Gelişmiş Arama
Ziyaret
6959
Güncellenme Tarihi: 2020/02/12
Soru Özeti
Daru’l-harp ne demektir ve nerelere Daru’l-harp denir?
Soru
Ehlibeyt fıkhında daru’l-harp kavramı var mı veya eş anlamlı bir karşılığı var mıdır? Eğer daru’l-harp varsa Ehlibeyt fıkhında hükümleri nelerdir?
Kısa Cevap

 Öncelikle konunun ihtilaflı bir konu olduğunu belirterek başlamak yerinde olacaktır. Zira söz konusu kavramların ilk dönem İslam uleması tarafından  incelendiği zaman diliminde İslam toprakları bir bütün olarak yönetilmekte ve Müslümanlar bu topraklarda yaşamaktaydı. Ülkeler arasında günümüzde olan anlaşmalarda söz konusu değildi. Bu anekdot ışığında ilk dönem yapılan tariflerde İslam uleması  daru’l-harp ile daru’l küfür arasında bir fark gözetmemiştir. Dolayısıyla İslam toprakları dışında kalan kafirlerin hükümet ettiği ve İslam hukukunun çiğnendiği topraklara daru’l-harp ile daru’l küfür denmekteydi.[1] Böylece daru’l-harp ile daru’l küfür yani daru’l İslam olmayan topraklar sayılmaktaydı. Fakihler İslam hukukunda namaz, humus, cihat, ticaret, diyet, yitik mal ve af hükümlerinde konuyu incelemeye almışlar ve hükümler üzerindeki etkilerini mevzu bahis etmişlerdir.[2]

Sınırların netleşmesi ve yeni dünya düzeninin kurulmasıyla bu kavramlar üzerinde detaylı çalışma yapılması gerekliliği de açığa çıktı. Zira İslam iddiasında bulunan birçok topluluk amelen İslam dininin birçok öğretisine bağlı olmadan uzak olmalarına rağmen bu kavramları kullanarak kişisel ve tüzel çıkarlarını temin etmeye ve yaptıkları çirkin işleri örtmeye kalkıştığı gözlenmiştir.

Bütün bu gelişmeleri göz önüne alan ulema daru’l-harp ile daru’l küfür kavramlarını bir birinden ayırmıştır. Daru’l-harp: İslam diniyle ve Müslümanlarla fiili olarak savaş halinde olan ülkeler olarak tarif etmişlerdir.[3] Buna binaen daru’l küfür ise genel anlamda olup İslam getirmemiş toplumların yaşadığı ve yönettiği ülkelere denilmektedir.

Maide suresinin ilk ayetinde geçen: “ یَٓا اَیُّهَا الَّذ۪ینَ اٰمَنُٓوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِۜ”  ‘Ey inananlar, ahitlerinizi yerine getirin.’ Desturundan elde edilen ilkelerden biride Müslümanların imzaladıkları sözleşmelere uymaları ve gerekliliğini yerine getirmeleridir. Zira Allah Resulü hem Yahudilerle hem e Müşriklerle yaptığı anlaşmaları çiğnememiş ve gerekliliklerini yerine getirmiştir. Ancak daha sonra onlar anlaşmaların gerekliliğini yerine getirmedikleri için Müslümanların yükümlülüğü de ortadan kalkmıştır.

Günümüzde ise Müslüman ülkelerde Birleşmiş Milletler Antlaşmasına imza atmıştır. Doğal olarak bu antlaşmaya imza atan ülkeler İslam hukuku açısından eğer Müslüman ülke değillerse ‘Darül’ahd’ olarak adlandırılmaktadır. Elbette açıktır ki söz konusu ülkeler bu anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirdikleri sürece Müslüman ülkelerde şerri olarak kabul ettikleri yükümlülükleri yerine getirmelidir. Aksi taktirde Müslümanlarında yükümlülükleri ortadan kalkacaktır. Hiç şüphesiz bu antlaşmasa söz konusu edilebilecek ve İslam dininin temel öğretileriyle çelişen yaptırımlar geçersizdir.

Müslüman ülkeler arasında ise Müslümanın Müslümana olan hukuku muteberdir.

Bir diğer önemli nokta ise Müslümanlarla fiilen savaşta olan ve  örneğin Kudüs’ü işkal eden yapıların daru’l-harp hükmünde olduklarının bilinmesi gerekir. Zira bu yapılar fiilen İslam ve Müslümanlarla savaş halindedirler.

