Gelişmiş Arama
Ziyaret
9983
Güncellenme Tarihi: 2010/05/04
Soru Özeti
İslam barış manasındadır. Ama bazıları onu dünyadaki bir çok anlaşmazlık ve savaşın sebebi olarak görmektedir. Lütfen meseleyi analiz edip açıklayın.?
Soru
İslam barış manasındadır. Ama bazıları onu dünyadaki bir çok anlaşmazlık ve savaşın sebebi olarak görmektedir. Lütfen meseleyi analiz edip açıklayın.
Kısa Cevap

Kur’an İslam’ın sulh, barış ve dostluk dini olduğunu şu ayetle ortaya koyar:

Ey iman edenler! Hep birden barış ve esenliğe girin. Sakın Şeytan'ın adımlarını izlemeyin; kuşkusuz, o size açık bir düşmandır.[i]

Ancak şu noktaya dikkat etmek gerekir ki, genelde her dönemde bir grup insan başkalarına karşı aşırılık, isyan ve zulmetme yolunu seçer, fesat ve bozgunculuk yapar. Bu yüzden kamil bir din böyle bir duruma karşı suskun kalamaz ve zulme uğrayanları zalimin elinde bırakamaz. İşte bu yüzden İslam’ın düşmanlara, kafir düşünceli insanlara karşı barış önerisi şartlıdir. Ama müminler için barış mutlak şekilde geçerlidir ve bu Kur’an’ın, müminlerin birbirleriyle ilişkileri için seçtiği tek yoldur. İslam, af, merhamet ve bağışlamayı tavsiye ederek müminleri kardeşliğe ve barışa davet etmiştir.

İslam dininde savaş, düşmanlık ve ülkeleri fethetmek reddedilmiş, cihadı, bir savunma girişimi olarak, ilahi hakimiyeti korumak, tağutların hakimiyetini reddetmek, dünya barış ve emniyetini korumak, zulüm ve adaletsizlikle mücadele etmek için caiz bilmiştir.

 

İslam, müstekbirlerin zulmüyle mücadele amacıyla Müslüman ve gayr-i müslimlerin uyanmaları için yüce küresel hedeflerin peşindedir. Doğal olarak başta küresel müstekbirler olmak üzere tağutlar, sermaye, güç ve hile sahipleri gerçek İslam’ı, kötü ve uğursuz emellerinin önünde büyük bir engel olarak gördükleri için bütün güçleriyle onu tahrip edip yıkmak için çalışıyor, onun çehresini karalamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

Böyle bir durumda müminler Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) yolunu takip ederek İslam’ın gerçek yüzünü açıklamalı ve yapılan komploları etkisiz hale getirmelidirler.      



[i] Bakara: 208

Ayrıntılı Cevap

İslam’ın lügat kökü olan ‘Silm’ ve ‘Selam’ kelimeleri barış ve huzur manasına gelmektedir.[1] Kur’an’da da yer yer sulh ve barışa öncelik verilmiştir.[2] İslamın barış, sulh ve dostluk dini olduğunu teyidi için şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Hep birden barış ve esenliğe girin. Sakın Şeytan'ın adımlarını izlemeyin; kuşkusuz, o size açık bir düşmandır.[3]

Kur’an’a göre kalıcı ve küresel bir barış ve insanlık toplumlarının huzuru yalnızca Allah’a imanla gerçekleşir. Dil, ırk, servet, bölge vb. şeylerde farklı olan insanlar ancak Allah’a imanla birbirlerine bağlanabilirler. Müslümanların küresel barış ve toplumsal adaletin İmam Mehdi’nin (a.s) hükümetiyle gerçekleşeceğine inanmaları gerçekte buna bir tekitleridir. Hatta Allah-u Teala buyuruyor: ‘Fakat barışa yanaşırlarsa sen de yanaş…[4]

 

Ancak hatırlatmak gerekir ki, bu dünyada insanların özgür olmalarından dolayı kimileri başkalarına karşı tuğyan, aşırılık, isyan ve zulüm etme yolunu seçmiş, fesat ve bozgunculuk yapmaktadırlar. Bu yüzden kamil ve kapsamlı bir dinin insanlığın hidayetinin önündeki bu engelleri kaldırması için tedbirler alması gerekir.

 

Bazen tuğyan ve isyanlar öyle bir hadde varıyor ki, güce baş vurmaktan başka bir yol kalmıyor. Bu yüzden İslam cihat yasasını koymuştur; yani Kur’an, mantıktan anlamayanlara, Peygamberin hidayet, irşad ve davetinin önüne küstahça set çekenlere ve inat, düşmanlıkla bilerek İslam’la savaşanlara karşı cihat etmeyi emrediyor ve şöyle buyuruyor: Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla savaş ve onlara sert davran’[5] Müslümanlar düşmanların kalbine korku düşürmeliler ki onlara saldırma ve darbe vurma düşüncesi akıllarından geçmesin.[6]  

 

Elbette İslam’ın, askeri açıdan hep hazırlıklı olmak, sınırların korumak[7] (ki barış ve dostluğu korumanın bir yöntemi sayılır), önemli İslami ibadetlerden biri olan Allah yolunda cihat etmek emri ile, haksız yere saldırıcılık ve taşkınlık arasında fark bırakmak gerekir.

 

Allah-u Teala cihadın önemi hakkında şöyle buyuruyor: ‘Ve Allah için hakkıyla savaşın.[8]  

İslam dininde ülkeleri fethetmek ve şahsi gücü artırmak için cihat yasası konmadığından cihat bir kurtuluş yoludur, kavga yolu değil. Bundan dolayı cihadın hedeflerine askeri yolun dışında bir yolla ulaşmak mümkünse savaşılmamalıdır. Kafirlerin savaştan önce İslam’a davet edilmesinin vacip olmasının nedeni budur.

 

Bu yüzden Allah-u Teala cihadı, müstekbirleri ezmek, mustazafları kurtarmak, marifet ortamını hazırlamak, tevhit inancına, dünya ve ahiret saadetine ulaşmanın yollarına cahil ve habersiz bırakılanları bu yollarla tanıştırmak için vacip etmiştir.[9]

 

Allame Tabatabai, İslamın savaş ve çekişme taraftarı olmadığı, cihadın felsefe ve hakikati konusunda şöyle yazıyor: ‘Cihattan amaç dinin ikamesi ve Kelimetullah’ın yüceltilmesidir. Bu yüzden cihat bir ibadet olup onda kurbet kastı şarttır. Cihat başkalarının mal ve namusuna üstünlük sağlamak değildir. Cihat insaniyet haklarını savunmak için vacip edilmiştir; savunma da zaten sınırlıdır. Oysa tecavüz hadden çıkmak demektir. Bundan dolayı ayetin devamı şöyle buyuruyor: ‘Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.’[10]-[11]

 

Sonuçta hakiki İslam, aşırıcı, tecavüzcü, uyumsuz ve savaşçı bir din değildir. Aksine onun emirleri bu cümleden cihat, ilahi hakimiyetin ışığı altında insanlık ve dünyanın barış ve güvenliğini korumak, tağutların hakimiyetini reddetmek, zulüm ve adaletsizlikle mücadele etmek içindir. Kısaca özetlemek gerekirse cihat demek yani yüce ilahi değerlerin gerçekleşmesi için adilane ve mukaddes bir savaşım vermek demektir.[12]

 

Demek ki, düşmanlar ve kafirlerle barış yapmak iman ehlinin izzet ve iktidarını koruma şartına bağlıdır. Nitekim Hz. Ali (a.s) Mısır valisi Malik Eşter’e yazdığı fermanında şöyle buyuruyordu: ‘Düşman seni barışa çağırsa ve Allah’ın rızası da onda ise onu reddetme; zira barış, senin ordunun huzuru, gam ve kederlerinin rahatlığı ve ülkenin güvenliğidir. Ama barıştan sonra düşmanından sakın ve ona karşı çok dikkatli ol. Çünkü düşman bazen gafil avlamak için sana yanaşır. Öyleyse ihtiyat et, uzak görüşlü ol, iyimser olma!’[13]-[14]

 

Ama barış, Kur’an’ın müminler birbirleriyle ilişkileri için seçtiği tek yoldur. İslam göz yummayı, merhameti ve bağışlamayı tavsiye ederek müminleri kardeşliğe ve barışa davet etmektedir.[15]

Evet, Kur’an İslami değerlerden taviz vermeyi gerektiren korku, zayıflık ve uzlaşıcılıktan dolayı yapılan barışı kınamış, cihattan ve savaş meydanının sıkıntılarından firar etmek için genellikle barışı öne çıkaran zayıf imanlıları uyarmıştır. Şöyle buyuruyor: ‘Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.’[16]    

 

Buraya kadar söylediklerimizden açıkça anlaşılmaktadır ki, dünyada bugün var olan savaşların ve çekişmelerin kökü gerçek İslam değildir. İslam’ın mantığı böyle bir şeyi teyit etmemektedir. Evet, İslam en kamil ve en kapsamlı bir din olması hasebiyle Müslüman ve gayr-i müslimlerin gafletten uyanmaları, onların hidayeti amacıyla müstekbirlerin zulmüyle mücadele gibi yüce küresel hedefleri olan bir dindir.[17] Doğal olarak başta küresel istikbar olmak üzere tağutlar, sermaye, güç ve hile sahipleri gerçek İslam’ı kötü emellerinin önünde büyük bir engel olarak gördükleri için[18] bütün güçleriyle onu tahrip edip yıkmak için hiçbir propagandadan çekinmez, onu çehresini karalamak için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Bu yüzden onlar İslam’ı savaşların, şiddetlerin ve terörlerin nedeni olarak tanıtırlar. Oysa onların kendileri savaş, terör ve şiddetin körükleyicisidirler. Müslümanlar sadece kendilerini savunmaktalar.

 

İşte bu durumda müminler Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ini takip ederek İslam’ın gerçek güzel yüzünü açıklamalı, İslam’ı, müstekbirlerin eliyle kurulan ve desteklenen şiddet taraftarı ve mantıksız örgütlerden ayırmalıdırlar.

 

Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara başvurunuz:

-                      Tefsir-ul Mizan (Allame Tabatabai), c.10

-                      Cihat ve Onun Kur’an’da ki meşruiyyeti (Murtaza Mutahhari)

-                      İslamın Siyasi Düzeni Hakkında Soru ve Cevaplar (Muhammed Taki Misbah Yezdi), s.226-239

-                      Din Dersleri (Allame Tabatabai), s.259-264

 

Yine bkz:

-                      İman, Emr-i Maruf… ve Cihad-ı İbtidai, 196. soru (Sayt:1161)

-                      Cihad-ı İbtidai, 113. soru (Sayt:1347)

-                      Din ve İkrah, 293. soru (Sayt:1747)

   



[1] - Kitab-ul Ayn, c.7, s.267; yine bkz: ‘Al-i İmran/19’da İslam Kavramı’ 956. Soru; Kur’an, İslam ve Müslümanın Manası, 829. Soru, (Site:898)

[2] - Neml/32-44

[3] Bakara /208

[4] - Enfal/61

[5] - Tahrim/9

[6] - Muhammed Taki Misbah Yezdi, Porseşha ve Pasohha Der Bare-i Nizam-ı Siyasi-i İslam, s.233

[7] - Enfal/60

[8] - Hac/78

[9] - Neşriye-i Marifet, sayı:102, ‘İslam’da Cihadın Hedefleri’ makalesi (Hamza Ali)

[10] - Bakara/190

[11] - Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan, c.10, s.63, Beyrut, Müesseset-ül A’lemi

[12] - Daha fazla bilgi için bkz: Murtaza Mutahhari, Cihat ve Onun Kur’an’da ki meşruiyyeti, Sadra yayınları, Kum

[13] - Nehc-ul Belağa, 53. Mektup

[14] - Hüseyin İskenderi, Ayeha-i Zendegi, c.1, s.300

[15] - Hucurat/9-10

[16] - Muhammed/35

[17] - İmam Humeyni’nin (r.a) yüce ülkülerinin yayılması bu mübarek hedefin elişmesinde önemli bir katkısı olmuştur.

[18] - Burada İslam’dan kasıt Öz Muhammedi İslam veya başka bir deyişle tağutların ulümüyle asla uzlaşmayan Ehl-i Beyt (a.s) yoludur.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar