Gelişmiş Arama
Ziyaret
10385
Güncellenme Tarihi: 2011/02/03
Soru Özeti
kehf süresinin 103. ve 104. Ayetlerini göz önünde bulundurarak iyi olan bir işi kötü ve benimsenmeyen bir işten ayırt edebilmesinin yolu ve mikyası nedir?
Soru
kehf süresinin 103. ve 104. Ayetlerinden Allah u Teâlâ;"yaptıklarını, iyi iş olarak nitelendirdikleri halde amellerinin dünyada boşa gittiği kimselerden" haber vermektedir. İyi olduğunu sanarak İşlediğimiz işlerin gerçekten iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Kısa Cevap

İşaret edilen ayeti kerimeler insanların en çok ziyan etmiş olan kişilerin ve en talihsiz olan efratların kimler olduğunu açıklamaktadırlar. Gerçek iflas ve en büyük hüsran, insanın kendi maddi ve manevi sermayesini yanlış ve sapık bir istikamette sarf ederek elden vermesi ve aynı zamanda yaptığı bu işini de iyi nitelendirmesidir. Kendi çalışmasının neticesinden de ne bir fayda görmüş ne bir ders çıkarabilmiş ve nede bu işin tekrarlanmaması için tedbir alarak kendisini güvence altına almayan kimseler en çok zarar edenlerdir.  

Ameldeki bu hüsran ve sapıklık, emare (direktif veren) olarak nitelendiren nefse tabi olmaktan ve (sapık) düşünce ve inançtan meydana gelmektedir. Ama eğer insan eylemlerini doğru ve salim düşünce, inanç ve fıtrata mutabık şekilde gerçekleştirirse, hiçbir zaman sapıklığa kaymamış, dolayısıyla iyi işleri kötü işlerden ayırt edebiliyor konumdadır. Allah u Teâlâ'nın buyurduğu gibi: " Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir".[i]



[i] Enfal 29.

Ayrıntılı Cevap

İlkin kehf süresinin 103. ve 104. Ayetlerini ele alalım.

 (Ey Muhammed!) De ki: “Amelce en çok ziyana uğrayan kimlerin olduğunu size haber vereyim mi? iyi iş yaptıklarını sandıkları hâlde, dünya hayatındaki çabaları kaybolup gidenlerdir"!

Genel itibariyle kötü ve beğenilmeyen amellerin iyi olarak algılanması, düşüncede gerçekleşen hatadan kaynaklanıyor. Bununda farklı amillerden kaynaklanması mümkündür. Aşağıda mümkün olan bu amilleri sıralamaya çalışacağız:

1-  Nefsani arzuların peşine takılmak: çok emir veren anlamında olan "emare" olarak bilinen nefsin arzularına tabi ve takvasız olmanın neticesi, insanın kendi yanlış eylemlerini güzel ve iyi saymasıdır. Başka bir beyanla; eğer insan-insanın kendisini iyiliklere sevk eden ve onu rabbine muhalefet etmekten sakındıran- fıtratının isteği doğrultusunda hakikati arama peşinde dolaşırsa, iyi olan işi kötü ve beğenilmeyen işlerden ayırt edebilir. Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir".[1] Başka bir yerde şöyle buyurmaktadır: "Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler".[2] Yani fıtrat insanı Allaha doğru çağırıyor. Ama insan işleyeceği günah ile insanın iç âleminde var olan bu çağrıyı yok edebiliyor. Neticede insan şeytanın arkasından gider ve onun işi iyi olan eylemleri kötü olan eylemlerden ayırt edemiyor duruma gelir. Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: "Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi",[3] Kuranı kerim, şeytanın, kendisine tabi olanların eylemlerini iyi gösterdiğine açık bir şekilde değinilmiştir.

2-  Batıl düşünce ve ikide: aslında ve gerçekte kötü olan şeyleri iyi olarak algılamak, insanın gerçekleştirecek amellerinin neticelerinin ne olduğu hakkında yeterli düşünmediğinden kaynaklanmaktadır. Uzamasın diye bu kadarıyla yetiniyoruz. Sizi daha fazla bilgi edinmek için rivayet içerikli kitaplara müracaat etmek size tavsiye edilmektedir.   



[1] Enfal 29.

[2] Rum 30.

[3] Ankebut 38.

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Namaz ve diğer ibadetler niçin Arapça okunmalıdır?
    16499 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/02/18
    İslam evrensel bir dindir ve Müslümanları bir cephede ve tek bir sıfatta karar vermek istiyor. Böyle bir topluluğu oluşturmak, herkesin birbirleriyle anlaşacakları bir tek dil olmadan mümkün değildir. Uzmanların itiraf ettiğine göre dünyanın en kapsayıcı ve geniş dillerinden biri olan Arapça dili, uluslararası bir dil olarak tanınabilir.Müslümanların namazı Arapça ...
  • Eğer işe acil ihtiyacımız varsa ve iş yerinde kendi isteğimiz ve normal olarak namaz kılma imkânımız yoksa ne yapmalıyız?
    2639 Varie 2019/02/18
    Namazın her ne şart altında olursa olsun eda edilmesi gerekir. İnsanın işe olan ihtiyacı vakaların büyük çoğunluğunda namazın eda edilmesini engelleyecek bir zaruret taşımamaktadır. Öyleyse insan namazını eda edecek kadar serbest olacağı bir fırsat yaratmak için bir düzenleme yapmalıdır. Bahsi geçen soruda fakihlerin fetvalarının delaleti işi bahane ...
  • Ölüm meleği her diri varlığın canını almaktadır mı?
    19047 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    Hadislerin genel ifadesinden anlaşılan şu ki ölüm meleği (Azrail) canları alan ilahi araçların başındadır ve her canlı varlığın canını almaktadır.Ancak önemli olan şunu bilmektir ki, bütün canlıların canını alan Allah'tır. Onun uyguladığı sünnet gereği bu iş belli araçlar vasıtasıyla gerçekleşir. Bu vasıta meleku'l-mevt ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12307 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Fatime isminin anlamı nedir? Niçin Peygamber (s.a.a) tek kızı için bu ismi seçmiştir?
    103721 Masumların Siresi 2011/08/14
     İlk önce şu noktaya dikkat etmek gerekir ki bütün isimlerin özel bir anlam taşıması ve o ismi taşıyan kişinin kişiliğini göstermesi gerekmez, sadece ismin şirki andıran ve değerlere tersi düşen bir anlam taşımaması yeterlidir.Ancak gayp aleminden gelen Hz. Fatime (a.s) gibi Allah'ın velilerinin ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    14558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Vakti geçmiş bir namazın kazasını kılarken namazı yüksek sesle mi yoksa kısık sesle mi kılmak gerekir?
    5569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Kaza namazlarını kılmanın hüküm ve buyruğu, eda namazları gibidir; yani bir insanın sabah namazı kaza olursa ve onu yerine getirmek isterse, eda vaktinde kıldığı gibi onu kılmalıdır. Dolayısıyla eda ve kaza bu açıdan birbiriyle farklı değildirler.[1] Burada ilgili mesele hakkında Hz. Ayetullah Hamaney’in fetvasına ...
  • Zamanın İmamının (a.c) annesi Rum padişahının torunu muydu?
    7359 تاريخ بزرگان 2011/04/21
    Hadislerin ve tarihin naklettiği üzere İmam Zamanın (a.c) annesinin asıl adı “Melike”’dir. Melike, baba tarafından Rum kayserinin oğlu Yaşua’nın kızına ve anne tarafından da İsa’nın (a.s) vâsii olan Şamun b. Hamun b. Sefa’nın torunlarına ulaşmaktadır. ...
  • İmam Hüseyin (a.s) için sine dövmenin bir delili mevcut mudur?
    20838 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    İmam Hüseyin (a.s) için matem tutmak Şia mezhebinin cüzlerindendir ve birçok delil bu hususu teyit etmektedir. Matem yöntemi hususunda da şöyle söylemek gerekir: Matem tutmanın niteliği İslam’ın usullerinden biriyle, bir ayet ve rivayet ile çelişmediği müddetçe sakıncasızdır ve değişik gelenekler matem merasimi için değişik yöntemleri kullanabilirler. Değişik ...
  • 1- Bir Sünni erkeği nasıl şia mektebiyle tanıştırabiliriz? 2- Şia bir kız Sünni bir gençle evlenebilir mi?
    18724 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Hem şia hem sünni müslümandırlar. İnanç, şer’i hükümler ve diğer konularda ortak yönleri çok fazladır. Elbette inkâr edilmeyecek bir takım faklı inanç ve görüşlere de sahiptirler. Ancak bu farklı görüşler, aralarında ihtilaf ve düşmanlığa yol açmamalı ve İslami kardeşlik temeline halel getirmemelidir.Bunun yanı ...

En Çok Okunanlar