bunu kısıtlaması durumunda onu aynî farz sayarlar.[1] Bu iki grup arasındaki genel ihtilaf, sadece şer’i hükümlere ulaşma yolundaki ilmi yöntem ve tarz oluşturur. Bu yöntemde aşağıdaki konularda yöntem ve yol olarak ihtilaf taşıdıkları söylenebilir:

1. İçtihat ve Taklit: Usuliler içtihada inanır ve müçtehit olmayan bir şahsın müçtehit olan ve uzman sayılan bir şahsa uyması ve deyim yerindeyse onu taklit etmesi gerektiğini söylerler. Ama Ahbariler içtihada ve müçtehidi taklit etmeye karşı gelir.

2. Başlangıçta Taklit: Usuliler ölmüş bir müçtehidi baştan taklit etmeyi caiz bilmezler, ama Ahbariler uzman ve taklit merciine müracaat etmede ölüm veya hayatın bir şeyi değiştirmeyeceğine inanırlar.

3. Ahbariler Şia’nın dört kitabının tümüyle sahih olduğunu sanırlar. Onlara göre bu kitaplardaki hadisleri toplayanlar sahih hadisleri toplamış ve sahih olmayanları ise elemişlerledir. Onlar hadislerin dört kısma ayrılmasını (sahih, iyi, güvenilir ve zayıf) kabul etmezler, ama Usuliler bu hususlarda onlara muhalefet ederler.

4. Usuliler, “insan gücünü aşan yükümlülük çirkindir” ve “bir açıklama yapılmaksızın ve yol göstermeksizin insana azap edilmesi kötüdür” gibi hususları kabul ederler, ama Ahbariler bu akli hususları kabul etmez ve benimsemezler.

5. Kur’an’ın Zahirlerinin Hüccet Oluşu: Ahbariler, biz Kur’an’ın zahiri ile amel edemeyiz, sadece hadis ve rivayetler ile tefsir edilen kısımlar ile amel edebiliriz diye söylerler. Ama Usuliler hadislerin olmadığı yerlerde bile Kur’an’ın zahirlerini hüccet bilirler.[2] İki asır boyunca Usuli ve Ahbari âlimleri arasında derin bir ihtilaf vardı ve Ahbariler Usulilere galip gelmiş idi. Ama Muhammed Bakır Vahid Behbehani (Ö. 1208 K.) Ahbarileri yenilgiye uğrattı, onun zamanından beri müçtehitler Ahbarilere galebe çaldı ve bugün Ahbariler küçük bir azınlığı oluştururlar.[3]

 


[1] Dairetu’l Mearif-i Teşeyyu, Medhel-i Fırak (Az bir değişiklik ve tasarruf ile).

[2] Paygahı Howze.

[3] Dairetu’l Mearif-i Teşeyyu.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininin kadına bakış açısı nasıldır ve onun için nasıl bir konum belirlemiştir? Onlar tıpkı erkekler gibi midirler?
    24977 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/05/20
    İslam, insanın tekâmülünü hedef edinmiştir. Bu açıdan da kadın ve erkek arasında hiçbir fark yoktur. İslam açısından önemli olan kadınlık veya erkeklik değil, kendini yetiştirme ve Allah’a yakın olmaktır. Kadın ve erkek insanlığın iki temel unsurunu teşkil etmeleri nedeniyle, İslam’da bazen kadından ve bazen de erkekten söz ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    7110 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Haset hastalığını nasıl yok edebiliriz?
    16585 Pratik Ahlak 2009/12/20
    Haset, eziklik ve kendisini küçük görme psikolojisidir ve bu yüzden haset eden kimse başka birisinde olan bir nimetin onun elinden çıkmasını arzu eder. Bu psikolojik hastalığın tedavisi ...
  • Lanetleşmenin bir şartı var mıdır? Hangi konuda lanetleşmek mümkündür? Lanetleşmek kesin olara gerçekleş midir?
    19167 مباهله 2012/05/27
    Lanetleşmek, batıl yolda olan kimsenin ilahi gazaba uğraması ve hak yolda olan kimsenin de tanınması ve böylece hak ve batılın birbirinden ayrılması için iki tarafın birbirine lanet etmesinden ibarettir. Lanetleşmek bir tür duadır ve kendine ait özellik ve şartlara sahiptir. Biz onların bazılarına işaret edeceğiz: İnsanın üç ...
  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10337 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • İslam’ın Hakkaniyetinin Aklî Delilleri
    21090 Yeni Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar bugün dünyada gözlemlenen dinlerde bir takım hakikatler yer alsa da, gerçek tevhit olan kamil hakikat sadece İslam’ın çehresinde gözlemlenebilirdir. Bu iddianın en büyük delili, diğer dinlerin muteber senetlerinin olmayışı ve metinlerinde tahrif ve aklî çelişkilerin bulunması ve bunun karşılığında Kur’an’ın senet taşıması, ...
  • Defalarca tövbesini bozmuş kimse şimdide Allah ve Masum İmamlar (a.s) hakkında şüpheye düşmektedir. Acaba Allah onu kendin uzaklaştırmış mıdır? Ve Allah’a yakınlaşmanın yolu nedir?
    36346 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Günah, insanı alteder. Günahtan tövbe etmeye ciddi karar almak kurtuluşa yönelmek demektir. Şeytan, insanın düşmanıdır; onun böyle vesveseler vermekten amacı, insanları ümitsizliğe düşürmek, salih kulları merhametli olan Allah’tan uzaklaştırmaktır. Oysa Allah, ister günahkar olsun, ister zalim, bütün kullarını sever, onların hidayetini ve saadetini ister. Yalnız kaldığınızda Allah’tan ...
  • Ayakkabı giymenin adabı nedir?
    20961 Pratik Ahlak 2012/05/12
    İslam dini semavi dinlerin en sonuncusu, en kâmili ve en camiidir. Bu bağlamda İslami öğretiler insanın tüm boyutlarını; bireysel ve toplumsal yönlerini her zaman ve her mekân için göz önünde bulundurmuş ve onun tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor. Her halükarda İslam dininin hakkında nazar vermiş ve adap belirlemiş ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
    23693 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11686 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.

En Çok Okunanlar