Gelişmiş Arama
Ziyaret
33364
Güncellenme Tarihi: 2010/08/22
Soru Özeti
İmam Hasan (a.s) birçok kadınla evlenmiş ve onları boşamış mıdır?
Soru
İmam Hasan Mücteba (a.s) evlenmiş olduğu kadınları boşuyor muydu?
Kısa Cevap

Maalesef İslam’ın hadis kaynaklarına yönelmiş büyük afetlerden biri de sahih hadisler arasına garazlı ve uşak bireyler tarafından uydurulmuş ve yalan hadisler yerleştirilmesidir. İkinci masum imam olan İmam Hasan Mücteba (a.s), maalesef hadis uydurucuları ve yalancıların hadis ve rivayet kalıbında kendisine layık olmadığı iftiraların atıldığı şahsiyetlerdendir. Uydurmuş oldukları rivayetlerin konularından biri de çok evlenme ve çok boşamadır. Maalesef, bu rivayetleri hem Şia’nın hadis ve tarih kaynaklarına ve hem de Ehli Sünnet’in tarih kitaplarına sokmuşlardır. Ama Allah’tan bunların uydurulduğunu ispatlayan birçok tarihî ve inançsal veri elde mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Maalesef İslam’ın hadis kaynaklarına yönelmiş büyük ve yıkıcı afetlerden biri de hadis uydurmak ve onları sahih hadislerin arasına yerleştirmektir. Bu; siyasal ve mezhepsel dürtülerle ve bazen Emevî ve Abbasî hükümdarlarının menfur ve kirli şahsiyetlerini temizlemek hedefiyle ve bazen de değerli şahsiyetleri tahrip etmek ve onlara darbe vurmak için gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle sahih hadisleri uyduruk hadislerden ayırmak çok önemli ve zordur. İmam Hasan Mücteba (a.s) zehirli uydurulmuş hadisler dalgasının hedefine maruz kalmış şahsiyetlerdendir. Ama Allah’tan, ahmak düşmanlar bu defa onu birçok defa evlenme ve çok boşanmayla itham etmişlerdir. İmam Hasan Mücteba (a.s) gibi bir şahsiyet hakkındaki bu ithamın asılsız oluşu yeterince açıktır. Bu rivayetlerin bazılarında şöyle yer almaktadır: İmam Ali (a.s) kendisine Hasan, Hüseyin ve Abdullah b. Cafer’in kızını istediklerini söyleyerek danışan bir şahsa şöyle buyurur: “Hasan’ın çok kadın boşadığını bil. Kızını Hüseyin ile evlendir; zira kızın için daha iyidir.”[1] Bir başka rivayette ise İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğu yer almıştır: Hasan b. Ali (a.s) elli kadını boşamıştır. Bunun neticesinde Hz. Ali (a.s) Kufe’de ayağa kalkıp ey Kufe halkı Hasan’a kız vermeyin zira o çok kadın boşamaktadır diye buyurur. Bir adam ayağa kalkar ve şöyle der: Allah’a yemin ederim ki böyle yapacağım. O Allah Resulü’nün (s.a.a) ve Fatıma’nın (a.s) evladıdır. İsterse eşiyle birlikte yaşar ve istemezse boşar.[2] Bir başka rivayette de İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Ali (a.s) Kufelileri muhatap karar kılıp şöyle buyurmuştur: Hasan’a kız vermeyin zira o çok kadın boşamaktadır.[3] Ensabu’l-Eşraf[4], Kovtu’l-Kulûb[5], İhyau’l-Ulum[6], İbn. Ebi’l-Hadid’in Nehcü’l-Belağa’sı[7] gibi Ehli Sünnet’in tarihî kitaplarında da bu konu tekrar edilmiştir. Yalan ne kadar büyük olursa kabul etmesi daha kolaydır sözüne binaen bazı uydurmalarda İmam Hasan’ın (a.s) boşamış olduğu eşlerinin sayısını üç yüz kişiye ulaştırmışlardır.[8] Bunların tümü pespaye ve değersiz olup akıl ve mantıktan uzaktır. Bu nakillerin doğru olmadığına delalet eden elde birçok tarihsel ve inançsal delil mevcuttur:

1- İmam Mücteba (a.s) Hicrî ikinci veya üçüncü yılda Ramazan ayının ortasında dünyaya gelmiş ve Hicri 28 Sefer 49. Yılda dünyadan göçmüştür. Kendisinin ömrü 46 veya 47 yıldan fazla olmamıştır. Eğer Hz. Hasan’ın (a.s) ilk evliliği 20 yaşında gerçekleşmişse, babasının şahadetine yani Hicrî 40. Yıla kadar, 17 veya 18 yıllık bir süre zarfında bunca evlilik ve boşanmanın gerçekleşmiş olması lazımdır. İmam Hasan (a.s) babasının hâkimiyeti dönemindeki beş yılda Nehrevan, Cemel ve Sıffin savaşlarının tümüne katılmıştır. Kendisi yirmi defa yaya olarak Medine’den Hac’a gitmiş ve Hac yapmıştır. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, bu kadar evlilik için yeterli vakit ayırmış olması nasıl mümkündür? Bundan dolayı böyle hadislerin kabul edilmesi akıl dışı bir husustur.

2- Hadis kitaplarında yer alan hadislerin çoğu İmam Sadık’tan (a.s) nakledilmiştir. Yani bu konu İmam Mücteba’dan (a.s) bir asır sonra gündeme gelmiştir; çünkü İmam Sadık (a.s) Hicri 147. Yılda vefat etmiş ve İmam Mücteba’nın (a.s) şahadeti ise Hicri 47. Yılda gerçekleşmiştir. Eğer gerçekten bu rivayetler İmam Sadık’tan (a.s) ise, İmam bunları bir asır sonra söylemekten ne hedef gütmüştür? Kendisi, İmam Hasan’ın (a.s) ailevî buhranını beyan ve ifşa etme gayesi mi gütmüştür? Bu sözün tam o sırada imamların (a.s) iflah olmaz düşmanı Mansur Devaniki tarafından dile getirilmesi düşündürücüdür. Mesudî, Mansur’un Horasanlıların topluluğundaki konuşmasını şöyle nakletmektedir: “Allah’a yemin olsun ki Ebu Talip oğullarını hilafet ile baş başa bıraktık ve hiçbir şekilde onlara itirazda bulunmadık. Böylece Ali b. Ebu Talip hilafeti ele aldı. Yönetimde başarılı olamayınca hakemliğe teslim oldu. Halk ihtilaf etti ve görüşleri farklılaştı. Neticede bir grup kendisine hücum etti ve onu öldürdü. Ondan sonra Hasan b. Ali ayağa kalktı. O, kendisine bir takım mallar sunulduğunda alacak bir kimse değildi. Muaviye hileyle onu kendisine veliaht yaptı ve sonra da azletti. O, kadınlara yöneldi. Evlenmediği ve boşanmadığı bir gün yoktu. Neticede yatakta dünyadan göçtü.”[9]

3- Eğer böyle bir şey gerçekleşmiş olsaydı, kendisinin elbise rengi ve kalitesi gibi en küçük hususlarına itiraz eden yeminli düşmanları ve bahane peşinde koşanlar, onun hayatı zamanında bu meseleyi kendisi aleyhine kullanır ve Hz. Hasan (a.s) ile yaptıkları tartışmalarda ve ona yönelttikleri eleştirilerde bu noktayı –doğru olması durumunda büyük bir zaaf noktası sayılırdı- vurgularlardı. Lakin o dönemden böyle bir husus aktarılmamıştır.

4- Tarih kitaplarında İmam Hasan’ın (a.s) eşleri, çocukları ve damatlarının sayısına dair aktarılanlar, bu rakamlar ile uyuşmamaktadır. Çocuklarının sayısı hakkında en fazla 22 ve en az 12 rakamını vermişlerdir. Kendisinin eşi sıfatıyla sadece 13 isim zikredilmiştir. Bunlardan üçü dışında diğerlerinin yaşam öyküsü hakkında elde bir bilgi mevcut değildir. Aynı şekilde tarih kitaplarında o büyük şahsiyetin sadece üç damadından söz edilmiştir.[10]

5- Boşanmanın çirkin bir şey olduğuna delalet eden birçok rivayet vardır. Bu rivayetler Şia ve Ehli Sünnet’in hadis kitaplarında mükerrer bir şekilde nakledilmiştir. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Allah nezdinde en nefret edilen helal boşanmadır.[11] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:   

Evlenin ama boşanmayın; zira boşanmak Allah’ın arşını titretir.[12] Aynı şekilde İmam Sadık (a.s) babasından şöyle aktarmaktadır: Allah, çok boşanan ve cinsel zevk değişiklikleri ardında koşan kimseyi düşman sayar.[13] Böyleyken masum bir imamın mükerrer bir şekilde böyle bir fiili işlediğini, bu fiilin bir açıklaması olmadığını ve bu yüzden de babasının onu engelleme girişiminde bulunduğunu söylemek mümkün müdür?

6- İmam Mücteba (a.s) kendi zamanın en abit ve zahit insanıydı.[14] Sürekli şöyle yakınırdı: “O’nun evine doğru yaya olarak gitmediğim müddetçe Rabbim ile mülakat etmekten hayâ ederim.”[15] O, yirmi defa Medine’den Hac’a gidip Hac yapmıştır. Böyle amelleri işlemesi nasıl mümkün olabilir?

7- “Çok boşayan” sıfatı, cahiliye döneminde de kötüydü. Hatice (a.s) amcaoğlu Varaka’yla kendisini isteyenler hakkında konuştuğunda ve hangisine olumlu cevap vermesi ile ilgili olarak kendisine danıştığında, Varaka şöyle cevap verir: Şibe çok kötümserdir, Ukbe yaşlıdır, Ebu Cehil, kibirli ve cimri bir erkektir ve Silet çok boşayan bir erkektir. Bunu üzerine Hz. Hatice (a.s) şöyle der: Allah’ın laneti bunların üzerine olsun. Ama bir başka erkeğin de beni istediğini biliyor musun? Bu, cahiliye döneminde kınanan ve yerilen bir haslet olmasına ve o dönemdeki halkın bu haslete sahip (çok boşanan) kimseye kız vermeye yanaşmamasına rağmen, Hz. Ali (a.s) kendi zahit ve takvalı evladını nasıl böyle niteleyebilir?! Allah’ın menfur gördüğü böyle beğenilmeyen bir haslete masum bir imam nasıl bulaşabilir? Burası düşündürücüdür. Bunlar, bu nakillerin yalan ve asılsız olduğunu kanıtlayan delillerin bir kısmıdır. Bundan dolayı değerli İslam Peygamberinin (s.a.a) dilinden aktarılan birçok rivayette övülen ve methedilen bir şahıs hakkında[16] bu pespaye anlamları ve yanlış nakilleri kabul etmek mümkün değildir. Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara müracaat ediniz:

1- Hayatu’l-İmami’l-Hasan (a.s), Bakır Şerif el-Karaşi, c. 2, s. 457-472. (Daru’l-Kutubi’l-İlmiye)

2- Nizam-ı Hukuk Zen Der İslam, Şehit Mutahhari, s. 306-309. (İntişarat-ı Sadra)

3- Zındegi İmam Hasan (a.s), Mehdi Pişvayi, s. 31-39. (İntişarat-ı Nesl-i Civan)

4- el-İmamu’l-Mücteba (a.s), Hasan el-Mustafavî, s. 228-234. (Mektebu’l-Mustafavî)

5- Ez Guşe ve Kenar-ı Tarih, Seyit Ali Şefiî, s. 88. (Kitabhane-i Sadr)

6- Zındegi İmam Hasan Mücteba (a.s), Seyit Haşim Resulî Mehallatî, s. 469-484. (Defter-ı Neşr-ı Ferheng-ı İslamî)

7- Hekayık Penhan, Ahmet Zamanî, s. 331-354. (İntişart-ı Defter-ı Tebliğat-ı İslamî)   


[1] el-Berkî, Mehasin, c. 2, s. 601.

[2] el-Kâfi, c. 6, s. 56, h. 4 ve 5.

[3] Deaimü’l-İslam, c. 2, s. 257, h. 980.

[4] Ensabu’l-Eşraf, c. 3, s. 25.

[5] Kovtu’l-Kulub, c. 2, s. 246.

[6] Muhaccebetü’l-Beyza, c. 3, s. 69.

[7] Şerh-u Nehci’l-Belağa, c. 4, s. 8. (Dört ciltlik)

[8] Bkn: Kovtu’l-Kulub, Ebu Talib Mekkî.

[9] Murucu’z-Zeheb, c. 3, s. 300.

[10] Hayatu’l-İmam el-Hüseyin (a.s), c. 2, s. 463-469 ve 457.

[11] Sünen-i Ebi Davud, c. 2, s. 232, h. 2178.

[12] Vesailu’ş-Şia, c. 15, s. 268; Mekarimu’l-Ahlak, s. 225.

[13] Vesailu’ş-Şia, c. 15, s. 268, h. 3.

[14] Fevaidu’l-Samtin, c. 2, s. 68; Biharu’l-Envar, c. 16, s. 60.

[15] Biharu’l-Envar, c. 43, s. 399.

[16] Teemül-i Der Ahadis-ı Kesret-ı Talak, Mehdi Mehrizi, Mecelle-ı Peyam-ı Zen, Tir 77, şımare-ı 76’den az bir değişiklikle iktibas edilmiştir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Dua psikolojisi hakkındaki kaynakları tanıtır mısınız?
    5662 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Dua psikolojisi hakkındaki kaynaklar üç kısımdır:a)Din psikolojisini genel olarak ele alan kaynaklar.Ancak bunlardua psikolojisini özel olarak işlememişlerdir. Örneğin William James’inyazdığı, Muhammed Kaini’nin tercüme ettiği ‘Din ve Revan’ (Din ve Ruh) ve Mesut Azerbaycani’nin yazdığı ‘Revanşinasi-i Din’ (Din Psikolojisi) bu türendir.
  • İçlerinde birkaç iyi ve takvalı kimse var diye günahkâr bir topluma azabın gelmesi gecikebilir mi veya tümüyle uzaklaşabilir mi?
    6581 Tefsir 2012/02/18
    Kur’an-ı Kerim’de ve rivayetlerde, günahkâr bir topluma azabın gelmesinin gecikmesi veya tümüyle uzaklaşmasının bazı nedenlerine değinilmiştir. Aşağıda onlardan birkaçını örnek olarak getiryoruz:1- Peygamberin ve İstiğfar edenlerin varlığı: ‘Oysa sen içlerinde oldukça onları azaplandırmaz ve yine bağışlanma dilerlerken Allah onlara azap vermez.’
  • Müslüman (Muslim) sözcüğünün anlamı nedir?
    73693 Tefsir 2009/10/18
    Kuran-ı Kerim’de Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olan kişi anlamına gelir. Müslüman olmak kâmil halisane bir tevhit inancına sarılmayı ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmayı gerektirir. İşte bu yüzden Kuran-ı Kerim, Hz. İbrahim’i (a.s), Müslüman olarak tanıtmaktadır.
  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    8309 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3965 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Hz. Masumların (a.s) fiil ve sözlerinin delil oluşunun ölçüsü ne kadardır?
    7831 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/06/16
    İslam’ın muteber delillerinden biri Hz. Peygamber (a.s) ve diğer masumların sünneti olup tüm Müslümanlar için Kur’an ayetleri gibi delil teşkil eder ve sünnet masumun söz, fiil ve tavrı diye üç şekilde yer alır. Hadis ve rivayetlerde belirtilen masumların söz ve konuşmaları “masumun sözü” onların yaptığı amel ve ...
  • Hayvana dönüşme nasıl olmaktadır ve şuan yeryüzünde bulunan hayvanlar, hayvana dönüşmüş olan insanlar mıdır?
    27095 Tefsir 2009/05/17
    “Mesh” sözlükte, bir şekilden daha kötü bir şekle dönüşme anlamına gelmektedir; Kuran ve hadis teriminde ise, bazı günahkâr (bazı özel günahlara sahip) kimselere ve ümmetlere nazil olan bir çeşit azaptır.Mesh olan insanlar hayvan (maymun, domuz vb.) şeklindedirler; yani işlemiş olduğu günahın hayvansal şeklini bu dünyada onun insanî şeklinin üzerine ...
  • Kadın evladına süt vermeden dolayı kocasından ücret talep edebilir mi?
    6000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Şu noktaya dikkat etmek zorunludur: İslam’da fıkhî hükümler ve ahlakî usuller birbirini tamamlar ve aralarında hiçbir ayrılık ve uyuşmazlık bulunmaz.[1] Bundan dolayı fertlerin hakkı sıfatıyla bazı hükümler ispatlanmış olsa da ve yükümlü bu haktan fıkhî bir hüküm sıfatıyla istifade edebilse de, dinsel öğretilerde ahlakî ...
  • Eğer Allah bir ferdi severse, halkın geneli de onu sever mi?!
    11796 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar Allah’ın salih kullarının sevgisini halkın kalbine aktardığını yansıtan rivayetler olsa da, halkın ekseriyetinin bir şahsı desteklemesi zorunlu olarak onun Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez. Öte taraftan halkın ekseriyetinin bir şahsa düşman olması da onun Allah’ın gözünde düştüğü ve O’nun nezdinde bir değeri olmadığı şeklinde ...
  • Ödünç (karz) olarak verdiğimiz malın humusunu vermeli miyiz?
    5612 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/14
    Söz konusu olan para kesb ve kazancından birikilmiş durumda ve humus yılı üzerinden geçmiş ise bütün taklidi Mercilerin bu bağlamdaki fetvası şöyledir: Humus yılının başı geldiği zamanda ödünç olarak vermiş olduğu parayı kolaylıkla (zahmetsizce) alınması mümkün ise o paranın humusunu çıkartmalısın. Ama eğer humus yılının geldiği sırada ödünç verilmiş olan ...

En Çok Okunanlar