Gelişmiş Arama
Ziyaret
8852
Güncellenme Tarihi: 2012/04/07
Soru Özeti
Siffin ve Nehrivan savaşlarının vuku bulmalarının amilleri nedenlerdi?
Soru
Siffin ve Nehrivan savaşlarının vuku bulmalarının amilleri nedenlerdi?
Kısa Cevap

Muaviye Hz. Ali’nin (a.s.) Osman'ın öldürülmesine neden olan eyleme katıldığını bahane ederek Hz. Ali'ye biat etmekten kaçınıp ona karşı baş kaldırması, Siffin savaşını çıkartan en önemli nedendir. Müminlerin Emiri Hz. Ali, kamil surette zaferi kazanma eşiğine geldiği sırada, savaş Amr b. As'ın kurduğu hileyle sonuçlandı. Hakemeyn olayı ile birlikte, İmam Ali zaruret ve dayatma sonucunda bazı isteklerinden geçici olarak vazgeçti. İmam Ali'nin (a.s.) ordusundan bir gurup (hariciler) ki tesadüfen savaşın durulmasının İmam'a dayatılmasında önemli bir rolleri olmuştu sonradan hata yaptıklarının farkına vararak İmam Ali'den (a.s.) Muaviye ile yaptığı antlaşmayı bozmasını istediler. Bu isteğin İmam tarafından kabul edilmeyişi Nehrivan savaşının vuku bulmasına yol açtı.

Ayrıntılı Cevap

İmam Ali'nin hilafeti beş sene sürmüştü. Bu kısa müddet içinde üç gurupla savaşa girdi. Cemel savaşı olarak bilinen ilk savaş lehine bitmiş olsa da bu zafer onun için daimi bir rahatlığa dönüşmedi. Karşısında Şam’da ikinci halifenin döneminden beri hükümranlığını sürdüren, uzun zamandan beri oranın hakimi olmasına göz diken ve ömrünün sonuna dek orada hükümranlık etmek isteyen Muaviye Bin Ebi Süfyan gibi bir rakip ve iddialı biri vardı. Bu yüzden, İslam toplumunu inhiraftan koruma gibi ağır bir vazifeyi omuzlarında taşıyan İmam Ali, mecbur kaldı kasitin sıfatıyla ünlü olan bu hilekar rakibin ve ona uyanların fitnesini ortadan kaldırsın.

Ali (a.s.) Medinede halife seçildikten sonra şamlıların çıkardığı fitneyi söndürmekle islam toplumunun birliğini ve düzenini sağlamaya kalkıştığı sırada, Basra'da Cemel fitnesiyle karşılaşmıştı. Basrada biatini bozanlar, İmam'ın valisini oradan dışarı kovarak isyan etmeye başlamışlardı. İmam, bu nedenle önceki kararını muvakkaten askıya alıp Basra yoluna koyulmuştu. İmam'ın Şama doğru hareket etme kararını almasındaki temel neden şu idi: Muaviye, İmam'ın gönderdiği mektuba cevaben yazdığı mektubta, biat etmeye yanaşması bir tarafa, Cemel olayını çıkartanlar gibi o da İmam Ali'yi (a) Osman'ın katli ile itham etmiş ve Osman'ın katillerinin bulunmasını isteyerek ve kan davası güderek bu olayı kendi emellerine ulaşmak için bir bahane ve araça çevirmişti.[1]

Dikkat edilmesi gereken konu şuki; Osman'ın öldürülmesi olayı o günlerde fitne çıkarmak isteyen her zalim için bir bahane ve koz haline gelmişti. Şaşırtıcıdır ki, Osman'ı katledenlerin kendisi onun kan davasını gütmeye kalkışmış ve bu macarada suçlamaya çalıştıkları kimsenin Osman'ın katlinde bir dehaleti olmadığı gibi aksine hayirseverliğinden ona nasihat etmiş ve evi muhasıra altındayken susuzluk sıkıntısını gidermek amacıyla İmam Hasan (a.s.) aracılığıyla evine su bile göndermişti![2]

Hulasa, Ali (a) Muaviye'in mektubuna cevaben şunları yazmıştı:

''Bana edilen biat genel bir biattır; biat esnasında Medine'de hazır olan kimseler dâhil olmak üzere Basra'da, Şam'da ve diğer şehirlerde olan bütün Müslümanların bireylerini kapsar.  Beni Osman'ın katli ile itham ederek biat etmekten kaçabileceğini sanıyorsun. Herkes biliyor ki Onu ben öldürmedim ta ki kısasa ma'ruz kalayım. Osman'ın veresesinin onun kan davasını gütmeli, senin gütmenden daha uygun olandır. Hâlbuki sen kendin ona muhalefet edenlerden idin ve senden yardım istediği sırada yardımına gitmedin taki öldürüldü.''[3]

Hz. Ali (a) birçok yerde Muaviye'nin yalanlarını ifşa ederek halkı aydınlatmaya çalışmıştır.

Daha çok bilgi edinmek için, “Nehcü'l Balaga”'nın şerhlerine ve bu zeminede yazılmış kitablara müracaat edebilirsiniz.

Hz.Ali'nin kendileriyle savaştığı üçüncü gurup, haricilerdir. Bunlar İmam'ın tartarları arasındaydı. Siffin savaşı sırasında ortaya çıkan hakemiyyet olayı üzerinde, İmam'la ihtilafa düştükleri için yollarını ayırıp ona karşı huruc (biatinden çıktılar) ettiler. Bu yüzden onlara ''marikin''de denilmiştir.

Hz. Ali'nin haricilerle savaşmasının nedenleri hakkında bilgi edinmek için şu indekslere muracaat edebilirsiniz:

  1. “Ali (a.s.) Ve Muaviye'nin Fitnesi Ve Haricilerin İnhirafı” Soru 7299 (Sayt:7555)
  2. “Muaviye'nin Küfrü Ve İmam Hasan'ın (a)Barışı” Soru   9515 (Sayt: 9497)

 


[1]İbnu Ebi'l Hadid, ''Şerhul'Necü'l Balaga'', İran/Kum: Kitabhaney'i Ayetullah Mer'aşi, 1404h.k. , c.3, s.88

[2] Mufid,Muhammed b. Muhammed, “El'fusulu'l Muhtara”, İran/Kum, Kungreyi Şeyh Mufid, 1413 k. , s.228

[3]  “Şerhi Nehcü'l Balaga”, c.3, s.89

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Üretimi esnasında soya fasulyelerinden alkollü maddeler çıkarsa, soya sosunun yenmesi caiz midir?
    32029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/07
    Büyük taklit mercileri (Allah onları korusun) şöyle cevap vermişlerdir:Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (Allah onu korusun):Sarhoş edici değilse, sakıncası yoktur.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (Allah onu korusun):Eğer sarhoş ...
  • Birinin insan, diğerinin ise hayvan veya bitki olmasına neden olan varlıkların yaratılışındaki farklılığın temelinde ne vardır?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/07/21
    Varlık âlemi, Allah’ın imkânlar dâhilinde en güzel şekilde yarattığı en üstün düzendir. Burada bulunan her şey ve her fenomen özel bir yer ve mertebeye sahiptir. Bu düzen bir dizi kanunlar ile idare edilip onda değişim ve dönüşüm geçerli değildir. Varlıktaki üstün düzen, mahlûklarda değişik mertebe ve farklı derecelerin olmasını ...
  • Ahde amel etmemenin kefareti nedir?
    6541 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    24625 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Tur dağının İsrail oğullarının başı üzerine kaldırılmasından ne kast edilmektedir?
    19217 Tefsir 2012/05/03
    Kur’an’ın birkaç ayetinde “وَ رَفَعْنا فَوْقَكُمُ الطُّور” tabiri ve benzerleri İsrail oğulları hakkında beyan edilmiştir. Tefsir kitaplarında yazıldığına göre bu ayetler tarihsel bir gerçeğe işaret etmektedir ve Hz Musa zamanında İsrail oğullarının yüce Allah’ın buyruklarına muhalefet etmesi nedeniyle gerçekleşmiştir. Kadir olan yüce Allah Tur dağının bir ...
  • Namaz dinin direği ise neden fürû-u din’den sayılmıştır?
    9164 Eski Kelam İlmi 2010/10/12
    Usul-u din, insanın akıl ve idrakıyla kabul ederek İslam’a girdiği inançlar topluluğuna denir. İslam’agirildikten sonra insanın üzerine bir takım bireysel ve toplumsal vazifeler farz olur ki, onlardan biri namazdır. Namaz, ahkamın içinde çok önemli ...
  • Hayızlı kadın görünüşte namaz kılar gibi yapabilir mi?
    5230 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Sorunuzu taklit mercilerinin bürolarına yolladık. Elimize ulaşan cevaplar şunlardır:Hz. Ayetulah Hamanei’nin Bürosu: Caiz değildir; ancak emir ve vazife kastı olmaksızın kılabilir. Hz. Ayetulah Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Sakıncasızdır.Hz. Ayetulah Mehdi ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    10401 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...
  • Kur'an niçin Arapça nazil oldu?
    15011 Kur’anî İlimler 2009/06/16
    Dil, insanların birbirleriyle anlaşmaları için en önemli araçtır. Allah-u Teala, Rahman suresinin başlarında konuşma yeteneğini büyük nimetlerinden saymaktadır. İnsanların hidayeti için gönderilen peygamberler, kavimlerinin dilleriyle konuşuyorlardı. Ahlak, ahkâm ve akaidi kavimlerinin diliyle onlara açıklıyorlardı. Allah-u Teala bi'setten önceki cahiliyet Araplarının şartlarını göz önüne alarak Resul-u Ekrem'i (s.a.a) ...
  • Allah’ın ilim, kudret, adalet ve hayat sıfatları ile insanın aynı sıfatları arasında ne gibi bir fark vardır?
    11862 Eski Kelam İlmi 2011/10/30
    Yüce Allah, zatında kemali yansıtan sıfatlar ile nitelenir. İlim, kudret ve hayat bu kabildendir. İnsan da bu sıfatlarla nitelenir ve o Allah’ın izniyle bilen, güçlü ve diridir. Ama Allah’ın bu sıfatlarla nitelenmesi ile diğer varlıkların bu sıfatlarla nitelenmesi arasında iki açıdan fark vardır:1. Bu sıfatlar (ilim, kudret ve ...

En Çok Okunanlar