Kısaca daru’l-harp hükümleri şu şekilde sıralanabilir:

  1. Daru’l-harp bölgesinde dini vazifelerini yerine getiremeyen Müslümana orada ikamet etmek mecbur olmadığı sürece caiz değildir. Eğer dini vazifelerini yerine getirebiliyorsa dahi daru’l-İslam’a hicret etmek sünnettir.[4]
  2. Daru’l-harp bölgesinde savaş halinde bir kafir dahi İslam dinine yönelir ve kelime-i şehadet getirirse canı, malı muhteremdir. Buluğa erişmemiş çocuklarına da ona uygulanan hüküm geçerlidir. [5]
  3. Daru’l-İslam topraklarında bir antlaşma ve sözleşme imzalamak için bulunan kafir eğer gerekli izinleri almışsa ticaret ve benzeri sebepten dolayı Daru’l-harp bölgesine gitmiş ve geri dönme kastı varsa yapmış olduğu sözleşmeler geçerlidir. Ama geri dönme kastı yoksa yapmış olduğu sözleşme kendisi hakkında batıl olmuştur. Ancak daru’l-İslam bölgesinde sahip olduğu mallar hakkında geçerlidir.[6]
  4. Daru’l-harp bölgesinde yaşayan bir köle sahibinden önce Müslüman olursa artık hürdür.[7]
  5. Daru’l-harp bölgesinde Müslüman bir başka Müslümanı savaş halinde olduğu bir kafir zannederek öldürürse bu hatasından ötürü ona kısas uygulanmaz. Müslümanı öldürmenin kefareti veya diyeti üzerine gelir.[8]
  6. Daru’l-harp bölgesinde bulunan ve sahibi belli olmayan malın sahibinin Müslüman olması muhtemel ise ‘LUKATA’ yitik mal hükmündedir.[9] İlan süresi vardır ve daha sonra sahibi çıkmazsa fakire sadaka olarak verilir. Böyle bir ihtimal yoksa temlik edilmesinde sakınca yoktur.
  7. Daru’l-harp bölgesinde bulunan hazine bulanındır. İster bu hazine üzerinde İslami nişaneler olsun ister olmasın hüküm değişmez. Elbette değeri 20 dinardan fazla olursa humusunun verilmesi gereklidir.[10]

Elbette söz konusu hükümlerin kendi alanlarında daha dakik incelemeleri ve araştırmaları söz konusudur.

 

 

 


[1] Şehit Evvel, Muhammet bin. Mekki,  Ed’durus’u-Şerri-e fi fıkh’il-imamiye, 3.c, 78.s, kum, defter intişarat İslami, 2.bk, 1417 h.

[2] Seyit Mahmud Şahrudi, Ferhengi fıkhi mutabık mezhep Ehlibeyt (a.s) 3.c, 570.s, kum, muesse’tu daire’tul-mearif fıkhi İslami, 1.bk, 1426 h.

[3] Munteziri, Hüseyinali, Mebani fıkhi hükümet İslami, tercüme, 8.c, 416.s, kum, muesse’tu keyhan, 1.bk, 1409 h.

[4] Allame Hilli, Hüseyin bin. Yusuf, bin Mutahhar esedi, İrşad’ul-ezhan ila ahkam’ul-İman, 1.c, 343.s, kum, defter intişarat İslami, 2.bk, 1410 h; Necefi Sahip Cevahir, Muhammet hasan, Cevahir’ül-Kelam fi şerhi şerai’ul-İslam, 21.c, 34-38.s, Beyrut, dar-ı ehya-i et’teras’ul-Arabi, 7.bk, 1404 h.

[5] Cevahir’ül-Kelam fi şerhi şerai’ul-İslam, 21.c, 143.s.

[6] Cevahir’ül-Kelam fi şerhi şerai’ul-İslam, 21.c, 104.s.

[7] Şerai’ul-İslam, 1.c, 291.s; Cevahir’ül-Kelam, 21.c, 145.s.

[8] Şerai’ul-İslam, 4.c, 270.s; Cevahir’ül-Kelam, 43.c, 490.s.

[9] Şerai’ul-İslam, 1.c, 292.s; Cevahir’ül-Kelam, 21.c, 154.s.

[10] İzah’ul-Fevaid, 1.c, 215.s; Cevahir’ül-Kelam, 16.c, 27.s.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar