Gelişmiş Arama
Ziyaret
12216
Güncellenme Tarihi: 2010/08/22
Soru Özeti
Dinin afetleri nelerdir?
Soru
Dinin afetleri nelerdir?
Kısa Cevap

Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel bilgi türü ve dindarlık tarzı ile ilgilidir. Dinin afetlerinin değişik kolları vardır; zira dinin afetlerinden bir bölümü dindar ve mütedeyyin şahsın imanına yöneliktir. Bu afet bazen dini tanıma ve öğrenme merhalesinde (din araştırması afetleri) ve bazen de dinin riayet edilmesini vacip kıldığı hüküm ve buyruklara göre amel etme ve hüküm, had ve haklara riayet etme merhalesinde gerçekleşir. Tıpkı kıskançlık, kendini beğenmişlik ve övünme gibi. Dinin afetlerinden sayılan diğer bir bölüm ise dinin toplumsal meselelerinde gündeme gelen ve dinin korunması, muhafaza edilmesi ve yayılmasını tehdit eden hurafeler, tahrifler ve zevk uygulamaları gibi afetlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Din, insan türü için Hakk’ın rahmaniyetinin en güzel tecellisidir ve dindarlık da bu rahmaniyete yöneliş ve hidayet yolunda yürümektir. Bu yolda din ve dindarlığın afetleri şekliyle sürekli eşkıyalar zuhur etmiştir. Onları tanımak ve dindarlığın sıhhatine değinmek böyle bir yolculuğun önemli adaplarından sayılır. Elbette din aşkın bir hakikat ve kutsî bir olgudur ve bu yüzden hasar ve afetten münezzehtir. Başka bir ifadeyle ilahî hususlarda hata, yanlış, hasar ve afet mümkün değildir. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel bilgi türü ve dindarlık tarzı ile ilgilidir. Bu hususlar her zaman ihtilaf konusu olup hasar ve afet ile karşı karşıyadır. Dindarlık hem tanıma, bilme ve düşünme merhalesini ve hem de amel merhalesini kapsar; yani düşünce, bilgi, dinsel inanç ve iman ve de dinsel ikrar, hareket, davranış ve tarzı içerir. Dindarlığın hasar görmesi ve afete duçar kalması nedeniyle insana ait alanlar ve toplumsal hareket sınırları sallanır ve çeşitli zulüm, insafsızlık ve haksızlıklar baş gösterir. Dindarlığın yokluğu, değişik alanlarda ihanet etmenin ortaya çıkmasına neden olur. Zira insanı değişik alanlarda korumak ve kötülük ve bitişe batmasını engellemek dinin işlevlerinden sayılır. Eğer din doğru olursa, insanı en iyi şekilde korur, doğru yola iletir ve muhafaza eder. Din ne kadar daha çok doğru ve güçlü olursa, insanın hayattaki doğruluk ve gücü de daha çok olur. Din ve dindarlığın kırmızı çizgilerinin çiğnenmesiyle, insanın her şeyi hasar ve afete maruz kalır. Bu noktaya dikkatle, genel bir sınıflandırmayla din ve dindarlığın hasarları iki bölüme ayrılabilir:

1- Dindar ve mütedeyyin şahsın imanını tehdit eden afetler.

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) insanların şahsî imanları hakkında şöyle buyurmuştur: “İman kalp ile tanıma, dil ile ikrarda bulunma ve azalar ile amel etmektir.”[1] Bütün bu hususlar yani dinsel düşünce, inanç, iman ve dinsel ikrar, amel, davranış ve hareket tümüyle hasar ve afete maruz kalmaktadır. Bu bahislerdeki hasar ve afet; eksiklik ve noksanlığın meydana gelmesi, doğal durumdan çıkılması ve bozulmanın başlaması anlamındadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a), Müminleri Emiri Ali (a.s) ve diğer masum imamların (a.s) sözlerinde dinin afet ve hasarları sıfatıyla değişik hususlar tanıtılmıştır ve biz onların bazılarına işaret ediyoruz:

1-1- Hevese Tapınma: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Heves afettir.”[2]

1-2- Dünyaya Tapınma: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya tapınma, dinin afetidir.”[3]

1-3- Kötü Zan: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti, (Yüce Allah’a) kötü zanda bulunmaktır.”[4]

1-4- Yalan: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yalanın çokluğu, dini bozar.”[5]

1-5- Kıskançlık ve Kin: Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Kıskançlık, yalancılık ve kini bırak; zira onlar dini kötü kılan üç haslettir.”[6]

1-6- Kendini Beğenmişlik ve Övünme: İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıskaçlık, kendini beğenmişlik ve övünmek dinin afetleridir.”[7]

Bu rivayetlerin birbirleriyle çelişmediği açıktır. Bu hadislerde dinin afetleri sıfatıyla sayılan hususlar münhasır değildir; İmam, sadece kötü zan veya kıskançlık veya kendini beğenmişlik veyahut övünmek dinin afetidir ve diğer şeyler değildir demek istememektedir. Bilakis bu rivayetlerde zikredilenler afetin numuneleridir ve gerçekte bir şekilde dini tehlike ve yok olmaya maruz kılan her şeyin dinin afeti olduğunu söylemek gerekir. Bu hadislerde de bunun en önemli maddelerine işaret edilmiştir.

2- Dini toplumsal alanda tehlikeye atan ve din hakkında gerçek dışı bir görünüm sergileyen afetler. Örneğin dindeki zühdün yanlış anlaşılması, insanın yaşamın doğal halinden çıkması ve hayatın ifrat ve tefritin tuzağına düşmesine neden olur… Aynı şekilde kaza ve kader, tevekkül, zuhuru bekleme (İmam Mehdi’nin gelişini beklemek), sabır, şefaat, takiyye ve diğer hususların yanlış anlaşılması da din ve dindarlığın hasar görmesine neden olmuştur. Belirtilen anlamıyla hasarın muhtelif şekilleri, değişik mertebeleri ve güçlü ve zayıf dereceleri vardır. Bu anlamıyla din ve dinî yaşamın derin kavranmaması, dinsel kavramların yanlış anlaşılması, dinsel inanç ve amellerin zayıflaması, ahlakî temellerin gevşemesi, dinsel değerlerin değersizleşmesi, din ve dinsel hususlara inanmamak, dinsel kayıtsızlık ve her dinî konudan kaçmak gibi örnekleri ve benzerlerini mertebeler ve güçlü ve zayıf dereceler göz önünde bulundurarak değerlendirmek mümkündür. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti üç şeydir: A) Kötü davranışlı ve günahkâr bilgin. B) Zalim rehber ve önder. C) Bilgisiz mukaddesatçı.”[8] Aynı şekilde dine hurafe ve bidat sokmak, dar görüşlülük, diğer İslamî fırkaların görüşlerine tahammül edememek ve onları sapıklık, şirk ve küfür ile itham etmek, din hakkında haşin ve gerçek dışı bir çehre sunmak vb. insanlık camiasında dinin kalıcılığı ve yayılması önündeki çok tehlikeli afet ve hasarlardandır. Din ve dindarlığın bu hasar ve afetlerini başka bir sınıflandırmayla din içi hasarlar ve din dışı hasarlar diye taksim etmek de mümkündür. Din içi hasarlardan kasıt; dinde zorlama ve baskı, dini kötü anlama, yönlendirme ve yetiştirmede tedriç ve aşamalara dikkat etmemek gibi dine bakış tarzı, dini anlama ve telaki etme şekli, dinsel epistemoloji türü ve dindarlık tarzı ile ilgili şeylerdir. Din dışı hasarlardan kasıt ise din ile bağı bulunan toplumsal, ekonomik ve siyasal etkenlerle ilgili olan şeylerdir.        


[1] Seduk, el-Hisal, c. 1, s. 178  239.

[2] Kenzu’l-Ummal, haber. 44121.

[3] Tahrirü’l-Mevaizü’l-Adediyye, s. 21.

[4] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 263-5669.

[5] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 221-4421.

[6] Tasnif-u Ğurerü’l-Hikem ve Durerü’l-Kelim, s. 299.

[7] el-Kafi, c. 2, hadis. 5307.

[8] Kenzu’l-Ummal, haber. 28954.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar