Gelişmiş Arama
Ziyaret
18868
Güncellenme Tarihi: 2010/05/04
Soru Özeti
Allah’ın bazı kullarını unutacağı sözünden maksat nedir?
Soru
Bazı ayetlerde Allah’ın dünyada ve ahirette bazı kullarını unutacağından söz edilmektedir. Acaba Allah’ta unutkanlık denen bir şey söz konusu olabilir mi?
Kısa Cevap

Allah-u Teala Kur’an’ın dört yerinde kullarını unutmayı kendisine nispet vermiştir. Nitekim bir ayette şöyle buyuruyor: ‘Onlar, nasıl bugüne kavuşacaklarını unutup bilebile ayetlerimizi inkâr ettilerse biz de bugün onları unuturuz.’ Bu ve benzeri ayetler ahirette (hatta bu dünyada) Allah’ın bazı kimseleri unutacağı konusunu teyit etmektedirler. Bu unutmaktan kasıt nedir? İslami kaynaklarda ki akli ve kelami istidlaller, unutmanın Allah’ın yarattıklarının durumuna ihatası olmaması manasına gelmediğini göstermektedir. Yine Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: ‘Rabbin, hiçbir şeyi unutmaz.’

Masumların (a.s) sözlerindende şunu anlamaktayız: Allah’ın unutması demek O’nun gaflette olması, bilmemesi ve haberi olmaması demek değildir. Zira Hak Teâlâ bütün gizli ilimleri bilmektedir. Allah’ın unutması, yani ehlinin layık olduğu ilahi rahmetin onlardan kesilmesi manasınadır. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: ‘Allah’ın unutması demek, onların hayırdan mahrum olması demektir.’ Eğer Allah’ın kelamında O’nun unutmasından söz edilmişse bunun manası kulun kendi haline bırakılması ve bunun sonucu olarak unutulması ve dünyayla meşguliyetine neden olan ilahi inayetin ondan kesilmesidir. Başka bir ifadeyle, Allah’ın unutması, kulun tekvini unutuşu ve dine önem vermeyişine karşı olan tepki ve bunun neticesidir.

Ayrıntılı Cevap

Konuya girmeden önce sorunun sorulmasına yol açan ayetleri getirecek, sonra akıl, Kur’an ve rivayetler ışığında cevabımızı vereceğiz. Bunu yaparken soruyu iyice açacak, ardından da anlaşılmazlık ve çelişkiyi gidermeye çalışacağız.

 

Böyle bir sorunun (ki acaba Allah bazı kimseleri unutuyor mu?) sorulmasına neden olan ayetler şunlardır:

 

1- ‘Onlar, nasıl bugüne kavuşacaklarını unutup bile bile ayetlerimizi inkar ettilerse biz de bugün onları unuturuz.’[1]

2- ‘Ve denir ki: Siz nasıl bugüne kavuşacağınızı unuttuysanız bugün de biz, sizi unuttuk.’[2]

3- ‘Böylece der, sana delillerim geldi de unutuverdin onları, işte sen de tıpkı o çeşit unutulmadasın bugün.’[3]

4- ‘Onlar Allah'ı unuttular da o da onları unuttu.’[4]

 

Görüldüğü üzere bu ayetlerde Allah’ın bazılarını unutacağı açıkca belirtilmiştir. İlk üç ayette unutulmanın mahşere, dördüncüsünün ise dünyaya ait olduğunu görülmektedir.

 

Burada karşımıza şu sorular çıkmaktadır: 1) Allah unutabilir mi? Unutmak denen sıfatı (yani bir şeyin Allah’ın yanında hazır olmamasını) Allah’a nispet edebilir miyiz? 2) Böyle bir şey mümkün ise bunun gerçekleşmesi ne şekilde olur?

 

Deliller üzerine kurulu olan İslami akide ve dini inançlar, bütün eksik sıfatları (sıfat-ı selbiye’yi), bu cümleden unutmayı Allah’tan nefyetmektedir. Muteber itikadi ve kelami kaynaklarda, akli ve felsefi delillere dayalı bürhanlarda O’nun (c.c) her türlü eksiklikten beri olduğu ispat olunmuştur. Onları geniş bir şekilde burada getirme imkanımız yoktur.[5]  

 

Kur’an-ı Kerim, Yüce yaratıcıyı bu eksik sıfattan tenzih ederek şöyle buyuruyor: ‘Rabbin, hiçbir şeyi unutmaz.’[6]

 

Bir başka ayette de: ‘Rabbim ne yanılır, ne unutur.’[7] diye buyurmaktadır.

 

Bu ve benzeri ayetler unutkanlık denen şeyin Allah’ta söz konusu olmayacağını gösterirler. O zaman Allah’ın kullarını unuttuğu şeklinde ki ayetlerin manası nedir?

 

Her zaman zor meseleleri halledip, ayetleri tefsir eden Masum İmamların (a.s) rivayetleri burada da böyle bir müşkülü halletmişlerdir. İmam Rıza (a.s)’dan rivayet edilen bir hadiste İmam (a.s) ‘Biz de bugün onları unuturuz.’ ayetinin tefsirinde şöyle buyurmaktadır: ‘Onları unuturuz; yani onları terk ederiz; onlar kıyamete ve kıyamet gününe hazırlanmadıkları için bizde o günde onları kendi hallerine bırakırız.’[8] Buradan anlıyoruz ki, unutmaktan kasıt lütuf ve merhamet nazarının kuldan kaldırılmasıdır. Hz. Ali’de (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Allah’ın unutması demek, onların hayırdan mahrum olması demektir.’[9]  Böylesine hekimvari bir metot adalet esası ve unutanların muradı üzerinedir. Bu gibi kulların Allah’a göre durumu, yıl boyunca derslerine önem vermeyen, okuma kaderini, dersini ve öğretmenini alaya alan öğrenci gibidir. Öğrencisinin bu durumunu gören öğretmen de onu kendi haline bırakır ve sınav zamanı onu gözetip yardımcı olmaz.

 

Ancak şu noktayıda göz ardı etmemek lazım, Allah’ın rahmetinden ümidi kesmek kulların Allah’ı unutmalarına, dini alaya almalarına, dünyaya meşgul ve onunla mağrur olmalarına bağlıdır.[10] Yani Allah, unutmanın cezasını unutma olarak vermektedir. Nitekim unutmanın karşısında Allah’ı anmak vardır: ‘Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım.’[11]

 

Buraya kadar anlatılanlardan Allah’ın unutmayı kendisine nispet verdiğini, ama bunun gaflet ve bilmemezlikten kaynaklanmadığını gördük; çünkü mutlak kemal olan, zerrenin bile ilminin dışında olmadığı ‘Alim-ul Gaybi’ olan[12] Allah’ın varlığında unutmak denen şeyin düşünülemeyeceği akıl ve Kur’an’la ispat olunmuştur. Dolayısıyla, Allah unuttu, derken bundan, O yüce yaratıcının inayetinin kaldırılması ve O’nun (c.c) hayır ve rahmetinden mahrum kalındığı anlaşılmalıdır.

 

Alemlerin rabbinin ğufran ve rahmetine nail olmak için Kur’an-ı Kerim üzerinde tedebbür etme nimetinin her zaman biz aciz kullara nasip olması ümidiyle.



[1] - A’raf/51

[2] - Casiye/34

[3] - Taha/126

[4] - Tövbe/67

[5] - el-Kavl-us Sedid Fi Şerh-it Tecrit, s.274 ve sonrası; Akaid-i İslami 15-22. Fasıllar

[6] - Meryem/64

[7] - Ta-ha/52

[8] - Tefsir-i Nur (Nur-us Sakaleyn’den naklen)

[9] - Tefsir-i Nur (Tefsir-i Burhan’dan naklen), Tövbe/67

[10] -A’raf/51 ve Casiye/34-35’den esinlenerek.

[11] -Bakara/152

[12] -Sebe/3

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar