Gelişmiş Arama
Ziyaret
8449
Güncellenme Tarihi: 2010/12/18
Soru Özeti
Neden kıyamet, vahşet ve korku verici olaylarla birliktelik yaparak gerçekleşiyor?
Soru
Neden merhametli ve şefkatli olan Allah u Teâlâ kıyametin geçekleşmesini, bütün insanların hata iyi olan kimselerin korkmasına neden olacak vahşet verici olaylarla birlikte olmasını karar kılmış?
Kısa Cevap

Kıyamet sahnesi Allahın Kibriya ve heybetinin tecelli ve zuhur edeceği bir sahnedir. Kuranı kerimde kıyamet günüyle alakalı bazı olaylar zikir edilmiştir. Örneğin; dağlar sarsılacak ve yok olacak, insanlar kabirlerinden çıkacak, yer kendi hazinesinde bulundurduğu her şeyi dışarı verecek. İnsanın işlemiş olduğu tüm amelleri mücessemleşir ve insanın kendi gözleri önüne seriliyor, insanın tüm organları ve üzerinde amel işlemiş olduğu yerler onun için şehitlik yapmak için ayaklanıyor ve tüm gerçekleri açık bir şekilde dile getiriyorlar. Birçok korkunun kaynağı insanın bu dünyada işlemiş olduğu uygunsuz ve insana yakışmayan amellerin kendisidir. Ama bunların karşısında takva sahibi ve Salih amel işlemiş kimseler bu durumdan kaynaklanan korkudan güvence içindedirler.

Ayrıntılı Cevap

Kıyamet sahnesi Allahın Kibriya ve heybetinin tecelli bulma sahnesidir. Allah u Teâlâ kıyamet günüyle alakalı şöyle buyurmaktadır: ”Buluşma günü hakkında (insanları) uyarmak için, iradesiyle ilgili vahyi kullarından dilediğine, kendi indirir. O gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. (ve denilecek:) bugün mülk (hükümranlık) kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ındır[1] Bu ayetlerde kıyametin niteliklerinden birkaç tanesi beyan edilmiştir. Bunların her birisi bir şekilde Allahın heybetliğine ve büyüklüğüne işaret etmektedir.

Birincisi: dağlar gibi maddesel engeller ortadan kaldırılacak ve kuranı kerimin değişiyle yer (ka'an sefsefa) şekline dönüşecektir. Yani dereler, tepeler ve dağlar yok olacak ve yer düpedüz olacaktır.[2]

İkincisi: bütün insanlar kabirlerinden kalkıp ve yerin üstüne çıkacaklar.

Üçüncüsü: herkesin iç dünyasında bulunan bütün gizlilikler ve sırlar ortaya çıkacak.[3] Yerde kendi içinde ne varsa hepsini dışarı atcak.[4]

Dördüncüsü: amel defterleri açılacak ve ihtiva ettikleri şeylerin hepsi aşikâr oluyor ortaya konulacaktır.[5]

Beşincisi: insan gitmeden önce kendisi için göndermiş olduğu ameller mücessemleşiyor ve onun karşısına çıkacaktır.[6]

Altıncısı: insanın ısrarla gizli kalmasını istediği şeyler açığa çıkıyor.[7]

Yedincisi: üzerinde amel işlenmiş olduğu yerler ve insanın bedendeki organları her şeyi açıklayarak ifşa ediyor ve hakikatleri söylüyorlar.[8] İnsanlar bütün varlıklarıyla o büyük sahneye çıkıyor ve hiçbir şey artık gizli kalmıyor.[9] Orada nasıl bir yaygara ve velvele gerçekleşeceğini (tahmin etmek ve) tasavvur edebilmek için bir anlıkta olsa bu dünyada böyleli (yukarıda zikir edilen niteliklere sahip) bir sahnenin gerçekleşeceğini düşünmek yeterlidir. Yani bu dünyada bir sahne gerçekleşiyor ve bu sahnede insanların içi ile dışı, zahirleri ile batınları, tek başına kaldıkları halvet esnasında yaptıkları ile toplum içinde oldukları zamanlarda yaptıkları her şey aynı duruma geliyor olmasını düşünün. Bu durumda toplum içinde nasıl bir yaygara ve velvele geçekleşeceğini kendiniz düşününüz? İnsanların arasındaki bağlar nasıl gevşiyor? (bunların hepsini nasıl gerçekleşeceğini bir az da olsa tahmin edebiliyoruz).

O günde gerçekleşecek birçok korku ve tedirginlerin kaynakları insanların işlemiş oldukları amel ve davranışların kendisidir. İnsan, bu dünyada yapmış olduğu uygunsuz ameller, çok işlemiş olduğu günahlar ve inhiraflar yüzünden içten bir korkuya ve dehşete müptela oluyor. Bu durum çok korkunç bir durumdur. Allah u Teâlâ insanların duçar olacağı bu durumu şöyle beyan etmektedir: " Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir."[10] Yani insanlardan bir grup bir taraftan bu dünyada yaptıkları uygunsuz amel ve davranışlarına, diğer taraftan Allahın sonsuz kudretine baktığı zaman onun iç dünyasında korkunç ve dehşet verici bir durum kendisi için meydana geliyor. Elbette yukarıdaki grubun tam tersine takva sahibi ve sahlih amel işlemiş başka bir grupta, söz konusudur. Bu grup hakkında da Allah u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: " Her kim iyi amel getirirse, ona ondan daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan emindirler."[11] Hakeza iman ehli olup Salih amel işlemiş kimseler için de Allah u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "En büyük korku bile onları telaşlandırmaz ve melekler onlara, İşte bu, size vaad edilen (mutlu) gününüzdür” diyerek karşılarlar."[12]

Buna binaen bütün bu korku, telaşlanma ve tedirginler insanın yapmış olduğu amellerin kendisinden kaynaklanmaktadır. Aslında kıyametteki insanın korkusu suçlu kimsenin adil bir mahkemede cezai kanunları icra eden kazıların eline düşmüş kimsenin korkusuna benziyor. Ama suçu olamayan bir kimse adaletin karşısında çok rahat ve onu tedirgin edecek hiçbir durum söz konusu olmayacaktıt. İnsan mümin, takva sahibi ve bu dünyada salih amel işlemiş olursa ne ölüm esnasında korkuyor, ne kabrin ilk gecesinde tedirgin oluyor ve ne de kıyamet esnasında telaşlanarak korkulara kapılıyor. İmam Hasandan (a.s.) sordular: "ölüm nedir ki onun hakkında bilgileri yoktur? "Müminlerin karşılaştıkları en büyük sevinçtir"[13] dedi. Ne güzel söylemiş şair:

Yıkılmış bu dünyadan gedeceğin güne ne mutlu

Canın rahatlığını isterim canandan bu isteği

Ona doğru yükseklerde zerreciklerin hareketi

Aydınlatıcı güneşin yanına varıncaya kadar.[14]

Hakeza imam Sadık şöyle buyurdular: "kıyamet takva sahibi olan kimseler için zifaf ve gerdektir".[15]

Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için bkz.

1-   Nemaye: haf-i evliyai ilahi, şumare: 108 (sayt:965).

2-   Nemaye: Allah, ters ya mehabet, şumare: 64 (sayt: 305.

buyurdur.



[1] Mümin, 15-16.

[2] "Fe yezerha ka'an sefsefa" (taha 106).

[3] "Yevme tubla serairu" (Tarık 9).

[4]ذ Ve ahreceti'l-ardu askalaha", (zilzal 2).

[5] "İza's-suhufu nuşiret", (tekvir 10).

[6] "Yevme yenzuru'l-meru ma kaddemet yedahu", (Nebe, 40).

[7] "Bel beda lehu ma kanu yuhfune min kablu", (Enam, 28).

[8] "Yevme tuheddisu ahbaraha", (zilzal, 4).

[9] "Ve berezu lillahi cemia", (İbrahim, 21).

[10] "Yevme terevneha tezhelu kulu murdiatin amma ardeet ve tedeu kullu zati hamlin hamleha ve tara'n-nase sukara ve ma hum sukara velakin azabellahi aedidun", (Hac, 2).

[11] "Men cae bil haseneti fe lehu hayrum minhu, ve hum min fezai-yevmeizin aminûn" (neml 89).

[12] La yahzunuhum el-fezeu el-ekberu ve tetelakkahum el-melaiketu, haza yevmukumu'l-lezi kontum tuadûn.

[13]  Azemu sururin yeridu ala'l-müminin, ("biharu'l-envar" c. 6, s. 153).

[14] Hurrem an ruz kı-zı-in menzil bı revem

Rahet can telebem ez pey canan bı revem

Ber havayı leb o zerre sıfat rads konan

Ta leb çeşme hurşid dırahşan bı revem

[15] "el-kıyametu arsu'l-müminin", (age. c. 7, s. 176).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar