Gelişmiş Arama
Ziyaret
9069
Güncellenme Tarihi: 2011/01/16
Soru Özeti
Hadisler ve büyük şahsiyetlerin görüşünde tecrübeli ve geçmişliğe sahip ilkçi kimselerin değişik konulardaki yeri ve konumu nedir?
Soru
Hadisler ve büyük şahsiyetlerin görüşünde tecrübeli ve geçmişliğe sahip ilkçi kimselerin değişik konulardaki yeri ve konumu nedir?
Kısa Cevap

Geçmişliğe sahip (piş kisvetan), tecrübe sahibi, yaşlı ve… kimseler bütün kavim, ümmet ve medeniyetlerde değerli ve ihtiram duyulan kimselerdendir. Bu konu bizim dini öğretilerde de; ayet rivayet ve dini liderler ve rehberlerin siyerinde de kabul görülmüştür ki detaylı cevapta ona işaret edeceğiz.

Ayrıntılı Cevap

İlkçi, geçmişliğe sahip, tecrübeli ve.. olmak bütün kavim, ümmet ve medeniyetlerde resmi olarak tanınmışlar. Tabi olarak geçmişliğe sahip, tecrübe ve hizmet sonmuş kimseler insanlık toplumuna sunmuş oldukları hizmetlerden ve değişik sahalarda sahip oldukları tecrübelerden dolayı bütün milletler arasında kendilerine ihtiram duyulan ve bazı özel haklara sahiptirler. Bu konu bizim dini öğretilerde de; ayet rivayet ve dini liderler ve rehberlerin siyerinde de kabul görülmüştür ki biz bu makalede örnek teşkil etsin diye kısaca bazı örneklere işaret edeceğiz.

  1. Ayetler:
  1. Kuranı kerimde İslam dinini kabul etme bağlamında ilkçi olan kimseler hakkında şöyle denilmektedir: “İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır”.[1] Bu ayeti kerime İslam dinine ilk girenler içindir. Gerçi müfessirler bu ayetin nüzul sebebi hakkında farklı rivayetler zikretmişlerdir ki gerçeklikte bu rivayetler dış alemde bu ayetin reel örneğini belirtme konusuyla alakalıdır. Bu ayeti kerimede Müslümanlar üç sınıfa ayırt edilmiştir: Onlardan bir kısmı İslama girmekte ve hicret etmekte ilkçi olmuşlardır: “İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler”. Onlardan ikinci kısmı peygambere ve peygamberin yârlerine yardım etmekte ilkçi olmuşlardır. “ve ensar”. Onlardan üçüncü kısım bu iki gruptan sonra gelip onların programlarına, güzel amel işlemek, İslami ve hicreti kabul etmek ve İslam peygamberinin getirmiş olduğu ayine yardımcı olmakla tabi olmuş “iyilikle onlara uyan” kimselerdir. Kur’anı kerim bu üç grubu zikrettikten sonra şöyle buyuruyor: “Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır”. Buna binaen İslam peygamberine (s.a.a) iman etmekte ilkçi ve öncü olmak Allahın hoşnutluğuna nedendir.[2]
  2.     “Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce infak edenler ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan infak edenlerden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı (cenneti) va’detmiştir. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”.[3] İnfak etmek farklı şartlarda ve farklı haletlerde farklı değer aldığı için sonraki cümlede şöyle buyuruyor: “İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce infak edenler  ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir”. Bu nedenler daha Fazla tekit etmek için izafe ediyor: Onların derecesi, sonradan infak edenlerden ve savaşanlardan daha yüksektir”.[4]
  3. Ey iman edenler! Size, “Meclislerde tefessehu; yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”.[5] Tefessehu etimolojik olarak “f-s-h” kökünden gelmekte ve (kufl vezninde olmaktadır). Anlam bakımından geniş yer demektir. Buna binaen “tefessehe” genişletmek anlamında ve meclislerin adaplarından biridir. Meclise birisi yeni girdiğinde meclistekiler toparlanıp yeni giren kimseler için yer açsınlar anlamındadır. Zira meclise yeni girenler mecliste oturan kimselere oranla oturmaya; yaşlı veya has bir ihtirama sahip ve… olduklarından dolayı daha layık olmaları söz konusu olabilir. İslam peygamberi “şabaniye” hutbesinde şöyle buyurmaktadır: “…vekkiru kubareküm…” yaşlılarınıza ve ihtiyarlarınıza ve büyüklerinize saygılı olunuz.[6]      Başka bir yerde şöyle buyurmaktadır. “yaşlı Müslümanlara ihtiram göstermek Allaha saygıdandır”.[7] Buradadır ki hazır olanlar isar ve fedakârlık yaparak bu İslami edebe riayet etmelilerdir. Bu ayetin nüzul sebebi hakkında şöyle nakledilmiştir: Peygamber (s.a.a.) onun yanı sırada oturan bir kısma düstur verdi ki bedir savaşına katılan ve fazilet ve ilim bakımından daha üstün olanlardan olup yeni meclise gelenlere yer vermelerini istedi.[8] Bunlar bazı örneklerdir ki İslam’da ilkçiler ve geçmişlikleri olan kimselere verilen değeri ve saygıyı içeren bazı ayetlerdir. 

b) Rivayetler:   

Rivayet içerikli kaynaklarımızda da geçmişlikleri ve ilkçi olan kimselere ihtiram gösterilmesi hakkında rivayetler gelmektedir ki burada numune arz etsin diye bir kaçına işaret edeceğiz:

  1. İmam Bakırdan (a.s.) nakledilmiştir: “Her kim kendisinden sonra güze ve iyi bir sünnet bırakır ve camiada bu sünnet ittib’a edilirse o sünnete amel edenlerin sevabı onların sevabı eksilmeksizin o sünneti bırakan kimseye de yazılır”.[9]
  2. Müminlerin emiri hz. Ali (a.s.) şöyle buyuruyor: “Her milletin saygın şahsiyetlerine size muhalif olsalar bile saygı gösteriniz”.[10]
  3. İmam bakıra (a.s.) şöyle denildi: “Halk peygamberden şöyle naklediyor: Cahiliyet döneminde en şereli olanınız İslamda da en şereflinizdir”. İmam (a.s.) şöyle buyurdu: “Doğru söylüyorlar. Ama sizin tasavvur ettiğiniz gibi değildir. cahiliyet döneminde cömert, güzel ahlak sahibi, komşuların haklarına riayet edenler, başkalarına eziyet etmekten sakınan kimseler İslama girdiklerinde İslam onların hayırlarına ve mükafatlarını daha da fazlaştırdı”.[11]
  4. “Yaşlılarınıza karşı saygılı olunuz ki küçüklerinizden saygı göresiniz”.[12]
  5.  “Tecrübe sahipleri daha güçlü görüşlere ve bakışlara sahiptirler”.[13]
  6. Peygamberden (s.a.a.) nakledilmiştir: “Mürüvet sahibi olan kimselerin azabından şer’i sınırına varmadığı zamana kadar. Eğer kerim olan bir kimse yanınıza geldiği vakit ona karşı saygılı olunuz. Peygamberden kimden bu edebi öğrendiniz diye sorulunca buyurdu: “Rabbimden bu edebi öğrendim”.[14]

 


[1] Tevbe, 100.

[2] Mekarimi Şirazi, “Tefsir-i Numune”, baskı, 1, Tahran: Darul Kutubil İslamiye, 1374, şemsi, c. 8, s. 100 – 101.

[3] Hadid, 10.

[4] Mekarimi Şirazi, “Tefsir-i Numune”, baskı, 1, Tahran: Darul Kutubil İslamiye, 1374, şemsi, c. 23, s. 320.

[5] Mücadele, 11.

[6] MECLİSİ,  Muhammed Bakır, “Biharul – Envar”, Beyrut: Müesesei el-vefa, 1404, c. 93, s. 356.

[7] KÜLEYNİ, “Kafi”, Tahran: Darul Kutubil İslamiye, 1365, şemsi, c. 2, s. 165, Kitabul İman ve el-Küfür, bab-u İclal-i el-Kebir, hadis no: 1,.

[8] Bkz. Mekarimi Şirazi, “Tefsir-i Numune”, baskı, 1, Tahran: Darul Kutubil İslamiye, 1374, şemsi, c. 23, s. 439 - 442.

[9] HUR AMULİ, “Vesailiş- Şia”, Kum: Müesesei Alulbeyt, 1409, kameri, c. 16, s. 174.

[10] NURİ, Mirza Hüseyin, “Müstedrekül- Vesail”, Kum: Müesesei Alulbeyt, 1408, c. 8, s. 395.

[11] Age., c. 8, s. 395.

[12] TEMİMİ AMEDİ, Abdulvahit, “Gureru Hikem ve Durerul – Kelam”, baskı, 8, Tahran: s. 482.

[13] Age., s. 444.

[14] Age., s. 397.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar